Gündem
  • 20.10.2013 17:08

CHP ve BDP ittifak yapacak mı ?

Kürkçü, kimseye alan açmayacaklarını ifade ederken, "Ne yazık ki Mustafa Sarıgül ile bugüne kadar hiçbir mücadele ortamında birlikte hareket etmiş değiliz. O yüzden ansızın bulutsuz gökte çakan şimşeğe bizim gözümüzün kamaşması olmaz" dedi.

Amerika'nın Sesi Radyosu'nun sorularını yanıtlayan 'Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nda yer alan BDP Milletvekili seçilen Kürtçü; BDP’den gelen 'Çözüm süreci'nde ‘Akil İnsanlar’a benzer mekanizma oluşturulması önerisini değerlendirdi. Kürkçü, bu önerideki en önemli noktanın 'Üçüncü göz ihtiyacı' olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Süreç; hükümet tarafından saydam olmayan biçimde sürdürülüyor. Dolayısı ile süreçte ortaya çıkan öneriler kadar benimsenmeyen önerilerin neler olduğu, hükümetin sözleri ile icraatları arasındaki ilişki ve çelişkilerin aynı şekilde PKK’nın sözleri ve icraatları arasındaki ilişki ve çelişkilerin gözlenebileceği ve toplum adına bütün bunlarla ilgili bir bilgi edinme, karşılıklı olarak süreçten topluma; toplumdan sürece görüş aktarılması mekanizması işlemiyor. Akil insanların devreye sokulmasına dair çağrı bu boşluğun doldurulması ve sürecin hızlandırılması ihtiyacı ile ilgilidir. Daha doğrusu toplumun sürece müdahil olabilmesi için bir mekanizmaya ısınması ihtiyacı ile ilgilidir. O nedenle o mekanizma devreye sokulmak isteniyor. Çünkü 'Süreç durdu, duracak' deniliyor, bunun sorumluluğunun kimse üzerinde kalmasını istemiyor. Öte yandan süreç canlanacaksa da bir dış enerjinin devreye girmesi lazım. Bununla ilgilidir diye düşünüyorum."

Kürkçü, hükümetin açıkladığı 'Demokratikleşme Paketi'ne ilişkin beklentilerin yüksek olduğunu, çıkanlara bakıldığında bugüne kadar halkın kendi çabalarıyla defakto elde etmiş olmadığı hiçbir şey paketin içinde bulunmadığını savundu. Kürkçü şöyle dedi:

"Örneğin alfabe, kamusal alanda Kürtçe seçim propagandası. Bu özgürlük alanı zaten vardı. Bir tek yeni diyebileceğimiz durum var. O da Başbakanın ‘Asla olamaz, böler’ dediği şeyin olabileceği görüldü. Özel okullarda Kürtçe eğitim-öğretim için imkan tanınacağı söylendi. O da 'Herkes için ana dilinde parasız eşit eğitim hakkı ilkesinin ihlali pahasına.' Sonuçta: her şey hem var hem yok. Öte yandan temel talepler yok. Özetle halkın umutla beklediği ve hayatında bir şeylerin değiştiğini söyleyebileceği hiçbir şey yok. Başbakan boyuna yakınıyor ve bence son derece laubali ve gereksiz tarzda Adalet Bakanıyla partinin arasını iyi tutup-tutmama konusunda lüzumsuz vaazlarda bulunuyor. Adalet Bakanı ile arayı iyi tutmak zorunda olan bir muhalefet partisi yok Türkiye’de. Çünkü Türkiye bir cezaevi cehennemi ve Adalet bakanıyla bir partinin arasını iyi tutmasına ilişkin telkinler bana sorarsanız haddini aşmaktır daha ağır bir ifade seçmeyecek pek."

Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, bir soru üzerine seçime HDP ve BDP ile gireceklerini anlattı. HDP ihtiyacının; 2011 seçimlerinden hemen arkasından ortaya konulduğunu, o tarihte Türkiye’nin tamamına ve toplumsal muhalefet dinamiklerinin genel alanına yayılması gerektiği konusunda çok net bir kanaat bulunduğunu belirten Kürkçü şöyle devam etti:

"Halkın Demokratik Kongresi; böyle bir sosyal hareket zemini olarak kendini inşa etti. Ekim 2011’de ancak bu seçimlere iki parti ile giriyoruz. Bu ikili durumun ortaya çıkmasında en önemli nedeni seçimlere çok kısa bir süre kalmış olması ve bölgede AKP ile çok ciddi bir rekabet ve yarış içerisinde olacak. Şu anda 4 milletvekilimiz ben de dahil olmak üzere HDP’ye geçiyoruz. 27 Ekim’deki kongrede bu resmileşecek. Ondan sonra da yerel seçim yürüyüşüne başlayacağız."

Kürkçü, yaklaşan yerel seçimlerde Sırrı Süreyya Önder'in adaylığı konusunda CHP’den henüz kendilerine bize bir teklif gelmediğini bildirirken şöyle konuştu:

"Böyle bir teklif gelirse de doğrusu bu teklifin bir at pazarlığı halinde gelmesini istemeyiz. Önce prensipleri konuşmak isteriz. Bizimle aynı şeyleri ümit edenlerle, böyle bir programa sahip olanlarla tabii ki birlikte yürürüz. CHP öyleyse ona da bakarız. ‘Siz aday gösterirseniz AKP kazanır' denildiği zaman bunun tersi de söylenir. Bu sadece bir aritmetik meselesiyle; 'CHP aday gösterirse AKP kazanır.' Çünkü BDP veya bloğa oy veren seçmenler sadece sayılardan ibaret değil. Onların fikir ve hayattaki bir tavırları var. Kendilerine adlarıyla çağrılmayı reddeden onların varlık ve fikirlerinin anayasal tanınmasına itiraz eden ve bu pozisyonunu değiştirmeyen partiye Kürtler niçin oy versin? Öyle bir şey var mı? 'Çantada keklik' diye bir şey yok. Alan açmayız kimseye. Kendi alanımızı da vermeyiz. Tabii ki Sırrı arkadaşımızın adı ortada. Bunu hepimiz biliyoruz. Fakat yine de Sırrı Süreyya Önder veya başka arkadaşımız da olsa İstanbul’da bizim kendileriyle bir ön seçim, ön görüşme yapabileceğimiz herkesin onay devresinden geçmeden biz kimsenin HDP’nin adayı olduğunu söylemeyeceğiz. Tabii ki Sırrı böyle bir adaylığa talip olduğu an en önemli adaydır. Tabii henüz o aşamada değiliz. Önce ilkelerin, yöntemin yerli yerine oturması isteriz."

Kürkçü, BDP seçmeninin gönül rızasına uygun olmayan hiçbir adaya partinin aday göstermesi nedeniyle oy vermeyeceğini ifade ederken, "Seçmenin başka bir adaya oy verebiliyor olması için BDP’nin, bu bloğun bu ittifakın seçmenlerinin önce o adayın fikri, tutumu ve hedefleri doğrultusunda görüş sahibi olması lazım. Ne yazık ki Mustafa Sarıgül ile bugüne kadar hiçbir mücadele ortamında birlikte hareket etmiş değiliz. O yüzden ansızın bulutsuz gökte çakan şimşeğe bizim gözümüzün kamaşması olmaz" dedi.

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 11:07

İLGİLİ HABERLER