Gündem
  • 31.10.2023 13:28

Bahçeli HDP'lilere pezevenk diyen Celal Adan'a sahip çıktı.. Çok isabetli bir teşhiste bulunmuş

MHP Lideri Devlet Bahçeli: MHP’nin her mensubu, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek cesarettedir
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. "Milliyetçi Hareket Partisi’nin her mensubu doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek cesaret ve ahlaki tutarlılıktadır." diyen Bahçeli, "Bizim için, vatan toprakları üzerinde bin yıla yaklaşan tarih yolculuğunu birlikte yapan bütün Türk vatandaşları, Türk milletinin eşit ve onurlu evlatlarıdır" ifadelerine yer verdi.

“Sayın Adan sahipsiz değildir, yalnız değildir; saldırılar, istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadır ve hükümsüzdür”

Geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde haince konuşma yapan tescilli bir bölücüye hak ettiği cevabı yüreklice veren Meclis Başkan Vekilimiz ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Celal Adan’ın isabetli sözleri aynısıyla bizim de sözümüzdür. Sayın Adan sahipsiz değildir, yalnız değildir; saldırılar, istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadır ve hükümsüzdür.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin her mensubu doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek cesaret ve ahlaki tutarlılıktadır. Hiç kimse, hele hele Türkiye husumetini siyaset malzemesi yapan Türk ve Kürt düşmanlığından nemalanan azgın güruh bize usul ve üslup dersi veremez. Bizim için, vatan toprakları üzerinde bin yıla yaklaşan tarih yolculuğunu birlikte yapan bütün Türk vatandaşları, Türk milletinin eşit ve onurlu evlatlarıdır.

Ortak bir geçmişi ve kaderi paylaşan, ortak bir gelecek idealine inanan, ortak bir kültürü yaşayan bütün Türk vatandaşları, etnik köken, dil ve din gibi farklılıklarına bakılmaksızın Türk milleti kimliğinde birleşmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu kimliği olan Türk milli kimliğini bu ortak irade oluşturmuştur.

Türk milletine vücut veren de bu ortak iradedir. Bu sarsılmaz milli bağ, Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel harcıdır.  Devletin milli varlığının temeli olan bu milli şuur ve milli birlik anlayışı, Türk milletine ortaklaşa vücut veren Türk vatandaşlarının etnik kökenlerinin inkârı anlamına da gelmeyecektir. Bu tarihi, siyasi ve hukuki gerçekler karşısında, Türkiye’de farklı bir kimlik arayışına tevessül edilmesi, alt-üst kimlik tartışmasının yapılması, sözde Kürt sorunundan ve hatta Kürdistan’dan bahis açılması felakettir ve failler aleyhine sonu hüsrandır.

Türkiye, sadece bir coğrafi bölgenin ve toprak parçasının adı değildir. Bir Türkiye Cumhuriyeti varsa, bir Türk milleti de vardır ve ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti tektir, ülkesi ve milleti birdir.  Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatan ülküsüdür. Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerini ve yapısını demokrasi maskesiyle tartışmaya açmak, etnik köken farklılıklarına dayanarak bunları yıkmaya çalışmak, devletin varlığına kastetmekle eş değerdir. 

Bunun adı da neresinden bakarsanız bakınız vatana ihanettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sahibi Türk milletidir. Anadolu Türklüğü’nün son bağımsız devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, ebedi vatanında milli varlığını ve birliğini koruyarak; adı, kuruluş ahlakı ve milli kimliği değişmeden sonsuza kadar yaşayacak ve yaşatılacaktır. Türk milliyetçiliği fikriyatı bu kültürel, siyasi ve hukuki esaslara dayanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü anlayışımızın temelleri de bunlardır. Kan bağına ve soya dayalı ırkçı milliyetçilik anlayışının her şekli, Türk milliyetçiliği anlayışına yabancı ve aykırıdır.  Bunu arayanlar Avrupa’ya bakmalıdır. Türk milliyetçiliği, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk sayan, her türlü ayrımcılığı ve dışlamayı reddeden birleştirici, toparlayıcı ve bütünleştirici bir fikriyattır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, Türk vatanının ve Türk milletinin huzuruna, kardeşliğine, birliğine sahip çıkmaya ve Türkiye’nin bir kardeş kavgasına sürüklenmesini önlemeye sonuna kadar yeminlidir.

Biz, Türkiye’nin milli birliğini korumak için tarafız ve eğer bunun için ödenecek bir bedel olursa buna da gönül huzuru içinde hazırız. Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu bugünkü hassas dönemde sergilediğimiz ilkeli tutum, yüksek sorumluluk ve sağduyulu anlayış, Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasi duruşunun özü ve özetidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni; milli devlet niteliğini kaybetmiş, üniter yapısı sulandırılmış, bin yıllık ortak değerlerinin içi boşaltılarak milli birliği sarsılmış, farklılıklar üzerine bina edilen, çok milletli ve parçalı bir etnik kimlikler cumhuriyeti olarak yeniden biçimlendirmeye hiç kimsenin gücü yetemez, yetmeyecektir.

Türk milletinin toplumsal dokusunu hedef alarak; kökünden, kültüründen ve tarihinden kopmuş, geçmişinden utanan, kişiliksiz ve bilinçsiz, tepkisiz, ürkek ve itaat eden bir toplum haline getirilmesi, daha açık bir ifadeyle, sinmiş ve silik bir topluluğa dönüştürülmesi imkansızdır.

İmkânsıza izansızlıkla heves edenler iman ve iradeyle durdurulup devrileceklerdir. Tarihin en zor dönemlerinde nice fırtınalarla baş eden büyük milletimizin; muhatap olacağı badireleri de atlatarak, ülkemizin üzerine adeta bir kabus gibi çöken kara bulutları dağıtacağından, yeni yüzyılda şaha kalkacağından asla şüphemiz yoktur.

Tarihimiz; Türk milletinin, “Tehlikeyi tam olarak kavradığında nasıl kenetlendiğinin ve her türlü tehdidi nasıl bertaraf ettiğinin” sayısız örnekleriyle doludur. Milliyetçi Hareket Partisi, büyük ve güçlü Türkiye ülküsünün, karşılığı olmayan sonsuz bir vatan ve millet sevgisinin adıdır. Partimizin şerefli mücadele tarihi, bu uğurda çekilmiş çilelerin, ödenmiş bedellerin ve ateşle imtihanların bir hikâyesidir. Geldiğimiz bu aşamada şafak sökmekte, gün ağarmaktadır.  Türk ve Türkiye Yüzyılının muteber ve muzaffer günleri ufukta görünmektedir.

Türkiye’nin tıpkı 1923 ruhunda anlamını bulduğu gibi; sorunlara başka başkentlerin çekim alanından değil, başkent Ankara’dan bakan, onurlu duruş gösteren, ilkeli, kararlı ve cesur bir yönetime ve yönetim anlayışına kavuşmasıyla yeni bir Türk asrı tezahür edecektir. Biz buna hazırız, ayağımıza pranga vurmak isteyenlere müsaade etmeyeceğiz. Bölücü, yıkıcı, taklitçi, teslimiyetçi ve neoliberal tehditleri aşa aşa yolumuzda ilerleyeceğiz. Mutlaka başaracağız, mutlaka yapacağız. Cumhuriyetimizi, kuruluş felsefesine hakim olan bağımsız, güçlü ve demokrasi ile gelecek hedefleriyle buluşturmak Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın sorumluluğudur ve bihakkın sorumluluktan da kaçmayacağız.

AA-20231031-32582408-32582405-MHP_TBMM_GRUP_TOPLANTISI

"Şu gerçek açıktır ki, İsrail savaş suçlusudur, küresel adalet bir gün hükmünü kesinlikle verecektir"

İsrail’in soykırıma dayanan saldırılarının 25’inci günündeyiz. Gazze’de alenen insanlık suçu işlenmesine günbegün tanık oluyoruz. Şu gerçek açıktır ki, İsrail savaş suçlusudur, küresel adalet bir gün hükmünü kesinlikle verecektir. Bugüne kadar 3 bin 457’si çocuk olmak üzere 8 bin 306 Filistinli hayatını kaybetmiştir. Kesintisiz ve hunhar saldırılarda can veren Filistinli kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, yaralılara şifalar diliyorum.

Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul Havalimanı’nda toplanan yaklaşık 1,5 milyona varan muhteşem kalabalık İsrail saldırılarını lanetlemiş, dünyaya insanlık ve adalet çağrısı yapmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın etkili konuşması milli hissiyata tercüman olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın tarihi mesajları Türk milletinin mesajıdır. Türkiye zulmün karşısında, mazlumun yanındadır.

İsrail Başbakanı dinler ve medeniyetler arası cepheleşmeyi kanlı bir mücadeleye dönüştürmek için her türlü provokasyondan medet ummaktadır. Netenyahu ve kirli ittifak ortakları ateşle oynamaktadır. Türk milleti Gazze’deki dehşet saçan katliamlara elbette sessiz kalmayacaktır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 120 ülke İsrail saldırılarına karşı çıkmış ve ateşkes ilanına destek vermiştir. Bu memnuniyet verici bir gelişmedir.

Kalıcı barış ve ateşkes rejimi kaçınılmaz ve tehir edilmez bir hedef olmalıdır. Nasıl ki, İsrail vatandaşı sivillere saldırılar yanlış ise Gazze’li masum halka saldırılar da o kadar yanlış ve kabul edilemezdir. 28 Ekim’de İstanbul’da düzenlenen Büyük Filistin Mitinginin, Cumhuriyet kutlamalarını örtbas etmek için planlandığını iddia etmek soysuz, merhametsiz, vicdansız bir yalan ve iftiradır. Bu yalan ve iftiraya sarılanların resepsiyonlarda servis edilen çerezlerle Cumhuriyet’i kutlama merakı bir bakıma Cumhuriyeti çerez yerine koymak, istismara yeltenmek, basite indirgemek değil midir? Gazi Mustafa Kemal Atatürk CHP’nin kurucusu ve ilk genel başkanıdır. Aynı zamanda ilk Cumhurbaşkanımızdır. Bunun yanında CHP’nin yüz yıllık bir tarihi olduğu da bilinen bir husustur.

Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri 29 Ekim resepsiyonunu akıllarına getirdikleri kadar, 5 Kasım’da planladıkları büyük kongrelerini Cumhuriyet’in 100’üncü yılında yapmaktan niye kaçtılar?

Madem bu partinin yaşı Cumhuriyet’in yaşıyla aynıdır, neden aynı gün ve tarihte kongrelerini toplamaktan imtina edecek ürkekliği gösterdiler? Filistin’le tarihi, kültürel ve inanç bağlarımızı hiçe sayanların masumların hakkını savunmaktan kaçınmak için kimi bahanelere sığınması insafsızlıktır. Ne var ki bu insafsız azınlığın millet nezdinde itibarı zaten yoktur. Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü ne unutmak ne de unutturmak mümkündür.

Kaldı ki 29 Ekim 2023 tarihinde yaşanan görkemli ve coşkulu kutlama sahneleri bu görüşümüzü teyit etmektedir. Birinci Dünya Savaşı’nda 950 bin vatan evladı şehit olmuştu. Bir milyon vatan evladı yaralanmış, 360 bin vatan evladı da esir düşmüştü. İngilizlerin elinde 135 bin Türk esiri vardı. Esir Türkler Bağdat’taki kamplarda toplanarak trenlerle veya gemilerle Hindistan’a ve ta Myanmar’a gönderiyorlardı. Ne üzücü bir tarih gerçeğidir ki, Sibirya’da, Kuzey Buz Denizi’nde, Mançurya’da Türk esir kampları vardı.  Dünyanın dört bir yanında da Türk esirlerinin dramları gök kubbeyi çınlatmıştı. Milliyetçi-Ülkücü Hareket, esir Türkler davasını yıllarca boşuna savunmamış, boş yere sahip çıkmamıştır.

3-459

“Vaat edilmiş toprakların hedefinde Türk vatanı da vardır”

Birinci Dünya Savaşı’nda Sina-Filistin Cephesi’nde İngilizlere esir düşerek Myanmar’a götürülen askerlerimiz beş yıl boyunca orada kalmışlardı.  Filistin cephesinde Türk milleti kan döktü, can verdi, esir düştü. Türk esirlerin çoğu, ağır çalışma şartları, alışık olmadıkları tropik iklim ve salgın hastalıklar nedeniyle şehit oldu. Myanmar’da beş bine yakın şehit mezarımızın varlığı hepimizin yüreğini titreten bir hakikattir. Dünya genelinde 34 ülkede 80’e yakın Türk şehitliği vardır ve hepsi milli namusa emanettir. Biz Filistin’e bakınca çekilen ızdırapları hatırlıyoruz. Biz Filistin’e bakınca milletin gözyaşlarını görüyoruz. Tarihimizin vuran nabzı eğer dinlemesini bilirsek Filistin’de de atmaktadır. İsrail’in şiddet ve vahşet temelli operasyonları durmazsa Gazze yutulacaktır.

Vaat edilmiş toprakların hedefinde Türk vatanı da vardır. Bu kapsamda Filistin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir. Biz güvenlik haklarımızdan, din kardeşlerimizin inanç ve insan haklarından taviz veremeyiz, vermeyeceğiz. Sözlerime son vermeden önce, her ihtimalin hesaba katılarak tetikte ve teyakkuzda olmamız gerektiğini tekrar ifade ediyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Unutulmasın ki, Mescid-i Aksa’yı çok özledik, zalimlere karşı da öfkeyle ayaktayız.

 

Güncellenme Tarihi : 31.10.2023 13:45

İLGİLİ HABERLER