Medya
  • 8.10.2004 00:33

ÇAKICI'NIN DOSTU ÜNLÜ GAZETECİLER PANİKTE!..

Alaattin Çakıcı yakında Türkiye’ye getirilecek. Çakıcı’nın “hesaplaşacağını” belirttiği kesim arasında gazeteciler de yer alıyor. Çakıcı’nın sorgulanmasına izin verilirse gazetecilerle ilgili önemli açıklamalar yapacak. “Çakıcı’ya sorulacak sorular” arasında gazeteciler de bulunuyor. Çakıcı’nın arandığı dönemde İnterpol Dairesi Başkanlığı’nın hazırladığı “çok gizli” raporda “Alaattin Çakıcı., hemen hemen tüm basın organlarının yönetici ve önemli yazarlarını tehdit ederek hakkında kötü haber verilmesini ve program yapılmasını önlemekte, hatta istediği şekilde haberlerin yayınlanmasını sağlayabilmektedir.

Türkiye'ye gelmediği halde zaman zaman girip çıktığı imajının yaratılması veya basında bu tür haberlerin yayınlanması için özel bir gayret sarfettiği görülmüştür" deniliyor. Çakıcı konuşursa, gazetecilerin adı da çok geçecektir.

-Sedat Peker ve adamlarına yönelik operasyon için “önce al, sonra sal devri bitti” deniliyor. Bu durumu daha önce Sedat Peker’i dört kez gözaltına alınan ve 5 yıl İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevinde bulunan Adil Serdar Saçan’a sordum. Saçan, önemli iddialarda bulundu.

SAYGI ÖZTÜRK

“Baba”lar, “Susurluk” gündeme tam oturdu. Alaattin Çakıcı’nın “hesaplaşacakları” arasında ünlü gazeteciler de bulunuyor. Fırsat verilirse Çakıcı konuşmaya “hükümet düşüren kaset”ten başlayacak, bu kasetin yayınını kimlerin önlemek istediğini, hükümetin “arabulucu” olarak gönderdiği kişinin kim olduğunu da açıklayacak. Sedat Peker’in sorgusu devam ederken, bu kişiyi daha önce 4 kez gözaltına alan Organize Suçlar eski Şube Müdürü Adil Serdar Saçan da, GÖZCÜ’ye ilginç açıklamalar yaptı.  

1998 yılından önce, organize suç örgütlerinin işlemiş oldukları suçların ayrı ele alınması, mücadelenin farklı birimlerce yapılması, soruşturmayı yapan birimler arasında bilgi değişiminin, yasaların yetersizliği nedeniyle mücadelede gereken etkinlik sağlanamıyordu. Profesyonel anlamda mücadele 1998 yılında başlatıldı. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, Genel Müdür Yardımcısı Halil Tuğ’un bu konudaki çabalarını kimse inkar edemez.

“İSTEDİĞİ HABERİ YAYINLATIYORDU”

Çakıcı’nın sorgulanması zor gözüküyor. Buna karşın Emniyet yine de hazırlık yapıyor ve “Çakıcı’ya sorulacak sorular”ı hazırlıyor. Bunlar arasında gazetecilerle ilgili de soru bulunuyor. Böyle bir soru yöneltilmesinin nedeni de, Çakıcı’nın arandığı dönemde İnterpol Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan “çok gizli” kayıtlı bir rapor dayanak olarak gösteriliyor. İnterpolun raporunda şöyle bir bölüm yer alıyor:

“Alaattin Çakıcı., hemen hemen tüm basın organlarının yönetici ve önemli yazarlarını tehdit ederek hakkında kötü haber verilmesini ve program yapılmasını önlemekte, hatta istediği şekilde haberlerin yayınlanmasını sağlayabilmektedir. Türkiye'ye gelmediği halde zaman zaman girip çıktığı imajının yaratılması veya basında bu tür haberlerin yayınlanması için özel bir gayret sarfettiği görülmüştür."


Son dönemde Emniyet’te “geçmişi kötüleme modası” başladı. Böyle yaparak yol alacaklarını sanıyorlarsa aldanırlar. Emniyet’in bu gün tepe noktalarındakiler, geçmişte de etkin görevlerde bulunuyorlardı. Örneğin Genel Müdür Yardımcıları Ramazan Er, Emin Arslan, İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, Kaçakçılık Dairesi Başkanı Hanefi Avcı başta olmak üzere, operasyonlar yıllardır aynı ekip tarafından yürütülüyor. Eğer, gerçekten mevcut üst düzey yöneticiler, kendilerinden öncekileri eleştiriyorsa, aslında eleştirdikleri de kendileri oluyor.

ÖNCE ALIP, SONRA SALIYOR MUYDUNUZ?

Meslektaşım Kadir Ercan, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün üst düzey bir yetkilisinin kendisine “Öncekiler gibi olmayacak. Sedat Peker’in bir kapıdan gözaltına alınıp başka kapıdan salınması dönemi kapandı. Kimse, Peker’in kollanmasını beklemesin” dediğini yazdı.

Bu önemli iddiayı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevini 1998-2003 yılları arasında yürüten Adil Serdar Saçan’a sordum. Saçan’a, “babaları önce alıp, sonra salıyor muydunuz?” dedim. İşte Adil Serdar Saçan’ın buna cevabı:

İKİ KEZ TUTUKLANDI: Sedat Peker’i görevim dönemimde 4 kez gözaltına aldık. Bu gözaltılar sonucu mahkeme tarafından iki kez tutuklandı ve uzun süre cezaevinde kaldı. Gözaltına alındığı iki ayrı olayda da serbest bırakan biz değiliz. Mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Yani ‘önce al, sonra sal’ diye bir olay yaşamadık. Bu beyanlar, bağımsız yargıya müdahaledir. Bu beyanda bulunanlar hakkında soruşturma açılmalıdır.

KARARI HAKİM VERİR: Gözaltına alınan bir kişinin tutuklanmasına polis değil, hakim karar verir. Son iki yıldır Sedat Peker sadece bir kez gözaltını alındı. Bu da son olaydır. İki tabanca, bir tüfek alarak başarılı olduklarını iddia etmesinler. Benim dönemimde Sedat Peker ve grubundan 100’ün üzerinde silah alınmıştır. Kayıtlarda mevcuttur. Bunlar arasında uzun menzilli silahlar da vardır.

- ÇAKICI’YI DA KAÇIRDILAR: Şu anda suç işlendikten sonra sanık yakalama dönemi başlamıştır. Bizim dönemimizde ise suç işlenmeden önlenmişti. Suç işleyen sanığı herkes yakalar. Önemli olan, suç işlenmeden olayların önlemektir. Mafya her gün eylem yapmaktadır. Daha iki iki gün önce gündüz silahlı çatışma yaşandı. Alaattin Çakıcı’yı da telefonları dinlenmesine rağmen kaçıranlar da  bugün ekiptir. Herkes haddini bilmeli ve geçmişi karalamamalıdır. Biz kimseyi ön kapıdan alıp, arka kapıdan bırakmadık. Ama bugün olaylar karşısındaki izlenim  ‘yol ver suç işlesin, sonra yakala’ biçiminde. Bugün İstanbul’da yaşayan vatandaş mafyanın ne hale geldiğini bilmektedir. 1998-1999 yılı 203-2004 yılının icraat karşılaştırmasını yapsınlar. Yüzde 500 fazla icraatımızın olduğunu görürler”

OPERASYONDAN ÇOK, KİŞİLER GÜNDEMDE

Bazı operasyonların “Başbakanın emriyle”, “İçişleri Bakanın emriyle” başlatıldığı yazılır. Bunlar doğru değil. Operasyon emrini onlar değil, Cumhuriyet Savcısı verir. Eğer bir başarı varsa, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısını kimse yok sayamaz. Ne yazık ki basında “birilerinin gözüne girmek” için operasyonu şu başlattı, bu başlattı haberleri, asıl haberin bile önüne geçiyor. Meslektaşlarımızın artık operasyonları kişiselleştirmekten uzak durması gerekiyor.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nde “Avcı” lakaplı Emniyet yetkilisi bir gazetede sıkça manşet oluyor. “Avcı”nın telefonları dinleyip iz sürdüğü manşet yapıldı. Dairenin yetkilisi ise “telefonları dinleyen birim o kişiye bağlı değil” diyor. Bakıyorsunuz, aranan bir kişinin İran’da olduğu öne sürülüyor. Yine “Avcı”nın bu kişiyi yakalamak için İran’a gittiği manşete çıkıyor. Peki ne oldu?  Gerisi yok...

Organize suçlarla mücadelede, Türkiye’nin kıymetini bilmediği bir İçişleri Bakanının .büyük çabaları oldu. Yasa onun döneminde çıkarıldı. Telefonların yasal olarak dinlenmesi ve bir düzene kavuşturulması onun döneminde gerçekleştirildi. Eğer bu gün bir mücadele ortamı varsa, “delilden sanığa” gidiliyorsa, bugün “yok” sayılan eski bakanın emeğinin büyük olduğu göz  ardı edilmemeli.

“YEREL ÇETELER”E BIRAKILAN İŞLER

Turizm bölgesi, bünyesinde daha fazla sanayi kuruluşu bulunduran, ekonomi ve ticari potansiyeli yüksek, gelir dağılımının dengesiz olduğu illerde, nüfus yoğunluğuna göre suçlar da fazla.  Daha kolay ve daha fazla rant elde edilebilen eğlence sektörü ve ihale organizasyonlarına yönelmede eğilim olduğu gözleniyor. Suç örgütlerinin, h0iyeraryşik konumunu oluşturan yapılanmalarda görülen bu değişim sonunda, basit suç olarak nitelendirilen eylemler “yerel çete”lere bırakılmış durumda.

Organize suç olayları İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Gaziantep, Mersin, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Muğla, Ordu, Samsun ve Uşak’ta yaygın. Son yıllarda “olay sayısında azalma” olduğu öne sürülüyor. Sayısal bir azalma görülüyor, ancak insanların korkudan olayları ilgili makamlara iletemediği iddiaları da hayli yaygın. İşte sayısal azalmanın nedeni olarak bu gösteriliyor.

Organize suç örgütü mensuplarının yüzde 80’den fazlası 40 yaşın altındaki gruptan. Bu durum gösteriyor ki, daha çok genç nüfus bu suç türünün ağına düşüyor ve hizmet yükleniyor. Gençleri suç organizasyonlarından uzak tutabilmek için kurumlararası yakın ilişki olmalı, işbirliği kurulmalı ve önlemler belirlenip uygulamaya konulmalı. Olaylar şunu ortaya koyuyor: özellikle düzenli iş bulamayan insanımız, kolay yoldan gelir elde etme gayretinde.

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:03

İLGİLİ HABERLER