Gözcü Yazarı Saygı Öztürk bir komutanın rüşvet anısını yazdı.İşte bu ilginç hikaye..
EROİNLİ LEĞENLER VE KOMUTANIN RÜŞVET ANISI
Son günlerde yaşananlar, yazılıp-çizilenler kuşkusuz yargı mensuplarını üzüyor. Ama onlar mesleklerini kirletenlerle mücadeleden yana. Varsa kirlilik bunu ortaya çıkaracak olan da yine yargı mensupları olacak. Onlara inanıyoruz, güveniyoruz.
Sıfır ve 5’li yıllarda mal beyanında bulunuluyor. Bunlara ne bakan var, ne de bu işin sahibi. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı Hanefi Avcı, “Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra bu beyanlar hatırlanıyor” diyor. Rüşvete bulaşmış yargı mensubu çıkarsa bunu kimse yadırgamasın. Bir komutan başından geçen bir rüşvet olayını anlattıktan sonra “niçin şaşırıyorlar anlamadım” diyor...
SAYGI ÖZTÜRK
Son günlerde yaşananlar, yazılıp-çizilenler kuşkusuz yargı mensuplarını üzüyor. Ama onlar mesleklerini kirletenlerle mücadeleden yana. Varsa kirlilik bunu ortaya çıkaracak olan da yine yargı mensupları olacak. Onlara inanıyoruz, güveniyoruz...
Rüşvet ve yolsuzluk toplumu kemiriyor. Rüşvet iddialarına insanımız hiç yabancı değil. TESEV’in yaptığı araştırmanın sayfalarını çevirdiğimiz zaman, rüşvetin küçüklü büyüklü hemen her alanda kullanıldığını görüyoruz. Rüşvet iddiası yalnız yargıya özgü bir konu da değil. Türkiye’de rüşvetin, yolsuzluğun büyük boyutlarda olduğu biliniyor. Bunlar arasından birkaç yargı mensubu çıkarsa da kimse yadırgamasın...
Türkiye’de hesap sorması gereken makamlar hesap sormuyor. Yasa çıkartıyorsunuz “nereden buldun?” diye sormak için. Mal Beyanı Yasası çıkartmışsın, ancak doldurulan mal beyanlarına bakan yok.
“ÜSKÜDAR’I GEÇTİKTEN SONRA”
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı Hanefi Avcı da bu durumdan yakınıyor, “bu beyanlara hiç bakılmıyor” diyor. Avcı, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Mal beyanı konusunun sahibi ve sorumlusu yok. Benim, bankada 1 milyon dolarım olsa, buna bakacak, konuyu araştıracak kimse yok. Siz sadece beyanname veriyorsunuz, o dosyanıza giriyor. Siz devletin kritik bazı kurumlarında çalışıyorsanız veya yöneticiyseniz, paraya özel bir takım görevleri yapıyorsanız, mutlaka sizi denetleyen, inceleyen bir birimin olması lazım. Yolsuzluklara karışan insanların çok ciddi bir mal varlığı bulunuyor. Çünkü, kimse malı başkasına emanet etmiyor. Ya karısına, çocuğuna ya da kendi adına hesap açıyor. Kimse bakıp ilgilenmediği için sorun olmuyor. Bir çok olayda şahıs adına bankada çok ciddi para var, çok ciddi tapu kayıtları var. Mal bildiriminde bulunmuş ama kimsenin baktığı yok. Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra işi görüyoruz.”
BİR KOMUTAN, BİR ANI
Yüksekova, uyuşturucu trafiğinde önemli bir ilçe. İran üzerinden uyuşturucu Yüksekova kırsalından girer, oradan İstanbul’a ulaştırılır. Daha önce önemli görevlerde bulunan bir komutandan “rüşvet anısı” dinliyorum:
“1980’li yılların ikinci yarısında Yüksekova'da sınır bölük komutanıyım. Uzun uğraşılar sonucu H.F isimli bir şahsın dağdaki evinde eroin imalatında kullanılan asit anhidrit, boş baz morfin torbaları, eroin bulaşığı metal leğenler yakaladık. H.F. baskından önce evden kaçmıştı.
Leğenleri, Diyarbakır Emniyet Kriminal laboratuvarına göndermeden önce H.F’ın bir yakını yanıma gelip leğenleri değiştirmem için 50 milyon lira teklif etti. O zamanlar 250 bin lira maaş alıyordum. Adamı kovdum, durumu Tabur Komutanım Fuat Pekçetinöz'e anlattım. Leğenler, laboratuvardan ‘eroin bulaşığı’ raporu ile geldi. Bir süre sonra -25 derece soğukta, yolu bile olmayan bir dağ evinde H.F’yi yakaladım.
Yargı safhası devam ederken, olay yerinin keşfini yapacak olan hakim, bana leğenlerin bir başkası tarafından H.F’nin evine konulmuş olabileceğini söyledi. (Keşfe bende zabıt mümzisi olarak katılacak imza atacaktım.) Hakimin maksadını anlamıştım. İlçede uyuşturucu kaçakçı olarak bilinen zenginlerle oturup kalktığı için zaten kızıyorduk. Orada kendisine sert bir cevap verdim.
Zabıt mümzisi olarak keşfe kendim katılmayıp, yerime astsubay Bayram Başkaya'yı gönderdim. Bayrama güvendiğimi, olayı gördüğü gibi anlatmasını, ne anlatırsa anlatsın sonucun H.F. lehine gerçekleşeceğini söyledim. Dediğim gibi de oldu.
85 gün tutuklu kalan H.F. tahliye olduktan sonra yanıma geldi. Teşekkür etmeğe gelmiş. ‘Üsteğmenim iyi ki beni yakaladın. Kaçakken sıkışınca İran'a geçiyordum. Evimde yatamıyor, Yüksekova'ya gelemiyordum. Bak şimdi Tabura bile giriyorum. Sen almamakla aptallık ettin, bana çok para harcattın. Ama para gene kazanılır" dedi. H.F’yi odamdan kovdum, durumu tabur komutanıma anlattım.
Tabur Komutanım sakin olmamı söyleyip, ‘daha çok gençsin, çok parası olanın suçu ve cezasının olmadığını öğreneceksin. Sen görevini yaptın kafana takma görevine devam et’ dedi.”
O komutan, gazetelerdeki yargı ile ilgili rüşvet iddialarını okuyunca “sanki hakimlerle ilgili rüşvet iddiaları ilk defa duyuluyormuş gibi millet şaşkınlık içinde” diyor ve deneyimlerine dayanarak şu değerlendirmede bulunuyor:
”Yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidilmesi gerekir. Yalılar da, lüks villalarda oturan emekli veya görevdeki memurları tespit etmek çok mu zor? Bunu öğrenmek zor değil, ama hesap sormak zor. Milyon dolarları götüren Eski bir genel müdürün aldığı komik para cezasını unutmayın... Bazıları YARGILANAMAZLAR”
Yargıda gündeme gelen rüşvet konusunu, yine yargı mensupları ortaya çıkaracak, yine onlar temizleyecektir. Yargıya güveniyoruz, güvenmeye devam edeceğiz...Hani “çürük elma” deniliyor ya, onların arasından da “çürük elma” çıkabilir...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:28