Gündem
  • 27.2.2018 09:47

Darbeci general mahkemede ağlama krizine girdi

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 15 Temmuz EDOK davasının 8'inci celsesi görüldü. Mahkeme saat 18.30'da kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı, tutuklu sanıkların tutukluluğuna devamla, duruşmanın 26 Mart'a ertelendiğini söyledi.

DURUŞMA SALONUNDA NELER OLDU

Bir önceki celsede Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar'ın tanık olarak dinlenmesi kararı alınmıştı. Ancak Dündar'ın celse arasında gelip ifade verdiği öğrenildi.

15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi sürerken cuntacılara karşı açıklama yaparak kilit bir rol oynadığı belirtilen Ümit Dündar’la ilgili Başbakan Binali Yıldırım, "Genelkurmay Başkanlığı’na vekaleten 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar atanmıştır" açıklamasında bulunmuştu.

Ümit Dündar ifadesinde özetle şunları anlattı:

“Ben FETÖ Silahlı Terör Örgütü tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında Ankara'da görevli değildim, o tarihte karargahı İstanbul'da bulunan 1. Ordu Komutanlığını yürütmekteydim. Darbe teşebbüsü, akşam saatlerinde başladığı andan itibaren ben bağlı olan ordu komutanlığım ile birlikte anayasal düzenin yanında yer alarak Cumhurbaşkanının, Meclisin ve Anayasal merci ve makamlarının yanında yer aldım.

“İSTANBUL'DA SAAT 03.00 DEN İTİBAREN DARBEYE TEŞEBBÜS HAREKETLERİNİN…”

“Bu şekilde faaliyete başladıktan sonra da saat 00.50 sıralarında da ulusal kanallardan kamuoyuna bu yöndeki halimizi duyurduk. Benim bu duyurmamdan sonra birçok askeri yetkili tarafımdan irtibata geçmişti, zaten o gün Kara Kuvvetleri yapılanmasında da görevi başında en yüksek rütbeli subay olarak ben kalmıştım. Belirttiğim tarihte ihtilale teşebbüsün başarı sağlayıp sağlamayacağı henüz belli olmadı erken saatlerden itibaren de ihtilale teşebbüsün başarı sağlayamayacağının anlaşıldığı saatlerden sonra da bir çok üst rütbeli subay tarafımı aradı, şahsi kanaatim olarak İstanbul'da saat 03.00 den itibaren darbeye teşebbüs hareketlerinin başarılı olamayacağı anlaşılmaya başlanıldı.

“ANKARA'DA ŞUANDA EN YÜKSEK RÜTBEDE SEN MİSİN DEDİM”

“Ben belirttiğim gibi o tarihte Ankara'da değildim, İstanbul'da idim. Darbenin bastırılmasına yönelik faaliyetleri İstanbul'dan yönetiyordum, saatini tam olarak hatırlamıyorum ancak saat 02.00-02.30 olma ihtimali yüksek Ankara'da Lojistik Komutanı olan Korgeneral Yıldırım Güvenç beni aradı, bana komutanım ben Ankara'dayım diyerek Ankara ile ilgili bilgi vermeye başladı. Ankara Merkez'de Genelkurmay Karargahı’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahının, Akıncı Hava Üssü'nün darbecilerin kontrolünde olduğunu belirtti, ben Ankara'da şuanda en yüksek rütbede sen misin dedim, evet benim dedi. Bu nedenle Ankara ile ilgili kendisiyle görüşmeye devam ettim ve Ankara ile ilgili gelişmeler hakkında beni zaman zaman bilgilendirmesini istedim. Bu kapsamda Yıldırım Güvenç belirli aralıklarla kaç defa olduğunu hatırlayamıyorum emin olmamakla birlikte 4 veya 5 kez beni telefonla arayarak Ankara'nın durumu hakkında bilgi verdi.

“METİN İYİDİL'İN VE YILDIRIM GÜVENÇ'İN DE DARBEYİ BASTIRMAK İÇİN…”

“Ben o gece dosyanızın sanıkları olduğunu belirttiğimiz kişilerden sadece Metin İyidil ile saatini tam olarak hatırlamamakla birlikte 16 Temmuz sabah saatlerinde ilk kez Metin İyidil'in beni araması ile görüştüm, saatini tam olarak hatırlayamıyorum, ancak tam olarak emin olmamakla birlikte saat 07.00-08:00 gibi görüştüm. Görüşmemde Metin İyidil bana Polatlı'da görevli general Osman Ünlü'nün 4 Kolordu'ya gittiğini, darbeci komutan olarak 4. Kolordu Komutanlığını üstlenmek istediğini, kendisiyle görüşerek Osman Ünlü'yü bundan vazgeçirdiğini söyledi. Ben hiçbir şekilde o sabah Metin İyidil'i aramadım. Ancak Metin İyidil arayıp bana ulaşamayınca geri dönüş olarak arayıp aramadığımdan emin değilim. Fakat bu şekilde Metin İyidil ile takip eden anlarda 4-5 kez hatırladığım kadarıyla görüştüm. Ancak hiçbir şekilde ben kendisine bir talimat vermedim, her defasında Metin İyidil beni arayarak Etimesgut'a gidiyorum, tankların çıkmasını engelleyeceğim gibi sözler söyledi. Bir defasında aradı yine Etimesgut'tan tankların çıkmasına engel olduğunu söyledi, bu şekilde aramalarda kendisiyle ilgili bilgi verme mahiyetinde idi. Ayrıca bir aramasında da bana darbe teşebbüsünü bastırmakta ihtiyaç olduğu takdirde kullanılabilecek olarak emrinde iki birliğin olduğunu, bu birliklerden bir tanesinin Ankara'da bulunan Atıcılık ve Uzman Nişancılık Birliği olduğunu, diğer birliğinde Isparta Eğridir'de birlik olduğunu söyledi. Ancak ben kendisine hiçbir şekilde birlik hazırla gibi ve yahutta Ankara'ya intikal ettir gibi bir talimat vermedim, dediğim gibi sürekli aramalar onun tarafından gerçekleştirilip durumu hakkında bilgi verme niteliğinde idi. Ben Yıldırım Güvenç'e de herhangi bir şekilde darbe teşebbüsünü bastırmakta kullanılmak üzere ne Isparta'da, ne Eğridir'de, ne de başka bir birlikten birlik hazırlaması ve intikali hususunda talimatım olmadı. Metin İyidil'in veyahutta Yıldırım Güvenç'in de darbeyi bastırmak için herhangi bir birliğin intikali hususunda teklifi olmamıştır.

“ANKARA'YA BİRLİK NAKLİNİ İSTEMEM SÖZ KONUSU OLAMAZ”

Ancak saatini tam olarak hatırlayamıyorum ancak Genel Kurmay Başkanımızın Akıncı'dan helikopter ile ayrılmasına müteakip bir saatte ben İstanbul havaalanında bulunduğum bir anda, Akıncı'daki çatışmaların tamamen sonlandığını değerlendirdiğim bir sırada Akıncının kontrolünü sağlayarak, oraya darbe teşebbüsçüleri tarafından götürülmüş bulunan diğer komutanların Akıncı'dan Ankara'ya nakli için Yıldırım Güvenç'i aradım, Yıldırım Güvenç'e Akıncı üssünü çevrelemiş bulunan emniyet güçleri ile koordineli olarak emniyet güçleri ile herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan, çatışmaların bittiğini değerlendirdiğim bir sırada, Akıncı üssünün kontrolünü sağlayarak, Akıncı üssündeki komutanların Ankara Merkez'e naklini sağla, dedim. Bu nakil sağlamasında zırhlı personel taşıyıcı gibi araçlar kullanarak nakillerin sağlanmasını istedim. Dediğim gibi ben bu hususları belirttiğimde Akıncı'da da darbe teşebbüsü ile ilgili olayların bittiğini değerlendirmiştim.

Isparta Eğridir'deki birliklerden Ankara'ya nakil için herhangi bir şeklide bir emir vermedim. Durumu da değerlendirdiğimizde olayların bittiği bir anda ve bu birlikleri daha önce darbeye destek niteliğinde bir tutumda aldıkları dikkate alındığında Ankara'ya birlik naklini istemem söz konusu olamaz.”

“DARBE EMİRLERİNE UYULMAMASI TALİMATINI VERDİK”

Bugünkü duruşmada, Başkan Hüsamettin Otçu'nun, Ümit Dündar'ın ifadesini okumasından sonra diğer tanıkların dinlenmesine geçildi. İlk tanık o gece Faaliyet İzleme Merkezinde görevli Hasan Yorulmaz, sözde darbe bildirisi ve atama listeleri geldiğinde evrakları dönemin Kurmay Başkanı Hamza Koçyiğit'e götürdüklerini belirterek, şunları söyledi: "Evrakları ve listeyi okudu. Mehmet Topçu generalin kurmay başkanlığına atandığını söyledi. Topçu general, 'ben kesinlikle bu emre uymuyorum. Benim komutanım sizsiniz' dedi. Sözde emirler ast birliklere de gönderilmiş. 'Ne yapacağız' diye sordular. Bunun üzerine tekrar Koçyiğit'e gidip, talimatını sorduk. Koçyiğit, 'Bu şartlarda ne gibi bir emir vereyim?' dedi. Faaliyet İzleme Merkezi'ne dönüp, ast birliklere sözde darbe emirlerine uyulmaması talimatını verdik."

Yorulmaz'ın bu beyanları üzerine bir üye hakim, "Siz, 'bu şartlarda ne gibi bir emir vereyim?' sözünden ne anladınız? Ne anlama geliyor?" diye sordu. Yorulmaz, Koçyiğit'in darbenin lehinde ve destekleyici bir emri olmadığını bildirdi. Üye hakim, "O zaman darbenin aleyhindeydi" demesi üzerine de Yorulmaz, "Evet" karşılığını verdi.

“SORU SORMA HAKKIMIZ ENGELLENMİŞTİR”

Tanık beyanlarına karşı söyleneceklerin alınması sırasında davanın 1 numaralı sanığı emekli Koramiral Metin İyidil'in Avukatı Abdullah Kaya, "Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Dündar savunma tanığı olduğu halde bizden habersiz dinlenmiştir. İşleri yoğun olabilir. Ancak soru sorma hakkımız engellenmiştir. Bu usule uygun değildir" itirazında bulundu. Avukat Kaya mahkeme reddetmesine rağmen bazı tanıkları hazır ettiklerini belirtirken, bu isimlerden Ahmet Zeki Üçok için şu ifadeleri kullandı:

"Kendisine Fetö uzmanı diyen, MİT'e verdiği listede müvekkilimin ismini ilk veren kişidir."

Avukat Kaya, Mustafa Önsel hakkında da, "İkinci FETÖ uzmanı, Mustafa Önsel denilen bir adam" şeklinde konuştu.

SAVCI BERAATI YÖNÜNDE GÖRÜŞ BİLDİRDİ

Sanıklardan Hamza Koçyiğit darbe emirlerine uyulmayacağı emrini ilk anda verdiğini anlatıp, tanık Hasan Yorulmaz'ın beyanına şöyle itiraz etti:

"23. 40 sularında Hasan Yorulmaz tek başına makamıma geldi, ast birliklere verilecek talimatı sordu. Yoğundum. Daha önce bu emirlerin uygulanmayacağı talimat verdiğimi hatırlatıp, 'Daha ne emir bekliyorsun' diye çıkıştım. Sanırın bu kızmamın etkisiyle sadece son sözlerimi hatırlıyor. Ast birliklere uyulmayacak emri vermekten niye çekineceğim ki?"

Sanık Metin İyidil de Genelkurmay 2. Başkanı Dündar'ın ifadesinin, kendisinin ilk günden beri söylediklerini doğruladığını savunarak, "Bu ifade benim için temiz belgesidir. Allah razı olsun ondan. İki birliğe hazırlık emri verdiğimi kendisine söylediğimi anlatmış" dedi.

Beyanların ardından mütalaası sorulan Savcı, şunları söyledi:

"Bir önceki celse dosyanın tekemmül ettiğini bildirmiştik. Ancak mahkeme Ümit Dündar ve Hasan Yorulmaz'ın dinlenmesi kararı vermişti. Bu tanıklar da dinlenmiş olup, dosya tekemmül etmiştir. Esasa ilişkim mütalaamızı bildirmek istiyoruz. Yeni tanık dinlenmesi talepleri yargılamayı uzatma amaçlı olup, reddi yönünde karar verilmesi görüşündeyiz."

Verilen 10 dakikalık aradan sonra Başkan Otçu, İyidil'in avukatlarının Zeki Üçok, Kamil Başoğlu, Tamer Karslıoğlu ve Ersin Altınsoy'un tanık olarak dinlenmesi talebinin kabul edilmediğini bildirdi ve savcıdan esasa ilişkin mütalaasını istedi.

Savcı, Metin İyidil Hamza Koçyiğit ve Lütfü İhsan Yanıkoğlu hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti.

Sanıklardan Abdullah Barutçu'nun örgüt üyeliğinden cezalandırılmasını isteyen Savcı, Mehmet Topçu ve Ersal Duman'ın beraatı yönünde görüş bildirdi.

METİN İYİDİL'LE İLGİLİ SUÇLAMALAR

Savcının, Metin İyidil'le ilgili suçlamaları şöyle:

- Darbe öncesi FETÖ örgütü mensubu asker kişiler ile darbe görüşmeleri yapması.

- Darbe girişimine fiilen destek olan Isparta Dağ Komando Okulunda eğitim gören Harbiyelilerin Ankara'ya getirilmesi konusunda çaba göstermesi.

- EDOK'a gidip, darbenin kontrol altına alınması konusunda inisiyatif alması beklenirken, bir kafeye gidip, telefonla darbenin gidişatını anlamaya çalışması, bastırıldığı veya başarısız olacağı anlaşılınca sivil olarak Zırhlı Birliklere gidip, önceden derdest edilmiş darbecilerin kolluk güçlerine teslim edilmemeleri için çaba göstermesi.

- Uzun yıllar görev yaptığı personel başkanlığında FETÖ mensuplarına iltimas geçmesi.

- Gizli tanık ile Ümit Dündar'ın beyanları da göz önünde bulundurulduğunda FETÖ mensubu olduğu ve darbe girişimine destek verdiğinin anlaşılması.

Savcının esasa ilişkin mütalaasını açıklamasının ardından sanıklar ve avukatlarının mütalaaya karşı beyanları soruldu. Hamza Koçyiğit'in avukatı, "Savcılar için 'Kaleminde esir, sözünde hür' denirdi.  Görüyorum ki, savcı sözünde de hür değil" sözleriyle savcıyı eleştirip, "Bütün ümidimiz hakimlere kaldı. Tahliye istemiyorum, çünkü biliyorum ki, tahliye etmeyeceksiniz" dedi. Mahkeme Başkanı Otçu'nun bu beyanları tutanağa geçirdikten sonra Avukat, şöyle konuştu:

"Kötü niyetli birileri, bu sözlerimi adil yargılamayı etkileme olarak değerlendirip, suç duyurusunda bulunabilir."

Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu bu sözlere, "Öyle bir şey olursa bizi tanık gösterebilirsiniz. Biz bu beyanları makul savunma niteliğinde görüyoruz"karşılığını verdi.

“SAVCININ BUNA DAİR İFADELERİ ODATV'NİN DAVAYLA İLGİLİ ANLATIMLARINDAN ESİNLENEREK YAPILAN DEĞERLENDİRMEDİR “

Duruşmaya İzmir'den Segbis'le bağlanan Hamza Koçyiğit savcının mütalaasını tek tek cevaplamaya başlayınca Başkan Otçu, avukatlarının süre talep ettiğini hatırlatarak, "Süre istiyorsan veririm, ama savunman hazırsa alırım, bir dahaki duruşmada da söz vermem" dedi. Bunun üzerine Koçyiğit duruşma salonunda bulunan avukatlarına ne yapması gerektiğini sordu. Avukatı, "Önceki beyanlarımı tekrar ediyor, süre istiyorum" demesinin yeterli olduğunu söyledi. Ancak Koçyiğit bundan sonra da bir süre daha savunma yaptı.

Metin İyidil'in avukatı Abdullah Kaya, mütalaanın haksız, maddi delillere dayanmayan, retorik sözde bir mütalaa olduğunu savunarak, "Hukuk hitabet değil matematiktir. Savcıyı dosyayı yeniden inceleyip, maddi delillere dayanan yeni bir mütalaa hazırlamaya davet ediyoruz. Müvekkilim cafede lay lay lom yapmamıştır. Savcının buna dair ifadeleri Odatv'nin davayla ilgili anlatımlarından esinlenerek yapılan değerlendirmedir. O gece Nihat Özdemir müvekkilimi aramıştır. Onun sözünü dinlememesi düşünülemez. Aksi halde Nihat Özdemir onu ipe çeker" dedi ve İyidil'in tahliye edilmesini istedi.

“BU HOŞ, HUKUKİ BİR DİL DEĞİL”

Metin İyidil beyanına başlarken, "Şimdi uzun konuşacağım, bana kızacaksınız"deyince Başkan Otçu şöyle kızdı:

"Avukatın korgeneral olduğunu ve aptal olmadığını söyledi. Bir celsede 6 saat, bir diğerinde 5.5 saat süre verdim. Devamlı bunu tekrarlıyorsun. Bu hoş, hukuki bir dil değil."

Başkanın tepkisi üzerine özür dileyen ve sözlerinin ruhsal durumuna verilmesini isteyen İyidil, özetle şunları söyledi:

"Ben böyle art niyetli bir adam değilim. Mehmetçik şu anda Zeytindağı operasyonunda. Ben de orada en önde olmak isterdim. Genelkurmay Başkanımız başta tüm komutanlarımıza başarılar diliyorum. Metin ölmüş, ceza almış umurumda değil. Ülkem güçlü ve birlik beraberlik içinde olsun. Ben hain, serefsiz, mankurt, FETÖ'cü, dönme değilim. Vatanımı satmadım. Yerini, yurdunu, kıblesini en erken gösteren komutanım. Şu anda görev verilse piyade er olarak Afrin'e gider, görev yaparım."

İyidil son sözleri sırasında fenalaştı, başını tahtaya koyup ağladı. Annesi sanıkların bulunduğu bölüme yaklaşıp, "Söz isteyeceğim. Çocuğuma.." derken, Başkan Otçu, "Duruşmada sessizlik" uyarısında bulundu.

Duruşmaya verilen aradan sonra saat 18.30'te kararı açıklayan Başkan Otçu, tutuklu sanıkların tutukluluğuna devamla, duruşmanın 26 Mart'a ertelendiğini söyledi.

Güncellenme Tarihi : 27.2.2018 09:17

İLGİLİ HABERLER