Gündem
  • 16.6.2005 12:18

AYDINLARIN ÇAĞRISI PKK''YA MI HİZMET EDİYOR?

Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanı Resul AKAY; Devlete ve PKK''ya silah bırakın çağrısı yapan aydınların tutumunu eleştiren yazılı açıklamasında şunları söyledi: Tüm uluslararası belgelerde terörün bir insanlık suçu olduğu kabul edilmiştir. Çünkü terör, hedef gözetmeden masum insanları vahşice yok eden bir insanlık canavarıdır. Ülkemizin son yirmi yılı içerisinde yaşanan vahşet olayları teröre karşı toplumsal bir refleksi gerekli kılmaktadır. Kendilerini aydın diye tanımlayan bazı grupların çeşitli vesilelerle yayımladıkları bildirilerde insanlık düşmanı vahşi teröre karşı eleştirisel nitelikli bir ifadeye rastlanmaması düşündürücüdür. Bu bildirinin kendilerine aydın adı takılan gruplar tarafından imzalanması ise ürkütücüdür. Çünkü aydınlar toplumun antikorlarıdır, alyuvarlarıdır. Teröre karşı toplumun doğal refleksleridir. Sözü edilen aydınların aydın misyonu içerisinde hareket etmeleri gerekirken, bu güne kadar hep terör örgütünün haklarını gündeme taşıyan bir görüntü çizmeleri 70 Milyon ülke insanının en büyük talihsizliği olmuştur. Bildirinin içeriği dikkatle irdelendiğinde sınırlarımızdan illegal bir şekilde girerek gencecik mehmetçiklerimizi ve masum vatandaşlarımızı haince katletmek suretiyle varlığını kanıtlamaya çalışan terör örgütünü siyasallaştırmak ve meşrulaştırmak amacına yönelik olduğu anlaşılacaktır. Bu bildiri kesinlikle teröre karşı bir duruş bildirisi değildir. Bu bildiriyle İmralı da ve bazı platformlarda yüksek sesle konuşulan genel af talebi ile PKK''nın siyasallaştırılması projesine hizmet edilmektedir. BASK Genel Başkanı Resul AKAY; Erzurum Üniversitesindeki mezuniyet töreninde yaşanan üzücü olaylarla ilgili olarak yaptığı açıklamada da şöyle konuştu; Bazı çevrelerin başörtüsüne yandaşlık ve karşıtlık temeli üzerinde siyaset yapmak sureti ile iktidarlarını sürdürdükleri hepimizin malumudur.Başta sayın Başbakan olmak üzere sorumlu kişilerin yaptığı karşılıklı açıklamalar başörtüsü takan vatandaşlarımızı ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Hocaların hocası olarak kabul edilen bir rektör evladının mezuniyet törenine katılmak isteyen bir anneyi (geleneksel bir örtü kullanmasına rağmen) törene almaması sayın rektör hakkında yasal işlem yapılmasını gerektirmektedir. Sayın rektör hangi yasa hükmüne dayanarak çocuğunun mutlu bir anını izlemeye gelen anneyi bu haktan mahrum edebilir. Cumhuriyet savcılarının sayın rektörün bu tutumu ile ilgili soruşturma başlatmalarını beklemekteyiz. Bu vesile ile YÖK Başkanı Erdoğan TEZİÇ in de rektör hakkında idari soruşturma başlatması YÖK ve üniversiteler üzerinde giderek yoğunlaşan suni gölgelerin kaldırılmasına yardımcı olacaktır. Sorunları çözmek için işbaşına gelen sayın Başbakanında öğrenci velisi gibi ağlamaklı konuşmasını kabul etmek mümkün değildir. Türk Halkı bu ve benzeri kanayan yaraları tedavi etmesi için sayın Başbakana yetki vermiştir. 356 milletvekili ile kamusal alan tanımını pekala yapabilirdi. Kamusal alan tanımı ile ilgili toplumsal mutabakat bulunmaktadır, kaldı ki sayın Başbakan sosyal güvenlik alanını harabeye çevirecek sosyal yıkım tasarısında mutabakat aramamaktadır. Personel rejimi ile ilgili düzenlemelerde mutabakat aramamaktadır. Daha pek çok temel meselelerde toplumsal mutabakatı aklının ucundan bile geçirmeyen sayın Başbakanın konu kamusal alanın tanımlanması ve kamudan hizmet alan vatandaşlarımızın kılık kıyafetlerinden dolayı incitilmesinin önlenmesi olunca toplumsal mutabakatı dilinden düşürmemesini hayretle karşılamaktayız. Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:21

İLGİLİ HABERLER