KAYNAK : Haber Vitrini
Başbakan Abdullah Gül, hükümetin önceliğinin halkı içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak olduğunu söyledi ve "Geldiğimiz sınıfı unutmayacağız" sözü verdi. Gül, SABAH'ın sıkça gündeme getirdiği siyaset ve ticaretin ayrılması çabalarına da tam destek verdi ve "Bir zamanlar siyaset ile iş dünyası el ele oldu. Bunun zararını herkes gördü" diye konuştu. SABAH Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ergun Babahan, Genel Yayın Koordinatörü Erdal Şafak, SABAH yazarı Yavuz Donat, Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, Ankara Haber Müdürü Okan Müderrisoğlu ve AK Parti muhabiri Hüseyin Özalp'i kabul eden Başbakan Gül, soruları yanıtlarken önemli açıklamalarda bulundu. Gül'ün mesajları şöyle:
ANADOLU İNSANIYIM
Önceliğimiz gayet açık. Halkı, içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak. Bunda çok samimiyiz. Çünkü geldiğimiz sınıf böyle. Bunu, başkalarını rencide etmek için söylemiyorum. Bir insan çok üst bir sınıftan gelebilir. Herkese saygımız sonsuz. Ama bizler daha çok Anadolu, orta sınıf insanlarız. Seçildikten sonra da sınıf değiştiren insanlar değiliz.
UTANIYORUZ
Çok dolaşıyoruz ve halkla iç içeyiz. Vicdanınız varsa, üzülmeniz gerekir. İnsanlarla tokalaşıyoruz. 60-70 yaşında görünen insanlara yaşını sormaya çekiniyorum, benden daha genç çıkacak diye. Camiye gitseniz, ayakkabınızı o raflarda yan yana koyduğunuzda rahatsızlık duyuyorsunuz. İnsanlar o kadar perişan ki... Halkın durumu böyleyken, giydiğinizden kuşandığınızdan huzursuz oluyorsunuz.
HERKES MUTLU OLMADIKÇA
Tablo bu. Türkiye'nin başka şeylere harcayacak vakti yok. Tabii ki diğer problemler de çözülecek. O da bizim görevimiz. Ama bizim önceliğimiz bu. Sadece hükümet olarak değil, herkesin önceliğinin bu olması lazım. Halkı mutlu olmayan bir ülkede, siz mutlu olsanız ne yazar. O acıyı hissetmiyorsanız, ne olacak? Ailenizde yakınlarınız mutlu olmadığı sürece, sizin mutlu olmanız nasıl bir şey ifade etmezse, ülke olarak halk temel yaşam standartlarının üzerine çıkmadıysa, o zaman sizin iyiyim demenizin hiçbir anlamı yoktur. Bu görev bize verildi. Tek başına bir iktidar olarak verildi.
KIBRIS'TA KAYGILAR AYNI
Hepimizin kaygıları ve beklentileri aynı aslında. Tabii ki farklı birikimler söz konusu olduğu için bunların hepsi paylaşılıyor. Herkes her şeyin farkında. O nedenle denildi ki; bir taraftan bir netice olsun, ama diğer taraftan bir kayıp söz konusu olmasın. Neticede bizleri de tatmin eden bir çözüme varılmalı. Hiç kimse çözümsüzlüğü çözüm olarak görmüyor. Yurtdışında böyle bir algılama vardı, sanki Türkiye'nin stratejisi buymuş gibi. Böyle bir şey söz konusu değil.
MGK TOPLANTISI
Medyada çok isabetli olmayan tahminler var. Hatta büyük manşetler var. Sorumluluğumuzun bilinci içinde müsaade ederseniz, orda olup biten neyse gerek içerik gerekse şekil açısından orda kalmalı.
AVRUPA KONVANSİYONU
Toplantıya Dışişleri Bakanımız Yaşar Yakış Bey gidecek. Milletvekili arkadaşlarımızı da tespit ettik, çok iyi lisan bilen, AB ile ilgili detaylara hakim arkadaşlar. Detaylara çok vakıf uzman arkadaşlarımız var bu işin içinde.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Elimizdeki paket ham bir taslak. Arkadaşlarımız işliyorlar. Hafta içinde de Meclis'e sevk edelim diyoruz. Bu konuyla ilgili olağanüstü Bakanlar Kurulu toplantısı yapacağız. Meclis'te bir an önce komisyonlar kurulsun diye çalışıyoruz. CHP ile de temas halindeyiz. Aman bir an önce üyelerinizi verin, dedik. Elimizdeki taslağı da CHP'ye verdik ki vakit kazanalım diye. Biz paketi 12 Aralık'a yetiştirmeye çalışıyoruz. Tabii araya bayramın girmesi bir şanssızlık oldu.
IMF'ye karşı Özal taktiği uygulayacağız
Başbakan, "Evini sen düzene koymazsan, başkaları kaba saba koyuyorlar" dedi ve IMF'ye Özal taktiği uygulanacağını söyledi . MF dördüncü gözden geçirme için gelecek. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı Ali Babacan, Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan'la oturup durumu gözden geçiriyoruz. Burada ilkemiz şu. Başkalarının bize yapacağı şeyi empoze edip, yol göstermesi yerine, biz kendi işimizi biliyoruz doğrusu. Kendi evimiz nasıl düzene konulur, bunu biliyoruz. IMF'ye Özal taktiği ile yaklaşacağız. Bu evin içi düzene konulmazsa böyle gitmez. Ama sen düzene koymazsan, başkaları kaba saba koyuyorlar. O zaman kendi insanınız inciniyor. Onların umurunda değil.Ölen ölür, kalan kalır, diyorlar. Halbuki biz, ölen ölür diyemeyiz. Bunun acısını hissediyoruz. Alınacak tedbirleri biz alırsak, daha iyi olur. Onların da bundan memnun olması gerekir. Çünkü onlar da çok kötü duruma düşüyorlar. Onların da imajı çok bozuluyor. IMF'nin öncelikleri ile gündeme getirilen yasaların aksayan, çalışmayan yönlerini gözden geçirip yeniden düzenlemeyi düşünüyoruz.
ÇİFTÇİYE DOĞRUDAN DESTEK
Çiftçiye doğrudan gelir dağıtımı gözden geçiriliyor. Çiftçiye dönüm başına para veriliyor. Bunu farklı bir yapıya kavuşturmak gerekiyor. Suistimale de açık. Oysa önemli olan toprağı işlemek. Toprağı işleyenlerle toprağın sahipleri de farklı. Mesela ben biliyorum; Ankara'da Kayserili bir hemşehrimiz var, büyük, çok dürüst bir işadamı. Geçen dedi ki, bize de doğrudan gelir desteği göndermişler. Halbuki toprağı işleyenler çok fakir insanlar. Bütün bunların gözden geçirilmesi gerekir. 11 ay içinde çiftçiye 553 trilyon gönderilmiş. Ama eski siyaset yanlışlıkları, il, ilçe, partiye yakın yerler ayrımı yapılmış. Hazine'den sorumlu arkadaşımız oturdu, toparladı, 223 trilyon çıkartabildi. Konuştuğumuz şu oldu. Biz objektif kriter çıkartalım ortaya diye. DİE ve Ziraat Bankası'na da talimat verildi oturdular. Çiftçisi, köylüsü en fakir illerden başlayarak yapalım dendi ve inanın hangi iller olduğuna kesinlikle biz karar vermedik.
EKONOMİ BAKANLIĞI
Bazı bakanlıkların kurulması veya birleştirilmesi için kanuni düzenlemeler gerekiyor. Ekonomi Bakanlığı kurmak istiyoruz. Hazine'yi oradan al, buraya ver, bunun için düzenlemeler gerekiyor. Onlar ilk etapta mümkün değildi.
PARA BASMAYIZ
Sosyal politikalar ile ilgili Dünya Bankası'nın "Siz ne yapıyorsunuz, yeterince sosyal politika uygulamıyorsunuz, başarısızlık ortaya çıkacak" diye uyarısı var. Tabii Merkez Bankası'nın bağımsızlığı devam edecek. Harcamaları karşılıksız para basarak yapmayacağız. Her şeyin karşılığını göstereceğiz.
KAMU PERSONELİ AZALACAK
Kamu kurumlarını iş bulma aracı olarak kullanmayacağız. Kamuda aşırı istihdam var. Ben iktisatçı olduğum için biliyorum. 10 kişinin çalışacağı yere 20 kişiyi koyarsanız, orada verim azalıyor. Çünkü birbirleriyle uğraşılıyor. Tabii, insanları kapıya bırakacağız, demek de mümkün değil, ama öncelikle emekli olanların yerine çok gerekli durumlar dışında yeni eleman almayacağız.
AB'ye neden Erdoğan gitti?
Hükümet olarak irademizi gösteriyoruz ve uyum yasalarını en azından Meclis'e sevk edeceğiz. Bu oralarda büyük bir heyecan yarattı. Bu da hükümetin ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Ben arkadaşlarla konuştum; benim de gitmem gereken bir yer varsa gideyim, diye. Tabii programı Dışişleri Bakanlığı yapıyor. Gitmemizden ziyade buraya önemli misafirler gelecek. En önemlisi de Danimarka ve İngiltere dışişleri bakanları gelecek. ABD'liler gelecek, onların asıl geliş mevzuu farklı, ama bu konu da onların içinde. Danimarka Dışişleri Bakanı'nın ziyareti çok önemli. Danimarka AB dönem Başkanı. Bir çok nihai kararın yazımı onların inisiyatifinde olacak. Biz bütün kararlılığımızı, onlar vasıtasıyla ileteceğiz.
Siyasetçi ile iş dünyası el ele olmaz
Bir dizi bağımsız kurul kuruldu. Çünkü, bir zamanlar siyasetle iş dünyası o kadar çok el ele kol kola oldu ki bunun zararını herkes gördü. Siyaset, medya, şirketler herkes gördü bunun zararını ama esas halk gördü. Dolayısıyla şimdi hepimiz daha objektif olalım diye bunlar kuruldu. Kiminde 7 kişi, kiminde 10, kiminde 15 kişi var. Bunların yaptıkları işlerden dolayı hesap vermeleri ile ilgili bazı problemler var. Bunları belli bir zaman süreci içinde gözden geçirmeyi düşünüyoruz.BDDK, SPK gibi bağımsız kurulların içine elimizi sokmayacağımızı söyledik. Kurallarını koyacağız, stratejiyi tayin edeceğiz, ondan sonra işlerini yapmalarını isteyeceğiz.
KENDİMİZİ BAĞLADIK
Acil Eylem Planı hazırladık. Bununla kendimizi bağladık. Belki ilk defa Türk siyasetinde süreler verdik. Bir aylık, 3 aylık, 6 aylık, bir senelik süre. Hani fabrika yapılırken duvara projeyi asarlar ya, birinci gün şu, birinci hafta şu diye, orada yapacağız dediğimiz her şeyi mümkün olsa şuraya asacağım. Şu anda etrafı toparlama aşamasındayız. Nemiz var, nemiz yok, bunlarla ilgili çalışma yapıyoruz.
Meclis ve Başbakanlık'ta tasarruf başladı
Zamansız tedbir almakla geçiyor. İlk olarak tasarruf ve harcama reformu dedik. Tasarrufa dönük işleri cesaretle yapabilelim diye, önce milletvekili ile ilgili konulardan, lojmanlardan ve Başbakanlık'tan başladık. Örneğin, müsteşarımız dedi ki, 5 tane sıfır Mercedes var. Sorduk ihtiyaç var mı, yok. O zaman gönderdik Maliye'ye ve satın dedik. Ama esas olarak kamu taşıtlarıyla ilgili köklü bir reform getiriyoruz. Araç tahsisini belli makamlarla sınırlandıracağız. Onların hizmetini aksattırmayacağız. Hizmet satın alacağız. Devlet görevlisinin görevini yaparken zor durumlara düşmesini de istemiyoruz. Ama gelişmiş demokratik ülkelerde olmayanın bizde olması da az gelişmişliğin simgesidir. Bu da yakışmaz.
KABİNE BOŞALDI
Aslında çoğu kimse farkında değil ama, biz bir şeyler yapmaya başladık. 36 kişilik Bakanlar Kurulu'nu 25'e indirdik. 1996'da kabinede 19 devlet bakanıydık. Bakanlar Kurulu toplanınca, genel kurul gibi oluyordu. Şimdi biz ilk gün Bakanlar Kurulu'na kuruluna gittik, herkes sandalyelere oturunca, salonun yarısı doldu, yarısı dolmadı. İkinci toplantıda öyle ayarlamışlar ki, sandalyeler mesafeliydi.
(Sabah)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:48