DİNÇER: ÇALIŞMA HAYATINI ESNEKLEŞTİRMELİYİZ
İSTANBUL - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, TOBB, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) işbirliğiyle yürütülen Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri (BECERİ'10) Projesi'nin tanıtımında konuşan Dinçer, söz konusu projenin Türkiye'de istihdam yaratmaya çok sistematik bir bakış getirdiğini ifade etti.
Dinçer, ''Bugüne kadar çalışma hayatıyla ilgili sorunlarımızı tartışırken daha çok işsizlik oranları üzerinden tartışmayı yürütüyor ve tabiri caizse bardağın boş tarafına bakmayı tercih ediyoruz. İşsizlik oranları 2009 yılında yüzde 14 idi, '2010'da yüzde 12 olacak, 2011 yılında şu noktaya çekeceğiz' diye hedefler koyuyoruz. Aslında bu yanlış değil. Belki kat etmemiz gereken mesafeyi belirlemek konusunda bize ipucu veren bir yaklaşım tarzı. Ancak bu meselenin bir başka boyutu da istihdam yaratmayla alakalıdır'' diye konuştu.
2009 yılında tüm dünyada yaklaşık 50 milyona yakın istihdam kaybı olduğunu, bu yıl rakamın 30 milyonun altına indiğini gördüklerini, her şeye rağmen işsiz sayısının arttığını, ABD'de geçen yıl 5,5 milyon, 27 Avrupa ülkesinin ortalamasına bakıldığında yaklaşık 4 milyon kişinin işini kaybettiğini belirten Dinçer, ''Dolayısıyla toplumlar arasında istihdam yaratmak ve insanlara iş temin etmek, çok önemli hedeflerden birisi haline geldi. Biz de istihdam yaratmaya dair çalışmalara ağırlık veriyoruz'' dedi.
Dinçer, bu yıl eylül ayı sonuna kadar yaklaşık 953 bin kişinin iş sahibi olduğunu belirtirken, ''Yıl sonunda inşallah bu rakam birazcık daha artacak diye varsayıyoruz. Ama eğer bunu sürekli hale getiremeyecek olursak Türkiye'deki işsizlik sorununu çözme şansımız da olmayacak'' şeklinde konuştu.
-''İŞGÜCÜNE KATILMA VE İSTİHDAM ORANLARIMIZ ÇOK DÜŞÜK''-
Genç nüfusun çalışma hayatına katıldığını, her yıl ortalama 800 bin kişinin çalışma hayatına atıldığını, işgücüne katıldığını ifade eden Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sadece bu kadarla değil, daha da önemlisi gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde bizim hem işgücüne katılma oranlarımız çok düşük hem de istihdam oranlarımız çok düşük. Eğer çalışabilir nüfusun işgücüne katılma oranları 1 puan artırmak için çaba sarf etmiş olsaydık aşağı yukarı bu 800 bin kişiye ilave 530 bin kişi daha ekleyecektik. Eğer işgücüne katılan insanların istihdamını 1 puan daha artırmayı hedeflemiş olsaydık ilave 230 bin insanı ekleyecektik. Bugün istihdam oranlarımız yüzde 44. Onu 45'e çıkartmayı düşünüyorsanız yaklaşık olarak 230 bin kişi ekleyeceksiniz artı yeni katılanların da yüzde 44-45'ini bunun üzerine koyacaksınız.
Her yıl aşağı yukarı bizim 600 bin kişiye istihdam yaratmamız gerekiyor. O da mevcut yeni dahil olanları, işte 1 puan da istihdamı artırmayı öngördüğümüzden... Bu ise Türkiye'de aşağı yukarı her yıl 5,5-6 büyümeyi öngörüyor. Ama birikmiş stokları hesap ettiğimizde bu büyüme oranı bile bizim toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz istihdamı sağlamaya yetmeyecek. Bu açıdan bakıldığında bizim kapsamlı ve çok sistematik istihdam yaratma programları ortaya koymamız lazım. Daha da önemlisi çalışma hayatının esnekliğini artırmamız gerekiyor ki daha fazla istihdam yaratabilelim.''
Ekonomilerin artık istihdam dostu ekonomiler olmaktan hızla uzaklaştığını belirten Dinçer, teknolojik gelişmeler ve değişmelerin etkisiyle ekonomilerin, istihdam yaratma kapasitelerini sınırladığını, bunu aşabilmenin yegane yollarından birinin çalışma hayatını mümkün olduğu kadar esnekleştirmek olduğunu söyledi.
-''ÇALIŞMA HAYATINI ESNEKLEŞTİRİRSEK...''-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, şunları kaydetti:
''Türkiye'de bugünkü çalışma hayatı şartlarını sabit olarak kabul ettiğimizde ekonomimiz yılda yüzde 1 puan büyürse, istihdamımız yüzde yarım artmaktadır. Bu ise aşağı yukarı 100-115 bin civarındaki işçiye, insana tekabül etmektedir. Ama biz çalışma hayatımızı esnekleştirirsek o zaman ekonomik büyüme aynı olsa bile, yani yüzde 1'lik bir ekonomik büyümesi sağlanmış olsa bile aşağı yukarı aynı ekonomik yapı içerisinde ve aynı büyüklükte bu kez yaklaşık 50 bin kişi daha fazla istihdam yaratma imkanına sahip olacağız. Eğer biz toplum olarak işsizliğin gerçekten ciddi bir sorun olduğunu kabul ediyorsak o zaman bu çalışma hayatının bütün aktörleriyle birlikte piyasayı esnekleştirmeyi önemsemeli ve bunun üzerinde çalışmalıyız. İşçi ve işveren sendikalarıyla, işverenlerin dernekleri, odaları ve birlikleriyle ve toplumun bütün ilgili kesimleriyle birlikte bu konuda bir uzlaşma sağlamak zorundayız.''