Dünya
  • 23.12.2024 10:34

Hizbullah canilerinin insanları aç bırakarak kırdığı Suriye kasabası Madaya

Esed rejimi güçleri ve Lübnan Hizbullahı'nın 2015 yılında Madaya'ya uyguladığı 21 aylık kuşatma sırasında onlarca kişi açlıktan ölmüştü.

Madaya, bir tatil beldesinde denk gelebileceğiniz kadar temiz ve berrak havaya sahiptir.

Herkes binasının baktığı manzaradan dağların enfes doğasını seyredebiliyor. Aslında güzelliği onu bu kadar tehlikeli yapan şeydi.

“Bütün dağlarda keskin nişancılar vardı. Dışarı çıkan herkesi vuruyorlardı” diyor Musab Abid ve ekledi: “2015'te babamı sokak ortasında öldürdüler.”

20 yaşındaki Abid, Esed rejimi güçleri ve Hizbullah 2015-2017 yılları arasında Madaya'yı kuşattığında henüz çocuktu.

Hizbullah ve Esed rejimi 21 ay boyunca, 40.000 kişinin fiilen esir tutulduğu muhaliflerin elindeki kasabaya bir lokma bile girmesine izin vermedi. Aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu onlarca kişi açlıktan öldü.

Suriye'de açlığın silah olarak kullanılması Beşar Esed rejimine bağlı güçlerce sıkça uygulanan bir yöntemdi. Tahminen 2,5 milyon Suriyeli bir noktada bir kuşatmaya maruz kaldı. Ancak Madaya'nınki belki de en acımasız olanıydı.

Beşar Esed rejimi güçleri kasabayı ve komşu Zabadani'yi kuşattı. Dışarı çıkmaya ya da dışarıdan yiyecek getirmeye çalışan herkesin öldürülmesini ya da sakat kalmasını sağlamak için mayınlar döşedi ve keskin nişancılar yerleştirdi.

Abid, “Hizbullah gelip kuşatmanın kontrolünü ele geçirdikten sonra durum daha da kötüleşti” diyor.

“Önceden bir şekilde içeri yiyecek sokabiliyorduk ama Hizbullah'tan sonra hiçbir şeyin girmesine izin verilmedi.”

İnsan Hakları Komisyonu: Suriye'de sivilleri aç bırakmak savaş suçudur

Halep'te bombalanan bölgede iki kızını taşıyan bir adam - arşiv

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Suriye'de sivillerin açlıktan ölmesinin, faillerinin yargılanmasını gerektiren bir insani hukuk ihlali olduğunu ve çatışmanın tarafları arasında varılabilecek herhangi bir anlaşmanın göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

Komisyonun üst düzey yetkilisi Prens Zeid bin Raad Al Hussein, Madaya kasabası ve kuşatma altındaki diğer 15 Suriye şehrinde yaşayanları aç bırakmanın sadece bir savaş suçu değil, kendi ifadesiyle bir insanlık suçu olduğunu açıkladı.

Sözlerine şöyle devam etti: "Suriye halkının acılarına tanık olduğumuz beş yılın ardından umutlu olmamız doğaldır.

Bir araba için bir fincan pirinç

Artık Esed devrildi ve Madaya yaşadıklarını özgürce anlatabiliyor. Suriyeliler Middle East Eye'a önce sokaktaki köpekleri, sonra da kendi evcil hayvanlarını yemeye zorlandıklarını anlatıyor.

Kayalıklardan çıkan yabani otlar tüketildi. Kasaba, besin avı için yeşil olan her şeyden arındırılmış. İnsanlar bir fincan pirinç için bir araba takas etmiş.

34 yaşındaki Emine Namus, kuşatma altında iki küçük çocuk büyüttü. Açlığın acılarını Allah'ın bir gün onları kurtaracağına ümidiyle dindirmeye çalıştı.

“Kocam bir keskin nişancı tarafından öldürüldü, bu yüzden çocuklarıma eğer ölürsek onun yanına gideceğimizi ve babalarını tekrar göreceklerini söyledim” diyor.

“Ama bazen kelimeler yeterli olamıyordu.”

Emine ekmek bitince yulaf kullanmaya başlamış. Çok geçmeden onlar da bitmiş, bu yüzden çocuklarına kaşıkla şeker yedirmiş.

Baharatları suyla karıştırmış ama bu da yüzlerinin şişmesine ve ciltlerinin renginin solmasına neden olmuş.

Sonunda kemikleri ısıtıp yumuşatarak onların yiyebileceği hale getirmiş.

Madaya açlıktan ölürken, Hizbullah destekçileri sosyal medyada yemek yerken çekilmiş alaycı görüntüler paylaşıyordu. Emine bunu umursamayacak kadar açtı.

“O noktada, kimsenin yaptığı bir şey bizi daha kötü hissettiremezdi” diye hatırlıyor.

"Herkes kemik gibi görünüyordu"

Madaya'daki Suriyeliler açlık yüzünden akıllarını yitirdi.

Bölge sakinleri, bir adamın acılarına son verebilmek için çocuklarını keskin nişancılar tarafından vurulmak üzere sokağa çıkardığını hatırlıyor. Bazı insanlar kirli bebek bezlerini yemeye başladı.

Sadece ilk ismiyle anılmayı tercih eden bir doktor olan Süleyman, hayaletlerin yaşadığı bir kasaba tarif ediyor.

“Herkes kemik gibi görünüyordu” diyor.

“En acı şeylerden biri de bebekler için süt olmamasıydı. Bunun yerine çocuklarına kalsiyum takviyesi veren bir adam gördüm.”

Emine'nin bir akrabası ağaç yapraklarıyla beslenerek yaşamaya başlamış. BM yardım ulaştırmak için pazarlık yapmayı başardığında, bünyesi yemekleri kabul etmedi.

“Bir hafta boyunca acı içinde bağırdı. Basit bir ameliyatla onu kurtarabilirdik ama elimizde yeterli alet yoktu, bu yüzden öldü” diyor Süleyman.

Sonunda kuşatma kırıldı. Katar ve İran Nisan 2017'de Madaya ve Zabadani'deki muhalifler ve sivillerin kuzeydeki iki Şii kasabası Fua ve Kefraya sakinleriyle takas edildiği bir anlaşma müzakere etti.

Savaşçılar ve aileleri yeşil otobüslere bindirilerek muhaliflerin kontrolündeki İdlib vilayetine götürüldü.

Kalanlar ise kendilerini Esed'in en önemli destekçilerinden biri olan Lübnan Hizbullahı'nın otoritesi altında yaşarken buldular.

50 yaşındaki Hüseyin Sbehia, anlaşmadan sonra hızlı bir şekilde insani yardımların kasabayaya geldiğini ve bunun ölümcül sonuçlar doğurduğunu hatırlıyor.

“Pek çok insan çok fazla yedi ve bu kadar uzun bir süreden sonra vücutları buna alışık olmadığı için öldüler”

36 yaşındaki muhalif savaşçı Reis Ahmed el Maleh, ailesinin çoğunu geride bırakarak kuzeye giden yeşil otobüslerden birine binmiş.

“Yürek parçalayıcıydı ama başka seçeneğim yoktu” diyor.

İki hafta önce Hama'da, Esed rejimine karşı şok bir saldırı yürüten muhalif gücün bir parçasıyken, Esed'in Suriye'den kaçtığını duymuş.

Maleh doğruca Madaya'ya gitti ve ailesinin kapısında belirerek onlara sürpriz yaptı. Yedi yıl sonra annesinin kollarına geri dönmüştü.

“Bir rüya gibiydi. Geleceğimi hiç bilmiyorlardı.”

Daniel Hilton ve Omar al-Aswad | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

Güncellenme Tarihi : 23.12.2024 10:24

İLGİLİ HABERLER