Gündem
  • 17.11.2024 21:00

Başörtüsü düşmanı Profösör İlmiye Çığ öldü! 'Fahişe' benzetmesi yapmıştı

Ateist ve Kemalistlerin üstadı, sahte profesör Muazzez İlmiye Çığ 110 yaşında hayatını kaybetti.

Ateist ve Kemalistlerin üstadı, sahte profesör Muazzez İlmiye Çığ 110 yaşında hayatını kaybetti.

Türkiye’nin ‘ilk kadın sümeroloğu’ olarak ekranlarda dolaştırılan İlmiye Çığ, başörtüsüne yönelik çok çirkin ifadeler kullanmıştı.

Azgın çevresine yaranmak için başörtüsünün çıkışını Sümerler’in ‘tapınak fahişeleri’ne dayandırarak tarihi bir gafın altına imza atan Çığ, ‘fahişe rahibe-başörtülü kadın” benzetmeleri yaparak büyük tepki çekmişti.

Kemalist Muazzez İlmiye Çığ'ın 'Sümerler'de başörtüsü' iddiası çürütüldü!

Marmara Üniversitesi'nden Eskiçağ tarihi uzmanı Tacettin Belli, başörtüsünün çıkışını Sümerler'in 'tapınak fahişeleri'ne dayandıran Muazzez İlmiye Çığ'ın iddiasına cevap verdi.

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ'IN İDDİASI

Muazzez İlmiye Çığ hanımefendinin Sümerler'de tapınak fahişeliği vardı ve sadece fahişeler başını örterdi gibi dayanaksız ve doğru olmayan söylemlerine detaylı bir cevap verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Tapınak fahişeliği söyleminin neden yalan olduğunu göstermek istiyorum.
Meselenin daha iyi anlaşılması için öncelikle Muazzez İlmiye Çığ'ın yaptığı çalışmalarda bu konu hakkında ne gibi söylemlerde bulunduğunu aktararak başlıyorum.

Çığ, Bereket kültü ve Mabet Fahişeliği, Uygarlığın Kökeni Sumerliler, Ortadoğu Uygarlık Mirası ve Kuran, İncil ve Tevrat'ın Sümerler'deki kökeni adlı çalışmalarında şu cümleleri ifade etmiştir.

Sümer kadınlarının en önemli görevlerinden biri mabetlerde rahibe olmaktı. 20'ye yakın görevleri vardı. Bunların başında şarkıcılık, oyunculuk, fahişelik geliyordu. Mabetlerde seks kutsal sayılmış, hatta eşcinsellikte doğal görülmüştü. Bunlar aynı zamanda mabetlere gelir getiriyordu. Mabet fahişelerinin başlarını örtmeleri zorunluydu.

"BAŞÖRTÜSÜ SÜMERLİLERE DAYANIYOR" İDDİASI

Başörtüsünün başlangıcı da Sümerlilere dayanıyor. Çok tanrılı olan Sümer dininde özellikle büyük tanrıların ve şehrin tanrısının evleri, daha doğrusu mabetleri var. Bu mabetlere isteyen kadınlar, tanrının gelini olarak giriyor. Bunların çok çeşitli görevi var.

Bu görevlerden biri de kutsal bir görev olarak genel kadınlık yapmak. Bunların diğer rahibelerden ayrılması için başlarını örtmeleri gerek. Böylece bu kadınlar da yasal seks yapan mabet fahişeleri gibi kabul edilmiş oluyor. Bu gelenek önce Yahudi kadınlarına geçmiş, daha sonra da İslam kadınlarına uygulanmış.

ÇIĞ, KAYNAK GÖSTERMİYOR

Muazzez İlmiye Çığ'ın yukarıda ifade ettiği iddialara göre Sümerler'de tapınak fahişeliği vardı, tapınakta bulunan kadın görevliler tanrı adına ilişkiye girerek hem tapınağa katkı sağlıyor hem de kutsal bir nitelik kazanıyorlardı. Ayrıca Sümerler'de tapınak fahişeleri başını örtebilirdi ve bu durum sadece onlara özeldi.

Muazzez İlmiye Çığ'ın çalışmaları incelendiğinde bu iddiaları ortaya atarken çalışmalarında herhangi bir kaynak göstermediği ve ifadeleri kendi özelinde kurduğu görülmektedir.

Tapınak fahişeliği konusunda ne bir tablet numarası nede başka bir çalışmaya atıf bulunmaktadır. Muazzez İlmiye Çığ'ın bu iddialarının doğruluğunu kontrol etmek için görsel ve yazılı kanıtlar incelendiği zaman başka bir tablo ile karşılaşılmaktadır.

İlk olarak Sümer diyarındaki örtünmeyi ifade eden kelimelere bakalım (Kaynak için görselde yer alan sözlüğe ve makaleye bakılabilir). Sümer yazılı belgeleri içerisinde örtünme nesnelerini ifade ettiği düşünülen beş kelime bulunmaktadır. Bu beş ifade sırasıyla túgsagšu (kubšu), (túg)bar-si(g) (paršīgu), (túg)šugura, balla, sukud kelimelerinden oluşmaktadır. Bu kelimelerin genel olarak araştırmacılar tarafından bir baş giysisi, türban, şal gibi anlamlara geldiği ifade edilmektedir. Bu kelimelerin tabletlerde fahişelere özel bir durum olduğunu ifade eden bir norm ile karşılaşılmamakla birlikte kanun metinlerinde de yine örtünmenin fahişelere özel bir durum olduğunu gösteren örnek bulunmamaktadır.
Çığ, her ne kadar kaynak göstererek bir iddia da bulunmasa da Sümer toplumunda fahişelik konusunun ihtimalini düşündürtebilecek iki örnek vardır (Bu konunun detayları için görselde yer alan makaleye bakabilirsiniz).

GILGAMIŞ DESTANI VE "FAHİŞE" YORUMU

Bunlardan bir tanesi Gılgamış destanında ormana Enkidu'yu eğitmek için giden rahibenin fahişe olarak isimlendirilmesi ve her yıl bahar bayramında bereketin ve bolluğun temsili olarak gerçekleştirilen Hieros Gamos yani kutsal evlilik ritüelidir.

Gılgamış destanının bazı versiyonlarında Enkidu`nun yanına giden rahibe Samhat'ın fahişe olarak adlandırıldığı çeviriler bulunmaktadır. Fakat araştırmacılar tarafından bu kelime güzellik, boy pos, endam şeklinde de çevrilmiştir. Yani bu konu hakkında ortak bir karar bulunmamaktadır. Ayrıca bu örnekten başka da rahibeler ile ilişkili fahişe ibaresinin bulunmaması fahişe iddiasını oldukça zayıf bir konumda bırakmaktadır. Eğer gerçekten yaygın bir durum olsaydı hem Gılgamış destanının diğer versiyonlarında hem de diğer yazılı vesikalarda karşımıza çıkmasını beklerdik fakat böyle bir durum ile karşılaşmamaktayız.

ERDOĞAN'A YALANLARLA DOLU MEKTUP YAZMIŞTI

Resim

Güncellenme Tarihi : 17.11.2024 20:30

İLGİLİ HABERLER