ALTINDA ÜRKÜTEN 2011 SENARYOSU
PwC’nin yaptığı araştırmaya göre, altın madenciliği şirketleri altının ons fiyatının 2011 yılında 1.400-3.000 dolar arasında olabileceğini tahmin ediyor.
Dünyada altın madenciliği şirketlerinin yaklaşık yüzde 75’i altın fiyatlarının 2011’in dördüncü çeyreğine kadar artmaya devam edeceğini, fiyatın da 1.400 ve 3.000 dolar arasında olabileceğini tahmin ediyor.
PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından hazırlanan “2010 Global Gold Price Survey Report-Küresel Altın Fiyatı Araştırma Raporu”na göre, altın fiyatlarında bugünlerde yine rekor seviyeler söz konusuyken, Kanada’daki ve dünyadaki madencilik şirketleri yüksek fiyatların 2011 yılı boyunca devam edeceği beklentisini taşıyor. Rapora göre, altın üreticilerinin yüzde 82’si üretim seviyelerinin artmasını beklerken, altın madenciliği şirketlerinin yaklaşık yüzde 75’i altın fiyatlarının 2011’in dördüncü çeyreğine kadar artmaya devam edeceğini düşünüyor.
Altının mevcut fiyatının 1980’lerdeki rekor fiyatın hala altında olduğuna dikkat çekilen rapora göre, altın şirketleri altının fiyatının 1.400 ve 3.000 dolar arasında olacağını tahmin ediyor. Bu şirketlerin yüzde 40’ı, araştırmanın gerçekleştirildiği Kasım 2010’da fiyatın 1.500 dolar seviyelerine çıkacağına inanıyordu.
Altın üreticilerinin yüzde 70’i yeni projeler oluşturmak ve mevcut projelerini geliştirip ya da rezervlerini takviye etmek için ek nakit akışlarını kullanmayı planladıklarını belirtirken, en önemli üç strateji kullanılmayan endüstri bölgesi aramaları, boş arazi aramaları ile birleşme ve satın almalar olarak sıralandı.
PwC Kanada Madencilik Sektörü Lideri John Gravelle, planlanan birleşme ve satın almaların sayısının kısmen altının artan fiyatı ile işlem faaliyetlerinin artışı arasındaki korelasyon ile açıklanacağını, altın fiyatının en yüksek olduğu 1980 yılındaki gibi bu sene de madencilik sektöründeki işlemlerde büyük artış görüldüğünü belirtti.
Ülkelerin talebi sürecek Raporda, özellikle Amerikan Doları ve euro gibi baskı gören para birimleri ile ilgili endişelerin altın fiyatlarının yükselmesine etki etkilediğine işaret edildi.
Büyük açıklar ve artan borç seviyesinin geleneksel olarak güçlü küresel para birimleri üzerinde baskı yarattığının altı çizilen raporda, “Sonuç olarak giderek güç kaybeden dövizleri tutmak yerine, artan sayıda ülke altın almaya devam edebilir. Kaynak zengini ülkeler, bu tür satın almaları yapabilmek için kullanılacak para arzını genişleterek, kendi para birimlerinin değerindeki artışı ve kaynak dışı sektörler üzerindeki söz konusu zararlı etkileri sınırlandırmak üzere giderek daha çok altın yatırımlarına yönelebilirler. İhracat temelli gelişme kaydeden kaynak dışı esaslı ekonomiler de benzer bir strateji benimseyebilir. Çünkü daha düşük seviyedeki yerel para birimleri ihracatlarının rekabetçi kalmasına yardımcı olabilir” yorumu yapıldı.
Altın fiyatına yönelik hedging faaliyetlerinin altın şirketleri arasında pek rağbet görmemeye devam ettiğine dikkatin çekildiği raporda, şirketlerin yüzde 26’sının, altın fiyatını sabitlemek üzere türev veya vadeli satış sözleşmesi tuttuğunu belirttiği, bu tür sözleşmelere sahip şirketlerin yüzde 64’ünün bunu finansmanın açık bir şartı olarak yerine getirdiğinin altı çizildi.
Raporda, yüksek altın fiyatı ve 2011’e ilişkin olumlu görünümün piyasada hedging faaliyeti yürütme isteğini sınırlandırdığına işaret edildi.