Albaydan ibretlik mektup!.. Hayvanlaşmış bir nesil yetiştiren CHP, bu milletin kabusudur
Geçen haftaki yazımda Emekli Albay Seyfettin Yılmaz’ın, Millî Birlik Komitesi Genel Sekreteri Albay M. Şükran Özkaya’ya yazdığı mektubu dile getirmiştim.
Seyfettin Albay’ın mektubu tam 7 sayfa…
Her satırında CHP’yi anlatmış hem de nasıl anlatmış?
Bugün köşemi Seyfettin Albay’ın mektubuna bırakacağım.
İbretle okuyacağınızı sanıyorum.
Millî Birlik Komitası Genel Sekreterliği’ne…
Sayın kardeşim ve Meslektaşım, 5.7.1960 tarihli Maruzatıma zeyildir:
30 seneden beri gelip geçen iktidar hükümetleri erkânının takip ettikleri din ve mukaddesat düşmanlığı yüzünden umumî ahlâk bozuldu.
Kalplerde Allah korkusu olmadığı için Halk ve bilhassa yeni nesil gençleri arasında büyüğüne hürmet, küçüğüne şefkat hissi kalmadı. Üç, beş liralık bir menfaat için en yakın akraba ve sevgili arkadaşının canına kastetmekten çekinmez oldu.
Ufak bir mesele yüzünden anasını, babasını ve öz kardeşlerini öldürenlerin vukuat haberleri günlük gazetelerin başlıca haber sermâyesi oldu. Hırsızlık, uğursuzluk, dolandırıcılık, ırza ve namusa tecavüz vakaları alelâde bir vukuât hâlini aldı.
Esnafta merhamet ve insaf kalmadı. Ne narh dinledi, ne kanun, ne de nizâm. Halkı tutturabildiğine soyup soğana çevirdi. Kara borsa her tarafta aldı yürüdü.
Sanatkârlar her işinde hileye saptı. Çürük malzemeden yaptığı şeyi birinci kalite diye medh ederek akılları durduracak yüksek fiyatlarla satıp halkı dolandırmakta hiç tereddüt etmediler.
Memurlar arasında rüşvet, vazifeyi suiistimal el ile tutulacak bir hâle geldi.
Yazımı fazla uzatarak kıymetli zamanınızı heder etmemek için hulâsa etmek icap ederse A’dan Z’ye kadar yüksek ve orta halk tabakasından her biri fırsattan istifadeye kalktı.
Yapılan çeşitli kanunlar, tatbik edilen şiddetli cezalar hiç fayda vermedi, veremezdi de. Çünkü kalplerden Allah korkusu silinmiş; bunun yerine hırs, tamah ve para biriktirme arzusu kaim olmuştu.
Halkta maneviyat adına bir şey kalmadı.
Din ve ahlâktan bahsedenlere mürteci damgası vurularak maddiyat âleminde kulaç atmağa devam ile mevcut apartmanının yanına bir veya birkaç daha ilâve etmekten başka bir şey düşünülmez oldu.
‘CHP HÜKÜMETLERİ KORKUYLA HALKI SUSTURDU
Senelerden beri dini ve mukaddesâtı baltalamakla meşgul olan CHP hükümetleri zamanında dinî ve ahlâkî yazılar hakkında neşriyât yasağı ve şiddetli cezâları ihtiva eden (ve elyevm de meriyyette bulunan) kanunlar vazederek zavallı milleti susturdular. Ağız açamaz, yazı yazamaz bir hale getirdiler.
‘EN AĞIR HASTALIK MANEVİYAT HASTALIĞIDIR’
Malûmu âliniz bir hastalığı tedavi için evvel emirde teşhisi konur. Ondan sonra ilâcı verilerek tedaviye başlanır. Ağır baskılar ve şiddetli kanunlar yüzünden şimdiye kadar hiç kimsenin teşhisine dahi cesaret edemediği bu hastalık maneviyat hastalığıdır.
Bu öyle sâri ve öldürücü bir hastalıktır ki veba ve kolera salgınından daha tehlikelidir.
Maddî hastalıklar yalnız fertleri öldürür, zayıf düşürür. Ve neslin cılız kalmasına sebep olur.
Manevi hastalıklar ise bununla yetinmeyip bir aile ve cemiyeti veya bir devleti mahv ve inkıraz uçurumlarına sürükler.
İLAÇ: HAKİKÎ İSLÂM AHLÂKI
Bu hastalığın tek bir ilâcı vardır ki, o da hakikî ve kuvvetli bir iman, sağlam bir din bilgisi ile halkın ve bilhassa genç neslin kalplerine Allah sevgisi ve Allah korkusunu zeval bulmayacak tarzda aşılamaktır.
Bu da ilmiyle amel eden, söylediklerini bizzat ve bilfiil tatbik eden öğretmenlerle mümkün olur.
Milli Birlik Komitası Hükümeti, Türk milletinin ve devletinin eski ve yüce satvetine ulaşmasını arzu ediyorsa maddiyattan ziyade manevi kalkınmaya ehemmiyet vererek dinî kalitesi yüksek ve kültürlü öğretmenler yetiştirmelidir.
Şunu iyi bilmelidir ki, kalplerinde kuvvetli bir iman ve Allah korkusu mevcut olan kimseler, Allah’ın kendini her an gördüğünü ve yaptığı işi, hatta hatır ve hayâlinden geçenleri dahi bildiğine inanır.
Bunun için böyle kimseler kanunun ve polisin gözünden uzak ve yalnız başına kaldıkları zamanlarda dahi herhangi bir cinayet ve ahlâksızlıkta bulunmaları şöyle dursun, sokakta ve yerde buldukları bir kurşun kalemini dahi hemen ceplerine indiremezler. Sahibini arar, bulur ve teslim ederler.
İşte hakikî İslâm ahlâkı da budur.
LAİKLİK BAHANESİYLE DİNDEN MAHRUM BIRAKILDIK
Başımızı çevirip de geride bıraktığımız günlere bakacak olursak; 30 seneden beri lâyıklık (laiklik) bahanesiyle okullardan din ve ahlâk derslerinin kaldırıldığını, din uzmanı yetiştiren müesseselerin kapandığını, körpe dimağların din bilgisi, hakikî bir iman, Allah bilgisi ve Allah korkusundan mahrum bırakıldıklarını görürüz.
Evlatlarına hususî surette din ve mukaddesat bilgisi vermek isteyenlerin de yalnız men edilmekle kalmayarak hapislere, zindanlara atıldıklarını, mürtecilik ve gericilik ile itham edildiklerini görürüz.
Cami ve mescitlerimizde mevcut imam ve müezzinler, yavan bir ekmek parasına dahi kâfi gelmeyecek bir meblağ ile geçinmeye mecbur bir duruma düşürüldüler.
Bu da kâfi gelmiyormuş gibi, zavallılar bir kısım mecmua ve günlük gazetelerimiz tarafından (matbuatımız için ilelebet yüz karası teşkil edecek tarzda) bir takım yazı ve karikatürlerle tahkir ve tezyif ediliyorlardı.
‘CHP MİLLETİN KÂBUSU’
CHP; Cesaret, ahlâk ve seciye itibariyle dünya milletlerinin mazharı takdir ve tahsinini celbeden bu saf ve temiz ruhlu Türk milletinin başına 30 seneden beri bir kâbus gibi çöktü.
Genel başkanıyla idarecilerinin din ve mukaddesat aleyhtarlığı yüzünden saf ve körpe dimağlar dinsiz ve Allah ’sız hayvanlar gibi yetişerek bugün resmi ve hususî âmme hizmetlerinin en mühim mevkilerini İşgal etmektedirler.
Son inkılap hareketiyle iç yüzleri meydana çıkan yüz kızartıcı suiistimallerin maznunlarına dikkat edilirse büyük bir çoğunluğun 40-45 yaşlarındaki maznunlardan ibaret olduğu ve o devirde ekilen ahlâksızlık VE dinsiz tohumlarının mahsulü oldukları anlaşılır.
‘CHP, DİNSİZ VE AHLÂKSIZ BİR NESİL TÜRETTİ’
Eğer hakikî bir adâletle sağlam temele dayanan bir ahlâk ve kanun devleti kurulmak isteniyorsa, iktidarda kaldıkları 30 sene gibi uzun bir müddet zarfında Anayasayı hiçe sayarak dinsiz ve ahlâksız bir neslin türemesine sebep olan CHP genel başkanı ve devlet başkanı İsmet İnönü ile kabinesi erkânının fiillerinin hesabını vermeleri ve lâyık oldukları cezalara çarpılmaları hem kanunî ve hem de âdilâne bir hareket olur.
MENDERES İNÖNÜ’DEN HESAP SORSAYDI BUGÜN BU İHTİLAL OLMAZDI
Çoğunluğu teşkil eden tarafsızlarla bir kısım partililerin istedikleri ve bekledikleri de budur.
Sakıt DP idarecileri de iktidar mevkiine geçer geçmez CHP iktidar mesullerini hesaba çekmiş olsalardı bilahare kendileri de dürüst hareket etmek mecburiyetinde kalırlar ve bugünkü felâkete maruz kalmazlardı. CHP idarecileri de iktidar mevkiine geldikleri takdirde eski ve sakat programlarını takip etmekte ısrara cesaret edemezlerdi.
‘CHP UMUMÎ AHLÂKI İFSAT ETMİŞ OLAN BİR PARTİ’
Celâl Bayar’ı iktidardan indirip 30 sene zavallı milleti din ve mukaddesattan mahrum ederek inim inim inleten, mısır koçanından ve fındık kabuğundan mamul kuru taş gibi ekmeklerin karnesini kara borsadan tedarike mecbur etmiş ve umumî ahlâkı ifsat etmiş olan bir partinin lideri İsmet İnönü’yü onun yerine oturtmak gibi alelâde bir parti kavgası hâlini alarak ehemmiyet ve kutsiyetini zayi eder. Halk arasında ve tarih sahifelerinde alelâde günlük bir vukuat haberi olmaktan ileri geçemez.
‘SİZE HZ. ÖMER’İN ADALETİNİ TAVSİYE EDERİM’
Tarihlerde ebedî olarak kıymet ve ehemmiyetini muhafaza eden vakalar, evvel emirde halkın kalbinde kendiliğinden yer tutmuş olan vakalardır. Nitekim Hazreti Ömer (Radıyallahü anh)’ın hilâfeti esnasında gösterdiği emsalsiz adâlet hüsnü idaresi üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen yalnız tarihte değil elân halkın kalbinde de tazeliğini muhafaza etmekte ve daha asırlarca da muhafaza edeceğinden asla şüphe edilemez.
‘İNÖNÜ HESAP VERMELİDİR’
Yukarıda arz edilen sebeplerden maada parti lideri İsmet İnönü ile parti idarecilerinin hesap vermelerini icap ettiren daha birçok meseleler de yok değildir.
Bunlardan birincisi, önümüzdeki seçimlerle iktidara geldikleri takdirde takip edecekleri hatt-ı hareketi göstermekte ve halkı şimdiden bedbinliğe sevk etmiş olması itibariyle çok mühimdir.
Şöyle ki; Ankara’da toplanmış olan Dil Kurumu Kongresi başkanlığına seçilen ve mahkeme kararıyla komünistliği sabit olan CHP iktidarının Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’in Dil Kurumu başkanlığına seçilmesini müteakip kongreden aldığı ilk karar, Ezan-ı Muhammedi’nin (yine saltanatları zamanında olduğu gibi) Türkçe okunması olmuştur.
Bu karar, partinin iktidara geldiği takdirde takip edecekleri programın ilk habercisi olduğu gibi evvelki seyyielerinin hesabını vermeden iktidar mevkiine geldikleri takdirde zavallı milletimizin başına daha ne gibi felâketler yandıracaklarının inkâr kabul etmez bir delilidir.
Emekli Albay Seyfeddin Yılmaz
DEVAM EDECEK…
Mektup yaklaşık 60 sene önce yazılıp yollandı.
Seyfettin Albay’ın yazdıkları o günden bu yana pek değişmedi.
Neden?
Çünkü CHP’nin zulmeti bu ülkenin üzerinden hala da kalkmadı.
AK Parti ile birlikte gökte bir delik açılıp temiz hava alındı ama esas itibarıyla dini ve ahlakı duman eden CHP sisi ülkenin üzerinden çekilmedi.
CHP’yi tam olarak anlamayan sözde bir takım sağcılar, para ve makamla satılık yağcılar ve din cahili bir takım cemaatçiler CHP ile iş tutuyor.
“AK parti mescidimizi yıktı” deyip DİNİ YIKAN CHP’nin safında dindarlara ok atıyor.
Kim kiminle ise ahirette de onunla olur.
Sonuç itibarıyla; KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR. Hayırda da şerde de…
METİN ÖZER /HABERVİTRİNİ