Asayiş
  • 28.11.2024 20:09

Yenidoğan çetesİ'nden kan donduran itiraflar: Çek fişi gitsin

İstanbul'da "Yenidoğan Çetesi" davasında 47 sanığın yargılanması sürerken, hemşire Renginar Molla, suçlamaları reddederek Fırat Sarı'nın oksijen tedavisi alan bir bebeği kayıtlarda yok saydığını öne sürdü.

Kamuoyunda "Yenidoğan Çetesi" olarak bilinen, çeşitli özel hastanelerde yaşanan bebek ölümlerine sebebiyet verdikleri ve haksız kazanç elde ettikleri gerekçesiyle suçlanan sanıkların yargılanması sürüyor.

Para hareketi soruldu!

Bugünkü mahkeme ile savunmayı yapan sanık hemşire Renginar Molla'ya mahkeme başkanı tarafından Fırat Sarı ile olan para hareketi soruldu. Molla, ''Yurtdışına çıkacaktım, ondan para istedim. O da sağ olsun verdi. Geri biriktirip ödemek istedim, ama kabul etmedi.'' diyerek yenidoğan çetesi içinde olmadığını iddia etti.

Kahreden itiraflar!

10 yıldır yenidoğan bölümünde çalıştığını ifade eden Renginar Molla, Fırat Sarı'nın oksijen alan bir bebeği oksijen almadığı şeklinde yazdırdığını öne sürdü.

13. tutuksuz sanık hemşire Renginar Molla'nın savunmasından:

"Fırat Sarı ve Hasan Basri Gök hastanede başlayınca evrak işlerinin onlarda olacağını söylediler, sen hasta bakımı yapacaksın dediler. Hasan Basri Gök dosyaları benden alıyordu, epikriz yazacağım diyordu."

Hastane müdürü kürsüde!

Hemşire Renginar Molla'nın ifadesinin alınmasının ardından, sanık kürsüsüne Mustafa Kazan çıktı. Kazan'ın Bağcılar Şafak Hastanesinde idari personel olarak çalıştığı öğrenilirken; hakkında, "Şüphelinin müdürü olduğu hastanenin yenidoğan yoğun bakım servisinde usulsüz epikriz yazımı, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği" iddiası yer alıyor.

''Sürekli kaos vardı''

14. tutuksuz sanık Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan savunmasına ''Bağcılar Şafak hastesinde 2023’ün başları 2024’ün şubat ayına kadar çalışmışımdır, istifa ettim. Sürekli bir kaos vardı hastanede, sıkıntılı bir hastaneydi. Sonra Kızılay hastesine geçtim. Psikolojimiz bozuldu, memlekete taşındık. İdari personel olarak teknik işlere bakn biri olarak çalıştım. Tıbbi süreçlerde yetkim bulunmamaktadır. Örgüte ilişkin bir para alışverişim yoktur.'' sözleriyle başladı.

Hasta karşılığı para alışverişi!

Sanık Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan savunmasından:

"Sadece telefon görüşmelerimin olduğu Gıyasettin Mert Özdemir var. Hasta getirmesi karşılığında para ödeyeceğimize dair görüşmem var. Ben yönetimin kararını paylaştım. Yöneticimiz Cem Öztürk ticaret amaçlı böyle bir karar almıştı.

Bir konuşmamızda hasta başı 10 bin TL olarak konuşuyoruz, diğerinde 50 bin fix, hasta başı bin TL gibi konuşuyoruz. Ama olumlu dönmüyor.

Ben Mert'in kendisine ödeme yapmadım, hastanenin muhasebesinden yapıldı."

Mahkeme başkanı: Beni aptal yerine koymayın!

Mahkeme başkanı Mustafa Kazan'a Fırat Sarı ile konuşmalarını sorarak "Hocam sizden biraz destek isteyeceğim, sayıyı biraz daha artırabilir miyiz 27'deyiz..." ifadesi hatırlatıldı.

Sanık Kazan bu soruya "Hatırlamıyorum" dedi.

Mahkeme Başkanın "Ben okuyunca tapeyi anlıyorsunuz değil mi?" sorusuna sanık, "Evet" dedi. Mahkeme Başkanı, "Ben de anlıyorum. Ona göre cevap ver." uyarısında bulundu. Sanık bunun üzerine, "Hatırlamıyorum, o yüzden yanlış bir şey söylemek istemiyorum." savunmasında bulundu.

Mahkeme Başkanı davanın 9 gününde 2 sanığı uyararak "Bizi aptal yerine koymayın" dedi.

'Bebeğin mal gibi alınıp satılması rahatsız etmedi mi?'

Savcı Kadir Kocakaya: Ölüm tehlikesi olan bir bebeğin mal gibi alınıp satılması rahatsız etmedi mi seni?

Mustafa Kazan: Uygun değil doğru söylüyorsunuz. Çalışmam gerekiyordu, çünkü 3 çocuğum vardı.

Savcı Kadir Kocakaya: Aksiyon almadın mı?

Mustafa Kazan: İş arayışım vardı.

Başhekim yavuz sanık kürsüsünde

Şafak Hastanesi’nin başhekimi Semiha Yavuz sanık kürsüsüne geldi. Yavuz hakkında, “Şüphelinin başhekimi olduğu hastanede, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği” iddiası bulunuyor.

Sanık Başhekim Semiha Yavuz tüm suçlamaları reddettiğini ifade etti.

Sanık Başhekim Semiha Yavuz'un savunmasında şu ifadelere yer verdi:

"Çok fazla denetim geçirdik, en büyük denetimde gururla söylüyorum yüzde 99.56 gibi bir oranla denetimi geçtik. Sağlık Bakanlığı denetimcisi geldiğinde hastaneyi çok beğendi, her şey tam dedi hatta dedi ki ben Kadıköy'de oturuyorum ama hastam olsa buraya getiririm."

Kaya bebeğin ölümüyle suçlanıyor!

Güney Hastanesi’nde hemşire yardımcısı olarak çalışan Batuhan Çetin sanık kürsüsüne getirildi. 16. tutuksuz sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin, Kaya bebeğin ölümüyle ilgili suçlanıyor.

''Denetim gelmeden hastanenin bilgisi oluyordu''

Sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin başlıca şu ifadeleri kaydetti:

"Gündüz çok nadir Şeyhmus çelik gelirdi. Hüseyin Günerhan vardı (Hüseyin hemşire) Kendisini Şeyhmus diye tanıtırdı, yanında Şeyhmus Çelik otururdu. Hastalara bilgiyi Hüseyin verirdi.

Denetim gelmeden hastanenin bilgisi oluyordu, yukarıdan doktor indiriyorlardı, denetime uygun şartları hazırlıyorlardı.''

Kaya bebeğin ölümü: ''Çek fişi gitsin''

''Hiçbir şekilde doktor yoktu. Entübasyonu Damla hemşire yaptı, müdahaleyi de o yaptı. Belki de ölümünde bunların da etkisi vardı. Bebeğin kanaması oldu. Damla'yı aradılar gelmedi. "Ben çok yoruldum beni arama" dedi. "Dr. Rıza'yı ara" dedi. Muhtemelen çok uğraştılar bebeği yaşatmak için, kendi shiftinde ölmesin diye çok uğraştı. Rıza Bey ben hastanede çalışmıyordum diyor ama gelmişti bizimle tanışmıştı, kameralarda var.

Rıza Bey baktı bebeğin ne kadar kötü olduğunu gördü. Bana dedi ki "boşver zaten bu bebek yaşamaz, zaten Şeyhmus Çelik'in üzerine kayıtlı bebek. Uğraşma, 500 gram bebek mi olur kalp masajı yap, dönmezse çek fişi gitsin" dedi...

''Vicdanen rahat olmak için kalp masajı yaptım''

Bebeğin ailesinden özür diliyorum. Ben yine de vicdanen rahat olmak için kalp masajı yaptım. Invazif işlem yapmaya yetkim yok. Ben kalp masajı yaptım. Zaten ben o masajı yapmasam o bebeğin kalbi durmuştu. Ben kurtarmaya çalıştım.

Şeyhmus Çelik hiç gelmezdi, kaşesini kullandıran bir doktordu. Bize çocuk doktoru demişlerdi, pratisyenmiş. Zaten öleceğini bildikleri bir bebeğin başına beni bıraktılar."

Dün yaklaşık 10 saat süren ve 5 sanığın savunmalarını verdiği duruşma, bugün saat 09.30'da İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.

Dava kapsamında 8 gün boyunca 22 tutuklu sanık ile 12 tutuksuz sanığın savunması alındı.

Ne olmuştu?

İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı.

İddianamede neler var?

İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

Güncellenme Tarihi : 28.11.2024 20:13

İLGİLİ HABERLER