KAYNAK : Haber Vitrini
Sırada ordu mu var?
Avrupa başkentlerinden yükselen sesler gösteriyor ki, AB, şimdi de Türk Silahlı Kuvvetleri’ni gündeme getirip sorgulamaya hazırlanıyor.
Türkiye’nin, Kopenhag siyasi kriterlerine uygun olarak idam cezasını kaldırması, Kürtçe yayın ve öğrenim olanağı tanıyan düzenlemeler yapması, demokratikleşme alanında Anayasa ve yasalarda değişiklikler gerçekleştirmesi, Avrupa Birliği’ni tatmin etmedi.
AB, bu kez Kıbrıs sorununun, bir hafta içinde Kofi Annan planı içinde çözülmesini istedi. Bu yönde çaba gösteriliyor. Ankara ve KKTC, planın müzakere edilebilir olduğunu açıkladı ama bu da AB’yi tatmin etmedi.
Şimdi de, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konumu ve işlevi, Türkiye’nin AB’ye girişinin hatta müzakere tarihi almasının önündeki "engel" olarak gösteriliyor. Bu AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın Avrupa turunda açıkça kendisine söylendi. Hollanda Başbakanı ve Avrupa komisyonu yetkilileri, "ordunuz engel" demeye başladılar.
Anlaşılıyor ki, AB, Türkiye’yi oyalama sürecinde, "üçüncü bahane" olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni gösterecek...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta heyeti bu kuşkuyu paylaşıyor.
Bu saptama, 58. hükümetin ilk kez katıldığı Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da yapıldı.
Acaba Avrupa, Türkiye’nin AB’ye girme niyeti ve ısrarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı temelleri sarsmaya çalışan akımlar lehine kullanmak mı istiyor? Türkiye’nin AB’ye girme yolundaki samimi çabalarını, bu bağlamda bir fırsat olarak mı görüyor? Türkiye’nin karşısına laiklik ve üniter yapısını zedeleyecek bir fatura mı çıkarmaya hazırlanıyor?
AB böyle niyetler taşımasa bile, Türkiye’nin önüne koyduğu arkası gelmeyen taleplerle laiklik ve üniter yapı karşıtlarının ekmeğine yağ sürdüğünün farkında değil mi?
Bu sorular Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesi dahil birçok kişinin kafasını kurcalıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel direkleri sayılan, laiklik niteliği ve üniter yapısından kemirilmeye çalışıldığı bir gerçek. Kemirilme sürecinde, bu iki temel direği korumak için 15 yılını veren Türkiye’nin mücadelenin ön safında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görevlendirdiği ve sorumlu tuttuğu biliniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görevini başarıyla tamamladığı ve bu mücadeleden galip çıktığı da biliniyor.
Bu koşullardaki bir Türkiye’de, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni toplumun bir parçası, kamuoyunun bir kesimi olarak görmemek ve tümüyle sistem dışına çıkarmak mümkün olabilir mi? Bu yöndeki bir talep makul görülebilir mi?
Elbette, hayır...
Unutulmaması gerekir ki, PKK silahlı mücadeleyi kaybettikten sonra faaliyet alanını daha çok siyaset ve hukuk platformuna taşıyarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni devre dışı bırakmaya yöneldi. Bu amaçla strateji değiştirdi. Bu gelişme henüz çok sıcak biçimde ortada dururken, Cumhuriyet’in diğer nitelikleri alanında da orduyu sistem dışına çıkarmak, devre dışı bırakmak çabaları dikkat çekicidir.
Bunun AB öncülüğünde yapılmaya çalışılması Türkiye’nin gerçeklerini ve tutumunu değiştirmez.
Değiştirmemelidir.
Kurtuluş ve kuruluş yıllarında amalgam işlevi gören Türk ordusunun bu niteliği ve işlevi değişmiş değildir.
(Fikret Bila/ Milliyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:48