Binalarımızın yüzde 55'i güvenli...
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Türkiye'nin gündemindeki müsilaj, deprem ve kentsel dönüşümü değerlendirdi. Kurum, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2012'de her türlü siyasi bedeli göze alarak İstanbul'da başlattığı kentsel dönüşüm seferberliğine "Türkiye'nin her yerinde kentsel dönüşüm" hedefiyle hazırlandıklarını söyledi. Kurum "Ülkemizde 9.8 milyon binamız, 28.6 milyon konutumuz var. Bunların yaklaşık 6.5 milyonu riskli konutlar. Bunun da 1.3 milyonunun acil dönüşüme ihtiyacı var" dedi.
Marmara Denizi'nde 24 saat esasına göre müsilaj çalışması yaptıklarılarını ifade eden Kurum, "İHA'larla uydu takip sistemi üzerinden anında müdahale edip, temizlik çalışmalarını yürütüyoruz. Müsilaj konusunda da bugün itibariyle 565 bölgede toplam 12 bin metreküp müsilaj topladık. Ayrıca 7 ilde 8 bin 118 denetim yaptık. Bu denetimler neticesinde 112 tesise 14.8 milyon lira idari para cezası uyguladık" diye konuştu. İşte özetle söyledikleri:
İSTANBUL'DA 300 BİN BİNA ACİL DÖNÜŞMELİ
Ülkemizin yüzde 66'sı deprem riskli alanlarda. Nüfusumuzun yüzde 71'i bu deprem riski olan bölgelerde oturuyor. Son bir asırda büyüklüğü 6 ve üzeri olan 57 deprem yaşadık. İzmir depremi de buna dahil. Ne yazık ki, 100 yılda 80 bin vatandaşımız hayatını kaybetti. İzmir, Elazığ, Malatya depremleri ile Kartal'da yaşadığımız acı olay, Kağıthane ve Çankaya'da çöken istinat duvarı, dönüşümün önemini bir kez daha ortaya koymuştur. İstanbul'da yaklaşık 1.2 milyon bina, 5.9 milyon konut bulunuyor. Riskli 1.5 milyon konutun 300 bininin acilen dönüşmesi gerekiyor.
196.5 MİLYAR TL KAYNAK
Kentsel dönüşümü 6 başlıkta topladık. Deprem riski altındaki yapılar, sel ve heyelan, tarihi kent merkezleri ve meydanları, sanayi alanlarının taşınması ve dönüşümü, tarım köy projeleriyle kırsal dönüşüm ile modern otopark alanlarının üretilmesi. Temel ilkelerimiz yerinde, gönüllü ve hızlı dönüşüm. Her yıl 300 bin konut olmak üzere acil dönüşmesi gereken 1.5 milyon konutun dönüşümünü 5 yıl içinde bitireceğiz. 81 ilde 973 ilçemizde afetlere karşı risk taşıyan tüm binalarımızı kentsel dönüşüm kapsamına alarak yeniliyoruz. Bugüne dakar 1 milyon 500 bin konutun dönüşümünü tamamladık. Bu konutlara 16.5 milyar lira kaynak kullandık. Diğer taraftan TOKİ Başkanlığımızla 19 yıl içinde 180 milyar TL yatırımla 1.1 milyon konut ve 21 bin 764 sosyal donatı alanı üretildi. Kentsel dönüşüm ve sosyal konut anlamında 2.5 milyon konutu vatandaşlarımıza teslim ettik. Bu da 10 milyon vatandaşımızın can ve mal güvenliğini teminat altına almak demek. 100 milyar yatırımla ülke genelinde devam eden 300 binin üzerinde sosyal konut ve kentsel dönüşüm sürüyor. Bugüne kadar kamu ve özel sektör eliyle yapılan kentsel dönüşümle TOKİ konutlarımızla ve yapı denetim sistemimizle ülkemizdeki binaların yüzde 55'ini güvenli hale getirdik. 45 milyondan fazla vatandaşımızı güvence altına aldık.
DENİZLERİMİZ İÇİN SEFERBERLİK
İklim değişikliği nedeniyle denizde artan sıcaklıklar Marmara'da müsilajın yoğun şekilde görülmesine neden oldu. Yine oluşan durgunluk nedeniyle, Marmara Denizi bir göl gibi davranmaya başladı. Bu iki faktöre, kirlilik de eklenince ne yazık ki bugünkü manzarayla karşı karşıya kaldık. Bu kirliliğin yüzde 70'ini kara kökenli kirleticiler oluşturmakta. Marmara Bölgesi'nde bugün 25 milyon insanımız yaşıyor. Türkiye sanayisinin yüzde 60'ı yine bu bölgede. Marmara Bölgesi ülkemizin tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin de yoğun olduğu bir bölge. Bu da evsel, kentsel, endüstriyel atıkların denizdeki fosfor ve azot yükünü artırmasını beraberinde getiriyor. Yıllık 43 bin dev transit gemi ile birlikte şehir içi vapur hatları ve sayıları binleri aşan balıkçı tekneleri de Marmara üzerinde gemicilik kaynaklı bir baskı oluşturuyor. Müsilaja yol açan sıcaklığın artması, kirlilik ve deniz durağanlığı faktörlerinden biri ortadan kalktığı zaman bu olumsuz görüntü de ortadan kalkacaktır. İklim değişikliği kaynaklı nedenleri ortadan kaldırmak tek bir ülkenin yapabileceği bir şey değil. Fakat kirlilik kaynaklarını ortadan kaldırmak bizim elimizdedir. Bu kapsamda Marmara Denizi'ni korumak için belediyelerimiz, valiliklerimiz, bilim insanlarımız, sivil toplum kuruluşlarımızla 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planımızı hazırladık. Çalışmalarımıza hızlıca başladık. 8 Haziran'da İstanbul Caddebostan'da başlattığımız, "Türkiye'nin En Büyük Deniz Temizliği Seferberliği" devam ediyor. Marmara Denizi'ne kıyısı olan İstanbul, Balıkesir, Kocaeli, Yalova, Bursa, Çanakkale, Tekirdağ'da çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
24 SAAT TEMİZLİK ÇALIŞMALARI SÜRDÜRÜLÜYOR
Marmara Denizi'ni ve kıyılarımızı, denizden, havadan, karadan 7/24 yürüttüğümüz çalışmalarla anlık takip ediyor ve temizliyoruz. Yaptığımız günlük uçuşlarla, İHA'larla, uydu takip sistemleriyle; havadan tespit ettiğimiz değişimlere karadan ekiplerimizi yönlendiriyor, anında müdahale ediyoruz. Bugün itibariyle 565 bölgede yapılan çalışmalarla toplam 12 bin metreküp müsilaj topladık. 7 ilde toplam 8 bin118 denetim gerçekleştirdik. Denetimler neticesinde 112 tesise 14.8 milyon lira idari para cezası uyguladık. Yalova'da 3, Balıkesir'de 8, Tekirdağ'da 12, Kocaeli'nde 1, Bursa'da 1, İstanbul'da 11 olmak üzere 36 işletmenin faaliyetini durduk. Korunan alan ilan edeceğimiz Marmara Denizi için yürüttüğümüz bilimsel çalışmaları bu ayın sonuna kadar tamamlayacağız. Alacağımız kararla; denizdeki biyoçeşitliliği koruma altına alıyoruz. Marmara Denizi Koruma Alanı, Türkiye'nin en büyük denizel koruma alanı, yine dünyada sayılı büyüklükte ve etrafında 7 şehrin olduğu ilk koruma alanı olacak. Çalışmalarımızı yürütmek adına oluşturduğumuz Koordinasyon Kurulumuzla 14 alt çalışma grubunu belirledik. Marmara Denizi Havzasında bulunan; 246 atıksu arıtma tesisinin, 189'u biyolojik arıtma, 48'i ileri biyolojik arıtma ve 9'u da ön arıtma yapan tesislerdir. Bu tesislerle şu an nüfusun yüzde 51'ine ileri biyolojik arıtma hizmeti veriyoruz. Tabi kirliliğin ortadan kaldırılması için bu tesislerimizin yenilenmesi gerekiyor. Bu kapsamda 6 üniversitemizle birlikte havzada yer alan 8 ilde tüm evsel/kentsel ve endüstriyel atıksu arıtma tesislerinin mevcut durumunu ve iyileştirme ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik saha çalışmalarını başlattık. Atıksu arıtma tesislerinin deşarj standartlarına yönelik mevzuat düzenlemelerimizi tamamladık. Uyulması gereken yeni kriterlerin ve kısıtlamaların yer aldığı genelgemizi 23 Haziran'da yayımladık.