Gündem
  • 31.10.2007 12:22

"TÜRK DEVLETİ TARİHİNDEKİ EN BÜYÜK İÇ VE DIŞ TEHDİTLERLE KARŞI KARŞIYA"

MÜGE TUTCALI
ANKARA - İnan, Kuzey Irak'a yapılacak sınır ötesi operasyonda ABD'nin asla Türkiye'ye silah çeviremeyeceğini de dile getirerek, bunun NATO'nun sonu anlamına geleceğini ifade etti.
Eski bakanlardan Kamran İnan, Türkiye'ye yönelik terör saldırıları ve olası sınır ötesi operasyonla ilgili olarak İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Son zamanlarda artan PKK terörizmi ve insan kayıplarını Türkiye'ye karşı dış güçlerin tehditleri olarak nitelendiren İnan, ABD Kongresinde Ermeni Karar Tasarı ile bu olayların tesadüfen aynı zamana denk gelmediğini de ifade etti. Bu olayların dış güçlerin bölgede Büyük Kürdistan kurma yolundaki amaçlarını gösterdiğini belirten İnan, ABD Dışişleri Bakanı
Rice'nın Ortadoğu'da sınırların değişeceğine yönelik ifadelerinin de Türkiye'ye yönelik ciddi tehdit olarak algılanması gerektiğini kaydetti. İnan, hükümetin bu dönemde kararlı hareket etmesi gerektiğini, söylemleriyle davranışlarının tutarlı olması gerektiğini belirterek, "Aslında nihai hedef; Avrupa'nın güttüğü ABD'nin de 1 Mart 2003'ten beri yeşil ışık yaktığı Türkiye'yi bölmek, küçültmek, Güneydoğu ve Doğu'yu ayırmak, Ermeni toprak iddialarını gerçekleştirmek, Yunanistan'ın Pontus iddiaları da dahil
bunları gerçekleştirmek. İstanbul'u Ortadoksluğun evrensel merkezi haline yeniden getirmek gibi çok tehlikeli hareketlerle karşı karşıya bulunmaktayız" diye konuştu.
İnan, tüm bu gelişmeler karşısında hükümetin kararlı davranması gerektiğini savunarak, "Bu kritik dönemde genç bir Dışişleri Bakanı yerine tecrübesi olan, konulara hakim, dışarıdan bir büyükelçiyi bu makama getirilmeliydi. Türkiye bugün, dünyadan kendi eliyle artan hatalarıyla kendisini izole etti. ABD'den uzaklaştı. Ortadoğu'da bize en büyük desteği veren ve Amerika'daki lobisinin gücü itibariyle yanımızda olan İsrail bizden soğudu, uzaklaştı ve onlar da artık bir Kürt devletinin kuruluşunu destekliyor.
Bu hatalara artık son vermek lazım. 5. yılın sonunda dahi hükümetin bu konuları henüz yeterince anladığı ve duruma hakim olduğunu söylemek maalesef zordur. Bu arada fatura büyüyor, Türk devleti tarihindeki en büyük iç ve dış tehditlerle karşı karşıyadır" dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Türkiye'ye yapacağı ziyaretin, sınır ötesi operasyon için Ankara'yı oyalamak amaçlı olduğunu kaydeden İnan, ABD ile Türkiye arasında bir sıcak çatışmanın da mümkün olmadığını ifade etti. İnan, "Bu, Türkiye'de hep söylenir. Türkiye, hareketsizlik için mazeret üretmede çok şampiyondur. Irak konusunda Ankara'nın hareket etmesi durumunda ABD asla Türkiye'ye silah çeviremez. Çevirdiği zaman ikisi de NATO üyesi ve bunun NATO'nun sonu olacağını bilir. ABD'nin orada bize karşı
çıkacağını söylemek hareketsizliğin mazereti haline dönüştü. Milletlerarası ilişkilerde kuvvet kullanılır. Kuvveti kullanan daima haklıdır. Kuvveti kullanmazsan, bütün hareketleriniz maalesef gayri ciddi olarak görülür. Nitekim TBMM'nin verdiği yetkiden bu yana hükümetin beyan ve davranışları bu işin ciddiyetini azalttı ve bu iş tavsamaya başladı ki bu son derece rahatsız edicidir. Bunun neticesi Türkiye'ye yönelik hareketlerin yükselişe geçmesi demektir" şeklinde konuştu.
İnan, Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasının Türkiye'ye etkisinin çok fazla olmayacağını, bu bölgede yaşayan insanların vatanına bağlı, sadık insanlar olduğunu söyledi. "Bugün Türkiye'yi kardeş kavgasına götürmek isteyen tahrikler var" diyen İnan, içeride de bunlara alet olanların bulunduğunu, ancak bin yıllık kardeşleri hiç kimsenin birbirinden ayırmaya gücünün yetmeyeceğini kaydetti. Terör örgütü PKK'nın arkasında değişik güçler olduğunu, Barzani'nin de kendi politik amaçları için
örgütü kullandığını belirten İnan, PKK'nın yalnız bugün değil, başından beri gerek finansman, siyasi destek ve taktikler bakımından dışarıdan desteklendiğini ve yönlendirildiğini söyledi. İnan, bu konunun çok basit bir terör olayı olmadığını, derinlemesine incelenmesi gerektiğini, ancak Ankara'nın bunu yeterince yapmadığını ifade etti. İnan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hakkari olayına kadar daima küçük gruplar şeklindeydiler. İlk defa 100-200-250 kişiler. Bundaki asıl amaç siyasidir. Meseleyi büyütmek, gerginliği artırmak ve bunu dünya kamuoyunun dikkatlerine götürmek. Bu suretle dünyadaki devletlerin ilgisini artırmak ve onların Türkiye üzerindeki baskılarını çoğaltmak, milletlerarası ilişkilerin bir kaidesidir. Gerginliği yükseltirseniz dikkatleri o kadar çekersiniz. Bu oyun oynanmıştır ve bu oyunun aslında tutar gibi bir hali var. Dikkat ederseniz ilk defa dünya
kamuoyu daha ziyade bu meseleyle ilgilenme eğilimine girdi. Burada da çok dikkatli davranmak lazım ve dünyaya bunu anlatmak lazım. Türkiye'nin en büyük zaafı milletlerarası ilişkilerde kamuoyuyla ilişkilerdir. Dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. Anlatamadığımız için de, bize karşı olan kuvvetler propaganda da daima önümüze geçiyor ve bizim haklı olduğumuz konularda bile bizi haksız duruma düşürebiliyorlar. En önemlisi de; arkasında kuvvetli bir ordu gösterilmeyen dış politika başarılı olamaz. Büyük Federik'in
bir sözü vardır; 'Arkasında askeri güç bulunmayan dış politika, enstrümanı olmayan bir orkestra gibidir.' Bizde hükümetler hep kuvvetli diplomaside orduyu arkasına almaktan çekinmiştir. Hatta dışlamak, uzak tutmak eğilimi şimdiki hükümette daha da arttı. O zaman tek başına dış politikanız sadece ifadelerden ibaret kalır, etkisiz kalır. Türkiye etrafında geliştirilen çemberin bir halkasını bir yerinden kuvvetli bir çıkışla kırması lazım. Dünya bilmelidir ki, 'Bu Türkler'in üzerine fazla giderseniz tepkileri çok şiddetli olur ve faturası pahalı olur.' Bu mesaj maalesef Ankara'dan çıkmıyor".

 

 

 

 

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:50

İLGİLİ HABERLER