Gündem
  • 15.10.2014 19:52

Davutoğlu'ndan BOMBA kararlar

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanlığı ziyareti sırasında aldığı brifinglerden sonra Bakan Efkan Ala ile basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında çok kapsamlı bir brifing aldığını belirten Bakan Davutoğlu, nüfus işleri ile ilgili olarak yapacakları yeni düzenlemeleri aktardı. Yeni kimliklerin aralık ayından itibaren verilmeye başlanacağını ve soyadlarının dilekçe ile değiştirilebileceğini açıklayan Başbakan Davutoğlu, "Soyadı değiştirme birçok vatandaşımız için mahkemelere gidilmesi gereken uzun bir sürecin parçasıyken yeni uygulama ile dilekçe ile soyadı değişimi mümkün olabilecek. Çok uzun mahkeme süreçleri olmayacak. Doğum, ölüm, adres değişiklikleri elektronik ortamda yapılabilecek. Yeni kimlikler son derece kullanışlı, elektronik, biyometrik özellikler taşıyan kimlikler aralık ayından itibaren verilmeye başlanacak" dedi.

Emniyet mensuplarına sınırsız yetki verileceği ifade edilen iç güvenlik reformu ile ilgili olarak değerlendirmede bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Polisiye tedbirleri artıracak ifadesini kesinlikle reddediyorum. Hiçbir şekilde demokratik sisteme sahip ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz. Bunu çok açık ve altını çizerek söylüyorum. Polisimizin kamu düzenini korumak anlamında hiçbir yetkiye sahip olmaması kamu düzenini ortadan kaldırır" ifadelerini kullandı.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞIMIZIN GÖREV ALANI BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR

İçişleri Bakanlığının önemli görevleri olduğundan bahseden Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "İçişleri Bakanlığımız ülkemizin huzuru devletimizin bekası ve vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınması ve uygulamada vatandaş ve insan odaklı bir kamu düzeninin korunması açısından en önemli bakanlıklarımızdan biridir. Bakanlıklar süreklilik ve değişimi bünyesinde barındıran kurumlardır. Türk toplumu son derece dinamik sosyal hareketliliği yüksek siyasi toplumsal kültürel hareketlilik anlamında da dünyanın en dinamik toplumlarından birisi. Sınır ülkelerimizde de yaşanan bazı olumsuz gelişmeler göz önüne alındığında İçişleri Bakanlığımızın görev alanı itibariyle titizlik göstermesi gereken hususlar büyük bir önem arz ediyor."

DİLEKÇE İLE SOYADLARI DEĞİŞTİRİLEBİLECEK

Bugün alınan brifingin sadece güvenlik odaklı olmadığını belirten Başbakan Davutoğlu, vatandaşın hayatını kolaylaştıracak yenilikler olarak nitelendirdiği yeni düzenlemeleri açıklayarak, "Soyadı değiştirme birçok vatandaşımız için mahkemelere gidilmesi gereken uzun bir sürecin parçasıyken yeni uygulama ile dilekçe ile soyadı değişimi mümkün olabilecek. Çok uzun mahkeme süreçleri olmayacak. Dilekçe ile soyadları değiştirilebilecek. Doğum, ölüm, adres değişiklikleri elektronik ortamda yapılabilecek. Yeni kimlikler son derece kullanışlı, elektronik, biyometrik özellikler taşıyan kimlikler aralık ayından itibaren verilmeye başlanacak. İfadenin yerinde alınması yani vatandaşlarımız eğer yaşlıysa engelliyse hatta hiçbir kısıtlayıcı şartlar yoksa dahi ifadeyi evinde verebilecek. İş yerinde verebilecek. İfadelerin normal bir sosyal sorumluluk içinde alınabileceği ortamlar sağlanacak" ifadelerini kullandı.

ÇOCUK KAYBOLDUYSA SMS İLE EŞGALİ BÖLGEDEKİ TELEFON SAHİBİ KİŞİLERE İLETİLECEK

Kaybolan çocukların yeni ve elektronik bir sistemle aranacağını kaydeden Davutoğlu, "SMS mesajlarıyla bir bölgede çocuk kaybolduysa bütün eşgaliyle özellikleriyle elektronik ortamda o bölgedeki bütün telefon sahibi kişilere iletilecek. Eskiden olduğu gibi duvarlara değişik yerlere bu çocuğu gördüyseniz bizi bulun ötesinde teknolojik imkanla anında bütün telefonlarda o resimler görülecek. Böylece bu tür durumlarda daha etkin bir görev yapma imkanı olacak" açıklamasında bulundu.

UYUŞTURUCU SATANLARI TERÖR SUÇU İŞLEMİŞCESİNE TEHDİT OLARAK GÖRÜYORUZ

Narkotik alanında yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler aldığını açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Uyuşturucu imal edenleri ya da satanları bir terör suçu işlemişçesine toplumsal açıdan bir tehdit olarak görüyoruz. Bir nesli yok etmeye dönük bir eylemdir. Kaçakçılık ve diğer konularda da gerekli bilgilendirmeleri aldık ve bu alanda da yapılacak reformları gözden geçirdik" dedi.

BARIŞÇIL GÖSTERİ YAPMA HAKKINI SINIRLAYAN TEDBİR GETİRMEYECEĞİZ

Konuşmasında barışçı gösteri yapmak herkesin hakkıdır; diyen Davutoğlu, son dönemde yurt genelinde yaşanan sokak olaylarına değinerek şunları söyledi: "Demokrasiler bu gösterileri kısıtlamaz. Ama bir gösterinin barışçıl bir şekilde yapılması için güvenlik ortamının olması gerekir. Özgürlüğün uygulanmasının teminat altına alınması ancak ve ancak kamu düzeni ile sağlanabilir. Son yaşanan olaylarda da gördük ki özgürlüklerin istismar edilmesi bu sefer başka insanların yaşam hakkını bile ortadan kaldırıyor. 33 vatandaşımızı 2 polisimizi niye kaybettik biz? Özgürlük gösteri hakkı gerekçesiyle tamamı ile şiddet odaklı gösteri hakkıyla hiç alakası olmayan vandalizmle kaybettik. Öylesine sağlam temellere oturtulmuş bir güvenlik ortamı sağlamak istiyoruz ki gösteri hakkı da fikri ifade özgürlüğü de en iyi şekilde korunabilsin. Gösteriler kesinlikle haktır ve hiçbir şekilde engellenmeyecektir. Barışçıl gösteri yapma hakkını sınırlayan hiçbir tedbir getirmeyeceğiz."

TÜRKİYE SINIRLARINI HİÇ KAPATMADI

Peşmerge güçleri ve YPG güçlerinin Türkiye üzerinden Kobani'ye geçirilmek istenmesi yorumları sorulan Davutoğlu, "Bu açıklamaların hepsinde kafa karışıklığı var. Türkiye sınırları açsın. Türkiye'nin sınırları kapalı mı? Türkiye'nin sınırlarından şu ana kadar 2 milyona yakın mülteci geçti. Sınırları kapatmış olsaydık şu anda ya o insanlar Suriye rejiminin bombaları altında ölmüş olurlardı ya da IŞİD'in saldırıları altında ölmüş olurlardı. Türkiye sınırlarını insani gerekçeyle hiç kapatmadı. Kobani'den de 200 bin kişi geldi. Sınırları açmamızdan kasıt Türkiye'den oraya birileri gitsin ise aynı ülkeler değil miydi yabancı savaşçılar Suriye'ye gitmesin diyenler? Yabancı savaşçılar Suriye'ye geçmesin diye bizden tedbir isteyenler. Bu tedbirleri biz kararlı bir şekilde uyguladık ve uyguluyoruz da. Kimler geçecek Türkiye'den Suriye'ye. Nasıl bir sınır açılması olacak. Bunu tanımlamak icap eder. Suriye'deki çatışmaya tek bir vatandaşımızın gitmesini dahi istemeyiz. İllegal gidenleri durdurmaya çalışıyoruz" diye yanıt verdi.

BARIŞÇIL GÖSTERİ YAPAN KİMLİĞİNİ NİYE SAKLASIN?

İç güvenlik reformunda polise sınırsız yetki ve savcılara makul şüphe yetkisi verileceği yorumları sorulan Davutoğlu, "Polisiye tedbirleri artıracak ifadesini kesinlikle reddediyorum. Hiçbir şekilde demokratik demokratik sisteme sahip ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz. Bunu çok açık ve altını çizerek söylüyorum; Şu yaşanan şiddet ortamı gibi Avrupa'da polisin savcıya sevk etmeden önceden tedbiren 24 saat gözaltına alma hakkı var. Bizde yok. Belediye otobüsünü ambulans yansa içindeki hasta da yansa polis o götürdüğü kişiyi savcıya götürecek. Savcı de serbest bırakabilir. O zaman da toplumsal olayları kontrol altına almak mümkün olmaz. Polisimizin kamu düzenini korumak anlamında hiçbir yetkiye sahip olmaması kamu düzenini ortadan kaldırır. Demokratik toplumlarda hiçbir gösteri de maske kullanılamaz. Maske kullandığınızda o kişinin kimliğini tespit mümkün değil. Barışçıl bir gösteri yapan kimliğini niye saklasın? Siz maske takan birinin kimliğini tespit etmek için onu alıp bir yere götüremezseniz bir düzen sağlamak imkanı kalmaz" dedi.

EMNİYET GÖREVLİSİNE BU YETKİYİ VERMEK DÜNYANIN HER YERİNDE VARDIR

Makul şüphe konusunu da değerlendiren Davutoğlu, "Bir suç işlendikten sonra yargıya intikal ediyor. Suçun işlenmesini önleme görevi kimin? Güvenlik birimlerimizin. Alınacak bir önlem eğer suçu işlendikten sonraki prosedüre tabii kılınırsa suçu engelleyemiyorsunuz. Şu anda biz burada otururken bir ihbar gelse ve Ankara’da şu caddeden şu caddeye bir araba içinde uyuşturucuyla gidiyor ve gençlerimizi zehirliyor diye ihbar gelse, o arabayı durdurup aramak için savcılık izni lazım. Savcı da dese ki, daha suç işlenmemiş önümde bir delil yok ihbar var dese ve o izni vermese. O araba emniyet birimlerimizin gözünün önünden gide gide, uyuşturucu da gider o gencimizi zehirler. Savcının bana delil getir demesi hakkıdır. Emniyet görevlisinin görevi o suçu işlenmeden engellemektir. O zaman bir orta yol bulmamız lazım. Bir şiddet yanlısının, uyuşturucu tacirinin hareket etme hürriyeti bizim vatandaşımın hayat hakkından benim genç neslimin ruhsal sağlığından daha önemli değildir. Getireceğimiz önlemlerle o tür araçlar durdurulacak aranacak. Suç yoksa devam eder, ama bir suç varsa da o suç uyuşturucuysa uyuşturucu molotof kokteyliyse de molotof kokteyli. Tespit edilip savcılığa sevk edilecek. Emniyet görevlisine bu yetkiyi vermek dünyanın her yerinde vardır. Bizi otoriterleşme gibi bir iddiada bulunanlar, ABD'ye gidince polis durdurduğunda sakın elini oynatma dediğinde elini oynatmıyor korkusundan. Orada da nerede insan hakları diye sormuyor. Orada ne uygulama varsa bizde de o olacak. Demokratik hukuk devletinde. Daha fazlası olmayacak" diye konuştu.

“DEMOKRATİK HAKLARIN KULLANILMASI DA KAMU DÜZENİ İÇİNDE OLUR”
Çevre şartları ve uluslararası alanda gelişen imkanlara bakıldığında özgürlüğü tehdit eden örgütlerin çeşitleri ve kapasitelerinin arttığına dikkati çeken Davutoğlu, "Güvenlik insanoğlunun varoluşsal bir alanıdır, özgürlük ise onurudur. Güvenliği temin edeceğim derken özgürlüğü kısıtladığınızda insanlık onurunu tehlikeye atarsanız. Son dönemde üzerinde çalıştığımız iç güvenlik reformu aslında özgürlüklerimizi korumayı teminat altına alan içerikler barındırıyor. Demokratik hakların kullanılması da kamu düzeni içinde olur. Suriye'nin herhangi bir şehrinde, barışçıl gösteri yapma özgürlüğü var mı yok. Özgürlüğün uygulanmasının teminat altına alınması ancak kamu düzeniyle sağlanıyor. Özgürlüklerin kötü kullanılması başka insanların yaşam özgürlüğünü ortadan kaldırıyor. Vatandaşlarımızı neden kaybettik? Özgürlük gösteri hakkı görüntüsünde tamamıyla şiddet odaklı bir vandalizm sebebiyle kaybettik" diye konuştu.
Mülkiyet özgürlüğünü teminat altına alacak bir gösteri özgürlüğünün olması gerektiğine işaret eden Davutoğlu, "Salt güvenlik tedbirleri almak değil niyetimiz. Böylesine tahkim etmiş, sağlam temellere oturtulmuş güvenlik ortamı oluşturmak istiyoruz ki gösteri hakkı da korunabilsin. AB standartlarda, temel kriterleri karşılayan, bunları takip eden bir güvenlik reformu çerçevesini oluşturmak üzere çalışmalara devam ediyoruz. Güvenliğin ve özürlüğün korunmasının iki boyutu var, bir insan unsuru. Kademelendirilmiş bir güvenlik stratejisinin oluşturulması. Senaryoya hazır biçimde güvenlik birimlerimizin donanıma sahip olması konusunda ciddi tedbirler alacağız, insan unsurunu takip edeceğiz. İnsan unsurunun müdahale kabiliyetini artıracağız" şeklinde konuştu.
"HERKESİN GÖSTERİ HAKKINI KULLANMASINI TEMİN EDECEĞİZ"
Toplumsal olaylarda gösterilerin kesinlikle hak olduğunu belirten Davutoğlu, "Hiçbir şekilde engellenmeyecek. Herkesin ifade hakkını, gösteri hakkını kullanmasını temin edeceğiz. Toplumsal olayların kitlesel olduğunda onun da bir şekilde öyle tedbirler alınacak ki göstericilerin de can güvenliği alınacak. Gösterilerde en müşvik şekilde güvenlik görevlilerimizi göreceksiniz" ifadelerine yer verdi.
Tespit edilen her türlü eksikliğin giderileceğini anlatan Davutoğlu, insan kaynağının donanımıyla ilgili tedbir alınacağını ve hiç kimsenin halkın barışını tehdit etme cüretini gösteremeyeceğini dile getirdi.
"PARİS'TEN GÖRÜŞ BEYAN ETMEK KOLAY"
Başbakan Davutoğlu, açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Kuzey Irak, peşmerge güçlerini Türkiye üzerinden Kobani'ye geçirmek istiyor. Fransa Cumhurbaşkanının da Türkiye sınırlarını açma çağrısı vardı, Selahattin Demirtaş da dün bu konuyla ilgili açıklama yaptı, neler söyleyeceksiniz" sorusuna Davutoğlu, "Her şeyden önce bu açıklamaların hepsinde kafa karışıklığı var. Fransa ile yakın temas halindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Hollande ile daha önce görüşmesi olmuştu. Ancak, tabii Paris'ten görüş beyan etmek kolay da alanda ne olduğu konusunda ne kadar bilgi sahibi. Türkiye sınırları kapalı mı? Sınırları aşmamızdan kasıt Türkiye üzerinde oraya birileri gitsinse, tedbir isteyenler bu tedbirleri kararlı bir şekilde uyguladık. Kimler geçecek Suriye'den Türkiye'ye. Bunu tanımlamadan sanki 'tüm bu kriz Türkiye sınırları açmadı' diye oldu demek kabul edilebilir bir tutum değil. Suriye'deki çatışmaya hiçbir vatandaşımızın gitmesini istemeyiz. İllegal gitmeleri önlemeye çalışıyoruz" karşılığını verdi.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Orayı kendi şehirlerini savunacaklar bıraksalar gidip savaşacağız diyenlere talimatımızla valilerimiz sordu. 'Hayır biz Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliği içinde kalmak istiyoruz' dediler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ki her biri hangi etnik kimliğe sahip olursa olsun bizim güvencemiz altındadır. Nasıl bir vatandaşımız kaybolduğunda bir yerde gece gündüz çalışıp bu vatandaşları kurtarmaya çalışıyoruz. Her biri içinde Diyarbakırlı, Kırşehirli kardeşimiz de vardı. Şimdi kendi vatandaşımızı biz bilinmezliğe gönderebilir miyiz? Bir; Türkiye, Suriye'deki çatışmalardan hiçbir şekilde mesul değildir. İki; Kobani'de yaşanan gelişmelerden mesul değildir. Fransa gibi dost ülkelerin kanalları var, bize söylerler. Sınırı açtık, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını göndermeyiz. Niye bizim vatandaşımızın bu konuda şeyi olsun. Suriye'den gelenler de istediklerinde geri dönerler. Herkes sloganın ötesine gitsin, somut şeyler söylesin."
İÇ GÜVENLİK REFORMU
İç güvenlik reformuna ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, "Bir reform dedim çünkü günlerdir bu konuyu çalışıyoruz. Polise, demokratik hukuk sistemine sahip Avrupalı ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz. Avrupa'daki örnekleri karşılaştırdığımızda bizim daha önceki reformlarda çok çok ileri gittiğimiz görülüyor. Avrupa'da polisin savcıya sevk etmeden önce tedbiren 24 saat gözaltına alma yetkisi var. Önümüzde biri molotof kokteyli atsa, içindeki hasta dayansa polis o kişiyi savcıya götürecek o da serbest bırakabilir. O zaman da toplumsal olayları kontrol altına mümkün olmaz. Polisimizin kamu düzenini koruyacak hiçbir yetkiye sahip olmaması kamu düzenini ortadan kaldırır" dedi.
"SAVCININ ŞUNU DEMESİ HAKLIDIR, 'BANA DELİL GETİR"
"Şu anda biz burada otururken bir ihbar gelse, Ankara'dan şu caddeye giden araba o arabayı aramak için savcıdan izin almak lazım" diyen Davutoğlu, "Savcı o izni vermese o araba emniyet birimlerimizin önünden geçer gider. Savcının şunu demesi haklıdır, bana delil getir. Orta yol bulmamız lazım. Acı değil mi? Bingöl'de şehit edilen kardeşlerimiz, şehit edilenlerle ilgili bilgi geldiği halde savcılık işleme koymadı. Suçun işlenmesi cana, mala maloluyor. Uyuşturucu nakline engel olamıyorsunuz. Burada bir çözüm bulmak durumundasınız. Bizim yerimize otursunlar, bir kez de empati yapsın bunu söyleyen muhalefet. Bizim durumumuzda olan birinin görevi uyuşturucunun oraya ulaşmasını engellemesidir. Onu engellemek için ne gerekiyorsa yaparız.
Getireceğimiz önlemle araçlar aranacak, suçu yoksa devam edecek. Emniyet görevlisine bu yetkiyi vermek dünyanın her yerinde vardır. Otoriterleşme gibi iddiada bulunanlar polis sakın elini oynatma dediğinde elini oynatmıyor. Dün ben 70 belediye başkanımızı dinledim. Bir tanesi '3 kez suikaste uğradım' dedi. AK Parti'den istifa etmem için ağabeyimi vurdular dediler. Şimdi bu mudur demokrasi? Bana yakın bütün akrabalarımın iş yerlerini yaktılar dedi. Burada bir tedbir almazsak ne olur? O zaman o şehirlerde bu Vandalların hükmü geçmeye başlar. Maske kullanarak gösteri yapılamaz. Molotof atamaz. Molotof bomba sayılıyor derse evet bomba sayılacak. Hasta taşınan ambulans yakılıyorsa kimse bize özgürlükten bahsetmesin. Maske takan alınıp götürülecek. Maske takan kişi ben kimliğimi gizliyorum, suç işlemeye hazırım diyor. Birçok özgürlük teminatı olacak. Hepsini bir paket halinde getireceğiz, güçlü bir altyapı kurulacak. Yetki denetlenecek. Hak başka özgürlükleri sınırlamadan kullanılacak. Yani polise sınırsız yetki verilmesi söz konusu değil. Tanımlanmış yetkiler olacak."  

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 01:03

İLGİLİ HABERLER