EL KONULAN BANKALARIN ESKİ SAHİPLERİNE İADE TALEBİ REDDEDİLDİ
Danıştay 13. Dairesi, Toprakbank'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devrine ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) kararının iptal istemini reddetti.Davacı Yüksel Paralı, Toprakbank A.Ş'nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin TMSF'ye devrine ilişkin 30 Kasım 2001 tarihli BDDK Kararı'nın iptali istemiyle dava açtı.
Danıştay 13. Dairesi, söz konusu BDDK Kararı'nın iptal istemini oybirliği ile reddetti.
Daire'nin kararında, Toprakbank'ın Fon'a devrine neden olan mali bünye sorunlarına yer verilen denetim raporları anlatıldı. Bu raporlarda, bankanın bankacılık faaliyetlerini sürdürebilmesinin ancak öz kaynaklarının güçlendirilmesiyle mümkün olabileceğinin ifade edildiği kararda, Toprakbank'ın 30 Eylül 2001 tarihli mali tablolarında öz kaynaklarının negatif olduğu vurgulandı.
Toprakbank'ın mevcut durumu ile faaliyetine devamının mevduat sahiplerinin hakları ile mali sistemin güven ve istikrarını tehlikeye düşürdüğü belirtilen kararda, BDDK'nın dava konusu kararında mevzuata aykırılık bulunmadığına işaret edildi.
Kararın temyiz istemine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bakacak.
BDDK'nın 26 Eylül 2002 tarih ve 826 sayılı kararıyla, Toprakbank, aktif ve pasifleri, hisselerinin tamamı ile yönetim ve denetimi TMSF'ye ait olan Bayındırbank A.Ş'ye devredilmişti.
Bayındırbank A.Ş'nin unvanı da 19 Aralık 2005'den itibaren Birleşik Fon Bankası A.Ş olarak değişmişti.
KENTBANK
Danıştay 13. Dairesi, işadamı Mustafa Süzer'in yargı kararı gereği Kentbank'ın kendisine iadesine ilişkin açtığı davayı da reddetti.
Kentbank'ın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) kararı, Danıştay 10. Dairesi'nce iptal edilmişti.
Süzer Holding A.Ş., Mustafa Süzer ve Sami Çakır, bu kararın uygulanması istemiyle BDDK'ya başvurmuş ancak BDDK, bu istemi reddetmişti. Süzer Holding A.Ş, Süzer ve Çakır; BDDK'nın bu kararının iptali istemiyle dava açmıştı.
Danıştay 13. Dairesi, istemi oybirliğiyle reddetti.
Daire'nin kararında, Türk hukuk düzeninde Danıştay, Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinin kararlarının gereğinin, idarece geciktirilmeksizin yerine getirilmesinin kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
İdare hukukunda bir işlemin iptaline karar verilmesi durumunda, bu işlem ve doğurduğu sonuçların, işlemin tesis edildiği andan itibaren hukuk düzeninden kalktığı ifade edilen kararda, "Ancak, idari yargı kararlarının gereklerine uygun işlem tesisinde hukuki engel bulunmasında veya maddi (fiili) imkansızlık durumunda, idarenin yargı kararlarını uygulayamaması söz konusu olabilmektedir" denildi.
4 Nisan 2002 tarihinde yapılan tasfiye halinde Kentbank A.Ş Genel
Kurulu'nda tasfiyenin kaldırılmasına ve bankanın Bayındırbank A.Ş bünyesinde devren birleştirilmesine karar verildiği, bu karar gereğince Kentbank A.Ş'nin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden terkin edilerek sona erdiğinin görüldüğü belirtilen kararda, şöyle denildi:
"Kentbank A.Ş'nin banka olarak tüzel kişiliğini idare hukuku dışındaki yasal düzenlemeler kapsamında yitirmiş olması ve hukuken ve fiilen idarenin işlem tesisiyle önceki hukuksal durumun resen tesis edilmesinin mümkün olmadığı, başka bir anlatımla devir kararının alındığı tarihteki Kentbank'ın hukuki ve mali yapısının tesisi suretiyle davacıya iadesinde hukuki ve maddi (fiili) imkansızlık bulunduğu ve idarenin idari yargı kararını uygulayamadığı sonucuna varılmıştır."
Danıştay 13. Dairesi'nin kararında, TMSF'nin Kentbank'ın yönetim ve denetimini ele alarak hisse senetlerinin tamamıyla bankanın ödenmiş sermayesine karşılık 50 trilyon lira tutarındaki kısmının Fon hesabına kaydedildiği belirtildi. Kararda, bankanın tasfiyesinin gerçekleştirildiği ve tüzel kişiliğin sona erdiği anımsatıldı.
Kararda, idarece BDDK'nın Kentbank'ın Fon'a devrine ilişkin işlemini iptal eden Danıştay 10. Dairesi kararının gereğinin yerine getirilmesinin olanaksız olduğu vurgulandı. Daire, bu nedenle dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığından oybirliğiyle davanın reddine karar verdi.
Davacılar bu kararları temyiz ederse dosya, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na gidecek.
ADABANK
Danıştay 13. Dairesi, Adabank'ın 2 yönetim kurulu üyesi dışındaki üyelerinin görevden alınarak yerlerine yeni atamalar yapılmasına ve genel müdürlüğe Ahmet Özer'in atanmasına ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) kararının iptal istemini reddetti.
Kemal Uzan BDDK'nın 25 Temmuz 2003 tarihli, "Adabank A.Ş'nin Kaya Zatitürk ve Ahmet Özer dışındaki yönetim kurulu üyelerinin görevden alınarak yerlerine yeni atamalar yapılmasına ve yönetim kurulu üyesi Ahmet Özer'in genel müdür görevini yürütmesi için görevlendirilmesine" ilişkin kararının iptali istemiyle açtığı dava esastan sonuçlandı.
Danıştay 13. Dairesi, söz konusu BDDK kararının iptal istemini reddetti.
Kararda, Adabank'ın uyguladığı faiz politikası sonucunda dava konusu işlem tesis edilinceye kadar sürekli uyarılmış olmasının bankanın işlemlerinin emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek bir nitelik kazandığını ortaya koyduğu belirtildi.
İmar Bankası'nın bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasından sonra Uzan Grubu'nun ticari mevduatlarını çekmesi, mudilerin de mevduatlarını çekmesi ve Uzan Grubu firmalarına verilen teminat mektuplarının tazmin edilmek zorunda kalındığı vurgulanan kararda, bu durumun Bankalar Kanunu'na ve yapılan düzenlemelere aykırı olduğu ifade edildi.
Bankanın faiz politikası konusunda ilk uyarıdan sonra uyarıların tekrarlandığı, ancak gereğinin yerine getirilmediği, yasanın aradığı tekerrürün gerçekleştiğine işaret edilen kararda, şöyle denildi:
"Ayrıca Banka yönetimini oluşturan kişilerin aynı zamanda İmar Bankası'nın da yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulu üyesi, başkan vekili, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı ve yöneticisi olduğu dikkate alındığında, Banka'nın bankacılık ilke ve teamüllerine uygun yönetilmesi için bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek hallerin ortadan kaldırılmasını sağlama zorunluluğunun oluştuğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, uyarılarda bulunulduğu halde gerekli tedbirlerin alınmaması ve bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek nitelikteki işlemlerin tekerrürü karşısında Banka'nın yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdürünün görevden alınarak yerlerine yeni atamalar yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
Davacı Kemal Uzan, kararı temyiz ederse dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na gedecek.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:07