Türkeş Fetullah Gülen'i öldürmesi için kimi görevlendirdi?
TÜRKEŞ FETULLAH GÜLEN’İ ÖLDÜRMESİ İÇİN KİMİ GÖREVLENDİRDİ?
Fetullah Gülen hiç sevmediği Rahmetli Türkeş’in cenaze namazını kıldırabilmek için Zaman Gazetesi’ne yalan manşet attırmıştı.
Bununla da yetinmemiş araya bir yığın hatırlı kimseyi koymuştu.
Önce Tuğrul Türkeş sonra da Ülkücüler onun bu girişimini engelledi.
Peki, Fetullah Gülen Türkeş’in cenaze namazını kıldırmak için neden bu kadar istekliydi?
Fetullah Gülen kendi annesinin cenazesi için tek bir programını iptal etmemişken, Türkeş için neden bütün programlarını iptal edip cenazeye koştu?
Bir dönem Fetullah Gülen’in ikinci adamı pozisyonunda yer alıp darbeden sonra saf değiştiren yakın adamı Latif Erdoğan bu konuda korkunç bir iddia da bulundu;
- Alparslan Türkeş’in infaz emrini FETÖ verdi.
Fetullah Gülen’in pek çok kirli çamaşırını ortaya döken Latif Erdoğan, "Kendisi için çok ciddi engel gördüğü Türkeş'in infazını emretti. Ona yakın kripto FETÖ elemanları da emri gerçekleştirdi." dedi...
Türkeş vefat etmeden 4-5 gün önce Fetullah Gülen ile aralarında ilginç bir konuşma geçtiğini aktaran Erdoğan, “1997 yılında Gülen bana, ‘Türkeş beni öldürmek için emir vermiş. Vazifelendirdiği kişi de bizim arkadaşlardan biri. Geldi boynuma sarıldı, hocam ben size nasıl kıyarım dedi, ağladı. Sonra da olayı anlattı’ dedi.
Bu olayın üstünden 3-5 gün geçmişti. Alparslan Türkeş aniden kalp krizinden vefat etti” diye konuştu.
Böyle bir suikast mümkün mü?
O tarihte bu iddia pek çok kimseye uçuk gelebilir.
Bugün bakınca; olması, olmamasından daha mümkün görünüyor.
Türkeş’in vefat şekli ile Özal’ın vefat şekli hemen hemen birbirinin aynı…
FETÖ’nün zehirleyip şehit ettiği Turgut Özal’da kahvaltıdan hemen sonra kalp krizi geçirip vefat etmişti.
Türkeş de akşam yemeğinden hemen sonra eve gitmek için bindiği arabasında ani kalp krizinden hayatını kaybetti.
Keza; Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu da FETÖ’cü F-4 savaş uçağı pilotu şehit etti.
Dini ve milli bütün değerlere karşı olan Fetullah Gülen’in bu milletin sevdiği liderlerini ortadan kaldırmasından daha normal ne olabilir?
Sonuçta; Fetullah Gülen efendisi Amerika’ya çalışan birisi…
Amerika bu sözde İmamı ‘!’ ve onun binlerce sözde İslamcı(!) taraftarlarını ülkesinde hayrına tutmuyor. Amerika bu hainleri kendine hizmet ettiriyor.
FETÖ’cüler de verilen bu görevin karşılığını, vatan hainliği olarak ödüyor.’
Hizmet Hareketi’nin gizli manası, Amerika ve Vatikan’a hizmettir.
Fetullah Gülen de saklamadan açık açık da bu hizmeti yerine getiriyor.
Verdiği din ve vatan hainliği hizmeti karşılığında; Amerika kendisini ve adamlarını ülkesinde tutup, koruyor.
Kusura bakmayın ama… Amerika binmeyeceği eşeğin önüne saman atmaz.
Alparslan Türkeş, Turgut Özal ve Muhsin Yazıcıoğlu…
Üçü de gerçek birer vatanseverdi.
Üçü de vatanları kadar dinlerine de düşkündü.
Üçü de devletlerinin dünya devleti olması ülküsünün peşindeydi.
Üçünün de Kızıl Elma hayali vardı.
Üçü de Fetullah Gülen’den hoşlanmıyordu…
Bunlardan ikisi; Türkeş ve Özal benzer şekilde vefat etti.
Gel de huylanma..
Fetullah Gülen Türkeş’i neden öldürtmüş olabilir?
Başbuğ’un vefat ettiği yıllarda bunun mantıklı bir cevabı yoktu.
O yüzden kimse şüphelenmedi.
Ama şimdi var…
O yıllarda Fetullah Gülen, sahte yüzünü gösteriyor gerçek niyetini kalbinde saklıyordu.
İnsanlar onu, kendini dine adamış bir hoca olarak görüyordu.
Hem ahali hem de siyaset adamları; dine hizmet eden zatların asla vatanlarına ihanet etmeyeceklerini bildikleri için, Fetullah Gülen’den şüphelenmiyordu.
Fetullah’ın kendini Vatikan’ın dinler arası diyalog adlı dinsizlik projesine adayıp, Amerika’ya hizmetkâr olacağını kimse düşünemedi.
Bugün anlaşıldı ki; Fetullah Gülen’in bütün amacı, kılcal damarlarına kadar sızdığı devleti ele geçirmek ve ele geçireceği Türkiye Cumhuriyeti’ni de ABD’ye teslim etmekti.
Bu amaca uygun olarak da; Millete önderlik edecek vatanseverler liderleri teker teker ortadan kaldırdı.
Fetullah Gülen’in bir taktiği vardı.
Her partiye ve her lidere en iyi adamlarını yollar, onları o parti ve liderin en sadık adamı gibi davranmasını tavsiye ederdi.
Bu FETÖ’cüler gittikleri partilerde ve siyasilerin yanında asla kendini belli etmezdi.
Türkeş’in güvenini kazanan da muhtemelen bunlardan birisiydi.
Öyle anlaşılıyor ki; Başbuğ, Fetullah Gülen’in hainliğini daha o yıllarda keşfetmiş ve çok güvendiği o kişiye bu meseleyi açmış.
Yıllar sonra oğlu Tuğrul Türkeş’e ' Fetullah Gülen’in ortadan kaldırılma' meselesi soruldu.
Tuğrul Türkeş şöyle dedi;
- Babam Gülen’i hiç sevmezdi. Dışarı yansıtmazdı ama onun da babamı sevmediğini biliyorum. Babam onun boynuna sarılacak kurmay bir adama, ‘Git Fetullah’ı ortadan kaldır’ diye bir emir verir mi?
İşte bizim dediğimiz de bu zaten. Tuğrul Türkeş’in o tarihte görmediği de bu.
Her siyasi liderin en yakınında Fetullah Gülen’in en sağlam adamları vardı..
Gelelim FETÖ’nün Başbuğ Türkeş'e suikast gerekçesine…
Fetullah Gülen o yıllarda CIA’nın akla ziyan projesini hayata geçirdi.
Bu projeye göre; mali durumu zayıf garibanların çocukları alınıp, cemaatin evlerine yerleştirilecek. Bu çocuklar, cemaatin dershanelerinde eğitildikten sonra üniversitelere yerleştirilecekti.
Üniversiteden mezun olanlar da öncelikle; TSK, Emniyet Müdürlüğü, Yargı ve çeşitli kamu kuruluşlarında göreve başlatılacaktı.
İşte devletin kılcal damarlarına kadar sızma harekâtı böyle başladı.
Gülen gizli kasetlerinde mahrem imamlarına şöyle seslendi;
- Her yerde olun. Sizin orada olduğunu bilsinler ama sizi görmesinler. Nefesinizi hissetsinler ama bulamasınlar. Mevcudiyetimizi hissettirmeden çok ilerilere gidin, can damarları içinde dolaşın, ve sonra eğer dönülüp gelinecekse yara alınmadan, hissedilmeden dönüp gelin. Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın…
Arkasından da pis niyetini şöyle açık etti;
- Arkadaşlar belli bir kıvama ulaşmadan, gereken mesafe alınmadan bir erken vuruş veya çıkışlar yaparlarsa onların başları ezilir. Türkiye’deki bütün anayasal kuruluşları aynı anda tam manasıyla ele geçireceğimiz zamana kadar sabırla ve gizlice ilerleyeceğiz. Bu gücü tam olarak ele geçirene kadar her adım erken sayılır. Bilhassa, haber alma hususunda her zaman hasım cephenin çok önünde olunmalıdır. Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır.
Fetullah Gülen 1998 yılında Amerika’ya kaçmadan önce yaptığı bu konuşma ile 2016 yılında gerçekleştireceği darbenin ilk kazmasını vurmuş oldu.
Devleti ele geçirme projesi için ilk olarak Işık Evleri’nin temellerini attı. Arkasından FETÖ’yü inşa etmeye ve etrafındaki kitleyi örgütlemeye de başladı.
Işık Evleri kurulan yapıya genç ve eğitimli insanların devşirildiği merkezlerdi.
Gülen’in deyimiyle örgütün yetiştirmeye çalıştığı ‘Altın Neslin’ tohumlarının atıldığı mekânlar bu evlerdi.
Gülen 1970’lerin sonuna gelindiğinde ise bu yapının güçlendirilmesi için çalışmalarını yoğunlaştırdı.
O yıllar aynı zamanda devlete sızma harekâtının da başladığı yıllardı.
Yalnız büyük bir sorunu vardı.
Başbuğ Türkeş müthiş bir kadrocuydu.
Türkeş siyaseten hiç tek başına iktidar olmadı ama devlet içerisinde çok güçlüydü.
Devletin başına bir zeval gelmemesi için vatanını milletini seven ülkücüleri, başta askeriye ve emniyet olmak üzere kritik yerlere yerleştirmişti..
Türkeş’in evlatları; devlet kurumlarında hainlere yol vermiyor hatta bulduklarının da başını eziyordu.
Fetullahçıların devlete sızma planları için o yıllardaki en büyük engel, bu ülkücülerdi.
FETÖ ısrarla üst düzey bürokrasiye, emniyete, askeriyeye sızmak istiyordu. Her girişimlerinde karşılarında ülkücüleri buluyorlardı.
MHP’li bürokratlar; FETÖ’nün birimlerine girişine ve kadrolaşmasına izin vermiyordu.
Cemaatin TSK, Emniyet, Yargı ve bürokrasi imamları, yapılan her toplantıda onların tabiriyle komandoların bu baskısından şikâyet etti.
Fetullah Gülen’in Türkeş’e yanaşma çabasının altında da bu sıkıntıları vardı.
Latif Erdoğan Fetullah Gülen’in Türkeş’e suikast emri ile alakalı şunları söyledi;
- Genelde bütün siyasi liderlere, kanaat önderlerine, paşalara ve üst düzey bürokratlara uygulanan taktik gibi FETÖ kriptoları, Alparslan Türkeş’e de yakınlık kurup, güvenini kazandı.. Türkeş, FETÖ’nün emellerinin farkındaydı ve onu engellemenin yollarını arıyordu. Türkeş’in girişimlerinden de Gülen haberdardı.
Benim tahminim Fetullah Gülen hem kadrolaşma meselesi hem de Türkeş’in kendisiyle ilgili girişimi sebebiyle infaz emrini verdi.
Latif Erdoğan Fetullah Gülen’in Türkeş’in cenazesine koşturup gelmesi ve cenazi namazını kıldırmak istemesiyle ilgili de şöyle dedi;
- Tamamen tepki ve dikkat çekmemek için böyle davrandı karda kışta, kendi annesinin cenazesini bile kıldırmadan önce programlarını iptal etmeyen adam, tüm programlarını iptal edip Türkeş’in cenazesine gitti.
Benim arşivimde Gülen’in Türkeş’e karşı çok rezil, çok galiz lafları var.
Dünyaya hiç kimseye söylemediği lafları Türkeş’e karşı söyledi. Bunları söyleyen kişi, cenazede bir de namazı kıldırmak istedi.
Başbuğ’un vefatıyla ilgili esas şüpheyi de bizzat oğlu Tuğrul Türkeş açıkladı;
- Babam gayet sağlıklıydı ve sorduğumda bana hiçbir sağlık probleminin de bulunmadığını söyledi. Vefat akşamı da yemekte bir şikâyeti yoktu.
Hiçbir şikâyeti olmayan Başbuğ Türkeş o yemeği yedikten hemen sonra bindiği aracında, tıpkı Rahmetli Turgut Özal gibi aniden kalp krizi geçirip vefat etti.
Başbuğ’un da tıpkı Özal gibi hastaneye getirildiğinde kalbi durmuştu.
Sonuçta; hedefler farklı, amaç da katil de ve kullandığı yöntem de aynıydı.
METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ
DEVAM EDECEK