Ayşe ARMAN/ HÜRRİYET
30 yaşında modern bir kentliyim ve bakireyim
Geçen günkü yazınızı okudum, belirttiğiniz gibi herkes kendi namusunu korur. Bunun için bir başkasına, özellikle de bir erkeğe ihtiyacı olmadığı konusunda hemfikiriz. Benim takıldığım nokta biraz farklı: Kızların bakire olma durumu.
Ben 30 yaşındayım ve bakireyim.
Güzel bir işim var, iyi bir maaşım var. Sosyal aktiviteleri pek kaçırmam, muhteşem güzel değilim ama hiç fena sayılmam. Araba kullanırım, yurt içi ve yurt dışı tatillere çıkarım. Hoş giyinirim ve bakımlıyım...
Tüm bunları neden anlatıyorum?
Modern bir kentliyim fakat bakireyim!
A aaaa...
Ne ayıp değil mi?
Ama biliyor musunuz, etrafımda benim gibi bir sürü bakire kız var.
Bazen sizin veya başka köşe yazarlarının yazılarını okuduğumda dehşete kapılıyorum, aynı ülkede ki yaşıyoruz diye!
Tamam, ille de kızlığımı korumak için yaşamıyorum.
Bu özel durumu çok özel bulduğum biriyle yaşamak için bekliyorum.
Etrafımdakilerin çoğu da benimle aynı fikirde.
Yetiştirilme tarzımızdan mı, toplumun bozulmayan hala saf olan tarafında olduğumuzdan mı nedir bilmem, hala bazı olaylara şaşırabiliyoruz.
Kısacısı, Türkiye«de tahmin ettiğinizden fazla bakire var ve bu ayıp değil...
(Rumuz: Bakire Meryem)
CEVAP VERİYORUM
Sevgili Bakire Meryem,
Samimi fikrimi öğrenmek istiyorsun, yoksa gayri samimi ve politik olanını mı?
İkinci şıktan başlıyorum. Yalan dolandan yani! Ama kızmak, alınmak yok...
* * *
Sevgili Bakire Meryem,
Ağzına sağlık, senin de son derece isabetle belirttiğin gibi: ‘Kızlığımı korumak için yaşamıyorum, ama bu özel durumu çok özel bulduğum biriyle yaşamak için bekliyorum...’
Ne güzel söylemişsin, tebrik ederim, gözlerinden öperim. Doğrusu, bana ekleyecek hiçbir şey bırakmamışsın. İnsanın kendini hazır hissetmeden, böyle mühim ve özel hadiseyi yaşaması olası bir şey mi? Değil.
Nice genç kızlarımız var, daha akılları birtakım şeylere adam gibi ermeden, neler neler yaşıyorlar, onlar adına bilsen ne çok üzülüyorum, adları çıkıyor, o pırıl pırıl gelecekleri harap olup, gidiyor. Nasihat edecek hiç mi kimse yok başlarında? Demek ki yok!
E zaten, yaşadığımız toplum pek bir yozlaştı. Hiçbir şey eskisi gibi değil. O güzelim körpe bedenlerini erkeklere harcatıyorlar. Erkek için nedir ki, elinin kiri. Oysa, biz kadınlar için öyle mi? Ayrıca, bu tür şeyler bizim yetiştirilme tarzımıza da aykırı. Öyle her hoşuna giden adama kendini sunacak halin yok ya!
Hem şunun şurasında kaç yaşındasın? 30. Daha gençsin kuzum! Önünde nice yıllar var. Bekleyebilirsin. Zaten anladığım kadarıyla, itiraf etmiyorsun ama sen mürüvetinin yolunu gözlüyorsun. Ne kadar romantik! Belli ki, birtakım şeyleri evleneceğin erkekle ilk olarak yaşayacaksın. Son olur inşallah. Bir daha erkek eli değecek hali yok ya sana...
Neyse Meryemim, kalbimden kopan en sıcak duygularla seni kucaklıyorum, senin için her şeyin en hayırlısı olsun diyorum. Bu arada ola ki, bekaretin ve sen planladığından daha uzun süre birlikte olursanız, sakın ola üzülme, illa şu dünyada herkesin de seks denilen şeyden nasibini alması gerekmiyor ki!
Zaten nedir bu canım, seks, seks, seks, dillerine doladıkları...
Oysa, arkadaşlık, dostluk gibi duygular var.
Bana sorarsan, onlar, seksten çok daha kutsal.
Arkadaşlarınla ve dostlarınla 30«lu yaşlarını çok iyi geçirmen dileğiyle...
* * *
Sevgili Bakire Meryem,
Belki üzerime vazife değil ama mail«ini alınca üzüldüm... Aklımdan geçen ilk şey de, ne yalan söyleyeyim, keşke elini çabuk tutsa oldu!
Beni yanlış anlamana da üzüldüm: Ben kimse için ‘Hálá bakire. Çok ayıp!’ demem ki, en fazla içimden ‘Hálá bakire. Çok yazık!’ derim.
Şimdi dışımdan da söylüyorum!
Evet, 30 yaşında bakire olman bence ‘yazık’ bir durum. Çünkü bir kadın bu yaşlarda cinselliğin zirvesini yaşıyor. Anlatabiliyor muyum? Hormonal olarak tepe yaptığımız dönem. En keyifli zamanlar. Ve sen ıskalıyorsun. O yüzden elini çabuk tutmanı diliyorum. Bir de bu kızlık zarı, bela bir mesele. Ne kadar geç, o kadar zor. Yanlış anlama, psikolojik olarak. İnsan an gelir, kendi turşusunu kurmaya başlar. Oysa ne için? O söz konusu aptal zarı bu kadar önemsemek doğru mu? Sevişince ‘namussuz’ da olmuyorsun...
Tabii ki, bir kadının ilk sevişmesinin özel olması iyi bir şey.
Ama hiç olmamasındansa, valla biraz sıradan olması bence daha iyi!
İleride özellerini nasıl olsa yaşarsın.
Bir de şunu eklemek istiyorum:
İnsanın başkaları için yaşama ile kendi için yaşaması arasında bir fark oluyor. Daha doğrusu aralarındaki ilişki ters orantılı. Başkalarına ne kadar faziletli, ahlaklı, düzgün görünürsen; kendin için o kadar az şey yapmış oluyorsun: ‘Sen neredesin? Sen bugüne kadar kendin için ne yaptın?’ Birbirimize sorduğumuz sorular ve verdiğimiz cevaplar bu yüzden farklı...
‘Ayıp’ da netice itibariyle sosyal bir kavram. Sınırı da herkese göre değişiyor. Biri için ‘ayıp’ olan, diğeri için olmayabiliyor. Tek yapman gereken, kendinde o cesareti bulman, kendi ayıbının sınırlarını genişletebilmen...
Ama Meryemim, beni iyi dinle...
Bunlar sadece benim düşüncem. Benim gibi düşünenler var ama kimse benim gibi düşünmek zorunda değil! Belki senin gibi düşünenler daha fazla. Ama bu onların doğru olması demek de değil. Sen bana göre, her takıntın yüzünden müthiş bir keyfi ıskalamış oluyorsun. Ve önünde de, senin zannettiğin kadar çok seneler yok. Elini çabuk tutman ve bir an önce adam gibi birini bulman için dua edeceğim. Zaman geçtikçe, o da zorlaşabilir çünkü. Senin için gidip Ayın Bir’i Kilisesi’nden anahtar mı alsam? Ciddiyim. Yine de moralini bozma... Öpüyorum.
HAMİŞ: Birden aklıma geldi: ‘En iyi, iyinin düşmanıdır’ derler. Yoksa sen... Sakın ha... ‘En iyi’yi arayayım derken ‘iyi’yi kaybedersen... Gözünü seveyim yapma...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:15