LONDRA (İHA) - Avrupa basını, İran''daki cumhurbaşkanlığı seçiminde Mahmud Ahmedinejad''ın kazandığı zaferi değerlendirmeye geniş yer ayırıyor.
Fransız Le Figaro gazetesi, ''''İran''dan Batı''ya meydan okuma'''' manşetini kullanıyor. Gazete, ''''Sadece Washington''dan değil, Avrupa''dan bakıldığında da, aşırı muhafazakar bir ismin İran''ın lideri seçilmesi kabusları yeniden canlandırdı'''' diyor.
Times''ın yorumu, ''''İran''dan gelen çelişkili sinyallerden pek azı umut verici'''' şeklinde.
''''Batılı ülkeleri kaygılandıran Ahmedinejad''ın güçlü yanları olmamalı-ki bunlar zaten pek az. Asıl sorun, bu seçimin ardından, dini lider Hamaney karşısında denge oluşturacak bir unsur kalmamış olması''''
Guardian''da yazan Martin Woollacott, ülkede yetkinin gelip dini lider Ali Hamaney''e dayandığını, seçim sonunda Hamaney''in tüm temel kurumları denetler hale geldiğini vurguluyor.
''''İran''ın Amerika''yla sürtüşmeleri kesinlikle keskinleşecek ve nükleer konularda taviz olmazsa, bir Amerikan saldırısı ihtimali artacak. İranlılar için hem kaygı hem umut verici olan ise, güçlerin tek elde toplanmasının bir ''''son hamle'''' havası taşıması. Hamaney denetimini artırdı; ama rejim, esnekliğini ve meşruiyetini yitirdi.''''
''''ABD, YENİ LİDERİN MEŞRUİYETİNİ SORGULUYOR''''
Financial Times, Amerika Birleşik Devletleri''nin şimdiden, yeni liderin meşruiyetini sorguladığına dikkat çekiyor. Gazete, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld''in, Ahmedinejad''ın ''''uyduruk bir seçim'''' sonunda seçildiği sözlerine yer veriyor. ''''Rumsfeld, yeni cumhurbaşkanı için, ''Bu genç arkadaş hakkında pek bir şey bilmiyorum; ama demokrasi ve özgürlük dostu değil'' dedi.''''
Gazete ayrıca, Ahmedinejad''ın sosyal adaleti savunan Abadgeran hareketinden geldiğini ve Turkcell''in ülkedeki yatırım planlarını engelleyenin bu grup olduğunu yazıyor. Financial Times, ''''Yeni Cumhurbaşkanı da, petrol dahil tüm alanlarda ihale önceliğinin yerli şirketlere verileceğini söyledi'''' diyor.
Times''ın dış haber editörü Bronwen Maddox''a göre, Avrupa ile ticari ilişkiler konusunda pek istekli olmayan Ahmedinejad''ın seçilmesi, Avrupalı ülkelerin nükleer program görüşmelerinde ''''ticaret'''' kozunu kaybetmesi demek.
Barcelona''da yayımlanan La Vanguardia, görüşmelerin başarısı için Avrupalılar''ın Brüksel zirvesinde zedelenen ilişkilerini düzeltmesinin önemini vurguluyor.
''''Fransız- Alman ekseni çöktü ve Londra ile bağlantılar yıprandı; ancak İran''ın nükleer programı konusundaki görüşmeleri sürdürmek için bu üçlüye ihtiyaç var. Avrupa''nın; çıkarlarını, iç çekişmelerinin üzerinde tutması gerekiyor.''''
Seçim sürprizini ''''bölge için kötüye alamet'''' diye duyuran Independent, iyimserliği elden bırakmamaya çalışıyor.
''''Sekiz yıl önce Muhammed Hatemi''nin seçim zaferi, boşa çıkan, aşırı bir iyimserlik havası oluşturmuştu. Bu yanlış yorumlar, belki İran dışından Ahmedinejad''ın sertlik yanlısı tavrını da benzer şekilde yanlış okuyor olabileceğimiz şeklinde, bir teselli kaynağı.''''
ÇERÇEVE BU HAFTA NETLEŞECEK
Financial Times, Avrupa Komisyonu''nun bu Çarşamba açıklayacağı çerçeve belgesini, ''''Türkiye''nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlaması öncesinde son teknik adım'''' ya da ''''son perde'''' diye ifade ediyor.
''''Görüşmelerin yürütülmesine zemin oluşturacak ilkeleri, prosedürü ve meseleleri ortaya koyan ''''müzakere çerçevesi'''' üzerinde 25 üye ülkenin tamamı anlaşamazsa, süreç 3 Ekim''de vaktinde başlayamaz. Şu anda AB yetkilileri, müzakerelerin vaktinde başlayacağına inanıyor, ama hala kesin konuşamıyor. AB hükümetleri arasında bu konudaki kilit görüşme Eylül ayında, yani tam da Almanya, Hıristiyan Demokratların kazanması beklenen bir seçime giderken yapılacak.''''
Gazetede, bir Türk yetkilinin, ''''Avrupa liderlerinin hiçbiri şu anda AB-Türkiye ilişkilerinde bir kopuş istemediğinden görüşmeler başlayacak, ancak 6-7 yıl sonra üyelik değil, bir çeşit imtiyazlı ortaklık üzerinde karar kılınırsa bu da ayrı bir konu'''' sözleri yer alıyor. Gazeteye göre kesin olan bir şey var ki, o da sürecin zor olacağı:
''''Komisyonun sunacağı çerçeve, geçen yıl üye olan 10 ülkeninkinden çok daha zor olacak. Hırvatistan gibi Türkiye''den de, reform vaadi vermekle kalmayıp müzakereler sırasında uygulamaya geçmesi isteniyor. Buna rağmen Fransa ve Hollanda, daha müzakerelere bile başlamadan, son reformların ardından Türkiye''nin sicilinin gözden geçirilmesini istiyor''''.
Independent, Türkiye''nin önündeki bir diğer olası soruna yer ayırıyor sayfalarında: Edmund Stoiber. Independent ''''Bavyeralı pitbull'''' diye nitelediği Bavyera Eyaleti Başbakanı Edmund Stoiber''in, erken genel seçimi kazanması beklenen Hıristiyan Demokrat Parti''nin dışişleri bakanı olacağını yazıyor.
''''Stoiber, göçmenlik karşıtı sert siyasetleri, Avrupa''nın genişlemesine muhalefeti ile tanınıyor. Hepsinden önemlisi de Türkiye''nin AB üyeliğini engelleme girişimlerinin arkasındaki güç. Stoiber, Euro''ya geçişe karşı çıkan ve AB Anayasası üzerinde referandum isteyen az sayıdaki Alman siyasetçiden de biri. Bunlar, Almanya''yı dönem başkanı İngiltere ile karşı karşıya getirecektir. Özellikle Türkiye, iki ülke arasında ciddi bir sürtüşme nedeni olacak. Parti lideri Angela Merkel geçen hafta, ''Romanya, Bulgaristan ve Hırvatistan''a verdiğimiz sözleri tutmalıyız; ama bunun ardından, bir çizgi çekmemiz gereken bir noktaya gelmiş olacağız'' dedi.''''
''''AVRUPA YANLISI OLMAK, REFORM YANLISI OLMAK DEMEKTİR''''
Guardian, İngiltere''nin Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Douglas Alexander (38) ile yapılan bir mülakata yer veriyor. Alexander, ''''Tutkulu bir Avrupalı mısınız?'''' sorusunu, ''''pratik bir Avrupalıyım'''' diyerek yanıtlıyor ve ''''Tutkulu olduğum konu sosyal adalet. Avrupa''da 20 milyon kişinin işsiz olması doğru değil'''' diyor.
Mülakatı yapan Jackie Ashley''e göre, bu durumda 1 Temmuz''da başlayacak AB dönem başkanlığında öncelikler; ekonomik büyüme, işsizlik, piyasalar, göçmenlik ve gündelik yaşam olacak. Alexander, ''''Bugün Avrupa doğu ile batı arasında değil, işi olanla olmayan arasında bölünmüş durumda'''' diyor.
İngiliz siyasetçi, ''''Avrupa yanlısı olmak, reform yanlısı olmak demektir'''' diye ekliyor ve ''''Avrupa kurumlarının zaafları olduğunu kabul etmek de ihanet sayılmaz'''' diyor.
Guardian, Kuzey Kıbrıs''taki cazip emlak pazarında büyünün bozulduğunu belirterek, olası alıcıları uyarıyor. Altı bin İngiliz''in Kuzey Kıbrıs''ta mülk sahibi olduğunu belirten gazete, ''''Ama şimdi pek çokları, tapularının geçersiz ve asıl hak sahibinin Kıbrıslı Rumlar olduğunu öğreniyor'''' diyor.
Guardian, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan''ın, İngilizler ile Rumlar''ı karşı karşıya getiren tapu davalarında artışın ''''halklar arası ilişkilere ve uzlaşma sürecine ciddi bir tehdit oluşturduğu'''' uyarısında bulunuyor.
BULGARİSTAN SEÇİMİ
Bulgaristan''da düzenlenen genel seçimde iktidarın yenilgisi de Avrupa basınında geniş yer buluyor.
Financial Times, Sosyalist Parti''nin, Türk azınlığı temsil eden Hak ve Özgürlükler Hareketi ve Başbakan Simeon Saxe-Coburg''un partisi ile koalisyona gitme fikri üzerinde durduğunu belirtiyor. Ancak gazeteye göre, bu koalisyonda kimin başbakan olacağı tartışma yaratabilir ve pazarlıkların uzaması, Avrupa Birliği''ne üyelik yolunda zaten sıkışık olan takvimin gerisinde kalma tehlikesi oluşturabilir.
Alman Die Welt, Sosyalist Parti''nin lideri Sergey Stanişev''in (39) seçimi kazanmasının, Batı ile daha yakın ilişkiler getirebileceğini savunuyor.
''''Eski bir komünist yetkili olsa da, kariyeri, hem bir canlanma hem de Batı ile umulan entegrasyonu getirebileceğini düşündürüyor.''''
Bununla birlikte gazete, partinin seçim vaatlerinin bütünüyle popülizm koktuğunu da vurgulamadan geçmiyor.
Avusturya''dan Der Standard, milliyetçi Ataka grubunun başarısını kaygı verici buluyor.
''''Siyasi düzene saldırıları ile ırkçı ve milliyetçi sloganlara başvuran bu grup, olumsuz bir sürpriz oluşturmayı başardı. Bir süre boyunca, Güneydoğu Avrupa''da barış ve istikrara ''çantada keklik'' diye bakmak mümkün olmayacak.'''' Gazete, buna en iyi çözümün Avrupa ile bir an önce entegrasyon olduğunu savunurken, İspanyol El Pais, çok iyimser değil:
''''Bulgaristan,daha geçen ay kilit alanlarda ciddi eksikleri olduğu uyarısında bulunan Brüksel''in taleplerini zamanında karşılayabilecek durumda değil. Dahası, Avrupa''da halihazırdaki koşullar, AB''yi gazdansa frene basmaya, yani Sofya''nın üyeliğini bir yıl ertelemeye sevk edebilir.''''
CAFERİ, MARSHALL YARDIMI İSTİYOR
Times gazetesi için bir makale kaleme alan Irak Başbakanı İbrahim El-Caferi, bundan 60 yıl önce Almanya''ya günümüz parasıyla 500 milyar dolarlık bir yardım sunulduğunu hatırlatarak, ülkesi için yeni bir Marshall Planı istiyor.
''''1945''in ve bugünün Almanya''sını düşünün. Hangisinin komşunuz olmasını istersiniz? Irak ve Orta Doğu, İngiltere için Almanya ne kadar komşu ise, o kadar komşu. Orta Doğu''nun 1945''teki Avrupa kadar stratejik önemi, buna karşılık Batı''ya terör ve şiddet ihraç etme potansiyeli var. Marshall Yardımı, 6 yıl savaş ve 12 yıllık Nazi rejimi ardından Almanya''yı ayağa kaldırdı. Bizler Irak''ta 40 yıl faşist bir yönetime ve pratikte bir o kadar süren savaşlara maruz kaldık. Irak''ın teröre, yoksulluğa ve cehalete karşı verdiği savaş, dünyanın insanlığın güvenliği için verdiği savaş haline geldi.''''
El-Caferi kendisini ''''demokratik olarak ilk seçilmiş Arap lider'''' ve ''''muhalif bir İslami hareketten gelerek bir ittifakı yöneten ilk lider'''' olarak ifade ederken, Irak''taki seçimin milyonlar için siyasi bir aydınlanma anlamına geldiğini de vurguluyor.
Independent ise, ABD''nin Irak''ta yeni gözaltı merkezleri oluşturacağını yazıyor:
''''Başkan Bush, taciz skandallarının patlak vermesinden sonra Ebu Gureyb cezaevinin yıkılacağını duyurmuştu; ama süregelen isyan ve şiddet, Amerika''nın Ebu Gureyb''i yeni Irak Hükümeti''ne öngörülen takvime göre devredemeyeceğini, dahası hem burasının hem de ülkenin güneyinde İngiltere denetimindeki Bucca Kampı gibi cezaevlerinin de genişletileceğini gösteriyor. Amerika''nın elindeki tutsak sayısı bu ay 10 bini geçerek rekor düzeye ulaştı. Bu, geçen yıla göre sayının ikiye katlandığı anlamına geliyor.''''
''''PETROL FİYATLARI 100 DOLARA VURABİLİR''''
Daily Telegraph ön sayfasında, yükselen petrol fiyatlarının 100 dolara kadar tırmanabileceği uyarısında bulunuyor.
''''Alman Dünya Ekonomi Enstitüsü''ne göre, Rusya ya da Suudi Arabistan''da bir arz aksaması yaşanırsa, fiyatlar tarihi rekor olan 60 dolardan 100 dolara vurabilir. Sanayiin artan talep yüzünden tam kapasitede üretim yaptığı düşünülürse, ani bir şoku kaldıracak pay yok.''''
Daily Telegraph, İran''daki seçim sonucunun bu kaygıları daha da körükleyeceği tahmininde bulunuyor.
Financial Times ise bu kadar kötümser olmamakla birlikte, uyarılarda bulunan bir diğer gazete. Financial Times, pek çok şirketin hızla yükselen enerji fiyatlarından kaynaklanan maliyeti tüketicilerine yansıtmaya ayak uyduramadığını, bunun da kar oranlarında düşüş anlamına geldiğini ve şirketlerin geleceğini zorda bıraktığını vurguluyor.
Guardian''da yer alan bir araştırmaya göre, diyet yapan aşırı kilolular, sağlıklı olayım derken daha erken ölme riskini artırıyor. Kopenhag Üniversitesi uzmanlarının 30 yıla yayılan araştırmasına bakılırsa, genel düşüncenin aksine, zayıflamak sağlığı garanti etmiyor. Hatta zayıflayanların, kilolarını koruyanlardan daha erken ölme ihtimali artıyor. Uzmanlar bunu, kilo kaybı sonucu, aslında yağlı olmayan organların da zayıflamasına ve uzun vadede çeşitli hastalıklara teslim olmaya hazır hale gelmesine bağlıyor. Ancak tüm bilimsel çalışmalarda olduğu gibi uzmanlar, bu tezlerinin de başka araştırmalarla pekiştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:26