TÜSİAD BAŞKANI ÖZİLHAN: BÜTÜNLEŞMİŞ KIBRIS'IN ÜYELİĞİ OLUMLU BİR SONUÇTUR
KAYNAK : Haber Vitrini
İSTANBUL/ Türk sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Kıbrıs sorununun, Avrupa Birliği (AB) genişleme süreci bağlamında ele alınması gerektiğini söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi ile TÜSİAD tarafından düzenlenen ''Kıbrıs'ın AB'ye Üyeliği'' konulu uluslararası konferansta konuşan Özilhan, Ada halkının nihai ve uzun süreli bir barışın kurulmasını ve yeni bir ortaklık girişiminin başlatılmasını arzu ettiğini kaydetti.
Kıbrıs sorununu çözmek ve Avrupa ile entegrasyon projesine katkıda bulunmak sorununun bütün taraflar için bir görev ve zorunluluk olduğunu ifade eden Özilhan, ''Kıbrıs sorununun çözümü aynı zamanda Türkiye'nin AB üyeliği süreci ile de yakından bağlantılıdır. Aslında her iki konu bir arada ilerlemek zorundadır'' dedi.
Tuncay Özilhan, güncel bir araştırmadan hareketle Adada ikisi olumsuz biri olumlu üç olası çözümün olduğunu belirterek, bu senaryoları şöyle özetledi:
''İkiye bölünmüş bir Kıbrıs'ta Güney Kıbrıs'ın AB'ye aday olması durumunda Türkiye AB ilişkileri ciddi zarar görecektir. AB, Kıbrıs'ı üyeliğe kabul etmezse Yunanistan genişleme sürecini bloke edebilir.
Bütünleşmiş bir Kıbrıs'ın adaylığı ise bütün tarafların kazanacağı olumlu bir sonuç olacaktır.'' İki tarafın eşitliğine dayalı birleşmiş bir Kıbrıs'ın AB'ye girmesinin önemli olduğuna değinen Özilhan, Kıbrıs'ta karşılıklı siyasi irade devam ederse çözüm olacağını söyledi.
''KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ ZORUNLU''
AB-Türkiye ilişkilerinin yolunda ilerlemesi için Kıbrıs sorununun çözümünün zorunlu olduğunu vurgulayan Özilhan, AB ilişkileri ile ilgili olarak da şunları kaydetti:
''Biz Türkiye'nin Ulusal Program'da belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesi için neler yapılması gerektiğinin farkındayız. Her fırsatta görüşlerimizi, siyasi liberalleşme ve demokratikleşme talebimizi dile getiriyoruz. Ancak aynı zamanda AB'ye de Türkiye'ye karşı çifte standard uygulamaması konusunda çağrıda bulunuyoruz.
Katılım ortaklığı sürecine bir sonraki aşamaya yaklaştığımız her seferde önümüze yeni bir engel konulmamasını diliyoruz. Ekonomik entegrasyonumuzu geliştirerek, reform sürecimizi sürdürmemiz için gerekli AB fonlarından yararlanmak istiyoruz. Türkiye gündemdeki uyum konularında bir ilerleme sağlarsa bizler gibi kamuoyu da AB'ye üyelik müzakerelerinin başlangıcı konusunda olumlu bir beklenti içine girecektir.'' Tuncay Özilhan, PKK ve DHKP-C'nin AB'de terör örgütü listesine dahil edilmesinin iyi bir adım olduğunu belirterek, bunun yetmeyeceğini Türkiye'ye maddi yardımların artarak devam etmesi gerektiğini bildirdi.
Özilhan, Kıbrıs sorununun geri planındaki soğuk savaş koşullarının uzun süre önce sona erdiğine, bugün yeni çerçevenin AB'nin genişleme süreci olduğuna dikkat çekerek, Kıbrıs meselesinin bugün artık AB'nin genişleme süreci bağlamında ele alınması gerektiğini söyledi.
AKIN ALPTUNA
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Akın Alptuna da konuşmasında, AB'nin de Kıbrıs'ı bölmek gibi bir politikası olduğuna inanmadığını belirterek, burada atılacak adımın iki tarafın eşitliği üzerine gerçekçi bir çözüm bulma yolundan geçeceğini kaydetti.
Adadaki sorunun iki tarafın görüşlerinin farklılığından kaynaklandığını ifade eden Alptuna, Kıbrıs Rum kesimi yaklaşımında Türk tarafı için bir azınlık statüsü öngörüldüğünü, Batı Trakya'daki gibi bir Türk azınlığı meydana getirilmeye çalışıldığını, Türk tarafının yaklaşımında ise iki tarafın egemen eşitliğine dayalı öneriler oluşturulduğunu anlattı.
Alptuna, Türkiye'nin 1970'lerin ortalarında Yunanistan ile birlikte AB'ye üyelik müracaatinda bulunması durumunda büyük bir olasılıkla bugün AB'ye üye durumunda olacağını ifade ederek, 1980 yılından itibaren de AB mali kaynaklarının gelmesi durumunda bugün IMF ve Dünya Bankası reçetelerinin, Kıbrıs meselesinin tartışılmıyor olacağını kaydetti.
Bugün fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Alptuna, yeniden yapılanma içinde olan AB'nin önümüzdeki dönemde bir süper güç olmasının öngörüldüğünü, Türkiye'nin yeni yapılanma içinde yern almasının ayrı bir istikrar unsuru olacağını, bu durumun AB açısından da son derece olumul etkiler yapacaığını söyledi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:44