EMEKLİLER GÖNÜLLÜ MUHBİR OLURSA!..
Merkez Haber Ajansı Genel Müdürü Ramazan Kurnaz ve İstihbarat Şefi Mevlüt Yüksel'in sorularını yanıtlayan Cerrah, özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde terör ve çeşitli suçların önlenebilmesi için apartman yöneticilerine büyük görev düştüğünü söyledi. Apartman yöneticilerinin para toplamak dışında güvenliğe yönelik çalışmalara katkıda bulunmaları gerektiğini savunan Cerrah, şöyle dedi:
"Apartman yöneticileri para toplama görevini, yanlarına alacakları başka birine devretmeli, apartmanlarına taşınan kişilerin nereden geldiğini araştırıp, muhtara giderek kayıt yaptırıp yaptırmadıklarını incelemeliler. Şüphelendikleri bir durumda muhtar aracılığı ile kouyu polise intikal ettirmeliler. Bu ispiyonculuk değil, vatandaşlık görevidir." Zeytinburnu'ndaki apartmanda meydana gelen ve 2 kişinin ölümü, 4 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan olayın, binaya taşınanların kim olduğunun bilinmemesinden kaynaklandığını belirten Celalettin Cerrah; "Olay ucuz atlatıldı. Bu tür bilinmezlerin yaşanmaması için muhtarlara da büyük görev düşüyor. Apartman yöneticileri gibi muhtarlar da polisle koordineli çalışmalı" dedi. Cerrah önümüzdeki günlerde konunun, ilçe emniyet müdürlükleri aracılığıyla ilgililere birer yazı ile bildirileceğini kaydetti.
Celalettin Cerrah, Çin ve İsrail'de uygulandığını söylediği bir diğer 'güvenlik' yönteminin de Türkiye'de uygulanması gerektiğini belirtti ve yöntemi şöyle anlattı: "Çin ve İsrail'de emekliler güvenlik konularında çok yardımcı oluyorlar. Emekliler oturdukları pencereden ya da sokakta dolaşırken gördükleri olayları hemen polise bildiriyorlar. Bu yöntem Türkiye'de de uygulanmalı. Polis emeklisi ya da diğer bazı emekliler bir sistem içerisinde güvenlik çalışmasının içerisine sokulmalı. Bu hem hızlı müdahaleyi, hem de olayların azalmasını sağlar."
ERDAL ŞAFAK'IN SABAH'TAKİ YAZISI:
Mütekait Ali Amca sizi gözetliyor
İSTANBUL Emniyet Müdürü Cerrah'ın emeklilere gönüllü muhbirlik çağrısını duyunca, Adalet Komisyonu'nun CHP'li üyesi Orhan Erarslan'ın bir cümlesini anımsadık: "F Tipi yaşama sürükleniyoruz." Oldu olacak, Cerrah muhbirlere bir de özel kart çıkartsın. Ankara'da denenmişti....
5'inci derecenin 4'üncü kademesinden emekli Ali Efendi sabah saat 08'de salonun perdelerini açtı. İskemleyi çekip otururken seslendi: "Hanım çayımı getir, mesai başlıyor."
Çayını yudumlarken dürbünüyle sokağı taramaya başladı. Bir saat kadar sonra karşı sıradaki apartmanlardan birine, o güne kadar görmediği bir gencin girdiğini gördü. Girmeden önce başını kaldırıp üçüncü kat dairelerinden birini uzun uzun incelemişti.
Telefona sarılıp özel hattan emniyeti aradı: "Komiserim ben 0745-36 no'lu gönüllü muhbir. Sokağımızda bir şüpheli var. Sakallı, uzun saçlı...
Ekipler birkaç dakikada "Olay yeri"ne vardılar. Zanlı az sonra ellerindeydi. Sorgusunda, kiralık daireye bakmaya gelen üniversiteyi yeni kazanmış bir genç olduğu ortaya çıktı.
Bu bir senaryo. Ancak İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın önerileri uygulanırsa, gerçeğe dönüşecek ve günlük yaşamın parçası olacak.
Cerrah, "Emekliler oturdukları pencereden ya da sokakta dolaşırken gördükleri olayları polise bildirmeliler. Emekliler bir sistem içerisinde güvenlik çalışmasının içine sokulmalı. Bu hem hızlı müdahaleyi, hem de olayların azalmasını sağlar" diyor. Sonra da bu sistemin uygulandığı ülkeleri sıralıyor: Çin, İsrail...
"Asayiş Gönüllüleri" modeli
Az örnek vermiş. Hitler Almanyası'nı da sayabilirdi. Stalin'in Sovyetleri'ni de. Doğu Almanya'nın gizli servisi Stasi'nin gönüllü ve de zorunlumuhbirler modelini de. Dahası Ankara'daki denemeyi de...
Cerrah'tan önce 2002 Mart'ında zamanın Ankara Emniyet Müdürü Hasan Yücesan bu "yaratıcı" fikri "Asayiş Gönüllüleri" adıyla hayata geçirdi.
Vatandaşlara "İhbarmuhbir müessesesi modern toplumlarda gündelik hayatın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Çevremizi izlemeli, topluma, dolayısıyla kendimize zarar veren her şeyi polise bildirmeliyiz. Bildirmeliyiz ki, huzurlu ve mutlu olalım. Muhbirlik ne ayıp, ne de günahtır. Aksine modern toplumun bireyi olmanın gereğidir " çağrısı yaptı. "Suç işlemeye eğilimli kişiler"in ancak bu şekilde belirlenebileceğini, "Toplum içindeki yanlış akımlar"ın ancak bu yöntemle önlenebileceğini kaydetti.
Hele ilk 400 gönüllü muhbire kod numaralı kartları dağıttığı törende yaptığı konuşma var ki, tarih sayfalarında son derece özel bir yeri olacağından eminiz: "Ülkenin birlik ve beraberliğine göz diken, toplumun huzurunu bozanlara karşı birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte savaşacağız. Biz memleketi savunacağımıza, ülkemize yönelen her eli kıracağımıza söz vermiştik. Sizler artık bizim silah arkadaşlarımızsınız! " İki ay sonra "Yanlış anlamalara neden olabileceği" gerekçesiyle uygulamaya son verildiğinde, Ankara Emniyeti resmi rakamlara göre 1.885 kişilik muhbir ordusuna sahip olmuştu. Bazı iddialara göre ise, başvurularla birlikte sayı 17 bini geçiyordu.
Cerrah'ın geçen şubatta hayata veda eden Amerikalı yazar Arthur Miller'in ünlü "Cadı Kazanı" oyununu ya da filmini izleyip izlemediğini bilmiyoruz. Oradaki gibi, muhbirlere ödül vaat ederse daha da "parlak" sonuçlar alabilir .
Ancak kendisine Yaşar Kemal'in "Ağacın Çürüğü" kitabından birkaç cümleyi hatırlatalım: "Sayın muhbir vatandaş; sen bu yurdun çürümesinin başlangıcıydın ve sonu olacaksın. Senin bol olduğun yerde, hangi toplumda olursa olsun, bir düşmanlıklar kargaşası çıkar.
Sayın muhbir vatandaş; sen bir ölçüsün. Senin bir toplumda ölçülerden biri olman yıkımdır. Sen oyunların en korkuncusun... "
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:17