Gündem
  • 26.8.2010 01:14

BAHÇELİ ŞAŞIRTTI!.. MHP ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDEN YANADIR

BAHÇELİ: MHP'NİN DE DEĞİŞİKLİKTEN YANA
İZMİR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk siyasetinde 40 yıldan bu yana hizmet veren MHP'nin de Anayasa değişikliğinden yana olduğunu söyledi.
AK Parti yönetiminin sanki genel seçim havasına girmiş gibi bir yaklaşım sergilediğini, 24. Dönem milletvekilliği seçimlerinin ön hazırlığı gibi bazı sosyal kesimlerin 8 yıldan beri karşılanmayan taleplerinin bugün tam olmasa da cevaplandırılmaya çalışıldığını, bazı işe yerleştirmelerin, öğretmen atamalarının yapıldığını, esnaflar üzerinden bazı projelerin, emekli, dul, yetimlerle ilgili bazı çalışmaların yapıldığını savundu.
Hükümetin referandumda 'evet' oylarının daha fazla çıkması için devletin bütün imkanlarını kullandığını öne süren Bahçeli, şunları söyledi:
''Evet'in daha fazla çıkması için AKP bu kadar niye ısrar ediyor, bunu da iyi anlamak lazım. Evet çıkmazsa geleceğinizin hangi korkusuyla şimdiden yaşamaya başladınız. Uzlaşmaya yanaşmadınız 'ben bilirim, ben yaparım' dediniz. Türkiye'de hiçbir siyasi parti, özellikle 40 yıldan bu yana Türk siyasi hayatında güzide yeri bulunan, köklü ve geleneksel kurum olarak var oluş gayesini tavizsiz uygulamaya koymak için her türlü fedakarlıkla gayret gösteren MHP'nin de Anayasa değişikliğinden yana olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.''

-''DARBEYLE SİYASİ DEĞİŞİKLİK DOĞRU DEĞİLDİR''-

Siyasi istikrarın millet iradesiyle gelip, gitmesi gerektiğini, herhangi bir darbeyle, ara rejimle Türkiye'de siyasi iktidarların değişikliğe uğramasının doğru olmadığını, bunun da demokratik kültürle bağdaşmadığını vurgulayan Bahçeli, ''işte 12 Eylül 2010. Önünüze bir demokratik kurum olarak kendi iradenizle Türkiye'nin geleceği üzerinde söz hakkını kullanmaya fırsat veren bir halk oylaması olacağının şuurunda olmalıyız. Bunun haricinde bir yol Türkiye için bir çıkış yolu değildir, denenmiştir. Ne ülke için yararlı olmuştur ne insanımızın mutluluğunu artırmıştır. Öyleyse darbeler ve ara rejimler kapanmalıdır ama darbeler ve ara rejimleri bahane ederek Türkiye'de darbe zihniyetini tekrar hortlatabilecek tahriklere kışkırtmalara alet olmak veya bunları provoke etmek de doğru değildir'' diye konuştu.
Referandum sürecinde 'darbeciler ve demokratlar' gibi ayrım yapıldığını, çatışmanın teşvik edildiğini savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
''Onların Türkiye umurunda değil, milletin huzuru umurunda değil. Milletin müreffeh oluşu, barış içerisinde her türlü ihtiyacı karşılanmış mutlu bir millet olması umurlarında değil. Onlar varsa yoksa AKP, AKP'nin dışında ne varsa, ötekiler. AKP'yi bir tarafta tutuyor, gerilim stratejisiyle milleti birbirine düşürüyor, arkasından da AKP ile ötekileri yaratarak Türkiye'yi bir bölünmeye parçalamaya doğru sürüklüyor, bu bir felakettir. Bu Türkiye'nin geleceğini karanlığa sokmaktır.''

-''AKP'NİN GİZLİ GÜNDEMİ VAR''-

Hükümetin bir gizli gündeminin olduğunu ve bu gizli gündemin direk bölücü terör olaylarıyla yakın alakalı olduğunu öne süren Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü:
''AKP'nin bir gizli gündemi var. Bu gizli gündem direk bölücü terör olaylarıyla yakın alakalıdır. Sayın başbakan bu gizli gündeme mahkum edilmiş ve sayın Başbakan AKP'yi de mecbur ve mahkum ediyor. Bizim tespitimiz odur ki gizli gündem 3 noktada toplanmaktadır.
Bunlardan birincisi açılım denen zırvanın gerçeği, PKK'nin siyasallaştırılma sürecidir. Siz diyorsunuz ki mesela bir tv programında konuşurken, 'Açılımın hukuki zeminde ilk adımı bu anayasa değişikliği olacaktır.' Öyleyse açılım için bir anayasa değişikliği yapmayı düşünüyorsun. Açılımın ne olduğunu anlatmıyorsun ama PKK'nın taleplerine çok derinden kulak veriyorsun. Zaten PKK ne diyor 'demokrasi, özgürlük' diyor. Neyin demokrasi, neyin özgürlük için olduğunu açıkça söylüyor da sen onlar için neyi yapacağını açılımda tam anlatmıyorsun. Öyleyse burada bir karanlık bir nokta var. Bu karanlık noktanın aydınlığa kavuşması lazım. Bunu aydınlığa kavuşturabilmek için de bu anayasanın 'Evet' oyuyla halk oylamasında kabul edilmemesi gerekir. Çünkü 'hayır' oyuyla reddedildiğinde ne anlaşılmışsa, nerede işbirliği yapılmışsa önümüzdeki günlerde bunlar çok daha net olarak anlaşılacaktır.
Anayasa Mahkemesi'nin yapısını bugün için parti kapatılma korkusuna kapılarak, gelecekte açılım için söz verdiklerini yerine getirirsem beni yüce divanda yok ederler korkusuyla şimdiden anayasa mahkemesini değiştirmeye çalışıyorsun. Öbür taraftan 8 yıllık AKP uygulaması döneminde ortaya koymuş olduğun yolsuzluğun, yandaş zenginliğinin her türlü ahlaksızlığın hesabını bir gün sorarlar diyerek dokunulmazlığın kaldırılmasına dokunmuyorsun, ama bir gün dokunulmazlık kalkarsa, bu mahkemeler beni çok da kötü duruma sokarlar diye HSYK'yı bugünden değiştirmeye çalışıyorsun. Demek ki gizli gündemde açılıma verilen söz oradaki mahkumiyet ve mecburiyet, öbür tarafta da nefsini kurtarmanın gayreti var demektir.''

-'ŞİMDİDEN UYARIYI YAPMALIYIZ''-

AKP ile PKK işbirliği suçlamalarını sürdüren Bahçeli şöyle dedi:
''Kandil bir şey söylüyor, AKP PKK işbirliğinin köklerinden bahsediyor. Bir milliyetçi olarak oraya kulak verip oynanan oyunu fark etmek mecburiyetindeyiz. Şimdi bir ufak not. Ayrıntıya girmeyeceğim. Düşünenler araştırsın. KCK açılım itibariyle Kürdistan topluluklar birliğidir. Yanında da KCK-TM vardır, o da 'Türkiye Meclisi' demektir. PKK'nın siyasallaştırma sürecinde yeni bir kurumudur. Bununla ilgili olarak bir iddianame hazırlanmıştır. Bu iddianamede muhatap olan bir kişinin kayıtları arasında bir belge çıktığı söylenmektedir. Bu belge şöyle diyor. 15 Aralık 2008 de Talabani'nin Süleymaniye'deki konutunda PKK'nın sözde siyasal kurumlarından birinin yöneticisiyle görüşüyor. Görüşme uzun ancak bir konuyu burada net olarak ifade etmek istiyorum. Talabani, misafiri olana diyor ki 'PKK'nın bir talebi vardı, genel af. Onu dile getirdik'. Biz 'MİT Müsteşarlarıyla PKK'nın bazı ilişkileri var, sizin bilginiz dahilinde mi' dedik. Erdoğan, 'MİT müsteşarına tüm ifadeleri benim ifademdir' diyor. Şimdi işbirliği var mıdır yok mudur? Görüşmeyi kim yapıyor, kimin adına yapıyor? Kendini burada kurtarıp devletin kurumlarının yöneticilerini mahkumiyetine sürüklemek doğru değil. Başbakansan başbakanlığını yap. Niye bunu saklıyorsun? Bunu saklarken niye MHP'yi şerefsizlikle suçluyorsun. Yarın bu iddianame görüşülürken bu deliller kabul edilirse o zaman bütün talimatı sizin verdiğiniz ortaya çıkacak. Şimdiden uyarıyı yapmalıyız ve demeliyiz ki 12 Eylülde AKP'yi durdurmak, uyarmak için anayasa değişikliğine 'hayır' demeliyiz.''

-''BU ISRARIN NEDİR?''-

''Hükümetin anayasa konusunda uzlaşma zemini varken bunu kabul etmediğini, Mecliste baskıyla milletvekillerini zorlayarak 336 sayısını bulup bir Anayasa değişikliğine gittiğini'' öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:
''Halk oylamasında da devletin tüm imkanlarını kullanıyorsun. Yatırım kuruluşları bahanesiyle açılışlar yapıyorsun. TOKİ açılışlarına katılıyorsun. Temel atmalara katılıyorsun. Devletin tüm imkanlarıyla AKP'nin politikasını ve 'Evet'çi propagandasını gerçekleştirmenin yolunu arıyorsun. Bu ısrarın nedir? Bunda bu kadar ısrar etmenin gerekçesi nedir? Kime ne söz verdin sayın Başbakan? Nereye varmak istiyorsun? Varmak istediğin yola giderken seni zorlayan, korkutan, geleceğini karartan, seni paniğe sürükleyen, gece uykusuz bırakan derdin nedir? Kapalı kapılar arkasında kalma, millete aç. İnanıyorum ki bu millet sana yardım eder. AKP'nin bir gizli gündemi var. Sayın Başbakan bu gizli gündeme mahkum edilmiş ve Sayın Başbakan AKP'yi de mecbur ve mahkum ediyor. Başta AKP'liler, kendinize gelin. Nereden nereye geliyorsunuz, nasıl geliyorsunuz. Halkın sesine kulak verin.''

-''OKYANUS ÖTESİNİN TAKASI OLDUĞUNUN FARKINDA DEĞİLSİN''-

Başbakan Erdoğan'ın, referandum mitinglerinde MHP'yi haksızca eleştirdiğini öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
''Diyorlar ki 'Bunlar 'Hayır'cılar, Bu 'Hayır'cıların içerisinde kimler var? Şu, şu, şu partiler vardır' diyor. Ve bu partileri sayarken de bölücü terörün görüntü veren siyasallaşma sürecindeki sözde partisiyle MHP'yi de aynı kabın içerisine koymaya çalışıyor. Sayın Başbakan, MHP AKP değil, MHP Genel Başkanı da Recep Tayyip Erdoğan değil. MHP var oluş gayesiyle, misyonuyla, vizyonuyla, bölücü terörle amansız bir mücadelenin taraftarıdır ve bölücülerle bir arada olması mümkün değildir. Şimdi de kalkmış bir vagondan bahsediyor. Uçaktan trene binmiyorsun ki vagonun ne olduğunu sen bilesin. Peki ama takayı çok iyi bilirsin. Bizi Türkiye'nin yerli bir partisinin arkasına takılmış vagon olarak suçluyorsun. Ama sen okyanus ötesinin takası olduğunun farkında değilsin. Öyleyse seni böyle yanlış konuşturan, sapkın konuşturan, gerçekleri örten, ramazan ayında oruçlu ağzınla herkese iftira ve yalan atan bu gizli gündemin ve bu gizli gündemin mecburiyeti ve mahkumiyeti nedir Sayın Başbakan, gel bunu bir anlat. Bunu millet öğrensin.''

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 04:06

İLGİLİ HABERLER