Gündem
  • 14.10.2004 02:05

ALAATTİN ÇAKICI: "MİT'LE, POLİSLE ASLA BİR BAĞLANTIM OLMADI..."

 MİT’le hayatının hiçbir döneminde dolaylı ya da dolaysız organik bağı olmadığını söyleyen Çakıcı, Kaşif Kozinoğlu’yla da hiç konuşmadığını belirtti.

Son derece önemli ve uzun bir soru. Siz Türkiye’den çıktıktan sonra yapılan operasyonlarda üzerinizde çıkan yeşil pasaportun sahibi Faik Meral, ifadesinde, birlikte Paris’te ASALA’ya karşı çalıştığınızı söyledi. Aynı şekilde, gazetelere de konu olan buna benzer bir iddia daha var, o da şöyle: Yıl 1982. İsrail, Lübnan’ın Zahle Kenti’ndeki Ermeni kamplarına bir operasyon düzenleyeceğini Türkiye’ye bildiriyor ve arzu edildiği takdirde o zaman ASALA terör örgütü ile sorunu olan Türkiye’nin güvenlik birimlerinin bu operasyona katılabileceğini belirtiyor. Türkiye resmen böyle bir operasyona giremeyeceğini bildiriyor, ancak o yıllardaki MİT Operasyon Dairesi Başkanı Hiram Abas, operasyonu, sizin ve Abdullah Çatlı’nın da aralarında olduğu ülkücü bir gruba havale ediyor. Bunlar doğru mu? MİT’le ilginiz nedir? Kamuoyunda sizin derin devletle ilginiz olduğu yönünde ağırlıklı bir görüş var.

Bakın böyle söylentiler benim de kulağıma geliyor, hatta burada tutuklu olduğum sürece bu konular çok konuşulduğu için avukatım aracılığıyla kısa bir açıklama yapmıştım. Ama şimdi yine size söylüyorum. Benim hiçbir dönemde ve hiçbir zaman MİT ile dolaylı ya da dolaysız ne herhangi bir ilişkim ne de organik bir bağım olmuştur. Bunlar hep söylenti ve yakıştırmalardır. MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’u medyadan herkesin tanıdığı kadar tanıyorum, onunla da yakından uzaktan herhangi bir ilişkim olmamıştır. Onu da ne gördüm ne de birlikte oldum.

KOZİNOĞLU’NU TANIMAM

Kaşif Kozinoğlu’na gelince; hayatımda görmedim ve kendisiyle hiçbir telefon görüşmem de olmamıştır. Yargıdaki davamla ilgili de ne ondan ne de bağlı olduğu kurumdan hiçbir şekilde yardım istemedim, bu konuda bana bu çevreden kimsenin yardımı da olmadı.

MERAL DEĞERLİ BİRİ

Faik Meral’e gelince onu tanırım. Subay olan eniştem vasıtasıyla tanışmıştım. Kendisi devlete uzun yıllar hizmet etmiş değerli biridir. Onu severim ama, biraz önce ifade ettiğim gibi, her ne kadar kamuoyunda böyle bir kanaat var ise de benim derin devletle, MİT’le, polisle asla bir bağlantım olmadı.

Eş dost seçerken dikkat etsin

YARGITAY Başkanı Eraslan Özkaya’yı da tanımadığım gibi, herhangi birini araya koyup yardım da istemedim. Ona Hürriyet aracılığıyla yine sesleniyorum. Kendisi ülkemiz protokolünde ön sıralarda yer alıyor, kutsal bir görev yapıyor, yargı sadece bana değil herkese lazımdır. Böyle üst düzey makama kadar yükselmiş bir kişinin ilişkilerinde, eş dost seçmede çok dikkatli olması gerekir.

Oğlumla ilgili haberlere üzüldüm

İşlerinizi oğlunuzun devralmasını istediğiniz yolunda haberler çıktı.

Beni en çok üzen ve kahreden, 18 yaşındaki oğlum Ali’nin büyüdüğü için işleri devralmasını istediğim şeklindeki haberdi. Bu tamamen gerçek dışı bir haberdi, nereden çıktığını, kimin, niçin uydurduğunu da bilmiyorum. Oğlumun adını olaylara bulaşmasın diye elimden geldiğince uzak tutuyorum. Hayatımın büyük bölümü mahkeme, polis, cezaevi ve tehlikelerle dolu geçiyor. Kim oğlu için böyle bir hayatı ister. Ben oğlumu yurtdışında, devlete, insanlığa hizmet etsin diye okutuyorum. Şu anda yurtdışında üniversitede okuyor. 3 çocuk yetiştirdim. Kızım Aytül İngiltere’de sosyal bilimler ve insan hakları doktorası yapıyor. Evli olan diğer kızım Betül de üniversite bitirdi. Benim yaşadıklarımı ailemin yaşamasını istemiyorum onun için çocuklarımı olaylardan uzak tutmaya özen gösterdim.

20 kilo verdim siroz değilim

Gazetelerde siroz olduğunuz yazıldı, sağlığınız nasıl?

20 kilo verdim ve Allahıma çok şükür sıhhatim de yerinde. Bu söylentilerin tamamen yalan olduğunu söylememe gerek yok.  Türkiye’den neden ve nasıl, yani hangi yolla kaçtınız? Bu konuda çeşitli şeyler yazıldı çizildi. Artık tutuklandığınıza göre anlatmanızda bir sorun olduğunu sanmıyorum. Bunun doğrusu nedir? Türkiye’deki yargılanmamı ve sonucunu herkes biliyor. Fransa’dan iade edilip, cezamı çekerek tahliye olduktan sonra 45 gün içinde yurtdışına çıkışımın sağlanması ve bunu yapabilmem için bana pasaport verilmesi gerekirken, bu yapılmadı. ‘Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi’ hükümlerine aykırı olarak yurtdışına çıkışımın yasaklanmış olması, aslında uluslararası hukuk kurallarının açık bir ihlaliydi. Yargıtay’ın aleyhte karar alacağını, bu kısıtlamalardan da anlamıştım. Bu konuda bir haber çıkmayınca yurtdışına çıkmak için Antalya’ya, oradan da Kemer’e geçtim. Yat kaptanı tura çıkmak için izin almaya gitti, ben ise yola çıkmamız gereken yerden 50 kilometre kadar uzakta bekledim. Bir Zodiac gelip beni aldı ve Yunanistan’ın Rodos Adası’na geçtiğim yata götürdü. 4 KERE GİRDİM ÇIKTIM Hiçbir sorunla karşılaşmadan rahatlıkla Yunanistan’a girdim. AB ülkesi olduğu için oradan hemen İtalya’ya geçtim. Bir süre İtalya’da kaldıktan sonra Fransa’nın Marsilya Kenti’ne geçtim. Ardından yine İtalya’ya geçtim, oradan Avusturya’ya geldim, bu gidiş gelişler hiçbir problem olmadan gerçekleşti. Arabayla sınırları geçiyorduk. Fransa ve İtalya’ya tam 4 kez girip çıktım. Sonra Avusturya’dan yine İtalya’ya giderken, bunların Eco-Kobra birlikleri yolda çevirdi. Sonrası malum.

Hürriyet

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:05

İLGİLİ HABERLER