ALP YALMAN NEYİN 'BEDELİNİ G. SARAY ÖDER!' DEDİ?..
Galatasaray'ın bu kritik döneminde, sarı kırmızılı takımın eski başkanlarından Alp Yalman'ı ziyaret ettik. Gün itibariyle Galatasaray'ın son borçsuz başkanı ünvanını taşıyan, aynı zamanda Galatasaray'ın UEFA şampiyonluğuna yürüdüğü efsane kadronun ilk temellerini atmasıyla tanınan Yalman ile sarı kırmızılı kulübün geleceğini konuştuk. Son kongrede Canaydın'a karşı rakip olan ancak şu günlerde Canaydın'ın adaylığını destekleyen Yalman'a bunun nedenlerini, Adnan Polat'ın adaylığını, camiada adı geçen diğer isimleri sorduk. Sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Yalman seçimin bir parçası olmayacağını ancak gerekli uyarıları da yapacağını vurguladı. Yalman'ın üzerinde ısrarla durduğu konu ise seçim havasına girilip bölünmeler yaşanmasının ve yönetim kurulu listelerinin oy kaygısıyla oluşturulmasının Galatasaray'a büyük zarar vereceğiydi. İşte Yalman'ın Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Haber Müdürü Erdem Erol'a yaptığı açıklamalar:
"BU SEÇİMİN BİR PARÇASI DEĞİLİM, OLMAM"
-Sayın Yalman, Galatasaray'ın şu an yaşadığı süreci sizin bilgi ve birikimlerinizle özdeşleştirmek adına daha önce aramızda geçen bir konuşmadan örnek vererek başlamak istiyorum. Son kez aday olduğunuz genel kurul gecesi o dönem görev yaptığımız televizyona konuk gelecektiniz. Seçimi kaybettiniz ve bana, “Seçim kaybetmiş bir adayı televizyona çıkartma, istersen gelmeyeyim” demiştiniz. Ben de size "Seçim kaybetmeniz ayrı bir konu" demiştim. Siz o sohbetimizde bana “Benim zaten aday olmamın nedeni Galatasaray'ın bazı gerçeklerini göstermek ve dile getirmekti” dediniz. Demek ki bu düşünceniz gelecekle ilgiliydi. Düşüncelerinizdeki endişe bugün ortaya mı çıktı, bugün yaşanan süreçle o günkü endişelerinizin bir bağlantısı var mı? Şimdi hem güzel bir şey söyledin, hem de çok hoşuma gitmeyen bir şey söyledin. Nedenini söyleyeyim. Şimdi Galatasaray'da bir seçim var. Bu seçime iştirak edeceğini söyleyenlerin hepsi de arkadaşım. Ben bu seçimin bir parçası değilim, olmaya niyetim de yok, olmayacağım da zaten. Onun için 2 seneyi mukayese ediyor olmak, geçmiş bir 2 seneyi daha evvelkiyle mukayese ediyor olmak doğru değil. Şimdi düşünülecek şey Galatasaray'ın bundan sonraki 2 senesi, 2 senesi, 2 senesi.
"KİMİN ADAY OLACAĞI ÖNEMLİ DEĞİL"
-Hep 2 yıllık mı düşünmek lazım? 2 yılda bir seçim yapıldığına göre en az 2 yıl, 2 yıl, 2 yıl gidiyor olması lazım. Geçmiş 2 yılı mukayese etmek değil, önümüzdeki 2 yılda Galatasaray ne olacak, ne olmalı, bugünkü Galatasaray'ın durumu ne ona bakıyor olmak lazım. Gelecek, seçilecek, aday olacak insanlarda da aradığım şeyin aslında içinde o var. Kim aday olacak çok önemli değil. Aday olanların Galatasaray'ın içinde olduğu problemleri ne kadar bildiği, kimlerle nasıl çözümler üreteceğini getirip söylüyor olması lazım. Bekliyorum, bakalım kim ne diyecek? Bir çoğuyla da konuştum... -Bunu diyecek kişilere baktığımız zaman, sizin son dönem başkanlık yaptığınızda yönetim kurulunuzda olan isimler bunlar. Siz başkandınız bu isimler yönetim kurulu üyesiydi. Onun üzerinden çok sular geçti. Hiç eskiye değil, hep ileriye bakıyor olmak lazım. -Onlarla da konuştum dediniz. Tabii ki hepsiyle konuşuyorum, onlar da arkadaşlarım. Taner Aşkın'lan da Adnan Öztürk'lende Adnan Polat'lan da... Bir tek konuşmadığım bizim İrfan (Aktar) var. İrfan'lan çok fazla konuşmaya niyetim de yok. Özhan'lan da oturup konuşuyorum.
"OY KAYGISIYLA YAPILAN LİSTELERİN BEDELİNİ G.SARAY ÖDÜYOR"
-Her seçim öncesi biraz kaba tabiriyle naylon adaylar çıkar. Nedir naylon adaydan kastım, gelir başkanlığa adaylığını açıklar, belli bir oy potansiyeli olduğunu gösteririr, sonra birisinin listesine girer. Ben öyle bir şey olacağını hiç tahmin etmiyorum. Galatasaray'da seçimlerde 2 şey oluyor: Bir tanesi yapılacak şeyleri insanlar bir miktar unutuyorlar, oy potansiyeli olduğuna inandığı insanlarla biraraya gelip "Aman bu seçimi nasıl alırız?" diye düşünmeye yöneliyorlar. Öyle yapmıyor olmak lazım, Galatasaray'ın yarınlarını düşünüyor olmak lazım. -Sonra o başkanlar, listeleri oy kaygısıyla oluşturanlar 2 yıl boyunca bunun bedelini ödemiyorlar mı? Hayır onlar ödemiyor. Galatasaray ödüyor onun bedelini !.. Düşüncesizce, yanlış yapılan şeylerin bedeli sonunda Galatasaray'a çıkıyor. "
JARDEL TRANSFERİ KULÜBÜN DENGESİNİ BOZDU"
-Röportajdan önceki sohbetimizde "Başkanlığı bıraktığımda kulüp kasasında para vardı" dediniz. 2.5 milyon dolar civarında mı para vardı? O civarda. -Borç var mıydı? Borç yoktu, hayır. -Mali portre iyi, kadro iyi, ki o kadroya sonra Hagi, Popescu gibi isimler dahil edildi ama öyle çok yüksek bonservis bedelleri ödenerek kadroya katılmadılar bu isimler. Orada şey var, Jardel var. -Bütçeyi sarsan transfer o. Evet. Belki o kulüpteki dengeyi bozdu. "
BORCUN SEBEBİ HAVAYA GİDEN PARALAR"
-O süreçte yaşanan başarılara baktığınız zaman gider büyüdü ama gelirlerin de artması gerekiyordu. Bugün gelinen noktaya baktığımız zaman, parası olan, borcu olmayan bir kulübün bugün geldiği noktaya inanabiliyor musunuz? İnanamıyorum. İnanamadığımı da kaç defadır söylüyorum. Hesaplarına bakın Galatasaray'ın. Galatasaray'ın borçlu duruma düşüyor olmasının nedeni futbol şubesi değil. -Nedir? Havaya giden paraları Galatasaray'ın. Evvela işte stat yapılacak diye olmadık proje paraları şunlar bunlar yani inanılmaz şeyler var. Ama dediğim gibi geçmişi konuşuyor olmamak lazım. -Ama geçmişten bir ders alınması gerekiyor değil mi? Eğer geçmişten ders alınabiliyor olsaydı, zaten bugünler böyle olmazdı. Onun için geçmişi hiç konuşmamak lazım. Önemli olan Galatasaray'ın bundan sonraki dönemi. "
G.SARAY'DA BAZI YÖNETİCİLER İYİ ÇALIŞMADI"
-Bir kırılma noktası yaşanacak önümüzdeki süreçte. Özhan Canaydın kararının arkasında duracak mı? Çünkü camiadan gelecek baskılarla Canaydın aday olursa çok büyük ihtimalle başkan seçilecek. İnşallah -Siz Canaydın'ı bugüne kadar eleştiriyordunuz. Karşısına başkan adayı olarak bile çıktınız. Sadece siz değil camiada bir çok isim Canaydın'ı bir çok yönden eleştirdi. Taraftara soracak okursak onların memnuniyetsizliği zaten daha fazla... Özhan Canaydın istenmeyen adam durumundayken bir anda herkes "Aman ne olur kalsın" demeye başladı. Neden? Neden kalmalı? Çünkü Galatasaray'da başlamış bir takım işler var. O başlayan işler Galatasaray'ın portresini düzeltecek işler. Stat yapılıyor, borçlar yapılandırılıyor, bunları başka yapamaz. Ama Özhan başlatmış. Özhan ile beraber bir takım oluşlar meydana gelmiş. Bunun daha hızlı olamamasının nedeni bence Özhan'ın idare heyetinin problemlere kafi eğilmemiş olmasından geliyor. Yani o idare heyetinin içinde çalışan çok fazla insan yok. O iyi çalışanlardan bir tanesi de Adnan Polat. Şimdi orada güçleri ayırıyor olmanın gereğini görmüyorum. Gereksiz buluyorum onu. "İlla başkan sıfatıyla otururum da iş yaparım" diyor olmak çok yanlış. "
ÖZHAN ADAY OLURSA ADNAN NE YAPACAK?"
-Adnan Polat'ın "İlla başkan olayım" diye bir tavrı mı var? Yoksa hakikaten "Özhan Canaydın'ın bıraktığı yerde bayrağı ben devralayım" mı diyor? Ama Özhan bırakmıyor oluyorsa neyi devralmış olacak? -Adnan Polat ile görüştünüz mü? Kongreden sonra görüşmedim. -Yani bu süreçte görüşmediniz? Evet görüşmedim. Şimdi Özhan aday olmuyor olsa Polat'ın adaylığı fevkalade doğru. "Devralayım, devam ettireyim başlamış olan şeyleri. İçini biliyorum." der. Özhan Canaydın "Aday olmuyorum" dediya. Olmuş olsa ne olacak? Özhan devam ediyor olsa ne olacak? Ya adaylığını devam ettirecek, ya da "Özhan abi devam ediyor, isterse beraber devam ederim" diyecek. Anlaşırlar, anlaşmazlar, Adnan yalnız devam eder, seçimin neticesi ne olur kimse bilmez... Benim için önemli olan kimin orada oturduğu kadar, ne yapacaklarını bana inandırıyor olmaları, Galatasaray'ın içinde olduğu durumu nasıl görüyorlar, çözümleri nedir, kendi kafalarındaki çözümleri nedir, çözümlerinin süreleri nedir ve bunları kimlerle çözecekler. Ben bunları merak ediyorum. "
İNANDIRICI PLANLAR GÖRMEK İSTİYORUM"
-Olması gereken de bu değil mi zaten? "Galatasaray'ı içinde olduğu durumdan çıkmak için, 35 tane fıskiye yapacağız, hepsinden de reklam çıkartacağız" gibi şeyler söylüyorlarsa bana inandırıcı gelmez. Bana Galatasaray'ın 2 sene sonraki tablosunu bugünden müspete dönmüş şekilde çıkarabilecek bir plan görmek istiyorum. Hem sportif, ham mali, hem idari, hem tesisleşme açısından. Onu da kimlerle yapacaklarını göreceğim, bakalım inandırıcı gelecek mi? Oyumu da ona göre vereceğim. -Peki bu yönde umudunuz var mı? Var tabi olmaz mı. Başka türlüsü olmaması lazım zaten. "
G.SARAY'IN SEÇİM ÇATIŞMASINA GİRECEK LÜKSÜ YOK"
-Olması gerekenler hakkında fikir sahibisiniz. Galatasaray'ın bir duayeni, adeta bir onursal başkanı olarak... Yoo estağfurullah, hiç öyle değil. Eski başkanıyım. -Bu benim içimden gelen bir söylemdi. Soruma döneyim, Galatasaray'ın içinde bulunduğu durumdan çıkması için sizin ortaya koyacağınız kriterler nedir? Bunlar benim kriterlerim değil. Bunlar benim icat edeceğim kriterler değil. Her işletmede olması doğal olan şeyler. Ama onların Galatasaray'daki özelllikeri nedir, bakalım onu biliyor mu kimse. Özhan'ın bildiğinden hiç şüphem yok, Adnan'ın da öyle, Taner'in de öyle. -Peki uygulamalar? Uygulama safhasında kendilerini dağıtırlarsa, Galatasaray'ın o dağınıklığa tahammülü yok. Daha evvel de yoktu. Getirsinler hep beraber birşeyler yapabiliyor olduklarını göstersinler. Onların, bütün bu insanların bir ortak yanı var. Hepsi Galatasaraylı veya Galatasaray için her şeyi yapacaklarını söylüyorlar. -"Getirsinler hep beraber birşeyler yapabiliyor olduklarını göstersinler" dediniz. Yani birlikte birşeyler yapabilme sıkıntısı mı var? Eğer herkes ayrı ayrı seçime girmeye niyet ederse, "Kendi bildiğimi ben varsam kullanırım" demektir o. "Eğer ben başkan olarak yoksam, ne yapalım o da yok". Şimdi öyle olacağına toplanıp da Galatasaray'ın normal bir seçim çatışmasına girecek bir lüksü yok bugün. -Endişeniz var mı bu bağlamda? Biraraya gelirler mi gelemezler mi? İnşallah gelirler. Hepsi Galatasaraylı bunların. Bunda bir şey yok. Kim aşağı kim yukarı değil ki. Gelirler niye gelmesinler. En azından benim düşünce tarzım içinde gelirler diye kabul ediyorum. "
KOPYA VERMEM"
-Şu yapılması gerekenleri sıralar mısınız? Kopya vermem (Gülüyoruz) -Başkan adaylarına mı kopya olcak bu? Evet (Gülüyoruz) Mali durum birincisi, idari durum, kulübün personel yapısı nedir, nasıl olmalı, her ikisiyle paralel gidecek sportif yapının içinde amatör branşlar, yarı amatör branşlar, bir de Galatasaray'ın ticari-sportif kısmı; yani futbol. Ticari diyorum çünkü onunla ilgili kurulmuş şirketler var. O şirketlerin akibetleri önemli. Birisi sadece giderleri olan, birisi sadece gelirleri olan bir şirket. İkisi birleşir mi, birleşmez mi, nasıl olur, gelirleri olan şirketin hisseleri nasıl toplanacak? Çünkü gelirleri olan şirketin ortakları var Galatasaray'ın dışında. Yani Galatasaray elde ettiği geliri dışarıdaki insanlarla paylaşıyor. Giderlerini ise paylaşmıyor. Yatırımcı durumundan fevkalade güzel bir durum ama bir işletme açısından inanılmaz derecede kötü. "
BÖYLE HALKA AÇILMA MI OLUR !..
" -Ama G.Saray da zamanında o yatırımcılardan belli bir gelir elde etti. Şimdi, yine çok evveline dönüyoruz ama bir defa dönelim... AIG'ye o hisselerin satılışının aslına bir bakın. Galatasaray tefeci faiziyle bir borç para almak için yapmış bunu. 20 küsur milyon dolarlık hisse senedini satıp üzerine her sene 4.5 milyon temettü ödeyeceğim diye bir taahhüte girerek. Böyle bir hisse satışı olabilir mi? Bu hisse satışı değil ki !.. Bu halka açılmak da değil !.. Bu faizle para almak !.. Halbu ki şirketler yatırımlarını kuvvetlendirebilmek, gelirlerini arttırabilmek için halka açılırlar. Galatasaray sadece borç para bulmak için yapmış. Havayada gitmiş o para da !.. Galatasaray'ın gelirleri bugün neden tehlikede? Bu nedenden. Onun için onlarla ilgili düşünceleri ne olacak, gelecek insan ne yapacak? Veya nasıl yapacak, hangi sürede yapacak. Bunlar çok önemli.
"ÇOK PARA HARCAMAK BAŞARIYI GETİRMEZ"
-Ama taraftarın kulübe bakışı farklı oluyor. Siz yapılması gerekenleri sıraladınız ama sportif başarı veya başarısızlıklar, bu süreci olumlu ya da olumsuz etkileyebiliyor. Çok iyi mali portreler ortaya koysanız bile, sportif başarı yoksa tribünden yükselen sesle kongre salonundan yükselen ses farklı oluyor. Bu nasıl dengelenecek? Yani sportif başarı gelmesi için bir şekilde masraf yapmak da gerekiyor. Hiç alakası yok. Misal olarak Sivasspor'u alalım. Sivasspor bugün ligde dördüncü. Galatasaray'dan da 3 puan geride. Sivasspor kaç para harcamıştır? -8-10 trilyon harcamıştır. Fenerbahçe kaç para harcamıştır? -70-80 trilyon harcamıştır. Demek ki harcanan parayla muvaffakiyet en azından Türkiye içinde çok direk orantılı değil. Lig sonuncusu Kasımpaşa kaç para harcamıştır? -O da 5-6 trilyon harcamıştır. Kasımpaşa benzer parayla sonuncu, Sivas benzer parayla dördüncü. 4 misli fazla parasıyla Fenerbahçe ikinci, 3.5 misliyle Galatasaray birinci. Yani iş, işi biliyor olmakta. Peki Sivasspor'a Fenerbahçe ile aynı parayı harcatıyor olsanız, Sivasspor birinci olur muydu? -Onun da garantisi yok. Hiçbir garantisi yok. Ama demek ki bu kadar büyük paraları harcamıyor olmak lazım. Harcamak gerekmiyor. -Bir Trabzonspor örneği de ortada. Neredeyse küme düşme potasına girecekti. Şimdi Fenerbahçe aldığı oyuncuları oynatıyor. Yani verdiği paranın karşılığı oynayan kadrosunun içinde var. Trabzonspor'un yapmış olduğu harcamaların karşılığında oyuncular yok. Almışlar satmışlar, almışlar vermişler, oynattığı adamları yok. Galatasaray da öyle. Bundan bir süre önce Galatasaray'ın oynatmadığı ya da bir defadan fazla forma vermediği adamlara ödediği para 38 milyon dolardı. Bunun gelir giderini doğru tutan bir insanın hesabının içinde ne şeyi olacak.
EN AZ 2 SENE DAHA CANAYDIN
-Bu saydıklarınızın bir çoğu Özhan Canaydın döneminde yaşandı. Ama siz hala Canaydın'ın arkasındasınız, insanlar burada çelişki görecektir. Yok hayır çelişki değil. Hiçbirinin Galatasaraylılığından şüphem yok, Özhan'ınkinden de yok. Özhan, herşeyini Galatasaray için vermeye hazır bir insan. İnsanlar hatalarıyla öğrenir. O masanın başına geçmeden bir takım şeyleri yaparız ederiz demek çok kolay. Hiçbir şey hakikatte ortaya konduğu gibi çıkmıyor. Özhan'ın da doğru bir idare heyetinin, kuvvetli ve kararlarını Galatasaray için uygulayabilecek bir idare heyetinin başında Galatasaray'ın en az 2 senesini müspet geçiriyor olması gerekli; yoksa öbürleri yeni bir deneme süreci çıkartırlar. -Daha neyi ortaya koyacaklarını görmdeden herhangi bir isim üzerinde konuşmak istemiyorsunuz ama benim anladığım şu: Adnan Polat'ı, kulübün durumunu bilmesine ve çok çalışmasına rağmen yine de başkanlığa hazır görmüyorsunuz. Ben onunla ilgili birşey söylemiyorum. Kimin daha çok başkanlığı kaldırabileceğini kendi kafamda hesap edip karar verebilmem için planları, atılımları, arkadaşları görüyor olmam lazım. Daha henüz bununla ilgili hiçbir tanesi bir şey söylemedi.
"KÖRÜ KÖRÜNE ŞU OLSUN DEMEK YANLIŞ"
-Cuma günü bu isimlerle biraraya geleceksiniz. Kendilerine ne diyeceksiniz? Belki de birşey söylemem, dinlerim. -Genelde beklemede kalmayı tercih ediyorsunuz. Herhalde doğru bildiğimi orada da söyleyeceğim. Hiç kimsenin körü körüne "Aman Özhan gelsin, aman Adnan gelmesin. Aman öbürü gitsin, bu doğru değil." dememesi lazım. Kim Galatasaray'ın yarınını bugününden daha iyi hale getirecek ve nasıl yapacak; ona bakmak lazım. Eğer gerekli olan bunların hepsinin birarada olmasıysa, onların da biraraya gelmesi lazım. "Yok ben yalnız giderim" diyorsa zaten o Galatasaray'ı çok fazla düşmüyor demektir. Bu benim kendi düşüncem. Doğru da olmayabilir.
"KAYIT CİHAZINI KAPATINCA SÖYLERİM"
-Şimdi diyelim ki ben Galatasaraylıyım ve cuma günü yapacağınız toplantıda ben de varım. Ve diyorum ki "Sayın Yalman bu bayrağı devam ettirmek adına ki..." (Yalman hemen araya giriyor) Allahtan o toplantıya gelmeyeceksin (Gülüyoruz) Öyle birşey sözkonusu değil... Başkan olmam. Hiç öyle birşeye niyetim yok. -Neden? Neden olduğunu kayıt cihazını kapattıktan sonra söylerim (Gülüyoruz) -Siz başkan olup da yaşanacak süreçte kulüp daha kötüye gider gibi endişeleriniz mi var? Hayır söz konusu değil. Hepsi benim arkadaşım. Bundan sonra gelecekler de arkadaşım. Benim düşünceme ihtiyaç duyacak olurlarsa birisi bana "Gel seninle şunu yapalım" derse resmi görev almadan da yaparım. En ufak bir şüphe yok orada. Şimdiye kadar da yaptım.
"DOĞRU İNSANLAR G.SARAY'I DÜZLÜĞE ÇIKARIR"
-Alp Yalman bugün başkan olsa. Galatasarayı düzlüğe çıkarabilir mi çıkaramaz mı? Hiç öyle bir hayale gerek yok çünkü o hakikaten hayal. Galatasaray'ı düşünecek doğru insanların biraraya gelmesi Galatasaray'ı zaten düzlüğe çıkarır. Ben lazım değilim. -Peki doğru insanlar kimdir? Özhan Canaydın başkan olarak kalmalı diyorsunuz. Mesela Adnan Polat yanında kalmalı mı? Yönetimine başka kimi katmalı? Mesela Adnan Öztürk'ün adı çok geçiyor. Cuma günü büyük ihtimal o da adaylığını açıklayacak. Şimdi doğru insandan kastım şu. Galatasaray'da yapılacak işlerin ne olduğunu tespit ettikten sonra o işleri nasıl yapacaklarını ve kimlerle, hangi işi yapacakları... Bunun ötesinde tek tek insanların oturduğu bir masa olmamalı o. Bir ekip olmalı. Bütün takımların iyi çalışıyor olması baştaki idari heyetinin takım olarak ortada olmasından olur. Eğer orası bir takım değilse öbülerinin bir takım olmasını çok zor beklersiniz. Onun için kaleci kaleci oynuyor, bek bek oynuyor, santrfor santrfor oynuyor. Onlar bir takım olmalı. İdari heyet de öyle. Birisi muhasebeye, birisi oraya, diğeri buraya bakacak. Ama takım olacaklar. Eğer takım olabileceklerse faydaları var. Onun için doğru insanlardan kastım o. -Özhan Canaydın, Faruk Süren, Mehmet Cansun, Adnan Polat... Bunların hepsi sizin başkanlığınız döneminde yönetiminizde görev yapmış isimler. Galatasaray'da işlerin devalılığı açısından başkanlık yapacak kişinin bir önceki yönetimin içinden çıkmış olması tercih sebebi mi? Galatasaray'da başkan veya idareci olacak insanların kulübe gösterdikleri hizmetle ve bakışla seçiliyor olması lazım. O bakışı idareci olmadan da gösteriyor olmaları lazım. Ki o bakışla idareci olsunlar. İdareci olduktan sonra da Galatasaray'a verdiklerinin ne olduğunu Galatasaraylılar iyi görürler. O zaman görevlerine devam etmek, başkan olmak; artık ne yapacaksa zaten o zaman doğal olarak gelir o. -Hiç idarecilik yapmadan bir insanın başkan olması sıkıntılar doğururur mu sizce? Doğurabilir. Ama mesela Taner (Aşkın), Galatasaray'da hiç idarecilik yapmamış. Ama Taner Galatasaray'ın bütün meselelerinin içinde var. Kalamış diyorsunuz, Kalamış'a teklif verdi. Çok ihtilafla hatırlandığı Galatasaray'ı mahkemeye vermiş olması var. Galatasaray'ı mahkemeye vermiş olmasının nedeni ibra etmediği için. Hesaplarını doğru görmediği için. Ve mahkemeye verirken kendisinden de o kadar emin ki, "Mahkemeye kadar gidebilirim" diyor. İşte bu dışarıda olmak demek değil. Gökten kimsenin zembille inip de Galatasaray'da bir şey olabileceğini zannetmiyorum. Eğer öyle olmuş olsa hakikaten gene çok sıkıntılı birşey olur.
"CANAYDIN, MUHALEFETE YAPACAK BİR ŞEY BIRAKMADI"
-Eğer Özhan Canaydın "Ben aday değilim" demeseydi, kulüpteki hava yine böyle olur muydu? Yani insanlar "Özhan Canaydın aday olsun" diye mücadele eder miydi? Eğer Özhan bunları söylememiş olsaydı, kongrenin havası biraz daha değişik olacaktı. Ondan sonra da ne olacağını kestirmek tabi çok kolay değil. -Özhan başkan kongrenin nabzını biraz düşürmüş mü oldu yani? Tamamen düşürdü. -Muhalefeti biraz sindirmiş mi oldu? Sindirmiş değil, o derece muhalefet yapabilecek şey kalmadı.
"POLAT'A KARŞI HAREKET DEĞİL"
-Bu, Adnan Polat'a karşı bir hareket olabilir mi sizce? Zannetmiyorum. Adnan şimdiye kadar Özhan'a "Abi sen varsan seninleyim, sana karşı değilim" diyen bir insan. -Ama geçen kongrede Özhan Canaydın son anda Adnan Polat'ı listesine kattığında konuşulan şuydu: "Özhan Canaydın Adnan Polat'ı 2 sene sonra bayrağı devretme sözüyle ikna etti" Galatasaray'da böyle birşey yok. Evet birisi getiriyor bayrağı birisine veriyor ama bu bayrak yarışı değil. Böyle birşey olamaz. Galatasaray saltanat değil ki. Gelecek insan zaten yönetimin içinde yaptığı hizmetlerle kendini kabul ettirir.
"BORÇLARI BİR KURUŞ AZALTMIŞSAN BAŞARIDIR"
-Bir başkanın yapmış olduğu icraatlar ondan sonraki dönemler için aday olup olmaması adına kriter değil midir? Ne gibi? -Borç fazla, sportif başarı yok, camiada sıkıntılar yaşanıyor, ben de kulübün başkanıyım ve "Yine adayım" diyorum. Evet? -Çelişki olmuyor mu bu? Başarılı olamamışım ama adayım. Şimdi başarının ne olduğuna bir daha bakalım. Galatasaray bir devir 14 sene şampiyon olmadı. Bunun 7 senesinde Ali Uras başkandı. O 7 senede Turgay Şeren'in antrenörlük yaptığı sene Galatasaray neredeyse küme düşecekti. Ama Ali Uras dönemi Galatasaray için muvaffak bir devre midir diye sorarsanız, fevkalade muvaffaktır çünkü Galatasaray o 7 senede önündeki yılların temelini atmıştır. Florya'yı yaptı, borçlar ödendi, gelirlerini normal düzeye getirdi, gelir gider dengesini kurmaya başladı... Onun için futbol takımının şampiyon olup olmaması fevkalade ikinci plandaydı. -O dönemle bu dönem örtüşüyor mu? O zaman da borç vardı şimdi de var. Onu bir kuruş daha iyiye iteliyor olmak muvaffakiyet. Giderimi eğer ben kontrol altına alıp da borçlarımın bir kuruşunu ödemişsem bu bir muvaffakiyet. O, yarın için Galatasaray'ın doğru yolda olduğunun göstergelerinden bir tanesi. Yoksa paralı adam bulalım da gelsin cebinden paraları versin, bu hoş bir durum değil. "ÜNAL
AYSAL YÖNETİME GİRMEMELİ"
-Ünal Aysal için ne diyorsunuz? Ünal çok iyi bir Galatasaraylı, çok iyi bir çocuk. Galatasaray'a da birşeyler yapmak istiyor. Uzun zaman Türkiye'den ayrı kalmış. Kendini Galatasaray'a karşı hakikaten borçlu hissediyor. Yapmaya çalışıyor. Ama kendisini de suistimal ettirmiyor. Çok da doğru yapıyor. -Yönetimde yer alması açısından doğru bir isim mi? Bence değil. Çünkü Ünal Türkiye'de yaşamıyor. Ama bu kulüp Türkiye'de yaşıyor. Uzaktan kumandayla olmaz. -Ünal Aysal'ı kullanmaya çalışıyorlar değil mi? Evet evet. Ünal da kendisini kullandırmak istiyor zaten. Ama suistimal ettirmek istemiyor. Çok da haklı. "
ÖZHAN'I ELEŞTİRME ALIŞKANLIĞINI NİYE BOZALIM?!"
-Galatasaray bir gün bu değerlerini kaybederse ne olur? Var öyle emsaller. Mesela İstanbulspor var, Vefa var... -Buna benzer bir durumada gelmez herhalde? İnşallah gelmez. -Sanırım siz Özhan Canaydın'ın son 2 sene yaptıklarında belli düzelmeler gördünüz ve bir dönem daha kalmasını istiyorsunuz. Şimdi hafif şaka yollu söyleyeyim bir de. Millet Özhan'ı tenkit etmeye alıştı. Niye insanların alışkanlığını bozacaksınız. Devam etsin, söylenir durulur. (Gülüyoruz) -Özhan Canaydın aday oldu diyelim. Ve karşısına bir aday çıktı. Sizin Canaydın'ı değil de diğer adayı desteklemeniz söz konusu olabilir mi? Niye olmasın. Ne yapacaklarını görüyor olmak lazım. Zaten farzet ki Özhan ikna oldu ve seçime girdi. Ama benim doğru bulmadıklarımı yapıyor, o zaman Özhan'a "Yapma, bu söylediklerin doğru değil" derim zaten. Özhan'ı tanıdığım bildiğim için söylüyorum, ikna edilmeli diye. Ama gidip konuştuğumuzda ve ikna olduğu taktirde yapacağı şeyler doğru değilse bu kez "Yapma" derim. -Sizin tanıdığınız Canaydın adaylık konusunda ikna olur mu? Bakalım, bakalım. Göreceğiz. Özhan Genel Kurul'da "Sıhatim yerinde, ben Galatasaraylıyım, Galatasaray'ın gerektirdiği herşeyi yaparım" demedi mi? Bakalım Galatasaray'ın gereksinmelerinin içinde Özhan var mı yok mu?
"FELDKAMP G.SARAY İÇİN ŞANSTIR"
-Biraz da takımı konuşalım. Bu kadar başarı yaşamış bir Galatasaray'ın son yıllarda yaşadığı başarısızlıkları düşünecek olursak... Alp Yalman bu başarısızlıklarda neler hissediyor, neler yaşıyor? Galatasaray'ın bütün maçlarını kazanmasını isterim. Ama bu bir müsabaka. Hepsini kazanamaz. Önemli olan hep o yukarıda potanın içinde olmak, orada olacağınızı göstereceksiniz. -Başarıda da başarısızlıkta da Feldkamp sürekli eleştiriliyor. Bir sürü şey yazılıyor, içerisi niye bu kadar kaynıyor? Ben o kadar kaynadığı kanaaatinde değilim. -Bunlar konuşuluyor ve yazılıp çiziliyor... Yazılıp çizilmesi, konuşulduğunu göstermiyor. -Ama ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ateşi kundaklayıp da duman çıkartmaya çalışan çok vardır. Hiç bunlara kulak asmayın. -Sorun yok diyorsunuz yani? Bence Feldkamp ile ilgili bir sorun yok. Bana göre bugün Feldkamp Galatasaray için şanstır. Çok doğru bir karardır. Çünkü böyle bir kadroyla Feldkamp yerinde başka birisi olsa, Galatasaray sıralamada burada olamazdı. Çok daha aşağılarda olurdu. Elinizi vicdanınıza koyun. Galatasaray takımı çok iyi, gayretli, iyi niyetli bir takım. Ama rakipleriyle mukayese ettiğiniz vakit seviye farkının olduğunu görüyorsunuz. Oyuncu niteliği açısından söylüyorum. Galatasaray gençleri iyi seviyeye getirmeye çalışan bir takım. Diğerleri ise isim yapmış futbolcuları alıp onlarla takım yapıyor. -Bir de şunu soracağım: Kadroda gruplaşma var, cemaatten olanlar var deniyor. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Onu hiç değerlendirmiyorum, çünkü bilmiyorum. -Bu tür konular kulağınıza gelmedi mi? Belki kulağıma gelmedi, belki bu gibi şeylere kulağımı kapattığım için gelmedi. -O zaman futbolda bu gibi şeylere kulağı kapatmak mı gerekiyor? Kulağı belki kapatacaksınız ama gözünüzü kapatmayacaksınız.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 13:39