Medya
  • 30.6.2005 10:32

AVRUPA BASININDA BUGÜN...

LONDRA (İHA) - Avrupa basınında bugün hangi gazeteyi açsanız, bulacağınız iki temel konu var. Birisi, Türkiye ile Avrupa Birliği müzakereleri için sunulan çerçeve belgesi, diğeri Başkan Bush''un dün yaptığı konuşma. Dün Avrupa Komisyonu''nca açıklanan çerçeve belgesinin içeriği, farklı gazetelerin nereden baktığına bağlı olarak değişik şekilde yorumlanıyor; ama hemen hepsi, Türkiye''yi zor bir sürecin beklediği konusunda hemfikir. İngiliz Daily Telegraph, Komisyon''da yaşanan tartışmalara dikkat çekerek ''''Türkiye Avrupa''yı böldü'''' diyor. Independent ''''AB, Türkiye için kapıyı açık tuttu, ama zorlu görüşmeler öngörüsünde bulundu'''' derken, Guardian da ''''Belge Türkiye''nin umutlarını canlı tutuyor'''' diyor. Almanya''dan Die Welt, Avrupa Komisyonu''nun açıkladığı çerçevenin, tam üyeliktense imtiyazlı ortaklık önerdiğini savunuyor. Gazete, belgede ''''şüphecilik ve müsamahasızlık'''' gördüğünü belirtiyor. ''''Belgenin ilk cümlesinde bu süreçte başarı veya başarısızlıkta tüm sorumluluğun Türkiye''ye ait olduğunun belirtilmesi kazara olmuş bir şey değil. Aslında bu, imtiyazlı ortaklığa giden bir yol. Şimdi bunu müzakere belgelerine de bir alternatif olarak yerleştirmek, 25 üye ülkeye kaldı.'''' Berliner Zeitung, ''''Türkiye''nin üyeliği konusunda biraz heyecan vardıysa bile, bu son haftalarda tamamen buharlaştı'''' diyor. ''''Bir anayasa ve işler bir bütçe olmadan bu kadar ciddi bir genişleme düşünülmemeli'''' görüşünü savunan gazete, ''''Birlik, ikinci adımı ilkinden önce atmamalı, bu süreci sonra frenleyeceğine bunu şimdiden yapmalı'''' ifadelerini kullanıyor. Türkiye''nin üyeliğine en çok eleştirinin geldiği ülkelerden Avusturya''da Der Standard, birliğe, Türkiye''ye karşı dürüst olma çağrısı yapıyor. ''''Türkiye üye olarak kabul edilmek istenmiyorsa, bu şimdi, görüşmeler başlamadan söylenmeli. Hem Türkiye''ye hem de üye ülkelerin halklarına karşı dürüst olmak için, bu durum bir an önce açıklığa kavuşturulmalı.'''' Avusturya''dan Die Presse, Komisyon''un açıklamasını bir ''''dil cambazlığı'''' olarak ifade ediyor ve müstakbel bir ortağa böyle davranılamayacağını söylüyor. ''''FUTBOLCU BAŞBAKAN ERDOĞAN, 20''Yİ AŞKIN KALECİYİ AŞABİLİR Mİ?'''' Times''a göre, belgede birliğin Türkiye''yi sindirebilme kapasitesinden söz edilmesi, Türkiye önünde ''''yeni bir engel''''. İngiltere''de yayımlanan Financial Times, konuya en geniş yer ayıran gazetelerden. Türkiye''nin şimdiye dek birliğe katılmak için bir adaya sunulan en ağır koşullarla yüzleşeceğini belirten gazete, çerçeve belgesi hükümetlere sunulduğunda üzerinde daha da olumsuz değişiklikler yapılabileceği tahmininde bulunuyor. Avrupalı liderleri sözlerini tutmaya çağıran gazete, ''''aksi bir durum ne dürüstçe ne de ileri görüşlü bir karar olur'''' diyor. ''''Genişlemenin stratejik gerekçeleri değişmedi. Sadece liderlik krizi su yüzüne çıktı. Avrupalı siyasetçiler, popüler olmayan Avrupa meseleleri karşısında devreye girmektense Brüksel''i suçlamayı tercih ediyor. Bu durum ise hem Avrupa da hem de Türkiye''de popülist ve milliyetçi demagogların desteğini genişletiyor.'''' Aynı gazetede yer alan bir karikatürde, futbol geçmişi olan Başbakan Erdoğan kale karşısına geçmiş serbest vuruşa hazırlanıyor; ama karşısında, kale çizgisinde geçişi imkansız kılacak şekilde sıralanmış 20''den fazla kaleci var. Financial Times''ta yazan Quentin Peel, ''''Açılan kartlar Türkiye''nin aleyhinde'''' diyor. ''''Zavallı Türkiye! Bekleme odasında 42 yıl geçirdikten sonra, müzakerelere başlamak için herhalde daha kötü bir zaman olamazdı. Dün büyük eziyetler sonunda, süreçte bir ufak adım daha atıldı. Ama ortam düşünülürse, artık çerçeve belgesinin onay almasına bile kesin gözle bakılamayabilir. İlk kez, bir aday ile müzakereler kasten yerleştirilmiş olan bir açık uçluluk ifadesi eşliğinde başlıyor.'''' Fransa ve Hollanda referandumlarına ''hayır'' yanıtı verilmesinde gerekçenin temelde Türkiye hakkında olmadığının altını çizen Peel, ''''Şimdi Türkiye''de de rahatsızlık ve artan bir milliyetçilik söylemi var'''' diyor. ''''Üyelerin Türkiye''nin girmesini istemedikleri için giriş engellerini sürekli yükselttikleri korkusu var; ama müzakereler ilerledikçe, Türkiye''nin milli haysiyetini kırıcı olarak algılanacak durumlar artacak. Kıbrıs hassas bir konu. Türkiye''nin, Kıbrıs''ta askeri oldukça birliğe girmesi düşünülemez. Çekilme ise milli bir yenilgi olarak görülür. Bir diğer tehlikeli talep, Türkiye''nin Ermenistan sınırını açması ve 1915''teki olaylarla ilgili suçlamaları objektif biçimde araştırması olacak.'''' ''''Sonuçta'''' diyor Peel, ''''Avrupalı liderler gerçekten Türkiye''nin üyeliği konusunda samimiyse, sokağa çıkıp bu fikri seçmenlerine de satmalı; ama bu sorumluluğu haleflerine bırakmaları tehlikesi var.'''' İsveç''ten Dagens Nyheter de, Türkiye''ye direnmek için Fransa ve Hollanda''daki referandumları öne sürmenin pek çok Avrupa liderinin işine geldiğini savunuyor. ''''Anlaşılan bu yazın modası günah keçisi avına çıkmak. Türkiye ile müzakerelerden vazgeçmek, Avrupa''yı zayıflatır; çünkü bu öncelikle, üye ülkelerin yeniden ulus-devlet egoizmine çekildiğini gösterir. İkinci olarak da, Avrupa liderlerinin bir seçim sonrasını göremeyen, borsadaki üç aylık simsarlar gibi olduğunu savunanları güçlendirmiş olur.'''' ''''BUSH FİKİRLERİNİ TÜKETTİ, AMA NE ÇÖZÜM ÖNERİYOR NE DE ÖZÜR DİLİYOR'''' Başkan Bush''un Irak konusunda dün yaptığı konuşma da bugün geniş şekilde değerlendiriliyor. İngiliz Daily Telegraph, ''''Bush baskılara rağmen sağlam duruyor'''' yorumunu yaparken, Danimarka''dan B.T. de Bush''un konuşmasına destek veriyor. ''''11 Eylül olmasaydı Irak savaşı olmazdı. Bush''un bu gerçekten söz etmemesini istemek anlamsız. Yorumcular da Başkan ve yönetimin nasıl düşündüğünü anlamaya çalışmalı'''' İngiliz Guardian, konuşmayı geniş şekilde tartışıyor. Gazetenin sayfalarında, ''''Başkan fikirlerini tüketti; ama ne çözüm öneriyor ne özür diliyor, konuşma gerçeklerle propagandayı birbirine karıştırıyor'''' şeklinde yorumlar yer alıyor. ''''30 dakikalık konuşmasında 5 kez 11 Eylül''den söz eden Bush, kamuoyunun zihninde Irak''taki isyan ile El-Kaide arasında bağ kurmaya çalıştı. Bu bağlantı savaş öncesinde de gerekçe olarak öne sürülmüş, ama iddialar savaş sonrasında çürütülmüştü.'''' Gazete demokratların da Bush''u, ''''11 Eylül''ü sömürmekle'''' suçladığını vurguluyor. Aynı gazetede yazan Timothy Garton Ash''e göre, ''''Amerika ayıldı''''. ''''Irak''ta işler çok kötü gittiği için dış politika iyileşti. Düşünün; İran konusunda çözüm sağlanamazsa Bush''un B Planı ne? Birleşmiş Milletler''e gitmek. Bakın üç yılda neler değişiyor!'''' Fransız Le Monde, ''''Irak batağı'''' başlığı altında, Bush''un konuşmasında savlarını yinelediğini söylüyor, ''''Başka şansı var mı zaten?'''' diye soruyor. ''''Bush''un batağa saplanıp kalmakla, mağlubiyet içinde çekilmek arasındaki tek çıkışı, kararlı askeri operasyonlarla siyasi bir çözüm umudunun birleştirilmesi ve Irak''taki silahlı çetelerin sığındığı Suriye üzerinde baskı.'''' Der Tagesspiegel, Bush''un çekilmenin doğru olmayacağı şeklindeki savına katılırken, Frankfurter Rundschau, Amerikan halkının Bush''un talep ettiği sabrı göstereceğine inanıyor. ''''TONY BLAIR''E HAYRANLIK DUYUYORUM'''' Başkan Bush, görüşlerini bu kez Times gazetesine verdiği özel bir mülakatla aktarıyor. Gazete, Bush''un Afrika''ya daha fazla kaynak aktarmaya hazır olduğunu, ama bu kaynakların sadece kendilerine çeki düzen veren ülkelere gitmesi gerektiği görüşüne dikkat çekiyor. ''''Amerikalılar yoksullukla mücadele etmeyi istiyor. Paralarının yolsuzluğa bulaşmış, sağlığa, eğitime, ekonomiye eğilmeyen bir hükümete gitmesini değil'''' diyor ABD Başkanı. ''''Bush, G-8 zirvesi öncesinde Blair''e bir selam daha gönderdi, fosil yakıtlarının yerini alacak ve sera gazları ile mücadele edecek yeni enerji kaynakları bulmaya kararlı olduğunu belirtti, ''Bu alanda başı çekiyoruz'' dedi.'''' Avrupa''nın referandumlar sonrasında karışıklığa saplanmamasının önemine dikkat çeken Bush, ''''Dostlarınız güçlüyse daha güçlü olursunuz'''' diyor. Avrupa''daki en yakın müttefiki İngiltere Başbakanı Blair''e kendisine verdiği desteğin karşılığını ödemediğini söyleyenlere ise şöyle yanıt veriyor: ''''Bizim ilişkilerimiz, birbirimize en iyi nasıl yardım ederiz hesaplarına dayanmıyor. Ben Tony Blair''e hayranlık duyuyorum. Onun vizyonunu paylaşıyorum. Hayranlık duyuyorum, çünkü baskı altında kararlılık gösterdi. Böylece, Amerika için iyi bir müttefik oldu.'''' Times, Bush''un Blair''e zirve gündeminde destek vereceği yolunda iyimser; Guardian ise aksi görüşte. Gazete ilk sayfasında, zirve gündemi konusunda hala çözüm sağlanamadığı için üst düzey heyet yetkililerinin son dakikada acil görüşmeler yapmak üzere Londra''ya çağrıldığını duyuruyor. Guardian, ''''Bu zirvelerde zaten somut bir sonuç sağlanmaz ve sonuç bildirgesi de haftalar evvelden hazır olur'''' diyor ve ekliyor; ''''Ama bu kez her şey havada. G-8 hiç yapmadığı bir şeyi yapıp, zirvede karar alacak. Ancak, Blair riskli bir oyun oynuyor. Maliye bakanlarının borçlar konusunda vardığı anlaşmayla yetinebilirdi. Ticaret ve teşvikler konusunda net taleplerde bulunarak, ilerleme sağlayamama riskine giriyor. Sonuçta, iklim değişikliği konusunda Amerika''nın, ticaret konusunda Fransa''nın, yardımlar konusunda Almanya''nın tavizsizliği ile karşılaşabilir. Siz bu sonuç bildirgesinden bir şey çıkacağı beklentisiyle iddiaya girmeyin.'''' Financial Times ise Uluslararası Para Fonu''nun bir uyarısını taşıyor manşetine; ''''Yardım, Afrika''da büyümeyi arttırmayacak'''' ''''Fonun açıkladığı iki kapsamlı araştırmada, yoksul ülkelere yardım akışının daha fazla büyümeyi, yani yoksulluğu önlemede asıl itici gücü sağlamadığı ifade ediliyor. Fon, ''Kalkınma için bir araç olarak yardımlara, hak ettiklerinden daha fazla umut bağlamamalıyız'' diyor.'''' ''''İNGİLİZ ASKERLERİ ÖZBEK ASKERLERE NİŞANCILIK EĞİTİMİ VERDİ'''' Guardian, Özbekistan''ın Andican kentindeki olaylardan kısa süre önce İngiliz askerlerinin Özbek askerlere nişancılık eğitimi verdiğini duyuruyor okurlarına. Times, İran''ın yeni Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad''ın yeni bir İslam devrimi dalgası oluşturma vaadinde bulunarak Batı''da kaygıya neden olduğunu kaydediyor. Daily Telegraph, ''''Arroyo kocasını sürgüne gönderdi'''' diyor. Filipinler Devlet Başkanı Gloria Arroyo, dün yolsuzluk suçlamaları baskısını hafifletmek üzere eşinin ülkeyi terk edeceğini ilan etmişti. Yine Guardian''da yer alan bir haberin manşeti şöyle: ''''Ülken seni göreve çağırıyor; Taliban gibi giyinmen için.'''' Guardian, haberine şu ifadelerle devam ediyor: ''''Almanya Savunma Bakanı Peter Struck, Almanya''nın işsiz ordusunun sayısını düşürmek için Başbakan Schröder''in aklına gelmeyen bir çözüm üretti; Onları Taliban kılığına sokmak. Almanya''nın doğusunda Afganistan''a ve Balkanlar''a sevk edilen barış gücü askerlerinin eğitildiği bir üssü gezen Struck, seyrettiği tatbikatta ''zanlı''ların yüksek maaşlı profesyonel askerler olduğunu öğrenince tepki gösterdi. Struck, Almanya''nın 5 milyon işsizi düşman rolünü oynamaya ikna edilse, ordunun da büyük tasarruf edeceğini savundu. Savunma Bakanlığı''ndan bir sözcü, önerinin ciddi olarak gözden geçirildiğini bildirdi.'''' Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:27

İLGİLİ HABERLER