Yaşam
  • 29.11.2009 01:25

'BEN BİR ÇEŞİT TRAVESTİYİM!..'

18 yaşında çalışmaya başladı. Yıllarca gece hayatının marjinal kızı olarak anıldı. Şimdi haftanın beş gecesi canlı yayında konuklarını ağırlayan bir sunucu. 5 bin kişilik Kalkavan ailesinin bu ilginç, güzel yüzü Billur Kalkavan, aslında harbi bir delikanlıdan farksız...

Türkiye'nin en özgün ve ilginç kadınlarından biri Billur Kalkavan. Bir ara İstanbul gece yaşamının uçarı; ele avuca sığmaz kızıydı. Sonra oyuncu oldu, sunucu oldu. Ve hayatı kendi bildiği biçimde dolu dizgin yaşadı. Onu ilk tanıdığımda seksenli yılların başıydı ve 18 yaşındaki Billur, Güneş Gazetesinin efsane yönetmeni Güneri Civaoğlu'nun asistanıydı. "Güneri bey beni günde 18 saat çalıştırırdı gıkım çıkmazdı, sonunda bir gün ağlamaya başladım" diyor. Bugünlerde haftanın beş gecesi gecesi "Konuşmazsak Çatlarız" da canlı yayında konuklarını ağırlayan Billur'un dobralığına söyleyecek laf yok doğrusu.

Genel olarak Billur Kalkavan, burnunun dikine giden, bir sürü akıl almaz prensipleri olan ve haliyle sıra dışı bir portre çiziyor…
Aslında ben bir portre filan çizmiyorum, sadece öyleyim.

Bildik kadın tipinden farkın ne?
Alışılmış dediğin, kendini olduğundan başka türlü gösteren, namusu bacak arasında arayan, fedakar bir anne ve eş olmaya çalışan kadın tipiyse, Allah'ıma şükür ben böyle değilim. Hayatı keyif almak için yaşayan, önce kendini düşünen, gayet zeki ve kendi için yaşayan biriyim ben.

"Gayet zekiyim" tespitinle bir vasıf daha ekledin; Pek alçakgönüllü de değilsin galiba!
Ama zekiyim! Yapacak bir şey yok. Doğru.

"Önce kendimi düşünüyorum" diyorsun. Bu biraz çevreni hiçe saymak değil mi?
Karşındaki insanın mutsuzluğunu gördüğün zaman 'önce can, sonra canan' cümlesinin ne kadar doğru olduğunu anlıyorsun. Önce ben iyi olmalıyım. Gereksiz fedakarlıklar bana göre değil.

Son dönemde Sinan Çetin'le anılan Ayn Raynd felsefesini hatırlatıyor bunlar. Bireyler mutlu olursa toplum da mutlu olur…
Bu ülkede Aynd Raynd'ı tek okuyan Sinan çetin değil herhalde… Evet, ben o kadının hayatını izledim ve çok benzettim kendime. Bizde, kadın kocasının, çocuklarının mutluluğu için uğraşır, kendini hiçe sayar. Oysa ancak mutlu insan etrafını mutlu eder.

Peki sen mutlu musun?
Ben böyle acayip mutluyum. Sağlıklıyım, güzelim, iyi bir aile kızıyım, çok güzel arkadaşlarım var, evimi, kedilerimi çok seviyorum. Yetmez mi? İlle de milyonlarca dolara mı sahip olmam lazım?

"Güzelim" diye ne kadar rahat söylüyorsun!
Ne var bunda? Ayıp değil ki güzel olmak.

Baskın kadın tipi olmak hoşuna gidiyor. Peki bunun erkekleri rahatsız ettiği olmuyor mu?
Sanırım oluyor. Dört senedir hayatımda erkek olmadığına göre… Ama hayatta mutlu olacak o kadar çok şey var ki. Sonra ben klasik bir kadın gibi değilim. Erkekten dönmeye travesti diyorlar ya… Ben de bir çeşit travestiyim. İki cinsi de barındırıyorum içimde. Tabii ki aslında kadınım ama erkeği andıran çok taraflarım var. Bir erkeğin omzuna başımı koyup uyuyamam. Vıcık vıcık şeylerden hoşlanmam. Ayrı ayrı yatılacak. Uyku vücut dinlendirme eylemidir. Tabii ki hayatımda biri olsun istiyorum. Ama öyle cavalacoz insanlarla da birlikte olamam!

Kaçamak filan da mı yapmıyorsun? Şöyle birkaç hoş dakika, birkaç hoş temas!
Arada yapıyorum ama artık iyice seyrekleşti. Zaten onun adı kaçamak değil. Ben bekar ve özgür bir kadınım. O da zevk vermiyor bana, çok yaptık yaa… Artık hiç bir şeye aç değilim. Kaliteli birini bekliyorum.

Soyadına bakınca oturaklı, klasik değerlere bağlı bir ailede yetiştin…
Yok canım. Onlar benden uçuktu. Annemle hala gülme krizlerine gireriz. Babam çok marjinal bir adamdı. Oxford felsefe mezunuydu. Benden elli yaş büyüktü. Dünyanın en hoş adamlarından biriydi. Armatördü ama babadan kalan paralarla geçinirdi.

Baba soyadı sana nasıl bir fayda sağladı?
Bütün yavşaklıklardan, asılmalardan, terbiyesizliklerden kurtardı beni o soyadı…

'Kalkavan'ı 'Kalkan' anlamış adamlar...
Kalkavan dedin mi akan sular duruyor. Garip bir soyadı. Armatör bir aile… Toplam beş bin kişi ve hepsi birbiriyle akraba. İçlerinde armatörü de var, veterineri de, futbol yöneticileri de. Mesela Şadan ve İhsan Kalkavan. Bunlar dört kardeşten türemişler, 250 senelik bir kökenleri var. Bu dört kardeş günümüzde beş bin kişi olmuşlar.

Şimdi gelelim, canlı yayın tarihine geçen o unutulmaz köpek tacizine!
Canlı yayında tecavüze uğradım ama bak hala mutluyum. Sumru Yavrucak'ın köpeğiydi o… Ana haberler bültenlerinde bile gösterdiler o sahneyi. Yabancı televizyonlardan satın almışlar. Şaka programlarında gösteriyorlar.

Koluna 'cinsel tacizde' bulunmuştu!
Sumru, programa köpeği ile geldi.Üç aylık filandı. Ben onu o kadar çok sevdim okşadım ki, yayına geçtiğimizde Sumru ile konuşurken köpek benim koluma sardı. Aslında hayvanların doğal hareketi. Ama canlı yayında olduğu için kıyametler koptu. Sanırsın ki gerçekten tecavüze uğramışım. Koskoca Sumru Yavrucak ile Billur Kalkavan bir köpek sayesinde ünlü oldu! Bu güne kadar yaptığımız hiçbir şey bu kadar konuşulmadı. Sumru, başka programlara çıktığı zaman olayı şöyle anlatıyormuş: "Onlar birbirlerini beğendiler, aralarında anlaştılar, bana bir şey söylemek düşmez…"

Ne desin? O akşam köpeği eve atmadın di mi?
Götürecektim de Sumru izin vermedi. Benim civarıma gelen bütün canlılar cinsellik düşünüyorlar. Hamdi Aklan'da çalışıyordum. Tiyatroya bir eşek geliyordu, ben gözlerini filan siliyordum, hayvan tahrik oluyordu! Sokaklarda da peşimden koşar hayvanlar. Anneme sorarsan, ben hayvanları heyecanlandıran bir koku salgılıyorum. Seks sembolüyüm anlamıyorsun! Devamlı cinsellik düşündüğüm için belki öyle bir auram var.
Okuyan, 'aklını cinsellikle bozmuş!' diyecek.
Ben akrep burcuyum!

Şu cinsellik yelpazeni biraz açsan!
Kendimin içinde olduğu bir cinsellik değil düşündüğüm. Mesela el ele yürüyen bir çifti görüyorum, "bunlar nasıl yatıyordur" aklıma geliyor. Hayattaki ana konularımdan biri cinsellik. Cinselliği düzgün yaşayan insanların mutlu olacağına inanıyorum. Güzel bir seks yaşamın varsa, çok şeyi düzeltebilirsin hayatta. Ama orgazm olamamış kadınların ülkesinde, kadınlar tabii ki asabi olur, kocasından, çocuğundan çıkarır hırsını.

ALDATMAYI SİNEYE ÇEKEBİLİRİM SANIYORUM!
Gençliğinde demeyeceğim 'daha gençken' gece yaşamında çok hızlıydın.
O ne enerjiymiş kardeşim! Pazar günleri bile oturmuyorduk evde. Şimdi şurada bir saat program yapıyorum canım çıkıyor… 1980'den başlayarak on beş sene çok sıkı gezdim. 18 yaşında başlamışım gece hayatına.

Şu son zamanlarda en çok neye sinir oluyorsun?
Düzeyli evlenip, düzeysiz boşananlara. Yıllarca aynı yatakta yatıyorsun, bir vücut oluyorsun. Yıllarca muhteşem bir evlilik yaşadığını gözümüze sokuyorsun, sonra ayrılınca "zaten o beni aldatıyordu" "yalan söylüyordu" diye kirlileri ortaya döküyorsun!

Haydi yine geldik aldatmaya! Peki sen ihaneti sineye çekebilir misin?
Büyük bir ihtimalle çekerim. Ama aldatıldım mı bilmiyorum? Yani yakalanan olmadı… Ama açıkça söylemek gerekirse ben çok aldattım. Kadınlar için derler ya, "maymun gibidir, bir dalı tutmadan öbürünü bırakmaz" diye. Biriyle çok uzun bir ilişkim olmuştur. Sıkılmış, bir başkasıyla fingirdemişimdir. O taraf ağır basınca da öbürünü bırakmışımdır. Ben hiç öyle şeylere takılmam. Sevgilimin benim dışında ne yaptığını merak da etmem. Bende, ukalalık hatta küstahlık derecesinde bir özgüven var. Diyorum ki "en iyisi benim, benden iyini bulursan git!"

Ne kadar rahat aldattım diyorsun!
İyi kız gibi görüneceğim diye yalan mı söyleyeyim şimdi. Zamanında aldattığım tipler oldu.

İLTİFATLA KIZ TAVLAMA DÖNEMİ BİTTİ DÜRÜST OLALIM
Gelelim programına... Türkmax'da haftanın beş gecesi canlı yayında konuk ağırlıyorsun. Konuklarını neye göre seçiyorsun? Sadece ünlüler mi?
Ünlü olmaları gibi bir derdim yok. Ama aktüel olmasına bakıyoruz. Örneğin yeni bir oyuna başlamışsa Cihan Ünal da konuk olabiliyor… Depremi karıncalarla önceden haber aldığını iddia eden biri de.

Canlı yayına, telefon bağlatıyor musun?
Çok özel durumlar dışında hayır. Biz mail alıyoruz. Mailler de elenip benim önüme geliyor. Yüzlerce mail geliyor. Bana resmini gönderip çıkma teklifi yapanlar bile oluyor. Genç bir çocuk fotoğrafını göndermiş belki tanışırız diye.. Allah razı olsun.

Yine döndük aşk'a meşke. Peki seni tavlamak için ne yapmalı bir erkek?
Ne bileyim ben? Önce dürüst olsunlar. "Ne kadar hoş kadınsınız" filan gibi iltifatları geçelim abi… Önce eğlenceli ve dürüst olmalı. Bizde eğlenceli erkek çok az. Öyle karizmaları filan artık yemiyoruz. Ama var mıdır beni tavlamak isteyen birisi acaba? Varsa da, bak mail atıp resmini gönderiyor. Ne diyeyim ben şimdi ona, karşıma çık kardeşim, mail ile sevgili mi bulunur?

Söyleşi tarzın nedir? İnsanları deşip polemik çıkartmaya yönelik mi?
Yok. Ben neyi merak ediyorsam onu soruyorum. İnsanların hoşlanmayacağı şeyleri sormak istemem. Konuğumun kalkıp stüdyoyu terk etmesi beni çok utandırır. Ama merak ettiğim, çok densiz bir şeyi de pat diye sorabilirim.

Mesela adama 'Sen eşcinsel misin' diye sorabilir misin?
Hayır sormam. Ama bunu, onun cinsel tercihinin beni ilgilendirmediği için sormam. Çok reddeden birisiyse belki. Kendini ters gösterip bir de evlenme tripleri filan atıyorsa, belki sorarım. O anki duruma bağlı. Bazıları milleti kandırdıklarını sanıyorlar. Ben onu kelini tek tutam saçla örtmeye çalışan erkeklere benzetiyorum. Sadece kendini kandırıyor.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 13:47

İLGİLİ HABERLER