Dünya
  • 20.9.2013 13:36

Yeni Papa Hristiyanları şoka soktu...

Göreve gelmesinden bu yana ilk kez röportaj veren Papa, kapılarını eşcinsellere, boşanmışlara ve kürtaj yaptırmış kadınlara kapalı tutan Katolik Kilise'sini takıntılı olmakla eleştirerek, "Onlara merhamet ve sevgiyle yaklaşmalıyız. Kilise eşcinselleri cezalandırmak istemedi. Tanrı hepimizi özgür yarattı" gibi ifadeler kullandı, kendisinin de günahkar olduğunu dile getirdi. Papa, yeni bir denge bulunamazsa, adeta kağıttan bir kale gibi Kilise'nin ahlaken çökebileceğini söyledi.  

Cizvit tarikatına mensup ilk Papa olan Francesco, göreve geldiği Mart ayından bu yana ilk röportajını da yine aynı tarikatın yayın organlarından La Civilta' Cattolica dergisine verdi. Toplam 3 yüz yüze buluşma sonucu gerçekleştirilen 29 sayfalık röportaj, dünyanın çeşitli ülkelerinde yayınlanan aynı cemaate ait 16 dergide aynı anda yer aldı.  Genel Yayın Yönetmeni Peder Antonio Spadaro'nun, geniş yelpazeli sorularını içtenlikle yanıtlayan Arjantinli Papa, tarihi açıklamalar yaptı.  

BEN DE GÜNAHKARIM, TANRI'NIN GÖZÜ ÜZERİMDE

Kişisel düşünceleri, yaşam tarzı, artistik ve kültürel alandaki tercihleri,  Katolik Kilisesi'nin rolü ve Vatikan yönetimindeki reformlar gibi birçok konuya değinilen mülakatta Papa, halihazırda yönettiği Kilise'nin tutumunu eleştirirken, "Ben de Tanrı'nın gözlerini üzerine diktiği bir günahkarım" ifadelerini kullandı.    Din adamlarının, eşcinseller, kürtaj yaptıran kadınlar ve boşanmış insanlara yönelik nasıl davranması gerektiğini anlatan Papa, "Her zaman insanı önemsemek gerekir. Bu noktada insanın gizemine doğru yol alıyoruz. Tanrı, yaşam boyunca insanların yanındadır ve biz de düştükleri durumdan çıkmaları için onların yanında olmalıyız. Merhametle yanlarında olmalıyız" diye konuştu.   

KİLİSE EŞCİNSELLERİ CEZALANDIRMAK İSTEMEDİ

'Kilise'nin, 'merhamet' anlamına geldiğini söyleyen Papa Francesco, "Herkesin evi olduğunu hissettirmemiz gereken bu Kilise, sadece seçilmiş, küçük bir gruba açık olan bir şapel değildir" dedi.    Buones Aires'teyken, 'sosyal yaralı' eşcinsellerden mektuplar aldığını anlatan Papa, "Bana, kendilerini Kilise tarafından cezalandırılmış hissettiklerini söylüyorlardı. Ancak Kilise bunu yapmak istemedi" diye konuştu.   Papa bir keresinde, eşcinselliği kabul edip etmediğine yönelik provokatör bir soruyla karşı karşıya kaldığını ve buna, "Söyle bana: Tanrı bir homoseksüele baktığında, onun varlığını sevgiyle kabul mü eder yoksa kınayarak ret mi eder?" cevabıyla karşılık verdiğini belirterek, "Her zaman, sadece insanı önemsemeliyiz" diyerek, insanlar arasında ayrım yapılmaması gerektiğinin altını çizdi.   

'BEN KİMİM Kİ EŞCİNSELLERİ YARGILAYAYIM' AÇIKLAMASINI NEDEN YAPTI

Temmuz ayında Katolik Gençlik Günleri için bulunduğu Brezilya'dan dönüşünde uçaktaki gazetecilerle bir araya geldiği sırada, "Bir insan eşcinselse ve iyi niyetle Tanrı'yı arıyorsa ben kimim ki onu yargılayayım" açıklamasına da açıklık getiren Papa, "Ben bunu söylerken, dini öğretilerin bize söylediğini aktardım. Din, insanlar üzerinde, görüş bildirme hakkına sahiptir. Ancak yaratılışta Tanrı bizi özgür kıldı" dedi. 

GÜNAH ÇIKARMA KABİNİ, İŞKENCE SALONU DEĞİLDİR

"Kilise'nin, sadece kürtaj, eşcinsel evlilik ve doğum kontrol yöntemleri gibi konulara takılmaması gerekir. Bu mümkün değil" diyen Papa, "Ben bu konular üzerinde çok konuşmadım, bu benim başıma kakıldı ama, konuşulacaksa da bir bütün olarak ele alınmalıdır" dedi.      Kilise'nin, yargılamadan önce herkesi sevmesi gerektiğini dile getiren Papa, kürtaj olmuş bir kadın örneği vererek, "O kadın yeniden evlendi ve 5 çocuğuyla gayet sakin bir hayatı var. Kürtaj, ağır bir yük olmuş üzerinde, samimi bir pişmanlık duymuş. Hıristiyan hayatına devam etmek istiyor. Günah çıkarıcı ne iş yapar? Misyoner bir papaz, saplantılı bir şekilde ona yığınla doktrinleri empoze etmez. Misyonerlik, temele odaklanmak, Emmaus havarileri gibi kalbi tutuşturmaktır" diye sözlerine devam etti.      Papa, kiliselerdeki günah çıkarma kabinlerinin, işkence salonları olmadığını, merhamet yerleri olduğunu ekledi. 

DİN GÖREVLİLERİNE, "MÜZMİN BEKAR, KIZ KURUSU" BENZETMESİ

Anaç bir Kilise hayali olduğunu ifade eden Papa, "Kilise verimlidir, öyle olmalıdır. Kilise'ye kendini adamış din görevlilerinin olumsuz davranışlarını gördüğümde ilk aklıma gelen şey: 'işte müzmin bekar' ya da 'işte kız kurusu' oluyor. Onlar ne birer baba ne de birer anne. Onlar, hayat verme kapasitesine hiç sahip olamadılar" diye konuştu.   

KİLİSE, BİR SAHRA HASTANESİNE BENZİYOR

Kilise'nin en çok ihtiyaç duyduğu şeyin, yaraları sarmak, inananların kalbini ısıtmak ve onlara yakınlık göstermek olduğunu ifade eden Papa, "Ben şu an Kilise'yi, savaş sonrası bir sahra hastanesi olarak görüyorum. Ağır bir yaralıya, yüksek kolesterol ve şekeri var mı diye sormak nafiledir. Onlar, kendi yaralarını sarmalıdır. Ancak sonra geri kalanlar konuşulabilir" dedi. Katolik Kilisesi'nde kadının rolünün de önemli olduğunun altını çizen Papa, kadın papaz olmamasına ilişkin "Bu, onları ikinci plana attığımız anlamına gelmez. Kadın dehası, önemli kararların alındığı yerlerde önem taşıyor" dedi.  

KİLİSEDE REFORM HEMEN OLMAZ

'Muhakeme' yapmanın, bulunduğu görevde kendisine çok yardımcı olduğunu söyleyen Papa, Kilise'de reform beklentilerine ilişkin ise, "Çoğu kişi, değişim ve reformların kısa zaman içinde yapılabileceğini düşünüyor. Ancak ben, gerçek ve etkili bir değişimin temellerinin atılması için zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu, muhakeme zamanıdır" diye konuştu. "Kilise bazen kendisini çok küçük şeylere ve küçük prensiplere hapsetmiştir" diyen Papa, "Kilise görevlileri, merhametin görevlileri olmalıdır. Yapısal ve kurumsal reformlar, ikinci plandadır. Davranış ise reformların başında gelir" diyerek, inananların, işlevsiz ya da devletin din adamı değil, onlara daha yakın gerçek birer papaz görmek istediğinin altını çizdi. Papa, kapılarını herkese açan olmasının yanı sıra, yeni yollar deneyen bir kilise de olmaları gerektiğini ifade ederek, Kilise'nin, kendisinden kopan ve farklı olanların peşinden koşması gerektiğinin önemine değindi ve "Bazı nedenlerden dolayı Kilise'den kopanlar, böylece geri dönebilir" dedi.         Yeni bir denge bulmak gerektiğine dikkat çeken 77 yaşındaki ruhani lider, "Aksi halde, Kilise'nin ahlaki yapısı, kağıttan bir kale gibi yıkılma, tazeliğini yitirme ve İncil'in kokusunu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır" dedi. 

DİĞER KİLİSELERLE BİRLEŞME

Kilise temsilcilerinin dini sorunları tartışıp, görüşmek ve kararlar almak üzere toplanan meclis olan Sinod'a da değinen Papa, "Artık onun metodolojisini değiştirme zamanı geldi çünkü şu anki bana çok statik geliyor" dedi.    Ekümenik yeni bir soluk getirme çabasında olduğu anlaşılan Papa, "Diğer Kiliselerle, farklılıklarla birlik içinde yola devam etmeliyiz: birleşmemizin başka yolu yok. Bu, İsa'nın yoludur" dedi.  

MOZART, DOSTOYEVSKİ HAYRANI

Kültür-sanat tercihlerine de değinen Papa, Mozart, Caravaggio, Dostoyevski ve Federico Fellini hayranı olduğunu, Anna Magnani ve Aldo Fabrizi'nin tüm filmlerini gördüğünü söyledi.  Papa, neden Papalık Sarayı'nda değil de, Vatikan'daki bir konuk evi olan Santa Marta Evi'nde yaşsdığını, "Papalık Sarayı, aynen ters bir huni gibi. Büyük ve geniş, ama girişi çok dar. Ben etrafımda insanlar olmadan yaşayamam" diye açıkladı.  Aynı zamanda aşırı muhafazakar olmakla suçlandığını belirten Papa, ancak hiç sağcı olmadığını da ekledi.   

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 11:53

İLGİLİ HABERLER