Yaşam
  • 2.12.2004 16:16

TÜRKİYE'YE YOLU DÜŞEN YABANCI BİR KADININ BAŞINA GELEBİLECEK EN BÜYÜK TEHLİKE NEDİR?

Sizin aklınızdan neler geçiyor bilemem ama altı kıtadan 40 kadının Türkiye maceralarına yer veren 'Yabancılar Hareminden Öyküler'i hazırlayan Amerikalı kadın yazarlar, milyonlarca dolar harcasak yapamayacağımız bir iş başarmışlar. Altı kıtadan 40 kadın bir araya geldi, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde geçen son 40 yıla ait öyküleri derlediler ve Türkiye için bir kitap meydana getirdiler: 'Yabancılar Hareminden Öyküler'. Truva'daki bir arkeologdan Silopi'deki muhabire, değişik statüdeki kadınların 32 kısım tekmili birden hikâyesi bu kitapta. Kadınların kimi öğretmen, kimi yazar, kimi gazeteci. Aralarında misyoner olan bile var. Farklı milletlere mensuplar, birbirlerini hiç tanımıyorlar. Pek çoğu iyi eğitimli ve kariyer sahibi. Ortak noktaları ise hayatlarının bir döneminde yollarının Türkiye'ye düşmüş olması. Aslında bir ortak noktaları daha var. Her biri ülkelerinden ayrılmadan önce Türkiye’de yabancı bir kadının karşılaşabileceği tehlikeler hakkında uyarılar almışlardı. Yalnız bir kadın olarak kafalarının içinde onlarca önyargıyla geldikleri bu ülkede, hepsi farklı deneyimler yaşadılar. Ama Türkiye'deki gelecekleriyle ilgili felaket tellallığı yapanların birinin bile söyledikleri doğru çıkmadı. İşte bir gün bu kadınların öyküleri, daha doğrusu Türkiye'nin onların hayatında bıraktığı izler, bir kitapta birleşti ve ortaya yanda kapağını görmekte olduğunuz ''Yabancılar Hareminden Öyküler: Modern Türkiye'deki Yabancı Kadınlar'' kitabı çıktı. Kitabın yaratıcıları ise biri 10 yıldır, diğeri 2 yıldır İstanbul'da yaşayan iki Amerikalı kadın yazar: Jennifer Gökmen ve Anastasia M. Ashman. Çitlembik Yayınları’ndan çıkacak olan kitap tamamlanmak üzere. Türkçesi Mayıs 2005'te Türk okurlarla buluşacak. Ancak ondan daha önemlisi, kitabın dışarıda okunması. Dolayısıyla kitabın bir de İngilizcesi hazırlanıyor: 'Tales From the Expat Harem: Foreign Women in Modern Turkey'. Türkçesinden daha önce, Şubat 2005'te çıkacak olan İngilizce basım, Amazon.com'dan satın alınabilecek. Sırada Fransızca çevirisi var. Almanya'nın önemli distribütörlerinden birinin de kitapla ilgilendiğini belirtelim. Öyküleri, piyasaya çıkmadan önce okuma fırsatı bulmuş biri olarak, rahatlıkla söyleyebilirim ki; bu kadınlar öyle bir iş yapmışlar ki, Türk hükümeti milyon dolarlar harcasa, bu kadar başarılı bir halkla ilişkiler faaliyeti yürütemezdi. Dahası mümkün değil, bu kadar samimi ve inandırıcı olamazdı. Zaten onların yapmak istedikleri tam da bu. Avrupa Birliği imajından ötürü çeşitli engellerle karşılaşan Türkiye'ye, dünya kamuoyu önünde destek çıkmak. Dahası Fransa gibi ülkelerde Türkiye aleyhine yürütülen aleyhte kampanyalara doğrudan ve kadınca bir cevap vermek. Kitapla ilgili konuşmak için buluştuğumuzda Jennifer Gökmen, ''Bu coğrafyada yaşayanlara kimi öyküler sıradan gelebilir. Ne var ki bunda diyebilirsiniz. Çünkü siz Türkler için, hasta komşunun bakımını üstlenmek de, yabancı bir misafir için olmadık fedakârlıklara katlanmak da çok doğal şeyler. Ancak Batılılar için her biri önemli insanlık dersleri içeriyor'' diyor. Jennifer, Türklerin en önemli özelliğinin nezaket olduğunu düşünüyor. ''Ne yazık ki dünya sizin kıymetinizi bilmiyor'' diye de ekliyor. The Asian Wall Street Journal ve The Village Voice gibi dergilerde çalışmaları yayımlanan Kaliforniyalı Anastasia M. Ashman, ''Doğrusu bu kadınların Türkiye'de karşılaştıkları en büyük tehlike, Türklerin geleneksel konukseverliğine yenik düşmek oldu'' diyor. Yalnız İstanbul'dan değil, Anadolu'nun dört bir köşesinden hikâyeler anlatmakta bu kadınlar. Ancak 'Yabancılar Hareminden Öyküler' asla bir seyahat kitabı değil. Hakikaten çok daha derin. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi kadınların bir kısmı Türk'le evli ve bu ülkeyi kendine yurt seçmiş. Ancak hepsi değil. Kitapta öyküleri yer alan kadınların yaklaşık yarısı şu anda başka ülkelerde yaşamlarına devam ediyorlar. Jennifer'la Anastasia'nın bu kadınlara ulaşması çok güç olmamış. İstanbul'da yaşayan ve ana dili İngilizce olan 6-7 kişilik bir yazarlar grubu var. Fikir, bir araya geldikleri toplantılardan birinden çıkmış. İnternet üzerinden yaptıkları çağrılara, dünyanın çeşitli yerlerinden çok sayıda öykü gelmiş, onlara da aralarından seçmek kalmış. Kitaptaki öykülerin bir kısmı gerçekten de göz yaşartıcı cinsten. Hep eleştirilir ya, ''Türk'ün Türk'e propagandası'' diye. İşte bu kitap bunun tam tersi. O yüzden de önemli. tempo Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:23

İLGİLİ HABERLER