Tutukluluk ‘teamül‘ olmuş, 5 yıl bile çok
Tutuklulukta 5 yıllık sürenin bile çok olduğunu belirten Turan, 'Yargılamalar hızlandırılmalıdır' dedi.
Özel Yetkili Mahkemeleri (ÖYM) tamamen kaldıran ve tutuklulukta maksimum süreyi 5 yıla indiren kanun teklifini hazırlayan isimlerden TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve AK Parti İstanbul Milletvekili Bülent Turan, düzenlemeyi AKŞAM'a değerlendirdi.
ŞÜPHE YETMEZ
Salı günü Meclis Adalet Komisyonu'nda görüşülecek teklifin, sadece tutukluluğu beş yıla indirmediğini, tutukluluk uygulamasına ilişkin yeni kriterler de getirdiğini hatırlatan AK Partili Bülent Turan, "Bu kriterler arasında, 'somut delil şartı' da bulunuyor. Mahkemeler sadece şüphe ve emareden hareketle tutuklama kararı veremeyecekler. Artık tutuklama için 'somut delil' aranacak. Yasa yürürlüğe girdikten sonra, beş yıl kriteri dışında da tahliye kararları çıkabilir" dedi.
5 YIL TUTUKLULUK DA ÇOK
'Biz hep 'beraat-ı zimmet asıldır' görüşüyle olaylara yaklaşmak zorundayız' diye konuşan Turan, 'Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde tutukluluk süreleri çok daha sınırlı. Bizim birinci meselemiz, yargılamayı hızlandırmak olmalı. Yoksa, 5 yıl tutukluluk da çok. Bu süre içinde yargılamanın bitirilememiş olması normal değil' dedi.
ELEKTRONİK KELEPÇEYLE KARAKOLA İMZA İMKANI VAR
Hukukun bir kültür meselesi olduğunu söyleyen Turan, 'Gönül isterdi ki, hukukçular da gerekli adımları cesaretle atabilsinler. Maalesef hukukçular daha yavaş hareket ediyor. Tutukluluk dışındaki yollarla tedbire imkan veren düzenlemeler var. Ancak hakim arkadaşlarımızın bunları uygulamadığını görüyoruz. Uygulamadaki sıkıntıların da giderilmesi gerekiyor. Tutuklamanın, çok gerekçesi olmasa da bir teamül haline geldiğine şahit oluyoruz. Hakimler, sanki tutuklamak şartmış gibi düşünüyor. Oysa, kişinin yurtdışına çıkma ihtimali bulunmuyorken, elektronik kelepçe, karakola imza verme gibi imkanlar varken tutuklamak doğru değil. Teklif ettiğimiz düzenlemelerin yasalaşmasıyla birlikte, bazı tutukluların serbest bırakılması yönünde kararların çıkması da anormal bir durum değildir. Bu düzenlemeleri, yargının daha sağlıklı işleyebilmesi, insanların hak ve özgürlüklerine saygının bir gereği olarak değerlendirmek gerekiyor" diye konuştu.
ADALETİ GÜVENİ ZEDELER
Bir kişinin, kesinleşmeyen hükmüne rağmen yıllarca cezaevinde olması, kimliğine bakmadan haksızlığa uğradığı yorumunu yaptırır. Adalete olan güveni de zedeler. Elbette, üst sınırın beş yıla düşmesi önemli ama suç işlemeden bir kişinin bu süre boyunca cezaevinde tutulması da kabul edilemez.