ÇÖMELMEDEN SONRA OTURMA KRİZİ!..
Çömelme kavgasını atlatan Ankara'da şimdi de oturma kavgası çıktı.
Basit meseleler yüzünden kanlı - bıçaklı olmayı adet olan siyasetçiler bu kez davet yüzünden birbirine girdi.
Terör gibi ülkenin en önemli sorununda bile masaya oturamayan siyasetçiler, "Biz sana gelmeyiz, sen bize gel, o da olmazsa Köşk'e gidelim türünden vatandaşın sinirlerini yerinden oynatan çocukca bir kavgaya daha tutuştu.
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in ‘Başbakan ile CHP liderinin görüşmesi’yle ilgili sözleri üzerine başlayan Erdoğan’ın liderlerle görüşmesine yönelik gelişmeler dünkü açıklamalarla polemiğe döndü. Kanada dönüşünde, “Terörle mücadele konusunda herkesle görüşürüm, gerekirse ziyaret de ederiz” diyen Başbakan Erdoğan dünkü grup konuşmasında, “En kısa zamanda davet edeceğim, bakalım kimler gelecek” dedi ve yeni bir polemik başladı...
Davetimi yapacağım bakalım kimler gelecek
Başbakan Erdoğan’ın, dünkü grup toplantısında muhalefet liderlerini “daveti” yeni bir tartışma başlattı. Erdoğan, şöyle dedi: “Eğer demokratik açılımlardan vazgeçersek Türkiye kaybeder, gençler kaybeder, istikbalimiz olan çocuklar kaybeder. Biz vazgeçmeyeceğiz. Siyasi ve toplumsal mutabakatın bu noktada çok önemli olduğunun idrakiyle tüm siyasi partilerin kapasını çaldık. Onların katkısını, desteğini aradık. Kapılar yüzümüze kapandı. Peşinen ret cevapları aldık. Kamera şartı gibi nezaketsiz yaklaşımlara şahit olduk. Şimdi yeniden bu konular gündeme geldi, ‘görüşürüz diyenler’ var. Eyvallah, en kısa zamanda ben davetimi yapacağım. Bakalım kimler gelecek? Başbakan sıfatıyla davetimi yapacağım. Bakalım kimler gelecek? Gelenlerle bu konuları görüşelim. Ne gibi katkıları olur, katılımları olur bunları bizzat dinlemek isterim. Ama baş başa ama heyetler arası. Bunları yaparız, görüşürüz. Yeter ki bir kolektif akıl oluşsun, bir söylem birliği oluşsun ve bu sorunların üzerine hep birlikte gidelim.” Erdoğan da, Meclis’ten ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bahçeli ile Kılıçdaroğlu’nun Başbakan’la görüşmeyle ilgili yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Erdoğan şunları söyledi: “Tabii herkes kendine göre değerlendirmesini yapar. Cumhurbaşkanlığı makamında olduğumu söylemedim ama ben Başbakanım ve yürütmenin başıyım. Bu konuda atılması gereken adımları atmak durumundayım.”
Habur’dan gelenleri biz mi tutukladık?
ANKARA- Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, terörle mücadelenin milli bir mesele olduğunu vurgulayarak, “Terörle mücadelede yegane sorumluluk hükümete ait değildir, yegane sorumluluk güvenlik güçlerinde de değil, en az onlar kadar muhalefetin, tüm siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerin, kanaat önderlerinin, medyanın bu alanda sorumluluğu var” dedi. Erdoğan, prati grubunda özetle şöyle konuştu:
*OHAL’İ KİM KALDIRDI: Olağanüstü Hal’i AK Parti iktidarı kaldırmadı mı? Söyleyin bakalım. Çekiç gücü v.s kim çıkardı bu topraklardan? Tamam da bizden önce gelenler niye yapmadı bu görevi?Ülkede yıllarca konuşulmayanlar konuşuluyor. Kendisini itilmiş, ötelenmiş, horlanmış, dışlanmış hisseden toplumun tüm kesimlerinde demokratik açılım sayesinde umut oluştu. Unutmayın; elinde çekiç olanlar her şeyi çivi olarak görür.
*SÜREÇ SANCILI OLACAK: Yüzyılların mirası olan meseleler bugün tarihte ilk kez çözüm umuduna kavuştu ve kelimenin tam anlamıyla ok yaydan fırladı. Süreç elbette ki sancılı olacak. Bu sürecin başarıya ulaşmasından rahatsızlık duyanlar var. Türk, Kürt, Roman kardeşlerimin, Arnavutun, Boşnağın, Gürcünün... Farklı etnik kökendeki kardeşlerimin; Sünni, Alevi kardeşlerimin sorunları yıllarca görmezden gelindi, inkar edildi. İnkar politikası sorunları çözmüyor tam tersine daha da büyütüyor. Sorunların çözümüne ilişkin olarak en önemli adımı attık; inkar politikalarına son verdik. En çok sesi çıkanlar, süreci büyük bir tehlike gibi gösterenler ne diyorlar? Açılımın içi boş diyorlar. Peki açılımın içi boşsa niçin bu kadar kıyamet koparıyorsunuz? Sebebi basit. Çünkü statükocu anlayışlar yıkılıyor.
* YARGININ ATACAĞI ADIMLAR: Olay sadece yasama ve yürütmenin attığı adımlarla bitmiyor, bunun dışında yargının attığı veya atacağı adımlar da var. Birçok gerçekliği bu süreç içerisinde gördük. Ne, nasıl oluyor? Nerede, kimler var? Bu çok önemli. Hangi kurumların içerisinde kimler var? Bunlar çok önemli. Açılıma destek veren çevrelerin eleştirilerine bakın; çoğunun yasama ve yürütmeyi ilgilendirmeyen hadiselere dayandığını görüyorsunuz. DTP’yi Ak Parti mi kapattı? Biz parti kapatmaya karşı olduğumuzu devamlı söyledik. Ama DTP kendisini kapattırmak için elinden ne geliyorsa bunları yapmadı mı? Yaptı. Partilerin kapatılmasını zorlaştırmak için Anayasa değişikliğini kim gündeme getirdi? Biz getirdik. Peki buna kim karşı çıktı? Bunlar karşı çıktı. Muhalefet, CHP’si, MHP’si, BDP’si hepsi karşı çıktı. Nasıl oluyor da siz parti kapatmayla ilgili bizi suçlarsınız? Habur’dan gelenlerin tutuklanması nedeniyle Hükümete yükleniyorlar. Habur’dan gelenleri Hükümet mi tutukladı? KCK yargılanmasını Hükümet mi yaptı? Belediye başkanlarının tutuklanma şekli yanlış olmuştur. Belediyeleri örgütün arka bahçesi haline getirenlerin, belediye başkanlarını örgüt üyelerinin talimatları karşısında hazır ola geçirenlerin, halkın imkanlarını illegal oluşumlara harcayanların kabahati yok mu? Hükümet olarak risk aldık. Vücudumuzu bu taşın altına koyduk.
*TAŞERON TARTIŞMALARI: Eylemleri artan terör örgütünü taşeron olarak nitelendirmemizden bazıları son derece rahatsız oldu. Herhalde bildikleri bir şey var. Taşeron polemiği adeta terör örgütünü temize çıkarma noktasına kadar götürüldü. Bu boyutta bir örgütün dışarıdan finans yardımı almadan ayakta durabilmesi, silah temin edebilmesi mümkün değildir. Bizim ilgili kurumlarımız, istihbarat örgütlerimiz, Hükümet olarak da biz, bu noktada gerekeni çok yoğun bir şekilde yapıyoruz. Ancak örgütün desteğinin sadece uluslararası boyutta sınırlı kalmadığını, bilerek ya da bilmeyerek, dolaylı ya da doğrudan içeriden de destek aldığını, hatta içerideki kimi örgütlerle, kimi çetelerle işbirliği içinde olduğunu bazı iddianameler, açıkça ortaya koyuyorlar. Ergenekon iddianamesinde bunları görüyoruz.