Yalancı müezzin! 'Camide içki içilip içilmediğini görmedim'
Her şeyi gördün de bunu mu görmedin ey yalancı müezzin! 'Camide içki içilip içilmediğini görmedim'
2014'te camiye sarhoşların doluştuğunu anlatan Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nin Müezzini Fuat Yıldırım'ın, sonradan değiştirdiği emniyet ifadesinde "İçki içilip içilmediğini görmedim." dediği ortaya çıktı.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Gezi kalkışmasında içine ayakkabı ile girilip, içki içilen, cami ruhuna aykırı birçok hareketin sergilendiği Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii Müezzini Fuat Yıldırım'ın, emniyet ifadesinde, "Ben içki içilip içilmediğini görmedim. Ben din adamıyım. Yalan söyleyemem. Görseydim zaten müdahale ederdim ve içildiyse de bunu söylerdim." dediğini yazdı.
Yıldırım, 2014'te gazetecilere yaptığı açıklamada, "Cami içine giren eylemcilerin çoğunluğu dışarıda alkol almış, sarhoş ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı." ifadelerini kullanmıştı.
Müezzin de yalan söylerse!
Öztürk'ün aktardığına göre, Müezzin Yıldırım, bira şişelerinin kasıtlı olarak camiye yerleştirildiğini ve farklı yerlerde aynı bira kutusunun görüntüsünün alınıp, içki içildiği düşüncesinin güçlendirildiğini söylediğini yazdı.
Müezzin Fuat Yıldırım, 2014 yılında görevli olduğu Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nde yaşananları detayları ile anlatmıştı.
Tüm bunları gördün de içki içeni mi görmedin be yalancı müezzin!
Yıldırım, camide sarhoşların olduğunu, eylemcilerin çıldırmışçasına kapıya vurduğunu, yeni bir Madımak olayının yaşanmasından korktuğunu aktarmıştı.
Yıldırım'ın anlattıkları şöyleydi:
Ertesi gün, etraftaki ilçelerden gelen insanlar Dolmabahçe Meydanı'nda toplanmaya başladı. Camide yalnızdım ve uğraşmama rağmen idarecilere ulaşamadım. Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. Caminin hemen 500 metre ilerisinde eylemciler bir polis otobüsünü yaktı. İtfaiye araçları alana sokulmadı. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten yardım talep ettim. Fakat hiçbir netice alamadım. 2 Haziran'da da olaylar devam etti. Pazar günü izinli olmama rağmen gece yarısı camiye döndüm. Cami imamı Halil Necipoğlu o gün görevli olmasına rağmen yoktu. Cami yaralılarla doluydu. İnsanlar ayakkabıyla cami içinde dolaşıyorlardı. Herkes başıboş bir şekilde, kargaşa ve panik haldeydi. Hemen müdahale edemedim. Çünkü provoke edip beni linç edebilirlerdi. Camiye sürekli yaralılar taşınıyordu ve oradaki doktorlar tarafından tedavi ediliyordu. Cami içine giren eylemcilerin çoğunluğu dışarıda alkol almış, sarhoş ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Saatler geçtikçe olay büyüyordu. Ortam provoke ve sabote edilmeye çok hazırdı. Biber gazından gözlerimizi açamıyorduk.
Yeniakit.com.tr