KAYNAK : Haber Vitrini
Aldatma mevzusunu bir de ondan dinleyin
Atatürk de şu sıralar pek bir revaçta olan ‘aldatma’ konusu üzerine özel notlar tutmuş... Atatürk’e göre erkek dışarıda gezerse, evde bekleyen eşi de bir erkeğe gereksinim duyar.
Adettendir; Türkiye’de bir konu tartışılırken biri çıkıp "Atatürk diyor ki" diye lafa girer ve ondan bir anı ya da özdeyiş nakleder. Kadınlar, erkekler ve ihanetler konusunun dile düştüğü bugünlerde, bu adeti bozmayalım ve tartışmaya Mustafa Kemal Paşa’nın pek üzerinde durulmayan "çok özel" notlarıyla katılalım. Bakın bundan 85 yıl önce, kadınların henüz peçeden sıyrılmadığı dönemde 37 yaşındaki Kemal Paşa, kadın ve erkek özgürlüğünün sınırlarını nasıl çiziyordu:
BU FİKİRLERİ YAKACAKTI...
Paşa, 1918 Haziran’ında böbrek hastalığının tedavisi için Avusturya kasabası Karlsbad’daki bir sanatoryuma gitmişti. Orada günlük tuttu. Aslında, "fikirleri ve hayatıyla ilgili sırları" içeren bu 6 defteri imha etmek niyetindeydi. Ancak bunu yapmadı ve notlar günümüze ulaştı.
"Karlsbad’da Geçen Günlerim" başlıklı bu defterin 6 Temmuz Cumartesi tarihli bölümünde çok ilginç satırlar vardır. Kemal Paşa o akşam Imperial Otel’de Miralay Emin Bey ve eşiyle yemek yedi. Sonra da otelin iç salonunda vals yapan zarif kadınları ve smokinli erkekleri izleyerek sohbet ettiler... Mustafa Kemal, Sofya’da valste aldığı birinciliklerden söz etti. Emin Bey’in eşi iç çekerek "Ben de dansı çok severim" dedi:
"Bu hayatın bizde yerleşmesi ne kadar zor!"
"İşten dönen erkek biraz hava almak istemez mi?"
İKİ FELSEFEDEN BİRİNİ SEÇMELİ
Mustafa Kemal, bu yakınmanın verdiği ilhamla odasına çıktı. Kadın erkek ilişkisine dair görüşlerini günlüğüne yazdı: "Bizde iffet, sıkı denetime tabidir. Avrupalı bunu tanımıyor. Onlar bizim nazarımızda tamamen ahlaksız; onlar nazarında biz tamamen vahşi..." Kemal Paşa’ya göre, iki felsefeden birini tercih etmek gerekiyor: Birincisi "doğal hale dönüş". Yani "erkek ve kadının tamamen özgür olacağı, kadının hiçbir bağlılığa tabi olmayacağı bir nizam".
İkincisi erkek ve kadının, kendine denk bir eş buluncaya kadar saflığını koruyacağı, eşini bulunca yuva kurup ölene dek maddi, manevi, fikri varlığını ona adayacağı bir düzen...
EVE KAPANMAK OLUR MU?
Kemal Paşa, 2. düzenin kadının aleyhine işlediğini şöyle anlatıyor: "İslamiyet’te uygulanan tesettür (örtünme), kadınların, kocalarından başka erkekle ilişki kuramamaları ve ev dışında bir hayata sahip olmamaları, bir dereceye kadar kadınları alıkoyar. Fakat erkekler için bugünkü uygarlık ortamında buna bir engel bulmak zor. Gerçi onları sürekli çalıştırmak yoluyla meşgul etmek akla gelebilir. Pek güzel; o kadar ciddi ve yorucu işten sonra, son dönemin ilerleme ve uygarlığının ışığıyla bilinci aydınlanmış bir erkek, işinden doğru evine gelip kapanmak suretiyle yarın için gereken çalışma arzusu ve gücünü kazanabilir mi? Biraz hava, biraz müzik, biraz tiyatro, kısacası bir hayat arzu etmez mi?"
Mustafa Kemal, sorunun bam teline işte burada dokunuyor: "Peki (erkek) bu doğal ve uygar gerekleri yerine getirirken yanında karısı bulunmazsa, bu eksiği gidermek gerekmeyecek mi? Çünkü bir erkek için kadın huzurundan, kadın sözünden, kadın refakatinden yoksun kalmak bir eksikliktir, bu mutlaka giderilir."
Ya kadın?..
Kemal Paşa, bu soruya o dönem için son derece cesur sayılacak bir cevap veriyor: "Evde erkeksiz kalacak kadın için (de) erkek gereksinimi aynıdır. Ruh ihtiyacıdır ve önemli olan budur."
KADIN TECRÜBESİZSE...
Şimdi gelen bölümü dikkatli okuyun, şapka çıkaracaksınız: "Bu derece sıkı kurallara bağlı yaşayacak kadınımızın, hayat, uygarlık, hürriyet hakkındaki düşüncesi, uzmanlığı ne olabilir?
Erkek gibi kadın da kadınlığını ortaklaşa birçok hatalardan, sevaplardan sonra takdir edecek ve dengesini bulabilecektir. Sorun bu bakış açısıyla incelenirse; bir erkeğin hayatının her döneminde yaptığı veya yapma eğiliminde olduğu yanlışların, geçerli ahlaki kurallara aykırı hareketlerin, onu fazilet ve ciddiyet sahibi bir adam olmaktan çıkarmadığı, tersine bu hareketlerin hayatta tecrübe sayıldığı ve ancak böyle bir adamın, kadını tanımak, mutlu etmek ve bir kadınla mutlu olmak yollarını en iyi bilebileceği dikkate alınırsa, aynı tecrübeyi geçirmemiş bir kadının, kocasının bütün ruhi, hissi, maddi ihtiyacını tatmin etmesi nasıl mümkün görülür?"
BIRAKIN AÇILSIN
Tartışmanın sonunda Mustafa Kemal "Artık bugün, kadınları büyükbabalarımızın müthiş nazarları altında sinmiş olduğu gibi bulunduramayacağız" diyor ve çözüm önerisini açıklıyor: "Kadın meselesinde cesur olalım. Kuruntuyu bırakalım. Açılsınlar. Onların bilinçlerini ciddi bilim ve sanatla süsleyelim. Namusu, bilimsel ve sağlığa uygun biçimde açıklayalım. Şeref ve onur sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim. Sonra kişisel ilişkiye gelince, kişiliğimize ve ahlakımıza uygun eş arayalım. Onunla evlilik koşullarımızı açık ve kesin kararlaştıralım. Buna uymakta kusur edince gereğini yapalım. Kadın da böyle hareket etsin."
İşte aldatma konusuna "Atatürkçü çözüm"!
(Can Dündar/ Milliyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:15