Ekonomi
  • 28.5.2003 13:00

ASO BAŞKANI ÇAĞLAYAN: ''TÜM ÇABALARA RAĞMEN BANKACILIK KESİMİ SAĞLIĞINA KAVUŞAMAMIŞTIR''

BAYRAM KILINÇER ANKARA - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin yüksek faizlerle istenen büyümeyi ve performansı elde etmesinin mümkün gözükmediğini ve ekonomi yönetimi ile ekonomi politikalarında mutlaka eşgüdüm sağlanması gerektiğini ifade etti. Bankacılık kesiminin tüm çabalara rağmen sağlığına kavuşamadığını hatırlatan Çağlayan, ekonominin sağlığı ve büyümesinin tüm kaygıların önünde yer almasının faydalı olacağını kaydetti. ASO Mayıs Ayı Meclis toplantısı yapıldı. ASO'da düzenlenen toplantıda, ekonomik gelişmeleri değerlendiren ASO Başkanı Zafer Çağlayan, yılın ilk çeyreğinde AB ekonomisinde büyümenin sıfır olduğunu, Alman ekonomisinde de sıkıntıların derinleştiğini, ABD'de faiz indirimleri ile cari işlem açıkları nedeniyle doların euro karşısında tarihinin en düşük değerine indiğini ve önümüzdeki günlerde ucuz dolar nedeniyle ülkelerin sağladığı rekabet avantajının Türkiye'nin ihracatını olumsuz yönde etkileyeceğini söyledi. Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisinde muhtemel bir durgunluğa yakalanması halinde bunun olumsuz etkilerinin çok fazla olacağını kaydeden Çağlayan, ''Bu nedenle elimizi çabuk tutmalı ve ekonomide istikrarsızlığa ve kırılganlığa yol açan yapısal sorunlar giderilmelidir. Aksi takdirde gerçekleştirilen ekonomik reformların yaşama şansı çok az olacak, Türkiye istikrarsız ve hastalıklı bir yapıya yeniden dönebilecektir. Bu sebeple kamu açıklarını kapatacak ve iç borç stokunu azaltacak adımlara hız verilmelidir. Mali sistem giderek küçülmekte, küçülen bir mali sistemde iç borçları çevirmek giderek zorlaşmaktadır'' dedi. Tüm çabalara rağmen bankacılık kesiminin sağlığına bir türlü kavuşamadığını ifade eden Çağlayan, piyasalara hakim olan bahar havasını yanlış yorumlayıp enflasyonla mücadelede rehavete kapılmanın çok büyük bir yanlış olacağını, yaz aylarının rahat ekonomik koşullarının, yapısal reformları sürdürmek için bir fırsat olarak değerlendirilmesi, başta kamu reformu olmak üzere yapısal reformlara ve özelleştirmeye hız verilmesi gerektiğini söyledi. Çağlayan, kamu yönetimdeki değişimin kozmetik olmak yerine kalıcı ve kesin bir dilimde gerçekleştirilmesi ve devletin rolünün kesin olarak belirlenmesi ve devletin görevinin kürek çeken değil dümen tutan olması gerektiğine işaret etti. 'ŞARTLAR DEĞİŞMEDEN SAĞLIKLI EKONOMİK YAPIYI YAKALAMA İMKANI YOK' Enflasyondaki düşüşe rağmen faizlerde yeterli bir düşüşün gerçekleştirilmediğini, reel faizlerin çok yüksek olduğunu ve bunun ekonomiyi kötürüm ettiğini vurgulayan Çağlayan, ''Dövizdeki gelişmeleri spekülatif olarak değerlendirmek ve ani biçimde yön değiştirme ihtimalini gözönünde bulundurarak ihtiyatlı bir biçimde yaklaşmak doğru olacaktır. Bu nedenle istikrarsız seviyeler ekonomide belirsizlik ve risk faktörü oluşturmaktadır. hükümet vergi barışından tahminlerin çok üzerinde bir gelir sağlamıştır. Bu gelirin tamamının iç borç stokunun azaltılması veya sosyal güvenlik açıklarında kullanılması daha doğru olacaktır. İç borçları azaltacak adımlar atılmadan reel faizlerde kalıcı bir düşüş beklemek gerçekçi olmayacaktır. Faizleri düşürmek için atılacak yanlış adımlar enflasyonun ve faizlerin yeniden yükselmesine yol açabilir. Bunda en büyük zararı reel sektör görür'' şeklinde konuştu. Son aylarda bankaların mevduatlarında düşüş olduğunu ve bu mevduatın hazine bonosuna gittiğini hatırlatan Çağlayan, ''Bankaların mevduat artışı yüzde 5 seviyelerine düşmüştür. Devlet sanayi, ticaret, ekonomi ve üretimi için gerekli olan kaynakları kendine çekiyor. Devlet bir tarafı düzülteyim dediği zaman vergi dairelerinin topladığı para azalıyor. Türkiye bu yüksek faizlerle istenen büyümeyi ve performansı elde etmesi mümkün gözükmüyor. Hükümet mevduat toplarken üretimi engelliyor. Bunun için ekonomi yenitiminde ve ekonomi politikalarında eşgüdüm mutlaka sağlanmalıdır'' dedi. Sanayicinin ve işadamının önündeki engellerin temizlenmesi halinde, çok daha büyük başarılara imza atacağını ve bunun için rekabet gücünü sınırlayan, sermaye birikimini engeleyen uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayan Çağlayan, şartlar değişmeden Türkiye'de sağlıklı bir ekonomik yapıya ulaşmak ve istikrarlı bir büyüme hızını yakalama imkanının olmadığını söyledi. Sanayinin önündeki mayınlar temizlenmeden Türkiye'ye yeterli miktarda yabancı sermaye gelmeyeceğini, tam tersine yerli yatırımcının diğer ülkelere kaçmaya devam edeceğini kaydeden Çağlayan, ''Kısa vadeli, günü kurtarmaya yönelik politikalardan vazgeçerek uzun vadeli ekonomik çıkarları gözeten bir anlayışı tüm devlete ve özel sektöre hakim kılmak zorundayız. Ekonominin sağlığı ve büyümesi tüm kaygıların önünde yer almalıdır. Dünyadaki gelişmelere dikkatle bakmak, gelişmeleri doğru okumak ve küreselleşmenin gerekleri doğrultusunda tavır almak gerekmektedir'' şeklinde konuştu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:03

İLGİLİ HABERLER