"YARGI DA BAŞBAKAN'IN EMRİNE SUNULMAK İSTENİYOR"
SONER KAN
MERSİN
12 Eylül'de yapılacak olan referandumla ilgili olarak partisinin Mersin İl Teşkilatı'nca gerçekleştirilen çalışmalara katılmak üzere kente gelen Türker, Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Basın Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Parti olarak, 12 Eylül'de halk oylamasına sunulacak olan 'Anayasa Değişiklik Paketi'ne karşı çıktıklarını bu nedenle de 'Hayır' oyu kullanacaklarını hatırlatan Türker, konuyla ilgili olarak halkı bilinçlendirmeye çalışırken, referanduma 10 gün kala da parti olarak mitinglere başlayacaklarını açıkladı.
Anayasa değişikliğini iki farklı açıdan ele aldıklarının ve bu nedenle de 'Hayır' dediklerinin altını çizen Türker, söz konusu Anayasa değişiklik metninin demokratik bir yöntemle hazırlanmadığını vurguladı. Türker, "Bu değişiklik, AK Parti İktidarı'nın gelecekte uygulamayı düşündüğü, kamuoyundan sakladığı ama zaman zaman ortaya çıkan 'gizli gündem'ini gerçekleştirebilmek için dayattığı bir Anayasa değişikliğidir. Partiler arasında bir uzlaşma komisyonu kurulmadan, paket parlamentoda görüşülürken milletvekillerine yeteri kadar söz hakkı tanımadan, hiçbir öneri ve düşünceyi dikkate almadıkları gibi kendi milletvekilleri aracılığıyla önerge verme hakkını tıkayarak hükümetin dayatmış olduğu bu Anayasa metninin, 12 Eylül Anayasası'ndan hiçbir farkı yok. Biz de bu nedenle 'Hayır' diyoruz. 12 Eylül'de 5 generalin hazırlamış olduğu Anayasa ile Recep Tayyip Erdoğan'ın damgasını vurduğunu 'AK Parti Anayasası' arasında demokratlık ve hazırlanma açısından hiçbir fark yok" görüşlerini savundu.
"YARGI DA BAŞBAKAN'IN EMRİNE SUNULMAK İSTENİYOR"
'Anayasa Değişiklik Paketi'nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında görüşülürken, her maddenin ayrı ayrı ele alınmasına karşın, 12 Eylül'de yapılacak olan referandumda tüm maddelerin birlikte oylamaya sunulduğuna dikkat çeken Türker, 'Roma Hukuku'nun bugün dünyadaki çağdaş hukukun temelini oluşturduğunu ve buna göre Anayasa değişikliklerinin referanduma sunulduğunda her maddesinin ayrı ayrı oylanması üzerinde durulduğunu ancak Türkiye'de böylesi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Halk oylamasında demokratik bir anlayıştan uzak ve bir dayatmayla Anayasa metinlerinin oylamaya sunulduğunu öne süren Türker, henüz daha yolun başında 'Anayasa Değişiklik Paketi'nin demokratik yöntemlerle değil, dayatılarak hazırlanmış olması nedeniyle bu değişikliklere karşı olduklarını dile getirdi.
Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili olarak yapılmak istenen düzenlemeleri sert bir dille eleştiren Türker, "HSYK ile birlikte yargı, artık siyasetin emrine giriyor. Siyasette özellikle demokratik yaşamın olmazsa olmaz kuralı olan erklerin ayrılığı ilkesi tamamen ihlal ediliyor. Bilindiği gibi parlamento ve hükümet başbakanın emrinde. HSYK'da yapılacak düzenlemelerle bu sefer yargı da başbakanın emrine sunulacak. Bunun en tipik örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık.
HSYK'da yapılan bir tartışma, daha Adalet Bakanı kapıdan yeni çıkmışken, Başbakan meydanlarda HSYK'yı halka şikayet ederek tepkisini gösteriyor. Tüm bunlar da gösteriyor ki, siyasetin yargıyı ele geçirme hevesi paketin 10. maddesinde kendini gösteriyor" diye konuştu.
"ERDOĞAN TÜRKİYE'Yİ 'BAŞKANLIK SİSTEMİ' İLE YÖNETMEK İSTİYOR"
Başbakan Erdoğan'ın, BDP kanadından yapılan 'demokratik özerklik' taleplerine hiçbir tepki göstermediğini belirten Masum Türker, Erdoğan'ın Türkiye'yi gelecekte 'federal bir yapı'ya dönüştürüp, 'başkanlık sistemi' ile yönetmek istediğini öne sürerek, bunun da ancak Anayasa Mahkemesi'nin yapısının değiştirilmesiyle olacağını, AK Parti'nin de bu amacın peşinde olduğunu iddialarına ekledi. Terör örgütüyle hükümet arasında yapıldığı öne sürülen görüşmelerin tartışma konusu olduğunu hatırlatan Türker, başlangıçta bu durumun bizzat Başbakan Erdoğan tarafından reddedildiğini ancak sonradan bunun kabul edildiğini anlattı.
Türker, "Başbakan Erdoğan, bu görüşmenin devlet kurumları aracılığıyla yapıldığını söylüyor. Burada aklımıza bir soru geliyor. Bu devleti yöneten hükümet ve hükümetin başı da Recep Tayyip Erdoğan değil mi? İstihbari ve ifade alma dışında Abdullah Öcalan ile yapılan konuşmalardaki pazarlıklar hükümet adına yapılmadı mı? Bunu terör örgütünden Murat Karayılan, 'Biz anlaştık. Bu nedenle 20 Eylül'e kadar eylemsizlik kararı alıyoruz' demedi mi? Bunların söylenmesinin nedeni, Sayın Tayyip Erdoğan bu konuları inkar etti, şimdi de bu görüşmelerin devlet kademesinden yapıldığını söylüyor. Akıllara şu soru geliyor; bu devleti dışarıdan birileri mi yönetiyor? Bunu niye gündeme getiriyoruz. 'Evet' oylarının az çıkmasının telaşına kapılan Tayyip Erdoğan, her geçen gün her şeyi yapmayı göze alıyor. Bir gün önce reddettiği bir şeyin kabul edilebilirliğini bir gün sonra gündeme getirebiliyor" ifadelerini kullandı.
"ANAYASA REDDEDİLMELİDİR"
'Demokratik Özerlik' konusunda herkesin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e yüklendiğini dile getiren Türker, kendilerine göre Baydemir'in yapılmış olan bir görüşmeyi, hükümet ile varılmış olan gizli bir mutabakatı yine hükümet kanadından herhangi bir hareketlilik görmediği için açıklığa kavuşturma çabası içinde olduğunu vurguladı. Bu konuda ısrarlı söylemlerine rağmen ne hükümet kanadından, ne de Başbakan Erdoğan tarafından hiçbir açıklama yapılmadığının altını çizen Türker, konuşmasını da şöyle sürdürdü:
"Peki bu görüşmeler nasıl yapılıyor? MİT ve CIA aracılığıyla yapılıyor. Yani terör örgütüyle dolaylı olarak yapılan bu görüşmelerin, Türkiye'ye neler kaybettirdiğini hepimiz düşünüyoruz. Şimdi Sayın Erdoğan'ın, özerkliği kabul eden bu tutumundan ve Türkiye'nin muhtelif bölgelerinin federal bir yapıya dönüştürülmesine yönelik tutumu nedeniyle ülkenin de rahatsızlık duyması gerekir. Çünkü Türkiye'nin ulusal birliğini, Anayasa'da değiştirilmez olan hükümlerinin artık tartışılabilir hale getirilmesi ve bunun öncülüğünü de iktidar partisinin başkanı tarafından yürütülmesi bizi daha bilmediğimiz nice konunun önümüze konulacağını söylüyor. Bu nedenle bu Anayasa reddedilmelidir. Anayasa reddedilirse toplumda hiçbir şey olmaz ve tekrar bir araya gelinir. Ama 'Evet' oyu çıkarsa çeşitli değişiklikler gerçekleşecek ve AK Parti gizli gündemini hızla uygulamaya koyacaktır."
Son yapılan kamuoyu araştırmalarının 'Evet' ve 'Hayır' oylarının yüzde 45 (evet) ile yüzde 55 (hayır) arasında değiştiğini ifade eden Türker, referandumda çıkacak olan 'Hayır'ların da toplumun birliğini sağlayacağını savundu. Türker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Evet' oylarının arttırılabilmesi için eski konuları temcid pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiğini söyledi.