Spor
  • 13.7.2006 08:17

TÜRKLER NEDEN ZIDANE'I TUTAR?

ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:

Türkler niye Zidane'ı tutar


GEÇEN salı günü Hürriyet’in web sitesinde okunan haberlerin sıralamasına bakıyorum.

İlk sırada Zidane’la ilgili haberler var.

İlk sırada derken belki ne demek istediğimi tam anlatamıyorum.

Çünkü çok, çok açık ara ile ilk sırada.

O gün Zidane’la ilgili haberler 250 bin tıklama almış.

Türkiye’de bir web sitesi için bu çok büyük bir rakam.

Demek ki Türkler, Zidane’ın sahadan atılması olayı ile çok yakından ilgili.

Sadece Türkler mi?

Bütün dünya bu konuyu yakından izliyor.

İtalyanlar, aldıkları kupanın Zidane tarafından gölgelenmesine içerliyorlar.

Çünkü kupayı sanki Zidane almış gibi bir hava ortaya çıktı.

* * *

Bu olayda Türkler kimden yana?

Geçen pazartesi gününden itibaren gazete köşelerinde bu konuyla ilgili yazılmış yazılara bakıyorum.

Ezici çoğunluk Zidane’ı destekliyor.

Neden?

Türklerin meşhur "Anadolu’ya giriş" efsanesi mi?

Hani savaşan iki kavim görmüşler, hangisi haklı, hangisi haksız bakmadan hemen yenilenin yanında yer almışlar.

"Garibanizmin", Ergenekon efsanesi de diyebilirsiniz.

Zizou da acaba bu nedenle mi seviliyor?

Çünkü o bir
"halk çocuğu".

Üstelik Thuram gibi entelektüel de değil.

Fazla konuşmadığı için ne düşündüğünü de tam olarak bilemiyoruz.

Ama bildiğimiz bir şey var.

Zidane o kadar masum biri değil.

Geçmiş siciline baktığımız zaman, "asabiyet" maddesi oldukça yüklü.

Futbolcular arasındaki küfürleşme deseniz, bir taraftan baktığınızda "sahaların baharatı" bile diyebilirsiniz.

Ben spor psikoloğu değilim, ama maç başına düşen küfürleşme ortalamasının çok düşük olduğunu sanmıyorum.

* * *


O zaman maçın en en kritik anında, rakip futbolcunun göğsüne atılan o kafa ne oluyor?

"O halk çocuğu, ne yapsa hakkıdır" deyip geçecek miyiz?

Başkaları "O bizim mahallenin çocuğu" diye düşünüp hemen onun yanında saf tutabilir.

Benim karakterim buna müsait değil.

O sahneyi onlarca defa seyrettim.

Yaptığı fiziki hareket, sözlü tahrikle ölçülü değildi.

Zizou benim de çok sevdiğim bir futbolcu.

Benim "kahramanlar mahallesinde" kalan gönlüm, içgüdüsel olarak onun yanına gidiyor.

Ama 50 küsur yıllık hayatım bana başka şeyler de öğretti.

Mesela kenar mahalle çocuklarının da o kadar masum olmadığını.

* * *

O akşam Berlin Olimpiyat Stadı’ndaydım.

Ama stattakilerin çoğu gibi, ben de o hareketi görmedim.

Görmediğim için, kaleci Buffon’un yan hakemlere yaptığı müdahaleyi tipik bir "İtalyan çirkefliği" olarak değerlendirdim.

Beni, Türkiye’deki dostlarımdan gelen cep telefonu mesajları uyandırdı.

Herkes, "Zidane niye kafa attı" diye merak ediyordu.

İşte o nedenle Türkiye’de Aziz Yıldırım’ın sözlü beyanlarına kızan bazı insanların Zidane’ın attığı kafayı nasıl yüceltebildiklerini anlamıyorum.

Fransa’yı biraz tanıyan insanlar, Zidane’ın emekliliğinde bir öteki Fransız efsanesi Platini’yi tahtından indirmesine kesin gözüyle bakıyordu.

Şimdi hepsinin içine derin bir şüphe düştü.

Galiba "Beyaz Fransalı" Platini, Olimpos Dağı’ndaki yerini "Öteki Fransa’nın" Arap çocuğu Zidane’a bırakmayacak.

Hem de onun bir anlık öfkesi yüzünden...

* * *

Bu yazıyı Zidane’ın dün akşam yaptığı açıklamadan önce yazdım.

O konuşmayı dinledikten sonra görüşüm değişti mi?

Hem değişti, hem değişmedi.

Sırtında montu ile yaptığı konuşmayı çok samimi buldum.

Bir o kadar da dürüst.

Ama o kafa varya, onu da hálá unutamıyorum.

Çünkü o kafada, doğruyu, yani bize ait hem mertçe, ama aynı zamanda hem namertçe olan herşeyi görüyorum.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:23

İLGİLİ HABERLER