LEFKOŞA- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rumların işgal ettiği ortaklık mevkiiyle bütün Kıbrıs'a sahip çıkmak için Avrupa Birliği'ne başvurduğunu belirterek, "Türkiye'nin 1960 anlaşmalarındaki hakları bakiyse, bu başvurunun yapılamayacağını, sonuçlanamayacağını, zaten sonuçlanmadığını ve Kıbrıs'ın yarısının AB'ye girdiğini" söyledi.
Denktaş, Kıbrıslı Türkleri bir devletler ortaklığı olan AB'ye bireysel, azınlık ve Rum devletinin parçası olarak sürükleme hakları olmadığını kaydederek, "Bizimle karşı karşıya konuşmak, bizim ne istediğimizi ve nasıl girebileceğimizi tartışmak gerekmektedir. Bu kapıyı açık tutarlarsa netice alırız. Türkiye'nin bize bu yönde yardımcı olması lazım. Çünkü Türkiye'nin 1960'taki hakları da buna amirdir. Bizi üye yapabilmeleri için Türkiye'yi her yönden tatmin etmeleri lazım" dedi.
Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Abdüllatif Şener de, KKTC ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde engel oluşturan bürokratik engelleri ortadan kaldırma kararlılığında olduklarını açıkladı.
Şener, "Kuzey Kıbrıs'ta ekonomiyi harekete geçirecek potansiyel var. Bunu harekete geçirecek olan da Kıbrıs Türk halkıdır. Biz yardım, destek ve açılım sağlamaya çalışıyoruz" dedi.
ŞENER CUMHURBAŞKANLIĞI'NDA
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ekonomik konularda resmi temaslar yapmak üzere dün öğleden sonra KKTC'ye gelen Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs işlerinden de Sorumlu Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'I bu sabah saat 10.00'da kabul etti. Görüşmede, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Hayati Güven, Ekonomi Bakanı Salih Coşar ve öteki bazı yetkililer de hazır bulundu.
Cumhurbaşkanı Denktaş, Şener'le görüşmesinde yaptığı konuşmada, Şener'in ziyaretinde Kıbrıs Türklerinin verdiği mücadeleyi, Anavatan'a bağlılığını, bugün içinde bulunulan durumun kaçınılmaz olduğunu, devleti yaşatmak, egemenliğe sahip çıkmak, Türkiye'nin garantisini ortadan kaldırmamak, sulandırmamak, iki kesimliliği bozmamak gerektiğini görme fırsatı bulması ümidini dile getirdi.
Denktaş, Kıbrıs'ta mal mülk konusunda insanlar yıllarca kavga edeceğine global değişimle ve tazminatlarla meseleyi kökünden ve süratle halletmenin ekonomik kalkınma için de gerekli olduğunu vurgulayarak, "Çünkü bu konular askıda kaldığı sürece herkes acaba ne olacak, benim mi değil mi kuşkusu içinde yatırımları da aksatmaya başlamıştır" dedi.
Halka sürekli mesajlar vererek, içlerine kuşku düşürmeden yatırımlara devam etmelerini istediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Denktaş, muhtemel bir uzlaşmada herkesin hakkının korunacağını söyledi.
Denktaş, şöyle konuştu:
"Nerede kaldı ki Rum tarafında biz uzlaşma niyeti görmüyoruz. Kendilerini bütün Kıbrıs'ın meşru hükümeti addediyorlar. Bize azınlık gözüyle bakıyorlar, azınlık olduğumuzu söyleyebiliyorlar, vatandaşları olduğumuzu söyleyebiliyorlar. Bu gidişat karşısında AB havucunu öne çıkararak, Kıbrıs meselesinin hallini unutturmak, sanki Kıbrıs meselesinin halli AB'ye girmek meselesiymiş gibi ve bunu elde etmek için de Kıbrıs Türklerinin koruması gereken ne egemenliği, ne devleti, ne kişiliği, ne eşitliği ne de garanti problemi varmış gibi yaklaşım içinde hareket edenler tabiatıyla halkımızı yanıltıyorlar, Rum tarafına 'biraz daha sabredersek bunlar çökecek' intibaını veriyorlar.
MESELENİN UZAMASI DÜNYANIN SORUMLULUĞU
"Bu nedenledir ki bu iş uzamaktadır. Dış dünyanın, Kıbrıs meselesinin uzamasında büyük sorumluluğu vardır. Ta 1964'te Miloseviç'in halkına yaptığının 5 beterini bize yapan Makarios idaresine meşru Kıbrıs hükümeti unvanı bahşedilmek suretiyle Kıbrıs meselesinin halledilmezliğinin temelini atmışlardır. Bu insanlara 'siz meşru Kıbrıs hükümetisiniz' dendiği sürece, bizimle eşit şartlarda, ortaklık kurma imkanı yoktur. Takıldığımız nokta, bizim statümüz, kimliğimizdir: Eşit miyiz, egemen miyiz, kurucu ortak mıyız, azınlık mıyız? Azınlıksınız demeksizin, azınlık biçimine getiren tekliflerle önümüze çıkmaktadırlar.
ARTIK KIBRIS MESELESİNE TEŞHİS KOYUN
"Artık Kıbrıs meselesine teşhis koyunuz. Kıbrıs Rum'u işgal ettiği ortaklık mevkiinden bütün Kıbrıs'a sahip çıkmak için uğraşıyor. AB'ye müracaatı bunun içindir, Türkiye'nin haklarını ortadan kaldırmak içindir. Ve bunu başarmış addediyor kendisini. Çünkü Türkiye'nin 1960 anlaşmalarındaki hakları bakiyse, bu müracaat yapılamaz, sonuçlanamaz. Nasıl ki sonuçlanmamıştır, çünkü yarı Kıbrıs gitmiştir, yarısı dıştadır.
Bizim gitmemiz için madem ki AB devletler ortaklığıdır, bizi bireyler olarak, azınlık olarak, Rum devletinin bir parçası olarak sürükleme hakları yoktur. Bizimle karşı karşıya konuşmak, bizim ne istediğimizi ve nasıl girebileceğimizi tartışmak gerekmektedir. Bu kapıyı açık tutarlarsa netice alırız. Türkiye'nin bize bu yönde yardımcı olması lazım. Çünkü Türkiye'nin 1960'taki hakları da buna amirdir. Bizi üye yapabilmeleri için Türkiye'yi her yönden tatmin etmeleri lazım."
"ULUSLARARASI CAMİA DA SAYGI DUYMALI"
Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Abdüllatif Şener de konuşmasında, KKTC'de ve Cumhurbaşkanı ile birlikte olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, Cumhurbaşkanı Denktaş'a saygısını ifade etti.
Şener, Denktaş'ın sözlerinin uluslararası hukuka uygun, meşruiyet temeline dayalı ve Kıbrıs Türkü'nün geleceğinin ve huzur içinde olmasını sağlamaya yönelik yaklaşımlar olduğunu belirterek, "Bu yaklaşım tarzına, aslında tüm uluslararası camianın ve kuruluşların da saygı duyması gerekir" dedi.
Kıbrıs'ın iki ayrı toplum ve yönetimden oluşan bir yapıyı yansıttığını kaydeden Abdüllatif Şener, AB sürecinin bu çerçevede değerlendirilmesi gereğine işaret etti.
Abdüllatif Şener, Kıbrıs'ta, yaşayabilir, yaşatılabilir ve sürdürülebilir bir zeminde uzlaşma istediklerini vurgulayarak, bu konuda BM Güvenlik Konseyi nezdinde ihtifaf varken 16 Nisan'da Kıbrıs'ın AB'yle ortaklık anlaşması imzalamasının aslında AB'nin temel ilkeleriyle bağdaştırılabilecek bir özelliği ifade etmediğini söyledi.
Şener, Kıbrıs'ta uzlaşmayı arzuladıklarını ancak bunu sağlayabilmek için iki ayrı toplumun, yönetimin ve karşılıklı taleplerin bulunduğunun dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
"Kıbrıs milli bir davamızdır, biz her zaman Kıbrıs davasına özel önem atfediyor ve desteğimizi veriyoruz" diyen Abdüllatif Şener, KKTC'deki temasları sırasında ekonomik konuların değerlendirileceğini belirtti.
Abdüllatif Şener, ekonomiye bakışını açıklarken, Kıbrıs Türk halkının yetenekli bir halk olduğunu kanıtladığını kaydederek, şunları dile getirdi:
"Kuzey Kıbrıs'ta ekonomiyi harekete geçirecek potansiyeller mevcuttur. Bu potansiyeli harekete geçirecek olan da Kıbrıs Türk halkı olacaktır. Biz sadece Kıbrıs Türkü'ne yardım, destek ve açılım sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü artık küreselleşmenin bu düzeye geldiği bir ortamda elbette ülkelerin, devletlerin, toplumların birbirleriyle ekonomik ilişkileri önemlidir. Güçlerini birbirine eklemeleri de son derece önemlidir. Biz de Kuzey Kıbrıs'a yönelik olarak, mevcut ekonomik potansiyeli harekete geçirmek için ne lazımsa onları yapalım, sağlayalım, birlikte düşünelim diye buradayız. Görüşmelerimizin verimli geçeceğine, burada yapılabilecek çok şey olduğuna ve bunu Kıbrıs Türk halkının arzu ettiğine inanıyorum. Büyük bir ekonomik potansiyel kendini gösterecektir."
"BÜROKRATİK ENGELLER KALKACAK"
Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, bir gazetecinin sorusu üzerine, temel düzenleme düşündükleri konuların başında KKTC-Türkiye arasındaki bürokratik engeller olduğunu belirterek, bu engellerin dünyanın her yerinde ekonomik gelişmenin başına bela olduğunu söyledi.
Bürokratik engellerin girişimcilerin önünü tıkadığını, girişimcilerin önünü açmak ve insanların hayatını kolaylaştırmak gerektiğini anlatan Abdüllatif Şener, "Ama oluşan yapılar bazen karar vermedikçe düzelmiyor, biz karar verdik bu bürokratik engelleri tamamen tasfiye etmek lazım, yapacağız" diye konuştu.
"KİTABIN OKULLARA DAĞITILMASI ÇİRKİN"
Bu arada Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, gazetelerde çıkan haberlere göre Lefkoşa Belediye Başkanı'nın Güney Kıbrıs'ta yaşayan bir kadın şairin Rumlarla aşk hayatını anlatan, en açık şekilde cinsel birleşmeyi tarif eden bir kitabı okullara dağıttığını belirterek, "Yani artık ne diyeceğimizi ben bilemez hale geldim" dedi
Herhalde Eğitim Bakanlığı'nın olaya el koyduğunu, kitapları kendisinin de görmek istediğini ancak henüz gönderenin olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Denktaş, yapılanın, -doğruysa- çok ayıp, çok çirkin, çok günah ve kabul edilmez bir olay olduğunu söyledi.
Bu yöndeki açıklamasını Türkiye Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural başkanlığındaki heyeti kabulünde yapan Cumhurbaşkanı Denktaşi, "İnşallah doğru değildir diye düşünüyorum ama 2-3 gündür basın bunu işlemektedir demek ki bir şey var" şeklinde konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:49