ZİRVEYE 5 KALA SON DURUM
17 Aralık zirvesine 5 kala, varılan nokta şöyle: AB liderlerinin 2005’in ilk yarısında tarama sürecinin, ikinci yarısında ise müzakerelere start verilecek Hükümetler Arası Konferans’ın toplanmasına karar vermesi bekleniyor. Taraflar arasında ‘kalıcı kısıtlamalar’ ve başarısızlık halinde ‘özel statü’ konusunda pazarlık sürüyor.
AVRUPA Birliği’nin 17 Aralık kararına beş gün kala gelinen noktada, müzakerelerin başlatılmasının önünde hiçbir engel görünmüyor. AB liderlerinin, 2005’in ilk yarısında, AB ve Türkiye mevzuatının karşılaştırılacağı ‘tarama süreci’nin, tamamlanması, 2005’in ikinci yarısında ise müzakerelerin başlanması ‘startının’ verileceği Hükümetler Arası Konferansın toplanması kararını vermeleri bekleniyor.
Türkiye’nin, ‘17 Aralık kararına bakalım, Kıbrıs’ta bir açılım olabilir’ mesajından sonra AB’den, ‘Ankara anlaşmasının 25 ülkeyi kapsayacak protokolünün imzalanması’ yönündeki mesaj dışında bir yaklaşım beklenmiyor.
AB’nin 17 Aralık kararında ‘Müzakerelerin temel hedefinin tam üyelik’ olduğu ve müzakerelerin doğası gereği ucunun açık olacağı belirtilecek. Temel hak ve özgürlüklerde ‘kalıcı’ ihlaller yaşanması halinde, AB nüfusunun yüzde 65’ini oluşturması ve en az 15 ülkenin katılımıyla, yani ‘nitelikli çoğunlukla’ müzakereleri askıya alabilecek. Son yapılan görüşmeler sonrasında, 17 Aralık’ta iki alanda halen pürüz bulunuyor.
İKİ PÜRÜZ
Kalıcı kısıtlamalar: Birincisi hizmetler sektöründe, tarımda ve yapısal fonlarda, ‘kalıcı kısıtlamaya’ gidilmesi. Türk Hükümeti, 17 Aralık belgesinde ‘kalıcı’ kelimesine yer verilmemesi konusunda net tavrını ortaya koydu. Türkiye bu unsura yönelik ‘çekincesini’ resmi olarak duyurabilir ve bu ifade Ankara’yı bağlamaz.
Özel statü: İkincisi ise, Avusturya ve Danimarka’nın da destek verdiği Fransa’nın önerisi. ‘Özel statü’ ya da ‘imtiyazlı ortaklık’ gibi düşünceler, ‘rafa kaldırılmış’ durumda. Ancak Fransa, müzakerelerin başarısız olması halinde ‘Türkiye’nin çıpasının AB’ye bağlanması’na yol açacak ve Türkiye’yi AB’den koparmayacak bir formülasyonun da dışlanmamasını öneriyor. Türkiye ise, üyelik dışında herhangi bir yolu çağrıştıracak en ufak bir ifadeye tahammülü olmadığını açıkça muhataplarına iletti.
hürriyet
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:26