
ERTUĞRUL ÖZKÖK: 'O SORUYU BEN SORDUM'
ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:Yalaka gazeteci, megaloman Başbakan
ÖNCEKİ gün Ankara’da Emin Çölaşan’ın odasında sohbet ediyoruz.
Biraz sonra Bekir Coşkun da bize katılıyor.
"Yarın uçakta Başbakan’la yaptığınız sohbeti yazıyorum" diyor.
Bekir Coşkun’un yazısı dünkü Hürriyet’te yayınlandı.
Onun köşesinden aktarıyorum:
"Başbakan’ın dört genel yayın yönetmenini aldığı uçakta söylediği şu söz medyada yer aldı:
’Vallahi beni şımartıyorsunuz. Memlekette benden başka lider görmüyorsanız, teveccühünüz.’
Artık ne dedilerse...
Ya da nasıl bir soru sordularsa...
İşin ilginç yanı: Başbakan’ın cevabı var da soru ve soruyu soran ortada yok."
Evet, Bekir Coşkun aynen böyle yazmış.
* * *
Şimdi Bekir Coşkun’un merak ettiği sorunun cevabını vereyim.
O soruyu ben sordum.
Aynen de şöyle oldu.
Strasbourg’a giderken, Başbakan’a cumhurbaşkanlığı konusunu sorduk.
Onu da ben sordum.
Erdoğan, "Benim dışımda biri niye olmasın" cevabını o soru üzerine verdi.
Konuyu daha da açtı.
"Halkı kucaklayacak biri olmalı" dedi.
İsmi belirlerken sivil toplum örgütlerinin görüşünü alacağını söyledi.
Bu sözler bütün gazetelerde manşet oldu.
* * *
Akşam otelde yattığımda aklıma bir soru takıldı.
Başbakan daha önceki bir mülakatında, cumhurbaşkanı profilini tarif ederken, "Liderlik vasfı olmalı" demişti.
Yeni cumhurbaşkanının da AKP içinden seçileceğini söylediğine göre, acaba AKP içinde liderlik vasfı bulunan başka kimler vardı.
Ertesi gün dönüş yolunda Başbakan’a işte bunu sordum.
"AKP içinde sizden başka liderlik vasfı bulunan kimler var" dedim.
Başbakan AKP içinde bu vasıfta elbet başka insanların da bulunabileceğini söyledikten sonra gülerek ve şaka olduğunu açıkça belirterek o sözleri söyledi.
Yani "Beni şımartıyorsunuz, memlekette benden başka lider görmüyorsanız teveccühünüz" dedi.
Yani o soru tamamıyla cumhurbaşkanının kim olacağına ilişkindi.
* * *
Bazı arkadaşlarımız Başbakan’la geziye gitmeyi gazetecilik açısından kabul edilemez bir şey olarak görüyorlar.
Ben öyle düşünmüyorum.
Meslek hayatımda en çarpıcı, en tartışma yaratan mülakatları uçak gezilerinde yaptığımı söyleyebilirim.
Ama Bekir Coşkun’un yazısı da bize bir şeyi öğretiyor.
Uçakta yapılan konuşmanın havasını, o sözlerin hangi amaçla söylendiğini tam olarak yansıtamadığımız zaman işte böyle eleştirilere muhatap oluyoruz.
Oysa o sözler için ne bizleri ne de Başbakan’ı eleştirmek adil olur.
Dediğim gibi, soruyu biz sorduk.
O da kendi siyasetine uygun bir çerçevede cevap verdi.
Ne o "Bu ülkenin tek lider özelliği taşıyan insanı benim" anlamına gelecek bir şey söyledi, ne de biz o sözleri söylemesi için vole kaldırdık.
O zaman mesleki açıdan şunu da tartışmamız lazım.
Acaba mülakatlar sırasında yapılan şakaları yazılarımıza yansıtmamız yanlış bir şey mi?.
Siyasetçilerin söylediklerini kuru açıklamalar şeklinde yansıtmakla yetinmeli miyiz?
Ben aksini düşünüyorum.
Çünkü mülakat yapılan kişinin esprileri, onun düşünce yapısını, zekásını da yansıtan önemli göstergelerdir.
Nitekim Başbakan’ın o sözleri benim hoşuma gitti.
Ama Bekir Coşkun da haklı.
O sözler kontekstinden çıkıp, somurtuk bir manşet haline geldiği zaman, karşınıza "yalaka gazeteci" ile "megaloman başbakan" portresi çıkıyor.
Oysa ne gazeteciler ne de Başbakan bunu hak ediyor. Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:31