
Erdoğan Büyükelçiler iftar programında konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyükelçiler ile İftar Programı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Tüm dünyaya uyarıda bulunan Erdoğan, "Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz, daha acımasız bir uluslararası gerçeklik inşa ediliyor. Üzülerek söylemek istiyorum ki önüne geçilmezse, bunun varacağı yer askeri ya da siyasi patlamalar olacaktır." dedi.
'ÖNÜNE GEÇİLMEZSE ASKERİ YA DA SİYASİ PATLAMALAR OLACAKTIR'
Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz, daha acımasız bir uluslararası gerçeklik inşa ediliyor. Artan yabancı düşmanlığını, terörizmi, faşist partileri bu yeni gerçeklikten bağımsız okuyamayız. Üzülerek söylemek istiyorum ki önüne geçilmezse, bunun varacağı yer askeri ya da siyasi patlamalar olacaktır. Sorunları zamana bırakarak, gözlerimizi kapatarak, gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. Dünyada beşten büyüktür şiarıyla verdiğimiz mücadele daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir.
AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen Büyükelçiler ile iftar programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB üyeliğinin stratejik öncelikleri olduğunu belirterek, "Türkiye'nin yer almadığı bir AB'nin küresel aktör olması düşünülemez" dedi.
Her yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla, Geleneksel Büyükelçiler İftarı düzenleniyor..
Bu yıl da AK Parti Kongre Merkezi'nde Büyükelçiler ile iftar programı gerçekleştirildi.
Yoğun mesaisi süren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükelçiler ile iftar programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan iftar sonrası önemli değerlendirmelerde bulunarak, Türkiye'nin AB üyeliğine değindi.
"Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olarak, Avrupa Birliğine üyelik sürecimizi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'siz bir Avrupa güvenliğinin düşünülemeyeceğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“AB ÜYELİĞİ STRATEJİK ÖNCELİĞİMİZ”
Kıymetli misafirler, Güney Kafkasya'da refah ve istikrar için çabalarımızı yoğunlaştırdık. Ermenistan'la normalleşme sürecini ilerlettiğimiz gibi Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışı tesis edecek bir anlaşmayı bekliyoruz. Doğu Akdeniz ve Ege'deki istikrar ortamının korunmasını arzu ediyoruz. Komşumuz Yunanistan'la münasebetlerimizde karşılıklı adımlarla tesis ettiğimiz olumlu atmosferin muhafazasından yanayız.
Balkanlardaki istikrarın korunması için elimizden gelen katkıyı sunuyoruz. Ata yurdumuz Orta Asya'daki kardeş cumhuriyetlerle her alanda yakın ilişkilerimiz sürüyor. Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte iş birliğimiz daha da derinleşmiştir. Bunu ilerletmekte kararlıyız. Uzaktaki gönül coğrafyamızda ilişkilerimizde Asya, Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın somut sonuçlarını alıyoruz.
Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olarak Avrupa Birliği'ne üyelik sürecimizi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz. Son dönemde yaşanan gelişmeler Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye'nin hak ettiği şekilde yer almadığı bir Avrupa'nın küresel bir aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkansız hale geliyor. Açık söylemek gerekirse Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez.
“BİZİM İÇİN ORUÇ 1 AY BOYUNCA AÇ VE SUSUZ KALMAK DEĞİLDİR”
11 ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerif'in tüm insanlığa huzur getirmesini Rabbim'den niyaz ediyorum. Bizim için Ramazan ve oruç 1 ay boyunca aç ve susuz kalmak değildir. Bizim için bir ruh şölenidir. Ramazan boyunca dayanışmayı ve paylaşmaya daha fazla yüceltirken dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahiplerini yaşadıklarını da kalbimizde hissetmeye çalışıyoruz.
“'HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR' ANLAYIŞI YAYILMAKTA, ORMAN KANUNLARI ÖNE ÇIKMAKTADIR”
İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, ticaret savaşları, kural ve hukuk temelli uluslararası sistemi çıkmaza sürüklüyor. Güven azaldıkça tedirginlik artmakta ve 'her koyun kendi bacağından asılır' anlayışı yayılmakta, orman kanunları öne çıkmaktadır. Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz daha acımasız uluslararası bir gerçeklik inşa ediliyor.
“SORUNLARI ZAMANA BIRAKARAK, GELEN TEHLİKEYE KAYITSIZ KALARAK HİÇBİR YERE VARAMAYIZ”
Önüne geçilmezse bunun varılacağı yer, siyasi ve askeri patlamalar olacaktır. Bunun işaretleri görülmeye başlamıştır. Sorunları zamana bırakarak, sorunlara gözlerimizi kapatarak, gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. 'Dünya 5'ten büyüktür' şiarıyla verdiğimiz mücadele, bırakın mücadele bırakın sorun çözmeyi kendisi sorun üreten işte bu küresel sistemin yerine daha kuşatıcı yapının inşası içindir. Küresel karar alma mekanizmalarını dünyanın değişen şartlarına uyum sağlama vakti çoktan gelmiştir.
“KRİZLERLE ÇEVRİLİ COĞRAFYADA KRİTİK ROLLER ÜSTLENİYORUZ”
Dünya nüfusun 4'te birini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor. BMGK'da veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması, ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur. Bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem da ölçeği büyümeye devam edecektir. Bizim bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin, kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz dost acı söyler prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz.
Krizlerle çevrili coğrafyada enerji güvenliği, terörle mücadele, gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz. Sayısını 163'ten 263 çıkardığımız dış temsilciliklerimizle faaliyet gösteren TİKA'mızla, Türkiye Maarif Vakfımızla, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay gibi kurumlarımızla nerede ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz. İyi günde dost ve kardeş bildiğimiz insanların kötü günlerin de yanlarında olmaya çalışıyoruz.
500 yılı aşan köklü diplomasi tecrübemizin rehberliğinde krizleri çözmenin, insani dram, zulüm ve mağduriyetleri sona erdirmenin peşindeyiz. Bu süreçte ilkemiz şudur mazluma da zalime de kimlik sorulmaz. Biz kriz bölgelerine bakarken etnik aidiyetleri, ilaçları, renkleri, kökenleri değil yalnızca el uzatılması gereken insanlar görürüz.
“KALICI BARIŞ ANCAK ADİL VE ONURLU BİR BARIŞLA MÜMKÜNDÜR”
Gazze'de nasıl insanlığın vicdanı olmaya gayret ediyorsak, Ukrayna'daki sivil kayıpların önüne de aynı hissiyatla geçmenin mücadelesini veriyoruz. Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken, muhtemel bir çözümün ne Rusyasız ne Ukraynasız olabileceğine inanıyoruz. İlk günden bu yana ateşe körükle gitmeden krize çözüm üretmeyi amaçladık. İstanbul süreci, Karadeniz tahıl girişimi, esir takası gibi inisiyatiflerle savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşının mümkün olabileceğini gösterdik.
Savaşan taraflarda herhangi birini dışlayan formüllerin sonuçsuz kalacağını her vesile ele dile getirdik. Gelinen noktada bu yaklaşımların ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz. Şu gerçeği bugün bir kez daha tekrarlıyorum. Kalıcı barış ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür. Bunun yolu da iki tarafın temsil edildiği bir müzakere sürecinden geçiyor. Bölgemizin kana çatışmaya ve gözyaşına doyduğunu artık herkesin tüm tarafların görmesini ümit ediyoruz.
“NETANYAHU HÜKÜMETİ İSTİSMAR ETMEK İÇİN HER YOLA BAŞVURUYOR”
Tek masumun ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dahil her türlü desteği vermeye hazır olduğunu ifade etmek istiyorum. Netanyahu hükümeti zaten istismar etmek için her yola başvuruyor. İsrailli bakanların, Batı Şeria'yı ilhak etme çağrıları yetmezmiş gibi bir de Mescid-i Aksa'yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrailli yetkililer ateşle oynamakladır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kırmızı çizgimiz olduğunu muhataplarımıza bir kez daha hatırlıyorum.
Gazzeli kardeşlerimizi uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Elimizdeki tüm imkanları seferber ettik. Bugüne kadar 100 bin ton yardımı Gazze'ye ulaştırdık. İsrail, bölgede istikrarsızlık üreterek, kendi güvenliğini sağlayamaz. 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır. Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs'ün Haram- Şerif'in tarihi statüsüne riyaset edilmesinin de takipçisi olacağız.
“ÇATIŞMALARIN SURİYE'YE MALİYETİ 1 MİLYON CAN KAYBI VE 500 MİLYAR DOLARA YAKLAŞAN BİR FATURADIR”
Suriye'de 8 Aralık'ta yeni dönem başladı. Toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini sağlamış farklı kimliklerin yan yana yaşadığı, tüm komşuları için güven ve istikrar kaynağı olan bir Suriye'nin inşası en büyük temennimizdir. Kendilerine gerekli her türlü desteği sağlıyoruz. Çatışmaların Suriye'ye maliyeti 1 milyon can kaybı ve 500 milyar dolara yaklaşan devası bir faturadır.
Dünyadaki hemen hiçbir ülkenin böyle ağır yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Hepimizin Suriye halkının ülkelerini yeniden ayağa kaldırma çabalarına güçlü destek olması gerekiyor. Suriye'deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. Bölgemizin 1 asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden parçalanmasına, dizayn edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz.