AKP KAZANACAK DA, KAÇ FARKLA KAZANACAK?
MEHMET ALİ BİRAND- POSTA
AKP KAZANACAK DA, KAÇ FARKLA KAZANACAK?
Seçimlerle ilgili tartışmaların şekli ve yönü değişmeye başladı.
Bundan bir süre öncesine kadar, 22 temmuz randevusunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği tartışılıyordu. Bir olayın patlaması ve seçimlerin iptali konuşuluyordu. Bu olasılığı arkamızda bıraktık. Doğrusu, bu noktaya gelinmesinde, AKP'nin temkinli davranması önemli rol oynadı. Sertleşmedi, sabırlı davrandı, sinirlenmedi.
Genelkurmay'ın 27 nisan açıklamasından sonra, herkes politika yaptı. Amma gerçekten, herkes siyasete karıştı.Kanlı bir hesaplaşma yaşandı.
Artık son haftaya girdik.
Yol kazasına uğranılmadı ve geri kalan şu birkaç gün içinde de bir kaza çıkmazsa, artık seçimler yapılacak. Özellikle 27/4 açıklaması ve bunun sonucunda yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül'ün önünün kapanması, AK partiye çok yaradı. Açıklama, Genelkurmay'ın İnternet sitesine konduğu anda, bu gelişmenin AKP'ye yarayacağı biliniyordu da, bu kadarı tahmin edilmiyordu. AKP'ye oy kaybettirmek için büyük bir kampanya yapılmasına rağmen, beklenen sonuç elde edilemedi.
Son rakamlar bu partinin oy oranının yüzde 40'ın üstüne çıktığını gösteriyor.
Seçimin galibi artık belli: AKP.
Ancak asıl tartışılan ve bilinmeyen asıl sorun, AKP'nin seçimde kaç milletvekili çıkarabileceği.Herşey bu rakama göre değişecek. Örneğin ,AB için gereken reformların ne oranda çıkarılabilineceği, ne oranda çıkarılamayacağı bu rakamlara göre değişecek.
Diğer tartışma konusu, hangi parti'nin kaç milletvekiliyle TBMM'ne geleceği.
Seçimin en garantili ve yeni unsuru, DTP'nin çıkaracağı 30-35 arasındaki bağımsız milletvekili olacak.Bu konuda kimsenin kuşkusu yok.
CHP'nin yükselişi devam ediyor.
MHP'nin durumu en kritik sorun. Bu parti barajı geçti, ancak rakamı belli değil. MHP'nin her bir puan artışı AKP' nin aleyhine işliyor. Bundan dolayı, tüm bakışlar bu partinin üstünde. Hatta bir CHP-MHP koalisyonu dahi olasılıklar arasında sayılıyor.
Bu hesapların arasına DP'de giriyor, ancak onun rakamları henüz pek net değil. DP'nin meclise girmesi, herhangi bir siyasi krizde, AKP'ye en çok destek verebilecek bir parti olarak görülmesinden önemseniyor.
Özetlemek gerekirse, işin özü ortaya çıktı da, belki de daha önemlisi, ayrıntılar için 22 temmuz akşamı bekleniyor.
Devlet Bahçeli, siyaset meydanlarında öylesine sert ve abartılı bir dil kullanıyor ki, bu görüşlere kendinin de samimi olarak inandığını sanmıyorum. Daha doğrusu, inanmak istemiyorum.
MHP gibi büyük bir partinin, seçim stratejisini ve en vurucu sloganını idam üzerine kurması ve idamı adaletin bir parçası olarak görmesi, Türkiye açısından bir gerileme değildir de nedir?
Oysa benim gibi çok kimsenin beklentisi, MHP liderinin öncelikle çetelere karşı mücadeleye girmesiydi. Böyle bir tutum, onun partisini merkeze çekmek istediğinin en önemli simgesi olurdu. Bakıyoruz, Bahçeli sadece idam urganından söz ediyor, seçim alanlarında bu urganı ortaya atıp "Hadi al da Öcalan'ı as"diyebiliyor.
Hayır, Türkiye artık bu dönemleri çok geride bırakmış olması gerekiyordu. Meğer Milliyetçi Hareket Partisi, TBMM'ne yaklaştıkça söylemini yine sertleştirmesi, çatışmacı tutumunu ortaya koyması karamsarlık yaratıyor.
23 Temmuz'da ortaya çıkacak meclisin eskilerine oranla çok farklı olacağı şimdiden bellidir. DTP tekrar geri dönüyor ve herkesin kuşkusu, olası DTP-MHP kavgalar dizisidir.
İşte bu çerçeve içinde, MHP'nin tutumu büyülteç altında.
Acaba ne yapacak ?
Bahçeli, bir devlet adamı olarak algılanır. Ülkücü gençleri sokaklardan salonlara taşımasıyla tanınır. Kavga döğüş değil, aksine uzlaşı arayan bir isim olarak nitelenir.
İşte bundan dolayı, Bahçeli'den genel beklenti idam etmek-urgan atmak- kavga çıkartmak değil, tam aksine çetelerle mücadele etmesidir.
22 temmuz akşamı nasıl bir Bahçeli ile karşı karşıya kalacağımızı henüz bilemiyoruz. Yine, ortaya rakamlar çıktıktan sonra, daha sağlıklı bir değerlendirme yapabileceğiz. Ancak bizlerin beklentisi, devlet adamı niteliğindeki bir Bahçeli ile karşılaşabilmektir.