Gündem
  • 25.12.2020 21:57

Türkiye Demirtaş'ı serbest bırakmaz ise ne olur?

Demirtaş’la ilgili kararını açıklayarak, tespit ettiği hak ihlallerinin giderilmesi için “derhal tahliye edilmesini” istedi. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS), kararların bağlayıcılığı ve infazıyla ilgili 46’ncı maddesi gereği Ankara’nın Demirtaş kararını yerine getirme yükümlülüğünü hatırlattı.

AİHM’nin Selahattin Demirtaş’ın “derhal serbest bırakılması” yönündeki kararının ardından gözlerin çevrildiği Ankara’da yetkililer kararın uygulanmayacağı yönünde açıklamalarda bulundu. Uzmanlar ise Ankara’nın kararı uygulamaması durumunda  Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin tamamen kopacağı uyarısında bulunuyor.

Demirtaş davası 2017’de AİHM gündemine taşınmış, 7 yargıçlı bir daire Kasım 2018’de karar açıklamıştı. Ancak Demirtaş ve Türkiye’nin avukatları, değişik gerekçelerle davanın 17 yargıçlı Büyük Daire tarafından esastan yeniden görülmesini istemiş, AİHM de bu taleplere olumlu yanıt vermişti. Büyük Daire tarafından alınan kararlar nihai ve yeniden itiraz hakkı bulunmuyor.

“Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar gidebilir”

Demirtaş kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye’nin eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, kararın bağlayıcı olduğunu ve Avrupa Konseyi üyesi her ülkenin AİHM kararlarına uymakla mükellef olduğunu belirtti.

Rıza Türmen, kararın uygulanmaması halinde aşama aşama giderek baskının artacağını ve sonunda Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihracına kadar gidebileceğini vurguladı.

"Demirtaş ve Kavala davaları sembol oldu"

Kayhan Karaca ise, Demirtaş davasının Avrupa için Osman Kavala davası gibi sembol haline geldiğini söyledi.

Kayhan Karaca, “AİHM, her iki davayla ilgili kararlarında, AİHS'nin 18'inci maddesinin ihlaline hükmetti. Yani her ikisinin de ‘siyasi nedenlerle’ tutuklu olduğu sonucuna varıp derhal tahliye edilmelerini talep etti. Bakanlar Komitesi, AİHM’nin bu yıl Mayıs sonunda nihaileşen Osman Kavala kararını Eylül’de görüşmeye başladı. Aralık başında, AİHM kararı gereği Kavala’nın serbert bırakılması çağrısı içeren bir ara karar aldı. Demirtaş için de benzer bir yöntem izlenmesi bekleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Ankara’nın imajı Avrupa kurumları bünyesinde darbe yer”

Kararın Ankara tarafından uygulanmaması veya Ankara’nın nasıl uygulayacağına dair bir eylem planı sunmaması durumunu değerlendiren Karaca, sürecin Bakanlar Komitesi’ni, 3’te 2 çoğunlukla, bir AİHM kararını yerine getirmediği gerekçesiyle Türkiye’yi topluca AİHM’ne şikâyet etmeye kadar götürebileceğini ifade etti.

Söz konusu sürecin en az 2 yıl alacağını kaydeden Karaca, sözlerine şunları ekledi:

Ancak o aşamaya gelinene kadar Ankara’nın imajı Avrupa kurumları bünyesinde darbe yer. Bu durum geçtiğimiz yıllarda AİHM’nin Ilgar Mammadov kararını uygulamamakta direnen Azerbaycan’ın başına gelmiş, Bakü’nün Avrupa’daki imajını olağanüstü zedelemişti.

Türkiye 1949’dan bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nde kurucu üye olarak kabullenilmekte. 1950’li yıllarda AİHS’yi kaleme alan ve AİHM’yi kuran 12 Avrupa ülkesinden biri olma özelliğine sahip. Avrupa Konseyi siyasi planda Türkiye’nin ‘Avrupalı’ kimliğinin tescil edildiği yer. AİHM kararlarına saygı Avrupa Konseyi üyeliğinin olmazsa olmazı. Dahası tüm AB ülkeleri aynı zamanda Avrupa Konseyi üyesi. Avrupa Konseyi ile bağların zedelenmesi veya kopması AB ile zaten uçurumun eşiğine gelmiş ilişkileri daha da çıkmaza sokar.”

“Bu karar diğerlerinden farklı”

İnsan Hakları Hukukçusu Kerem Altıparmak ise, AİHM’in Demirtaş kararının diğer kararlardan farklı olduğunu belirtti.

Kerem Altıparmak, “Bu karar farklı, Hükümet bütün gemileri yakarak uygulayamayabilir. Selahattin Demirtaş’a 300 yıl hapis cezası da verebilir ama herhangi bir AİHM kararıyla bu karar arasında çok önemli bir nitelik farkı var. Eğer bu kararı uygulamazsa Türkiye’nin ‘bizde de hukuk çalışıyor, Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekleyelim” gibi söylemlerinin hiçbir anlamı kalmayacak” dedi.

Kararı uygulamaması durumunda Türkiye’nin bir bütün olarak Avrupa defterini kapatması gerektiğini kaydeden Altıparmak, “Sadece Avrupa Birliği ile değil gerçekten Avrupa ile bütün medeni ilişkileri sonlandırmak gerekir. Bu kadar radikal bir sonucu öngörebilirler mi bilemiyorum” ifadelerini kullandı.

Güncellenme Tarihi : 25.12.2020 20:21

İLGİLİ HABERLER