İşte Ayşe Arman'ın bugünkü yazısı:
Emine Erdoğan'ı bir başkası giydirmeli
BAZEN bir şey dikkatinizi çeker.
Minicik bir detay, bir ayrıntı... Bunu mutlaka yazmalıyım dersiniz.
Bir tek sizin aklınıza geliyor ya, çok sevinirsiniz!
Kendinizi pek orijinal hissedersiniz!
Heyecan içinde, yazı gününüzün gelmesini beklersiniz.
Bilgisayarın karşısına geçersiniz.
O dahiyane fikriniz, kafanızın içinde evirip çevirdiğiniz cümleleriniz, az sonra bir yazıya dönüşecektir. Birden ne fark edersiniz?
Oh my God...
Demek istiyorum ki, aman Tanrım...
Ama nasıl olur?
Birileri elini sizden çabuk tutmuştur.
Yememiş, içmemiş; o yazmayı planladığınız şeyi çoktan kaleme almıştır.
Farkında olmadan fikrinizi çalmıştır.
O resmen sizi atlatmıştır!
***
O ``birileri’’ Ertuğrul Özkök.
Dün ``O ayakkabıları gördünüz mü?’’ başlıklı yazısı, ne yalan söyleyeyim beni gerçekten sinir etti. Çünkü Emine Erdoğan«ın giysileri, bugün için benim yazmayı tasarladığım şeydi.
Ertuğrul Özkök’ün bu meseleyi yazmış olmasına aldırmayacağım.
Ben de size bu konudaki görüşlerimi anlatacağım.
Ama ben yayın yönetmenim kadar kibar olamayacağım!
***
Emine Erdoğan’ı kim giydiriyor bilmiyorum.
Birileri mi giydiriyor, yoksa kıyafet seçimini kendi mi yapıyor onu da bilmiyorum.
Bildiğim tek şey:
Başbakanımızın eşinin şu son Yunanistan gezisinde fena halde rüküş olduğu.
Amacım kesinlikle kırıcı olmak değil.
Çok mu sert söyledim?
İzin verin de izah edeyim...
Ben de aynen Ertuğrul Özkök gibi Natasa Karamanlis’le birlikte çektirdiği o Akropolis fotoğrafından gözümü alamadım. Doğrusu şu olacak: Ben o fotoğrafa kilitlendim kaldım!
Tanımlaması zor bir huzursuzluk, rahatsızlık, acıma, utanç, üzüntü hepsini birden hissettim.
Evet, Emine Erdoğan’ın moda dergisinden fırlamış gibi durması gerekmiyor ama nihayetinde kendisi başbakanımızın eşi ve bizi temsil ediyor. Demek istiyorum ki, sadece bu ülkedeki türbanlı kadınları değil, beni de. Ve ben Emine Erdoğan’la gurur duymak istiyorum.
Sadece kişiliğiyle değil...
Görüntüsüyle de...
``İşte bu bizim başbakanımızın eşi’’ demek istiyorum.
Yanlış anlamayın, benim derdim türbanıyla değil.
Tercih etmez miydim türbansız olmasını?
Ederdim tabii.
Ama kimsenin dini inançlarına karışmak bana düşmez, ben nasıl takmama özgürlüğüne sahipsem, o da takma özgürlüğüne sahip, bunları geçtim ben. Ama kardeşim!
Akropolis«in tepesinde o çizmelerle (Ertuğrul Bey yanılıyor, onlar ayakkabı değil çizme!) Allah aşkına işin ne? Bu artık absürd değil de ne? Atina«ya gidenler bilirler, Akropolis, kentin ortasında, güneşin alnında yükselen bir tepedir.
Bayağı dağ, taş, bayırdır yani.
İnsanlar lastik pabuçlar giyip oraya tırmanırlar ya da düz ayakkabı giyerler.
En en en olmayacak şey, ayağına bilmem kaç santim yüksekliğinde ince topuklu çizmeler giyip oraya çıkmak. Yürüyemezsin tabii, birinin seni elinden tutması gerekir tabii.
Dahası komik olursun.
Yunanistan Başbakanı«nın eşi için Ertuğrul Özkök, ``Muhafazakar sayılacak düz bir çift ayakkabı giymişti’’ diyor. Ben öyle düşünmüyorum, aksine Efes harabelerini andıran bir yere çıkmak için ayağına en uygun şeyleri çektiğini düşünüyorum. Karamanlis son derece modern görünüyor.
Gelgelelim Emine Erdoğan, altı kaval üstü şişhane durumları sergiliyor.
E bu kadar yazdım, kafamdan geçen her şeyi söyleyeyim bari:
O çizmeler, o kıyafetin çizmeleri değil.
Üzerine giydiği o kostüm, çizgileri, şekli şemaliyle acayip demode.
Gözlük uyumsuz.
Çanta da gitmemiş. Evet modacı değilim ama benim de bir kadın olarak az buçuk zevkim var.
Zaten modacılara sorsanız, hepsi kıvırtacak, ``Başbakanımızın eşi giydiklerini kendisine yakıştırmasını biliyor’’ diyecek.
Doğru değil Emine Hanım.
Ben Dubai«de öyle şık kapalı hanımlar görüyorum ki...
Dudaklarım uçukluyor. Mesele türban değil yani...
İnsan isterse tamamen kapalı giyinerek de harikalar yaratıyor.
Son derece modern görünebiliyor.
Belki de bunun için birilerine danışmak gerekiyor.
Zaten bu yazıyı yazma sebebim bu. Bence sizin modacılardan yardım almanız icap ediyor.
Ama yüzü Batı«ya dönük olan modacılardan.
Bunun da utanılacak bir tarafı yok.
Erkek olsanız şık bir takım elbise durumu kurtarırdı.
Bakınız eşiniz, Tayyip Erdoğan.
Kadınların kaderi bu, bizim erkeklere göre iki kere efor sarf etmemiz gerekiyor.
Ve ben sizin de pek çok kadın gibi kılık kıyafet konusunda zorlandığınızı düşünüyorum.
Tekrar ediyorum, lütfen yardım alın.
Söyleyeceğim budur. Saygılar sunuyorum.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:10