UMUR TALU'DAN TRABZON VE ODTÜ OLAYLARI ANALİZİ: "SAĞDAN, SOLDAN, POLİSTEN..."
Umur Talu'nun Sabah'taki yazısı:
Sağdan, soldan, polisten
Aynı yerde üst üste iki günde iki cinayette biri çocuk üç kişi öldürüldükten sonra Trabzon Valisi, "Trabzon'un imajı bozuldu" demişti.
Ben de, "Bunun adı suç ve suçlusu var, mesele bir kentin imajı değil ki" diye lafa karışmıştım.
Trabzon'da birkaç "solcu" gencin bildiri dağıtırken "bayrak yakıyorlar" yalanı ve provokasyonuyla linç edilmek istenmesinden sonra, Vali
"imaj" beyanında bulunmadı.
Ama "imaj" da vaziyet de endişe verici! Bu ülkede yaşayan kimilerinin, geçmişte olduğu gibi, kutsal birtakım değerler adına ne kadar kolay yok edici olmaya yatkın olduğunu sergiliyor.
"Kutsal değer adına" akıldan, fikirden, itidalden, yaşam ve fikir beyan etme haklarına en ufak saygıdan yoksun kör bir şiddet! Maraşların, Çorumların, Sivasların bu ülkenin acı ve kırım hafızasından hortlayışı.
Bir kıvılcımda, insani bir değer olan mertlikten de azade şekilde, çoğunluk gücü ve kalabalığın kaba kuvvetiyle, ikisi kız dört kişiyi dövme, hırpalama, hatta öldürme "cesareti".
Bunun adı "yiğitlik" oluyor bir de! Aslında, hamur gibi yoğrulan, hamur gibi kabaran birtakım dimağlarda, bayağı heyecanların, sıradan öfkelerin, akıldan yoksun efelenmelerin ne kadar kolay patlamalar yarattığının
"imaj"ı!
Yine de, Trabzon'da linç edilmek istenenleri polis kurtarırken (sonra sorguya alındılar ama linççiler için de bir şeyler yapılıyordur herhalde!)...
Ankara'da, ODTÜ'de de "muhtemelen solcu gençler", üniversiteye eğitim için üniformayla gelen polisleri kuşatıp "Trabzonlu sağcı karşıtları" nınkine benzer bir "yiğitlik" gösterdiler.
Üniformayla da olsa, o polisler üniversiteyi işgale değil, aslında birer kamusal mekan ve evrensel akademi sıfatıyla zaten herkese açık olması gereken üniversitede eğitim görmeye gelmişlerdi.
Toptancı öfke, olaylar arasında ayrım yapmaktan yoksun tepki, orada da "solcu solcu" patladı.
Bu sütun polisin sık sık eleştirildiği yerlerden biri; ama aynı zamanda
"polisin eğitimi" ne, özellikle "Polis Akademisi" ndeki "insan haklarına duyarlı" akademik ve mesleki çabalara da hep tanık oldum.
Orada polis, polis akademisi öğrencisi, subay, askeri öğrenci ve sivillerin doldurduğu salonda da "insan hakları etiği" üstüne konuşma yapabildim.
ODTÜ'de konferansa katıldığım, oradaki genç duyarlılıklara tanık olduğum gibi, zor bir teşkilat içinde Polis Akademisi'nde açılmak istenen ufuklara, bizzat meslek içi tepkilere rağmen orada "iyi şeyler" yapılmak istenmesine de tanık oldum.
Keşke, o kuşatmayı yapan gençler, biraz düşünerek, biraz merak edip bilgilenerek, eğitim görmeye çalışan polisleri değil...
Mesela, polisin dünyasına insani, etik ve hukuki değerler katmak için çırpınan Polis Akademisi dergilerinin Emniyet Müdürlüğü emriyle kapatılışı üstüne barışçı bir protesto geliştirebilseydi.
Çok eleştirilen polis dünyasının içinde vicdani, adil, bilimsel bir gezegen gibi parlayan "Akademik Bakış" ve "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları" dergilerinin önemi kavransaydı...
Trabzonlular da, o milliyetçiler de, bu solcular da, Vali de, Emniyet Müdürü de, şiddete ve acıya yatkın bu topraklarda, "demokrasi ve insan hakları" diye de çırpınan o dergileri okuyabilseydi! Keşke, Emniyet Müdürlüğü, bu "imaj ve gerçekler" çağında, kendi gerilimli ve sorunlu dünyasındaki o soluğu boğmasaydı! Keşke o farklı polis bakışının düşünce ve ifade özürlüğü ile bilme ve anlatma hakkı bizzat polis marifetiyle öldürülmeseydi!