Gündem
  • 21.9.2003 15:50

BEYAZ, EVLİLİĞİ DÜŞÜNMEMESİNİN NEDENİNİ AÇIKLADI!

Beyaz'ın neden evlilikten bu kadar uzak durduğu ortaya çıktı. Ünlü showmen evlilik yapmadan önce yapması gereken şeyler olduğunu açıkladı. İşte Ünlü showmen'in evlenebilmesi için yapması gerekenler. Gün olup devran dönüyor ve koca koca starlar ‘şöhretin getirdiği bedeller’ konusunda çok ince sınavlardan geçmek zorunda kalıyor. Oysa sınav daimi, bedel ödemek ise ‘kaset’ lerin ifşa olması kadar istisnai bir şey değil. Kadın erkek, şöhretin getirdiği nimetleri paylaşan show dünyası yıldızları bu pırıltılı dünyanın arkasında bambaşka gerçeklerle mücadele ediyor. ‘Ailemizin’ showman’i imajı bir şekilde ‘üzerine kalmış’ Beyaz dahi bu nimet–külfet paylaşımının yorgunluğunu yaşıyor. Gerçi o ‘ne ‘yıldız’ olduğunu ne de ‘zirvede’ olduğunu kabule yanaşmıyor. “Ortalar iyidir” i kendine şiar edinmiş olması ödediği bedellerin yekununu azaltıyor mutlaka, ancak şöhret bir şekilde onu da vuruyor; Beyaz söyleşi boyunca sık sık neredeyse ‘yaşadığım hayat’ değil noktasına geliyor. Beyaz’ın ilginç bir yanı da ‘kalıcı olma–ma’ iddası! O benzerlerinin aksine yaptığı işin ‘dünyaya ve gelecek nesillere faydalı bir eser bırakmak’ gibi şeylerle ilgisi olmadığının farkında olan bir 'showman'! Bu son derece ‘ilginç’ durumu ve insanı yakından incelemek için yanına gittiğimizde, mesleğe ne zaman veda edeceğini hesaplayan, baba olacağı günü iple çeken bir adam buluyoruz. ‘Şöhretin bedeli’ ifadesi show dünyası insanlarının gündeminden hiç düşmeyecek gibi. Bazen peşin bazen taksitle ödeniyor bu şey. Sizin ödediğiniz bir bedel var mı? Bizim özel hayatımız insanları çok fazla enterese ediyor. Bunu hiç bir zaman anlamadım, anlayamayacağım da. Ama merak ve dedikodu mahallede başlıyor bizde. Karşı komşunun kocası gece kaçta eve geliyor o bile biliniyor. Magazin dedikodusu daha da tatlı geliyor millete. Bu yüzden bu ülkede ünlü olmak belki de yapılacak en son işlerden bir tanesi. Şöyle söyleyeyim. Özgür olduğum tek alan 72 metrekarelik evim. Ulus Parkı’nda, Boğazın kıyısında herkes çok rahat gezer ama ben bir tek evimde rahat edebiliyorum. Bir tek evimde özgürüm ve rahatım. Sokaktan, insanların rahat olduğu yerlerin bana kapalı olması gibi bir durum var ki bu da epey bir bedeldir kanımca. Keyfi yok mu bunun hiç? Maddi olarak bir rahatlık var. Ama kazandığın parayı rahat harcayamadığın sürece bunun da bir anlamı yok. Türkiye’de zaten çok para kazanmakla az para kazanmak arasında çok çok büyük farklar yok. Yani milyarlarının olması bir şey değil, yarın gidebilir. Aslında paranın olması daha büyük sorun. Çünkü daha çok paran gidebiliyor. Para kazanmak, güzel yaşamak tabi ki keyifli bir şey. Ama tanınmadan bunu yapabilmek çok daha güzeli. Çünkü bizde paranı nasıl kazandığınla değil nasıl harcadığınla yargılanırsın genelde. Şöhretten sonra hayat var mı? Ortalama bir insan ömrünü 60 – 65 yıl düşünürseniz, ben 35 senesini doldurdum. 30 Sene kaldı geriye. Bu 30 senenin de bir 5 senesini daha bu işin içinde geçiririm. Ondan sonra da tek istediğim şey yavaş yavaş unutulup, daha sıradan bir hayata geçiş yapmak. Bu sıradan hayat bu dünyaya alışmış birini ‘keser’ mi? Ben artık sadece seyirci olmak istiyorum. Çünkü her cuma günü Beyaz Show başladığında arka taraftan çağrılmadan önce aklıma, ‘Ulan şurada bir kişi benim. Ben niye dışarda seyirci değilim.’ diye geliyor. Çünkü hala acayip ıkınıyorum, sıkılıyorum. Daralıyorum. Çünkü birazdan show programı başlayacak. ‘Allah’ım ne yapacağım ben?’ diyorum. Bu sıkıntıları artık yaşamak istemiyorum. Ve ilerde o show programlarına sadece seyirci olarak katılmak istiyorum. Medya dünyası , show dünyası insanların ‘hırslı’ oldukları bir yapı diye bilinir. Siz hırs’ın ‘h’ sini bile taşımıyor gibi konuşuyorsunuz. Zirvede olduğunuzu düşündüğünüz için, bir çeşit kendine güven duygusundan mı ileri geliyor bu durum? Estağfurulllah. Zirvede olduğumu düşünmüyorum, zirveye de oynamıyorum. Ortalarda olmak her zaman işime geliyor. Zirvede olduğunuzda hayatınız daha da rahatsız hale geliyor. Ortalarda bir yerde olmak daha iyi. Hiç bir zaman en iyi olmak gibi bir derdim olmamıştır. Üçüncü olmak, beşinci olmak, hatta bir filmde afişte adımın yazılması bile yeterli olmuştur. Öyle başroller olsun diye, çok büyük dertlerim yoktur. Hayatta da böyle. Bir odun gibi geliyoruz dünyaya. Ağaç gibi. Onu çok iyi şekillendirirsen çok güzel şekilde gidersin bu dünyadan. Ama hiç bir şekil vermezsen kütük olarak, kalas olarak kalır ya da en fazla bir şöminede veya sobada yanarak sona erersin. Kendimi değerli hale getirdiğime inanıyorum, bu da bana yetiyor. Aile kurmak gibi hedefleriniz de var ama bir türlü olamıyor... Aileyi önemsiyorum. Benimle başlayan ve benden sonra gidecek bir aile kurmak istiyorum. Bunu da yapmam için benim bu işi yavaşlatmam veya bırakmam lazım. Neden? Çünkü başıma gelecekleri biliyorum. Evlendiğin zaman medya önce sizi ayırmaya çalışacak. Ayırdığı zaman evlendirmeye çalışacak. Yeniden evlendirdiği zaman yeniden ayırmaya çalışacak. Ben bir kere eşimin benim sayemde ünlü olmasını istemem. Benim çocuklarımın kamera önünde yetişmesini istemem. Ben şu anki popülerliğimde bunu bir arada yürütemeyeceğime inandığım ve aileye saygı duyduğum için bu işi biraz ileriye bırakıyorum. İyi bir evliliğin kriterleri nedir sizin için? Hakkıyla yaşamak lazım. Ailenle çıkıp gezemiyorsan, sohbet edemiyorsan, şuralarda takılamıyorsan, rahat rahat hareket edemiyorsan, ortamın yoksa o zaman sadece aile kurmuş olmak, birisiyle evlenmiş olmak yada bir çocuk sahibi olmak için bir iş yaparsın. Onun da hiç bir anlamı yok. Türkiye’de bakıyorum ben. İnsanlar çabuk evleniyor ve çabuk boşanıyor. Bence inanılmaz yanlış bir şey bu. Ben evlendiğim insanla ciddi anlamda evli kalabilmeliyim. Bir çocuk yapıyorsun. Çocuk olduktan bir sene sonra ayrılıyorsun. Çocuğun babasının, annesinin nerede olduğu belli değil. Bunların ne iş yaptığı belli değil. Çocuk 3 gün orada, 5 gün burada babaannelerin, anneannelerin, yurtların, okulların, ebelerin ellerinde bulunuyor. Bir çocuğu bu duruma getirmeye kimsenin hakkı yok. Benim babam ile annem inanılmaz mı iyi anlaşıyorlardı? Deli gibi aşıklar mıydı? Sanmıyorum. Ama ben büyüyeyim, abim büyüsün, bir yere gelelim, iyi insanlar olalım diye fedakarlık yaptılar. Beyaz nasıl bir baba olurdu? Çok iyi bir baba olacağına inanıyorum. Dünyada bırakabileceğim en güzel mirasın bir çocuk olabileceğine inanıyorum. Bunu da çok iyi bir şekilde bırakmak istiyorum. Çünkü anne ve babama yaptığım şeyleri onun da bana yapmasını isterim. Helal süt emmiş bir çocuk ve hayırlı evlat olsun isterim. Hem bana, hem insanlara. Abuk sabuk şeyleri olmasın isterim: Ukala bir çocuk olmasın isterim. Züppe bir çocuk olmasın isterim. Türkiye’de bir kriz var. Yanlış giden bir sistem var. Yolsuzluklardan tutun da bankaların dolandırılmasına, insanların giden paralarına, arkadan gelen depreme, savaşta ülkenin kendini ne tarafta tutacağını bilememenin getirdiği konular var. Bu dönemi biraz daha futbolla, magazinle, falanla, filanla dolduruyorlar. 5 mankenin haberi yapılıyor. 2– 3 sanatçının üzerine kurulmuş her şey. Türkiye’de magazin vazgeçilmeyecek bir şey ama geliştirmek lazım. Bence magazin şu anda 10– 15 kişinin arasına sıkışmış vaziyete. Medya zaten kendi kahramanlarını yaratıyor. O kahramanlarla besleniyor. İhtiyacı bittiğinde de atıyor bir kenara. Ama burada bir alan memnun satan memnun hikayesi de var tabii. Yakında ortalık medyada gördüğü ilgilyi kaybettiği için depresyona girmiş atık yıldızlar dolacak. “Valla, kulaklarını kapatarak iç huzurunu sağlıyamıyorsun. Çünkü duyuyorsun ve içine atıyorsun. İçine attığın zaman da stres yapıyor. Şu anda benim vucudumda bulunan hastalıkların bir çoğu stresle ilgili. Kollestrol, yüksek tansiyon, kireçlenme, ülser başlangıcı bunların çoğu stresle alakalı hastalıklar. Bundan dolayı bir iç dinginlik yakalamış değilim. Dışardan dingin gibi görünsem de içim acayip hasta. Vucudumu şöyle bir ters yüz etseler içerisi çürümüş vaziyette. “Yeni yayın döneminde Beyaz Show devam edecek. İçini tamamen değiştiriyorum Beyaz Show’un. Hüsmen Ağa ile Psikopat kalacak, onun dışında tiplemeler komple değişiyor. Tiplemeler bizim programı 2 senedir götürüyor çok da farklı yere getirdi Beyaz Show’u. Türk insanı çok kanal seyrettiği için çok değişiklik istiyor. Bizde ona ayak uydurmak zorundayız. Ayrıca yeni koyacağımız köşeler var program içine. Dizi veya film işine girmek istemiyorum. ixtanbul Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:42

İLGİLİ HABERLER