BAKAN ÇAĞLAYAN'IN PLANI: K. IRAK'A SINIR ÖTESİ HAREKAT
‘Kuzey Irak’taki Kürt, Türk malı tercih ediyor’
Başlıktaki cümle Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’a ait. Salı günü aralarında Mehmet Büyükekşi, Ekrem Demirtaş, Remzi Gür, Reşit Sinanlı, Sabri Ateş ve Sinan Kızıltan’ın da bulunduğu 200 Türk işadamıyla Kuzey Irak’a yapacağı “sınır ötesi ticari operasyon” öncesi konuşuyoruz...
Ağırlığını ihracatçıların oluşturduğu aralarında müteahhitlerin de olduğu işadamları bunlar. Bakan Çağlayan’ın verdiği bilgiye göre “500’ün üzerinde işadamı” biz de gelmek istiyoruz diye başvurmuş ama bu sefer "sadece 200 kişi” götürüyorlar. Bu rakama Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki ticaret odalarının bölgeye kaldıracağı otobüsler dahil değil. Pek çok işadamı “bölgede” olmak istiyor. Sebebi basit: İleride Kuzey Irak’ın ekonomik olarak hızla büyüyeceğinin farkındalar ve “ön almak" istiyorlar. Bakan Çağlayan durumu şöyle anlatıyor:
“Kuzey Irak’ta satılan malların, gıda ve giyecek, yüzde 80’i Türk malı. Bölgede yapılan pek çok inşaatta Türk müteahhitlerinin imzası oluyor. Daha yapılacak çok iş var. Altyapı, hastane, okul. Hepsi için en iddialı adaylar hep Türkler. Bir de herkes şunun farkında. Bugün oraya 1 lirayla yapılacak yatırım bundan kısa bir süre sonra 60 liraya 90 liraya mal olacak. Bu yüzden herkes elini çabuk tutuyor.”
Bakan’ın bölgede iş yapma biçimi açısından bir de gerçekleşmeye başlayan bir hedefe dikkat çekiyor: Kuzey Irak’ta iş yapmak isteyenler kendilerine bölgede Türk ortak bulacaklar. Türk ortaklarla orada iş yapacaklar. Ayrıca Kuzey Irak'taki Kürtlerle Türklerin de ortaklık anlaşmaları yaptıklarını biliyoruz. Bunun sayısı her geçen gün artıyor.
Bir taraftan Türkiye “iş açısından” Kuzey Irak ile giderek yakınlaşıyor. Öte yandan Türkiye’ye “terör-ölüm” yine aynı bölgeden geliyor. Her ne kadar Kuzey Irak yönetimi eskisi kadar PKK’yı en azından “sözel” olarak desteklemese de “halen örgüt üs olarak” bölgeyi kullanıyor. Bakan Çağlayan salı günkü ziyaretinde Barzani ile de görüşecek.
Bakan diyor ki:
"Türkiye’nin hassasiyetlerini orada tabii ki tekrarlayacağım. Kuzey Irak’taki yönetimin geçmişte sarfettiği 'Türkiye’ye karşı yapılmış saldırı bize karşı yapılmıştır' cümlesini unutmadık. Sözlerin biraz daha eyleme döküldüğü kınama sözlerinin 'daha kuvvetli vurgulandığı' açıklamalar gelecektir."
Zafer Çağlayan ardından “Geçmişimdeki 30 senelik işverenlik deneyimimle söylüyorum” diyerek şunları kaydetti:
"Ticaret siyasetin açarıdır, anahtarıdır. Geçmişte yaşanan sorunlar arkada kalacaktır. Açılım önemlidir. Kuzey Irak ile ticari açıdan en yakın noktadayız. Habur sınır kapısı yetmiyor. Yakında Şirinova ve Ovaköy kapılarını da açarak bölgedeki kapı sayısını üçe çıkaracağız. Buralardan malzeme akışı olacaktır, iş akışı olacaktır, bunlar geliştikçe aramızdaki sorunlar tamamen ortadan kalkacaktır. Bölgede de Türkiye’de de ekonomi iyiye gittiği müddetçe terör azalacaktır. Bu arada Türkiye ne zaman başı sıkışsa Kuzey Irak'taki Kürtlere yardım etmiştir, ekmeğini bölüşmüştür.”
Bakan, Kuzey Irak yönetimiyle konuşulup yakın bir zamanda bölgede bir “lojistik üssü ile serbest ticaret bölgesi kurulması” çalışmalarının da yapıldığını kaydediyor.
Kaliteli mal kontrolü
Çağlayan; Erbil’e bir de ticaret ataşesi atandığını söylüyor. Ataşeliğin temel görevlerinden birinin ise bölgedeki Türk mallarının kalitesini kontrol etmek olduğunu anlatıyor:
"Kalitesiz malların girişine engel olmak istiyoruz. Daha önce kimi ülkelerde bunun sıkıntısını yaşadık. Bakın size bir olay anlatayım. Bunu bana aktaran Kuzey Irak Yönetimi’nin bakanlarından Sinan Çelebi. Bölgedeki bir vatandaşının aynı mağazada dörtte bir fiyata satılan başka bir ülkenin vitrifiyesini almak yerine Türk malı bir vitrifiye aldığını görünce ‘nedenini' sormuş. Aldığı cevap 'Türkler kaliteli mal üretiyor' olmuş. Bunu söyleyen Kuzey Irak’taki bir Kürt. Ve bölgedeki yönetimin söylediğine daha da önemlisi rakamlara baktığınızda bunun pek çok üründe gerçekleştiğini görüyorsunuz.”
Ticaret cephesinden görünenler böyle. Siyaset cephesi ise hala karışık. Bakalım gerçekten “ticaretteki gelişmeler” Türkiye’de herkesi tedirgin eden “terörü önlemeye yetecek mi?”
Murat Sabuncu - MİLLİYET