Gündem
  • 1.10.2006 14:10

ERDOĞAN'DAN KOMUTANLARA CEVAP: İRTİCA DİYE BİR TEHDİT YOK!..

Cuma gecesi Ankara'dan kalktık, New York'a uçuyoruz. Uçağın ön tarafında Başbakan'la sohbet. İrtica konusunda Başbakan Erdoğan'ın mesajları ilginç.
Üç cümlesinin altını çiziyorum:
"İrtica diye bir tehdit yok!"
"İrtica tartışmaları lüzumsuz."
"Türkiye'yi geren konuşmalardan kaçınmak gerekiyor."
Başbakan Erdoğan, gayet soğukkanlı, sakin bir üslupla, sanki çok olağan bir şeyden söz ediyormuşçasına verdiği bu mesajların adreslerini söylemiyor. İsimlendirmekten özenle kaçınıyor.
Ama adresler herhalde belli:
Komutanlar...
Türkiye'de irtica tehlikesi konusunda ilkönce Kara Kuvvetleri Komutanı, sonra Hava Kuvvetleri Komutanı, son olarak dün de Deniz Kuvvetleri Komutanı çok sert konuştular. Onlar da isimlendirmediler ama mesajlarının adresi hiç kuşkusuz hükümetti.
Komutanlardan sonra şimdi sırada bugün Cumhurbaşkanı Sezer, yarın da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt var.
Konuşuyor herkes. Mesajlar havada uçuşuyor. Ama görünüşte kimse üzerine alınmıyor.
Tuhaf bir siyaset oyunu...
Başbakan Erdoğan'la Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın dünkü görüşmelerinde irtica konusu ele alındı mı?

'İRTİCA TARTIŞMASI OSMANLIDAN BERİ VAR'
Erdoğan'ın yanıtı:
"İrtica konusu gündemimize girmedi. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz husus şudur. Türkiye'de gerek siyasi ve gerek ekonomik gerilime sebebiyet verecek açıklamalardan kaçınılması ve hassasiyet gösterilmesi gerekiyor. Bunu Büyükanıt Paşa'ya da söyledim. Kendisi de buna katılıyor. Olumlu yaklaştı. Bu konularda Yaşar Paşa'nın zaten hassasiyeti var. Piyasalar bunlardan olumsuz etkileniyor. Ben açıklamamı yaparım, ne olursa olsun olmaz. Hassasiyet olması lazım."
Sohbet bir süre devam ettikten sonra yine irtica konusuna dönüyor.
Soru tekrarlanıyor:
"İrtica tartışmalarından rahatsız değil misiniz?"
Erdoğan'ın yanıtı:
"Rahatsızım tabii. Gereksiz tartışmalar. Osmanlı'dan beri var bu tartışma. Sağlıksız bir kavram olarak yaşatılıyor irtica. Bunun lüzumsuz bir tartışma olduğuna inanıyorum. Bundan maalesef nemalanmak isteyenler var. Bunlar konuşuldukça bir yerler geriliyor. Türkiye artık bunları aştı."
Erdoğan bundan sonra abdest suyu tartışmasına getiriyor sözü. Bir din dersi kitabında abdeste yönelik bir övgünün yapılmasında eleştirilecek bir taraf görmediğini, ayrıca bu konunun manşetler yüzünden abdest suyunun içilmesi gibi algılandığını, bunun manşetlik konu olmadığını söylüyor.
Şu sözler de Erdoğan'ın:
"Yazın soğuk suyla duş alınca vücuda bir canlılık, bir hareket gelmiyor mu? Abdest konusunda da bir doktordan alıntılar var, bir Alman bilim adamından..."
Erdoğan, bu arada din eksenli tartışmaları sevmediğini sözlerine ekliyor.
Erdoğan'a yine irtica sorusu:
"Size göre irtica tehdidi yok mu?"
Yanıt:
"Hayır, Türkiye'de irtica diye bir tehdit yok."

'VAR OLDUĞUNU SÖYLEYENLER İRTİCAYA AÇIKLIK GETİRMELİ'
Şöyle devam ediyor Erdoğan:
"İrtica, ülke gündeminden düşmesi gereken bir kavram. Halkın gündeminde böyle bir şey yok. Türkiye bunları aşmış... Gelin halka soralım. Gündeminizde irtica var mı diye soralım. Çok düşük bir oran çıkar. Türkiye, cumhuriyet değerlerine çok yakın bir ülke. Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmış bir ülke... Spesifik bir olay ya da marjinal bir grup üzerinden yeni yeni Müslüm Gündüz olayları çıkarmayalım. Marjinal görüntüleri referans almak doğru değil."
Erdoğan, bu konuları yakın geçmişte zamanın Genelkurmay Başkanı Özkök Paşa'yla da konuştuklarını belirttikten sonra şöyle diyor:
"Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuyu bilimsel bir zemine oturtmalı. Mehmet Aydın Bey'le konuştum, böyle bir çalışma başlatacaklar. İrtica tehdidi vardır diyenler bunu nereye oturtuyorlar? Onların da bu konuya açıklık getirmeleri lazım. Bu arada Kuran kurslarında bir patlama olayı yok. Yaz kurslarında bir yükselme olabilir. Ama sürekli olan Kuran kurslarında, özellikle 15 yaş sınırının gelmesiyle birlikte düşüş yaşandı. İlahiyat fakültelerine ne yazık ki kontenjan verilmiyor.
Büyük camilere İlahiyat mezunu görevlileri vermek gerekiyor. Müftüler yabancı dil bilmeli. Kadın müftü yardımcısı uygulamasını ilk defa Ali Bardakoğlu başlattı."
Başbakan Erdoğan, komutanların irtica konulu son çıkışlarından rahatsız mı? Rahatsız olmadığı söylenemez. Ama herhangi bir şey belli etmek istemiyor.
Şöyle bir izlenim ediniyorum:
Komutanların bu konudaki düşüncelerini Milli Güvenlik Kurulu'nda belirtmelerinin daha isabetli olacağını ya da bu gibi konuların kendisiyle Genelkurmay Başkanı arasında, kapalı kapılar arkasında ve yasal zeminde ele alınabileceğini düşünüyor olabilir Erdoğan...
Konuyu değiştiriyoruz.

EN ÖNEMLİ KONUSU: PKK...
Washington'da yarınki Erdoğan-Bush görüşmesinde en önemli konu ne olacak? Erdoğan, hiç duraksamadan yanıtlıyor:
"PKK..."
Erdoğan, Bush'la Beyaz Saray görüşmesinden PKK ile ilgili olarak Kuzey Irak bağlamında somut adımlar bekliyor. "Beklentimiz öyle" dedikten sonra ekliyor: "Bu iş özel temsilcilerin sırtında mı kalacak? Kuzey Irak'ta bugüne kadar bazı somut adımlar atılmış olsa, halkımızın Amerika'ya bakışı da daha değişik olurdu. PKK en önemli konu olacak Sayın Başkan'la görüşmemizde. Kuzey Irak'tan Türkiye'ye sızmalar; silah, araç gereç sızması, PKK ofislerinin kapatılması... Bu arada Amerikan menşeili silahlar da ele geçiyor PKK'dan... Halkımız haklı olarak soruyor, ne olacak diye... Aslında bu konu Amerika açısından da bir fırsat. Somut bir adım atılsa halkımızın görüşü de değişebilecek. Bu görüşmeden somut bir sonuç çıkmasını bekliyoruz."
Erdoğan şöyle devam ediyor:
"Bu arada Sayın Başkan'la Lübnan, Irak, enerji ve Kıbrıs konularını görüşeceğiz. İran'ı onlar gündeme getirecekler. Kıbrıs'ta kuzeye yönelik izolasyonlar kalkmadan hava ve deniz limanlarını açamayacağımızı anlatıyoruz. Önce bir adım atılması lazım."

'PKK ŞARTSIZ SİLAH BIRAKSIN'
Ateşkes konusuna gelince...
Erdoğan, ateşkes deyiminden terminoloji olarak hoşlanmıyor. "Devletler arası çatışmalarda kullanılır bu deyim. Ateşkes terminolojisi yanlış. Silah bırakma olayı söz konusu olabilir" diyor. PKK söz konusu olduğunda, ancak 'kayıtsız şartsız silah bırakma'dan söz edilebileceğini belirtiyor.
Şöyle devam ediyor:
"Ateşkes diyorlar ama örgütün imhasına yönelik operasyon yapılmaması durumunda diye de şart koşuyorlar. Ne kadar samimi terör örgütü, bakacağız. Dünyanın hiçbir yerinde güvenlik güçleri operasyonlara son vermez, görevlerini yaparlar. Operasyoneldirler. Bundan vazgeçemezler. Büyükanıt Paşa'yla ateşkes ilanını da terör bahsinde konuştuk. Eğer terör örgütü sözünde durursa, durduk yerde operasyon söz konusu olamaz. Yeter ki huzur ve güven ortamı olsun. Siirt'te bundan bir, bir buçuk yıl önce DTP'nin il örgütüyle görüşürken operasyonların tamamen durdurulmasını talep ettiler. Onların içinde kardeşleri dağda olanlar vardı. Ben ülke için operasyonların devam etmesi gerektiğini söyledim. IRA'yı önümüze getiriyorlar. Orada ölü sayısı 800 civarında. Bizde ise 30-40 binlere ulaştı."
Kısacası, Erdoğan'ın ateşkes konusunu önemsediği anlaşılıyor.

'YEDEK VEKİLLİK OLABİLİR'
Erdoğan'a soru:
"İç politikada sizi en çok rahatsız eden nedir?"
Yanıt sürpriz:
"Parlamento çalışmasından rahatsızlığım var. Verimlilik çok düşük. Milletvekillerinin devamsızlığını ortadan kaldıracak bir çare olarak yedek milletvekilliği düşünülebilir. Böylece çalışmayanın milletvekilliği düşer. Devamsızsa, çalışmıyorsa, yerine yedeği gelir."

'OYUMUZ İLK DEFA İNDİ'
Erdoğan, AKP oylarında düşüşten, kararsızlara doğru bir kayıştan söz ediyor:
"Geçen ayki seçim araştırmasında ilk defa oyumuz yüzde 26.2'ye indi. Tabii kararsızlar dağıtılmadan... Bugüne kadarki en düşük oyumuz bu. Kararsızlar dağıtılmadan bakınca, barajı geçerek parlamentoya girebilen sadece iki parti... Kararsızlar ilk kez yüzde 32'ye çıktı. Biz bir ara, yine kararsızlar dağıtılmadan yüzde 40'a kadar çıkmıştık."
Erdoğan'a soru:
"Bu kadar açıklık, şeffaflık neden?"
Yanıtı Erdoğan'ın:
"Çünkü kendimize güveniyoruz! Hem rakamlar ortada. Dört sene önce asgari ücretle ne alınıyordu, şimdi ne alınıyor? Bu yüzden vatandaşa diyorum ki, alım gücünde azalma olduysa bize oy verme... Alım gücünün arttığını sadece vatandaş söylemiyor. Medya patronları da söylüyor. Aydın Doğan da şirketlerimizi ona katladım diyor. Turgay Ciner de bunu söylüyor."

'HASAN ABİ, KONUŞMAK YOK'
Soru:
"Cumhurbaşkanı olacak mısınız?"
Önce gülüyor, sonra bir süre susuyor, arkasından yanıtlıyor:
"Hasan Abi, biz bu işleri bıraktık nisana kadar. Nisan ayına kadar konuşmak yok Cumhurbaşkanlığı konusunda..."
"60 yaşında emekli mi olacaksınız?"
Erdoğan: "Emeklilik yaşı 65 değil mi?"
"Demirel kaç yaşında bırakmıştı?" Erdoğan gülerek:
"Bıraktı mı?"
"301'i değiştirecek misiniz?"
Erdoğan:
"Şu an gündemimizde yok."
"Hapis cezası yerine para cezası getirmek olmaz mı?"
Erdoğan:
"Üzerinde çalışabiliriz. Bu arada Hollanda'daki üç arkadaşımızı destekler tarzda bir kampanya başlatabilirdik. Ama Ankara'ya dönünce o partinin başkanıyla konuşacağım."

'AB KONUSUNDA KARARLIYIZ'

Soru:
"AB konusunda ipe un mu seriyorsunuz? Umudunuzu yitirdiniz mi?"
Erdoğan:
"Bunu siz mi soruyorsunuz?"
"AB konusunda kararlılığınız sürüyor mu?"
Erdoğan: "Kesinlikle! Devam ediyor AB konusundaki kararlılığımız. Ali Babacan'a da kesin talimat verdim. Her ayın bir haftasını mutlaka müzakereye, Brüksel'e ayıracak."

'ÇORAPLAR EKSANTRİK..'

"Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in çoraplarını nasıl buldunuz?" Gülüyor:
"Eksantrik!"
"Siz giyer miydiniz?"
"Hayır."
Çankaya'yla ilişkiler konusunda dikkatli bir dille konuşuyor:
"Sayın Cumhurbaşkanı ile irtica konularına girmedik. Her hafta kendisine ekonomide neler yaptık, nerelerde açılışlar yaptık, onları anlatıyorum. 45 dakika kadar konuşuyoruz. Kahve ve su ikram ediyor. Kendisini açılışlara davet ediyorum. Kalabalık veya aynı anda bir düğmeyle yapılan açılışlar olmaz, baraj açılışı gibi önemli yerler olmalı... O bana bazen Sayın Erdoğan, bazen Sayın Başbakan diye hitap ediyor. Ben de Sayın Cumhurbaşkanım diyorum."
"Liverpool-Galatasaray maçını seyrettiniz mi?"
"İkinci devre çok iyiydi Galatasaray. Tabii hemen İstanbul'daki Liverpool-Milan maçı aklıma geldi."
Futbolla kapatıyoruz Başbakan'la uçak sohbetini...

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 02:52

İLGİLİ HABERLER