Asayiş
  • 5.7.2010 15:11

DURSUN ÇİÇEK ÇAPRAZ SORGUDA: İLK 3 ALBAYIN İÇİNE GİRERİM

'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' iddialarıyla ilgili haklarında dava açılan ve Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın dördüncü duruşması başladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım hazır bulundu.

Hakkında yakalama kararı bulunan Bedrettin Dalan ile tutuksuz sanıklar Özel Yılmaz ve İlhami Ümit Handan duruşmaya katılmadı.

Silivri Cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülen davaya “İrtica İle Mücadele Eylem Planıö diye adlandırılan belgede ıslak imzası olduğu iddia edilen ve 30 Nisan 2010'da tutuklanan Kurmay Albay Dursun Çiçek, tutuklu sanıklar Avukat Serdar Öztürk, Ulusal Kanal istihbarat şefi Ufuk Akkaya, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım katıldı. Tutuksuz sanıklar MİT İzmir eski Bölge Başkanı Özel Yımaz ve Dalan'ın özel kalem müdürü İlhami Ümit Handan ise duruşmaya gelmedi.
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün Dursun Çiçek'i sanık kürsüsüne çağırdı. Çiçek, ilk olarak ise geçen hafta tamamladığı savunmasının ardından bazı gazetelerin yaptığı haberlerden duyduyğu rahatsızlığı dile getridi. Bir gazetenin manşetine taşıdığı "Dursun Çiçek suçunu itiraf etti" başlıklı haberin gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Çiçek, "Ben burada suçumu değil suçsuzluğumu itiraf ettim" dedi. Ardından Çiçek'in yarım kalan çapraz sorgusuna devam edildi. Çiçek mahkeme heyetinin sorularını cevaplandırıyor.

ÇİÇEK: İLK 3 ALBAYIN İÇİNE GİRERİM
''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının tutuklu sanığı Dursun Çiçek, "İnsan olarak hiç kimseye kötülük yapmadım...Silahlı Kuvvetler içinde bilinen ilk 3 albayın içine girerim" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Hüsnü Çalmuk, çapraz sorgusu yapılan Çiçek'ten mesleki hayatına ilişkin bilgi vermesini istedi.
Çiçek de öncelikle hafta sonu bazı gazetelerde ''Çiçek suçu itiraf etti'' diye haberlerin çıktığını belirterek, ''Ben suçsuzluğumu itiraf ettim. Böyle bir sahte planı hazırlamadığımı ifade ettim. Malum medya bildiğini yazmaya devam ediyor. Hukuk devletinde karşınızda sanık olarak bulunuyorum. Mahkemenin yapabileceği varsa yapmasını istirham ediyorum'' dedi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptığını, 6 bin kişilik alaya 3 yıl komuta ettiğini, Arnavutluk'ta halkla ilişkiler subayı olarak çalıştığını, 2004 yılında da Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesinde şube müdürü olarak çalıştığını belirten Çiçek, 17 Hazirandan sonra bu birimden ayrıldığını, 7 Eylül 2009'dan itibaren de Deniz Kuvvetlerinde görev yaptığını kaydetti.
Biriminde yaptığı bazı çalışmalarını anlatan Çiçek, Şubat Soğuğu adlı dizide İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesindeki her maddenin bölüm halinde yer aldığını tespit ettiklerini ifade etti.
Çiçek, dindar insanlara baskı yapıldığının temalar halinde dizide işlendiğini, bunları internetten indirerek komutanlarına arz ettiklerini söyledi.
Hüsnü Çalmuk'un sorusu üzerine NATO'yla ilgili görevleri nedeniyle her yıl bir kez yurt dışına çıktığını belirten Çiçek, psikolojik harekatla ilgili seminerler için Türkiye'yi temsilen 2 kez ABD'ye, bir kez Almanya'ya son olarak da Kanada'ya gittiğini bildirdi.
Eğitim gören oğlunu ziyaret için ailesiyle birlikte ABD'ye, yeğeninin düğünü için de Almanya'ya gittiklerini ifade eden Çiçek'e Ergenekon davası sanıklarından herhangi biriyle aynı uçakta seyahat edip etmediği soruldu. Çiçek de hiçbiriyle tanışmadığını, uçakta da karşılaşmadığını dile getirdi.

-PONTUS-ERMENİ İDDİALARI-

Çiçek, Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesinin isminin 2005 yılına dek Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı olduğunu ifade etti.
Hakim Çalmuk'un ''Psikolojik harekattan ne anlamamız gerekiyor?'' şeklindeki sorusuna Çiçek, ''Mehmetçiklere, subay ve astsubaylara yönelik yıpratma çalışmaları var. Bunlara karşı gerçekleri açıklamak yanlış izlenimleri önlemek için bilgilendirme, bilinçlendirme görevi. Komutanlarımızın bu konularda yapacağı konuşma metinlerini hazırlamalarında yardımcı oluruz'' yanıtını verdi.
Psikolojik harekat konusunda yaptığı son çalışmayı anlatan Çiçek, ''Ermeni, Pontus sorunu var. Asker olarak Afganistan ve NATO'da temsil ediliyoruz. Buralarda görev alacak personele eğitim verdik'' dedi.
Hüsnü Çalmuk'un '''Somut olarak size görev verildi mi?'' sorusuna Çiçek, ''İçişleri Bakanlığı ile yapılan Pontus iddialarına karşı çalışma grubu var. Üç ayda bir toplanırlar. Subay olarak ben katıldım. Ermeni iddialarına ilişkin iç ve dış medyayı takip ettim. Devletin daha doğru politika yapması için destek verdik'' yanıtını verdi.

-''BEYAZ PROPAGANDA YAPIYORUZ''-

İddianameye konu olan internet siteleri hakkında bilgi veren Çiçek, internet sitelerinin altyapısının Milli Savunma Bakanlığının ihalesiyle kurulduğunu söyledi.
Görevli olduğu şubenin 'Türkses' adlı bir sitesi olduğunu, sitede Ermeni iddialarına ilişkin gerçek bilgilerin belgelerle yayınlandığını ifade eden Çiçek, bu sitelerin yayıncısının Ortadoğu Bilişim Şirketi olduğunu söyledi.
Çiçek, sitede Pontus ve Ermeni konularındaki gerçekleri açıkladıklarını dile getirerek, bu görevlerin devletin ilgili kurumları tarafından kendilerine verildiğini anlattı.
Çalmuk'un ''Psikolojik harekat uzmanlığınız nedir?'' sorusuna da Çiçek, Psikolojik harekat diye bir sınıfın olmadığını, oryantasyon kursundan sonra bu alanda çalışmaya başladıklarını belirtti.

-''...SANKİ MİKROP, VİRÜS''-

Eğitimi, rütbesi ve dünyayı takip ettiği için bu bölüme atandığını söyleyen Çiçek, ''Psikolojik harekat sanki mikrop, virüs. Dağa çıkmanın kötülüklerini anlatmak da psikolojik harekattır'' dedi.
Psikolojik harekatın bilgilendirme anlamına geldiğini ifade eden Çiçek, psikolojik harekatta yüzde yüz doğru bilgileri verdiklerini, ''beyaz propaganda'' yaptıklarını kaydetti.
''Bu birimin üstüne gittiler, dağa çıkışlar artıyor'' diyen Çiçek, ''Genelkurmay bu işe meraklı değil. Okuma yazma, sağlık taramaları yapıyor. Silah eğitimini bırakıp, askere okuma yazma kursu veriyoruz'' diye konuştu.
Çiçek, psikolojik harekattaki görevinin yurt dışıyla ilgili olduğunu ifade etti.
Çiçek'in avukatı Celal Ülgen bu yöndeki sorulara itiraz ederek, ''Bu sorular savcılar tarafından gerektiğinde Genelkurmay Başkanlığına gizli olarak sorulabilecek şeyler. Ülke gerçekleriyle ilgili olabileceğinden müvekkilim bir çoğuna yanıt veremeyebilir. Bu soruların muhatabı Genelkurmay Başkanlığıdır'' dedi.
Çalmuk da Çiçek'in Genelkurmay Başkanlığının sözcüsü olmadığını belirterek, ''Ben şahsi fikrini soruyorum. Bu işin uzmanısınız çünkü'' dedi.

-''HEDEF SEÇİLMENİZ KİMİN İŞİNE YARAR?''-

Çalmuk, Çiçek hakkında bir ihbar yazısı olduğunu hatırlatarak, ''Bunun kurum içinden çıktığı değerlendirilirse sizin hedef seçilmeniz kimin işine yarar?'' diye sordu.
Çiçek de, şunları kaydetti:
''İnsan olarak hiç kimseye kötülük yapmadım. Kimsenin de beni hedef alacak komplo içine gireceğini sanmıyorum. Dursun Çiçek görevlerinden dolayı sevilen biri. Araştıran, okuyan, yurt dışı basını bilen, bu bilgilerini en icra köşede görev yapan subaya dağıtmaya çabalayan bir subay. Silahlı Kuvvetleri içinde bilinen ilk 3 albayın içine girerim. Kara Harp Okulundan gelen deniz piyadeyim. Kara ve Deniz Kuvvetlerinde de beni tanımayan çok azdır. İrtica konusu Dursun Çiçek'in konusu değil. Bunu herkes biliyor. Niye böyle yanlış yapılıyor? Bilgi Destek Dairesinde denizci olan tek şube müdürü Dursun Çiçek. Tutuklananların yarısı denizci. Denizcilerin güncel şeylerden haberi yoktur. Gemilerde seyir halinde olduklarından siyasi gelişmelerden bihaberler. Karadeniz'de, Doğu Akdeniz'de milli duruş sergileyen denizcilerdir. Hasdal'da bulunan 18 kişiden 13'ü denizci. Bu senaryoyu yazanlar denizcileri hedefe koymuşlardır.''
Çiçek, 28 Şubat sonrasında belge sızdırdığı gerekçesiyle yargılanan Onbaşı Kadir Sarmusak'a dikkat çekerek, ''28 Şubatta yaşananlar var. Bir kurumun tepkisini çekmiş, yargılanan istihbarat başkanın yazdığı kitaplarda intikamın alınacağı yazıyordu. Bunlara yorumluyorum. Tek denizci benim. İsmimin maksatlı yazıldığını düşünüyorum'' diye konuştu.
Taraf gazetesinde yer alan sivil toplum örgütleriyle ilgili ''Andıç'' konusuna ilişkin de Çiçek, ''Böyle bir çalışma yapılmadı. Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt da konuyu takip etti. Böyle bir çalışmanın yapılmadığını söyledi. Soruşturuldum ve hakkımda işlem yapılmadı'' şeklinde konuştu.

ÇİÇEK'İN AVUKATLARINDAN MAKİNELİ SAVUNMA
''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının tutuklu sanığı Kurmay Albay Dursun Çiçek'in avukatları, davaya konu olan belgenin altında imzası bulunduğu iddia edilen Çiçek'in imzasının yerine Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in imzasını duruşma salonuna getirilen ''CNC'' makinesi ile taklit etti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Çiçek'in avukatları savunmalarını yapmaya başladı.
Avukat Celal Ülgen, Türkiye'de uluslararası bir gücün olduğunu ileri sürerek, ''Bu güç kimi zaman ihbar üretiyor. Kimi zaman yıpratma çalışması yapıyor. 'Kafes eylem planı', 'Poyrazköy' ve 'Amirallere suikast' davalarında inanılmaz çalışmalar yapılıyor. Bu ihbarlar tek bir merkezden yapılıyor. Bu ihbarların Türk Silahlı Kuvvetlerini ve bu ülkenin çağdaş, demokrat insanlarını karalamak için yapıldığı görüyoruz'' diye konuştu.

-''ISLAK İMZA''-

Daha sonra, avukat Hüseyin Ersöz de, duruşma salonundaki herhangi birisinin imzasını ''CNC'' makinesiyle taklit ederek ''CNC'' makinesi ile ''ıslak imza'' atabileceklerini söyledi.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ''Zor bir imza olsun'' diyerek, mübaşir Aydın Arslan'dan bir kağıda imza atmasını istedi.
Avukat Celal Ülgen, uygulamada Arslan'ın imzasının taranacağını daha sonra bilgisayar ortamına aktarılıp, imzanın ''ıslak'' olarak elde edilebileceğini anlattı.
Avukat Hüseyin Ersöz ise ''CNC''nin bilgisayar destekli işlem yapan bir makine olduğunu ifade etti.
Daha sonra ''CNC'' makinesi, bir teknisyenin yardımıyla çalıştırıldı. Ersöz, mübaşir Arslan'ın imzasının önce tarandığını sonra bilgisayarda netleştirildiğini anlattıktan sonra, yaklaşık 15 dakikada taklit edilen imza, heyete gösterildi.
Sahte imzalı belge daha sonra Savcı Pekgüzel'e de sunuldu.
Başkan Şengün'ün, ''Bu makine bu işler için mi?'' sorusu üzerine Ersöz, bilgisayar ile çalışan makinelerin çeşitli amaçlarla kullanılabileceğini söyledi.
Başkan Şengün ''Elin baskısı ne olacak? Bu makine ile ancak aslı bulunabilen imza taklit edilebilir, fotokopi üzerinden olmaz'' dedi.
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu ise ''Diyelim ki Rahmi Koç'un ya da sizin imzanız yüzde yüz aynı çıktı. Bu makine ile Adli Tıp Kurumundan eli ürünü olduğuna ilişkin rapor alınabilir mi? Yüzde yüz şeklinde rapor alınır mı?'' diye sordu.
Ersöz, imza üzerinde 15 dakika yerine yaklaşık 2 saat çalışıldığında çok daha iyi bir sonuç alınabileceğini dile getirdi.
Ülgen de, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin imzasını da taklit ederek göstereceklerini belirterek, Adli Tıp Kurumundan ''eli ürünü'' diye rapor çıkacağını söyledi. Ülgen, daha pahalı makinelerle elin baskısının da tam olarak yansıtan ıslak imzalar atılabileceğini belirtti.
Ersöz, savunması sırasında yaptığı görsel sunumda da, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in iddianamede yer alan bir evraktan kopyaladığı imzasını, davaya konu olan ''irtica ile mücadele eylem planı'' belgesinin altındaki Çiçek'in imzasının yerine monte edildiği bir videoyu gösterdi.
Daha sonra, çıkartılan bu belgeler de mahkeme heyetine sunuldu. Ersöz, Berlusconi'nin imzasının taklidine de sunumunda yer verdi.
Duruşma, sanık avukatlarının savunmasıyla devam ediyor.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 06:07

İLGİLİ HABERLER