"Biz esnafı savunuyoruz, esnaf AKP’ye oy veriyor"
ALİ SERCAN GÖKTAŞ - SEZGİN PANCAR
ADANA - Adana'da ilk olarak Adana Ticaret Odası'nda oda başkanlarıyla bir araya gelen Kemal Kılıçdaroğlu, “Adana’nın önemini sadece ben değil, bütün dünya biliyor. Dünya da bunun farkında” dedi.
Genel başkan olurken ‘Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’ diye hitap ettiğini ve kimsenin bunun ne demek olduğunu anlayamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Herkes merak ediyordu bu ‘yeni’ lafı nedir acaba, neden yeni Cumhuriyet Halk Partisi? Biz toplumun bütün kesimleriyle sıcak, dostane bir ilişki içinde olmak istiyoruz. Hedefimiz bu. Genel başkan olduktan sonra gittiğim hemen hemen her ilde ticaret odasını, sanayi odasını, ticaret borsasını, esnafı ziyaret ediyorum. Siyasetçinin görevi o alın terine gerekli önemi vermektir” diye konuştu.
Siyasetin sanayicinin rahatlıkla üretebileceği atmosfere getirilmesi konusunda çağrıda bulunarak, “Eğer biz bunu yapabilirsek bu ülke her şeyi paylaşır. İşçisiyle, işvereniyle, ticaretiyle, sanayisiyle her şeyi başarabilir. Biz bunu yapabiliriz. Ben buna inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Burada basına kapalı devam eden görüşmenin ardından Kılıçdaroğlu, Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine (AESOB) geçti.
AESOB Başkanı Kazım Barışık'ın esnafın sorunlarını anlatmasının ardından kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, CHP var olduğu sürece ülkenin birliğinden, bütünlüğünden endişe edilmemesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeyi kuran kadrolar CHP’yi de kurmuşlardır. Bizim köklerimizde Kuvayi Milliye vardır, bizim genlerimizde de Kuvayi Milliye vardır. Ülkenin birliği ve bütünlüğü için mücadele edeceğiz. Bu bizim temel görevlerimizdendir” şeklinde konuştu.
“Esnaf ve sanatkar devlete yük olmaz, devletin yükünü alır” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çalışır, istihdam oluşturur, alın teri döker. O yüzden esnafı yok etmek değil, yaşatmaktır asıl devletin asıl görevi. Sosyal devlet dediğimiz devletin görevlerinden birisi de budur. Anayasa'mızda esnaf ve sanatkarlarla ilgili özel düzenlemeler var ama çoğu esnaf ve sanatkarımız bunun farkında değil. Size acı bir gerçeği söyleyim. 10 yıl öncesine bakın, 10 yıl sonrasına bakın. 10 yıl önce esnaf ve sanatkarın sayısı daha fazlaydı. Şimdi daha az. Büyük alışveriş merkezleri kuruluyor. Kurulsun mu? Elbette kurulacak. Çağdaş ülkelere bakın, orada da büyük alışveriş merkezleri var ama orada haftada bir gün kapatılır. Vatandaş o gün gider esnaftan alışveriş yapar.”
Esnafı korumak için 10 yıldır büyük alışveriş merkezleri ile ilgili yasa çıksın diye ısrar ettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz savunuyoruz ama esnaf gidip oyunu AKP’ye veriyor” dedi.
Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bulmuşlar esnafı, sırtına vuruyorlar, ağzındaki lokmayı alıyorlar. Niçin? Zaten çantada keklik, diyorlar. Ben sırtına binsem de oyunu gelip zaten bana verecek. Türkiye değişiyor, esnafın da değişmeye ihtiyacı var. Değişime ve dönüşüme ihtiyacı var. Esnaf da görecek gerçeği. Haksız mı, haklı mı görmek zorundadır. Kendi çıkarlarını savunmak zorundadır. Sosyal Güvenlik Destek Primi'ni söz veriyorum kaldıracağız. 'Esnaf Sanatkar KOBİ' projemizin hala arkasındayız. Ne kadara vergi veriyorsa ödediği vergi kadar sıfır faizli kredi alacak. Biz bunun maliyetini de çıkardık. Ben eski maliyeciyim. Bir şeyi vadediyorsak onun da devlete getirisinin daha fazla olduğunu bilmemiz gerekiyor."
Kılıçdaroğlu, bazı fabrikalarda incelemelerde bulunmak üzere Organize Sanayi Bölgesi'ne gitti.
'BÖLMEK İSTİYORLAR, KORKMAYACAĞIZ'
Adana'nın Karataş İlçesi'ne geçen Kılıçdaroğlu, sahil kenarındaki Ata Parkı'nda parti otobüsünün üzerinden halka hitap etti. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Hepimiz hangi süreçten geçtiğimizi, hangi koşullarda olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Türkiye iyi yönetilmiyor. Herkesin kafasında kaygı var. Herkes düşünüyor 'Ne olacak bu memleketin hali?' diye. Size söz veriyorum. CHP olduğu sürece, CHP'ye oy veren bir yurttaş olduğu sürece bu ülkenin birliğinden, bu ülkenin bütünlüğünden, bu ülkenin bağımsızlığından, bu ülkenin özgürlüğünden asla ve asla ödün vermeyeceğiz. Biz bir bütünüz, Hakkari'den Edirne'ye kadar, bölünmeyeceğiz. Bölmek istiyorlar, korkmayacağız, ne yaparlarsa yapsınlar. Bakın ben buraya gelirken, neredeyse coğrafyamızın her tarafından bir milletvekili arkadaşımızla birlikte geldim. Biz anca beraberiz kanca beraberiz. Ben Karataş'a uğrayayım çay içeyim dedim. Sizler korsan miting düzenlemişsiniz. Bölgenin ne kadar hassas olduğunu biliyorum. Suriye'de yaşananları biliyorum, bizim akrabalarımızın bir kısmı Suriye'de. Oradaki akrabalarımızın bir kısmı da burada.
BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAK İSTİYORUZ
Bu ülkede barış içinde yaşamak varken bütün komşularımızla barış içinde yaşamak varken neden biz Suriye'yi düşman ilan ettik. Birilerinin oyununa gelmek için ama biz hiç bir zaman hiç bir komşumuzla savaş istemiyoruz. Bu coğrafyada bu topraklarda barış içinde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Biz de Suriye'ye gidelim Suriyeli kardeşlerimiz de buraya gelsinler. Ama bir sabah kalktık, Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'yi düşman ilan etmiş. Hiç bir yerde hiç kimsenin kendi halkına baskı uygulamasını da istemiyoruz. Demokrasiyi, barışı, huzuru kardeşliği isteriz. Sadece Türkiye'de değil Suriye'ye de Irak'ta İran'da isteriz. Çünkü biz insanın, insanın dokusunda bağımsızlık, özgürlük, insan hakları adalet vardır. Adaletin de içini boşalttılar. Biliyorsunuz ne kadar adaletsizlik var ise Recep Tayyip Erdoğan'ın eseridir. Siz bu bereketli toprakları ekip biçiyorsunuz. Adana deyince Adana'dan bereket fışkırır. Ne oldu da Adana işsizlikte birinci sıraya geldi. Kim yaptı bunu, 10 yıldır Türkiye'yi yönetiyorlar. Bir AKP milletvekilinin TBMM'de kürsüye çıkıp, Adana'nın şu sorunları var dediğini duydunuz mu? Adana'nın şu derdi var dedi mi? O zaman ilk seçimlerde AKP'ye hayır deyin, oyunuzu AKP'ye vermeyin. Göreceksiniz son bağımsızlık savaşını veren ülke olarak Kuvveyi Milliyecilerin torunu olarak bu coğrafyada huzuru sağlayacağız. Herkese iş, aş olanağı sağlayacağız. Çünkü biz yemeyeceğiz, çünkü biz kişisel olarak zenginleşmeyeceğiz. Önce halk zenginleşecek, halkın alın terine değer verilecek. Ben elimden geldiğince çalışıyorum çaba harcıyorum. Sizlerin de çaba harcaması lazım. Gün bölünme günü değildir. Aranızda geçmişte DYP'ye, ANAP'a, DP'ye oy veren yürekli insanlarımız var. Onları çok iyi biliyorum ama onlara şöyle sesleniyorum gün ayrışma günü değil beraber olma günüdür. Gün onurlu durma günüdür. Bunu hep birlikte yapacağız."
HAPİSTE ÖLÜMLE PENÇELEYEN BİLİM ADAMLARI VAR
Türkiye'de medyanın, üniversitelerin üzerinde baskı olduğunu da kaydeden Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Bir vatandaş, Başbakan'a oğlunun işsiz olduğunu söylediği için çok ağır hakaretler görebiliyor. Bir çiftçi derdini anlatmak için Başbakan'a seslendiğinde en ağır için hakarete uğruyor. Biz vatandaşlara hakaret etmeyi değil başımızın üzerinde taşımayı istiyoruz. Asıl hedef bu. CHP olarak yeni bir süreci başlattık. Sanki yeniden milli kurtuluş hareketi yapıyormuş gibi demokrasi, özgürlük ve bağımsızlık için mücadele edeceğiz. Kurulan mahkemeler var eski sıkıyönetim mahkemeleri gibi insanları sabahın köründe alıyorlar, atıyorlar hapislere yıllardır orada yatırıyorlar. Oralarda gazeteciler, yazarlar, aydınlar, üniversite profesörleri var. Oysa Hz. Ali'nin çok güzel sözü var. 'Bana bir kelime öğretinin kırk yıl kölesi olurum' diyor. O hocalar on binlerce çocuğumuzu okuttu. Binlerce çocuğumuza ışık oldular, önderlik yaptılar. O çocukların kimisi hakim, savcı, doktor oldu, başka alanlarda bürokrat oldu. Şimdi onları toparlayıp hapse atıyoruz. Ve orada ölümle pençeleşen saygı değer bilim insanları var. Onun için diyorum ki gün birlik olma günü beraber olma günüdür. Gün Türkiye'nin çıkarları savunma günüdür. Gün bütün komşularımızla barış içinde yaşamı günüdür. Birbirimizi sevme saygı günüdür. Çiftçinin, besicinin, sanayicinin, esnafın, atama bekleyen öğretmenin derdi var. Çocuğu işsiz olan babanın derdi var. Herkesin derdi var herkesin derdine de çare var. Çare halkın partisi CHP'dir."
Kılıçdaroğlu, daha sonra Adana'da iş dünyasının temsilcileriyle bir değerlendirme toplantısı yaptı.
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 16:48